• Sonuç bulunamadı

3. ANAYASALARIMIZDA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

1.3. Kanunlarda Yer Alan Düzenlemeler

1.3.2. Basın Kanunu

Basın özgürlüğü, haberlerin, düşüncelerin, yorumların, analizlerin, eleştirilerin serbestçe basılması, yayımlanması ve dağıtılmasıdır.219 Ayrıca basın özgürlüğü, haber ve düşüncelere ulaşma, haber ve düşünceleri yorumlama, analiz edebilme ve eleştirebilme, haber ve düşünceleri basabilme ve dağıtabilme haklarını içerir.220

Basın kanunu hazırlanırken; Avrupa Birliği ülkelerinin basın kanunları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları, Avrupa Komisyonunun basın uzmanları grubunun görüşlerinden faydalanılmıştır.221 5187 sayılı Basın Kanunu, .2004 tarih 25504 sayılı Resmi Gazete ilanıyla yürürlüğe girmiştir. Basın Kanunuyla basın özgürlüğü, anayasal teminatlara, uluslararası anlaşmalara ve demokratik gerekliliklere uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.222

216 Mustafa Artuç, Osman YAŞAR; Yorumlu…, s.6045.

217 Mustafa Artuç, Osman YAŞAR; Yorumlu…, s.6050.

218 Kemal Şahin, İnsan…, s. 434.

219 Çetin Özek, Türk…, s.36.

220 Çetin Özek, Türk…, s.36.

221 Erol Çetin, Açıklamalı İçtihatlı Basın Hukuku, 2. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2004,s.48.

222 Erol Çetin, Açıklamalı…, s.48.

56 Basın Kanununda basın özgürlüğü 3. madde’de şöyle düzenlenmektedir:

“Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.” Aynı madde basın özürlüğünün hangi şartla ve hangi hallerde sınırlanabileceğini ise şöyle belirtmektedir: “Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.” Maddede özgürlüğün hangi hallerde sınırlanacağı sayma yöntemiyle belirtilmiştir. maddede belirtilen sınırlama nedenleri AİHS 10.maddenin 2.fıkrasında sayılan sınırlama nedenleriyle örtüşmektedir.223

5187 sayılı Basın Kanunu bazı yenilikler getirmiştir. Cezaları para cezası olarak öngörmüş ve bu para cezalarının hapis cezasına dönüştürülemeyeceğini teminat altına almıştır. (md.28) Süreli yayın sahibinin, sorumlu müdür ve eser sahibinin haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamayacağı belirtilmiştir(md.12)224. Gazeteler tarafından gereği gibi uygulanmayan “düzeltme ve cevap” yeni Kanunda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Ayrıca konuyla ilgili yüksek miktarda para cezaları öngörülmüştür(md.14) Yine bu kanunla basılmış eser yoluyla islenen suçlarda açılacak davaların iki ve dört aylık zamanaşımı sürelerine bağlanmasıyla bu alanda faaliyet gösterenler uzun süre ceza tehdidi ile karşı karşıya bırakılmayarak basın özgürlüğü güvence altına alınmaya çalışılmıştır. (md.26)225

5187 Sayılı kanunun önceki hali olan 5680 sayılı Basın Kanununda süreli yayın sahibi olabilmek için, Türk vatandaşı olma şartı aranırken, 5187 Sayılı kanunla

223 Kutlay Telli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında İfade Özgürlüğü ve Türkiye, Yüksek Lisans Tezi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2006, s.32; Yaşar Salihpaşaoğlu, Türkiye’de Basın Ögürlüğü, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2007, s.181.

224 AİHM, medyanın haber kaynaklarının korunmasını basın özgürlüğünün temel gereklerinden biri olarak kabul etmektedir. Mahkeme tarafından 27.3.1996 tarihli Goodwin / İngiltere davasında, gazetecinin bir haberle ilgili haber kaynağını açıklamasını zorunlu kılan ifşa emrine muhatap olması, 10. Maddeyi ihlal eden “ müdahale “ olarak değerlendirilmiştir.

225 Kanunun 11. Madde gerekçesinden.

57 süreli yayın sahibi olabilmek için Türk vatandaşı olma şartı kaldırılarak yabancılara da Türkiye’de medya patronu olma yolu açılmıştır.226

5187 sayılı Basın Kanununun en çok tartışılan maddelerinden birisi eser sahibi ve yetkililerin cezai sorumluluğunu düzenleyen 11. maddedir227. Bu maddeye göre; “Basılmış eserler yoluyla işlenen suç yayım anında oluşur. Süreli yayınlar ve süresiz yayınlar yoluyla işlenen suçlardan eser sahibi sorumludur. Süreli yayınlarda eser sahibinin belli olmaması veya yayım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında bulunması nedeniyle Türkiye'de yargılanamaması veya verilecek cezanın eser sahibinin diğer bir suçtan dolayı kesin hükümle mahkûm olduğu cezaya etki etmemesi hallerinde, sorumlu müdür ve yayın yönetmeni, genel yayın yönetmeni, editör, basın danışmanı gibi sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili sorumlu olur. Ancak bu eserin sorumlu müdürün ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilinin karşı çıkmasına rağmen yayımlanması halinde, bundan doğan sorumluluk yayımlatana aittir. Süresiz yayınlarda eser sahibinin belli olmaması veya yayım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında olması nedeniyle Türkiye'de yargılanamaması veya verilecek cezanın eser sahibinin diğer bir suçtan dolayı kesin hükümle mahkûm olduğu cezaya etki etmemesi hallerinde yayımcı;

yayımcının belli olmaması veya basım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında olması nedeniyle Türkiye'de yargılanamaması hallerinde ise basımcı sorumlu olur.”

Cezai sorumluluk konusunda 5187 sayılı Basın Kanununa göre, süreli yayınlarda sorumlu müdürün, süresiz yayınlarda ise yayımcı ve basımcının suç oluşturan eserin yayınlanmasından dolayı sorumlu tutulabilmeleri için taksir derecesinde kusurlu olup olmadıkları araştırılmamakta; hatta kusursuz olarak hareket etmiş olmaları sorumlulukları bakımından önem taşımamaktadır. Fiilin iradi olması ve fiil ile netice arasında maddi nedensellik bağının bulunması sorumluluk için yeterli görülmektedir. Böylece 5187 sayılı Kanunda, cezai sorumluluk açısından objektif sorumluluk sistemi öngörülmektedir.228

226 Yaşar Salihpaşaoğlu, Türkiye’de…, s.182.

227 Yaşar Salihpaşaoğlu, Türkiye’de…, s.182.

228 Çetin Özek: “Basın Suçlarında Ceza Sorumluluğu”, İstanbul Üniversitesi Yayınları No. 1795, İstanbul, 1972, s. 155-156.

58 5187 Sayılı Basın Kanununa çeşitli eleştiriler getirilmektedir. İlk olarak kanunda tekelleşme olgusunu disipline eden hükümlere yer vermeyerek tekelleşme sorununa kalıcı bir çözüm getirme konusunda yetersiz kaldığı belirtilmektedir.229 İkinci olarak, basının etik kurallarının etkin kılınması için gerekli düzenleme ve bu doğrultuda yaptırımların yer almadığı yerel basının yeteri kadar desteklenmediği ve güç odakları ile kamu otoritesinin ezmesine engel olacak hükümlere yer verilmediği,

230 üçüncü olarak, Kanunda düzeltme ve cevap hakkını düzenleyen maddede(md.28) öngörülen para cezalarının ağırlığı göz önüne alındığında bu cezalar bir gazetenin ya da derginin, özellikle de yerel ya da bölgesel süreli yayınların kapatılmasına yol açabilecek ölçülerde olduğunun altını çizmek gerekir.231

5187 sayılı Basın Kanunu, devlete karşı basın özgürlüğünü büyük oranda sağlasa da bu özgürlüğün diğer odaklara karşı da korunmasının sağlanması gerekir.

Basın Kanunu, basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını teminat altına almaktadır. Ancak, basın özgürlüğünün sınırlanması, ifade özgürlüğünü zedeleyecek şekilde diğer kanunlara dayanılarak gerçekleştirilebilir. Örneğin, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanununda basın özgürlüğünü sınırlayan hükümlere yer verilebilmektedir. 232