• Sonuç bulunamadı

2.7. İlgili Araştırmalar

2.7.2. İlk Okuma Yazma Öğretimi İle İlgili Yapılan Araştırmalar

Tok, Tok ve Mazı (2008) yaptıkları çalışmada, ilk okuma yazma öğretimi sürecinde ses temelli cümle yöntemleri ve çözümlemeyle ilgili öğretmen görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Betimsel tarama modelinde yapılan çalışmanın örneklemi 157 sınıf öğretmenidir. Verileri toplamak için 44 maddelik bir anket kullanılmıştır.

Araştırma sonucuna bakıldığında; ses temelli cümle yöntemiyle kısa sürede okuma yazmaya geçildiği, noktalama işaretlerine dikkat ederek okuma yazma yapıldığı belirtilmiştir. Ayrıca bitişik eğik yazıyla yazmanın keyifli olduğu, dik temel harflerle okumanın kolay olduğu saptanmıştır.

Karaman ve Yurduseven (2008) çalışmasında, sınıf öğretmenlerinin ilk okuma yazma programına yönelik görüşleri ile bu süreçte karşılaştıkları problemleri ortaya çıkarmak amaçlamıştır. Araştırmada 2006-2007 öğretim yılında birinci ve ikinci sınıfta görev yapan 186 sınıf öğretmeniyle çalışılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacının geliştirdiği anket kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin programla ilgili görüşlerinin olumlu olduğu, kazanımların da ulaşılabilir olduğu

saptanmıştır. Bunun yanı sıra kalabalık sınıflarla uygulama sırasında güçlükler yaşandığı belirlenmiştir. Programın uygulanmasına ilişkin öğretmenlere yeterince hizmet içi eğitim verilmediği ve bitişik eğik yazı ile öğrencilerin güçlüklerle karşılaştığı tespit edilmiştir.

Uğurlu’nun (2009) çalışmasında ise “ses temelli öğrenme yöntemi”

yapılandırmacı öğrenme kuramına göre değerlendirilmiştir. Araştırmanın örneklemini Sivas ili merkez ilkokullarından seçilen sekiz birinci sınıf öğretmeni ve öğrencisi oluşturmaktadır. Öğretmenlerle yapılan görüşme ve öğrenci gözleminden elde edilen bilgiler ışığında veriler toplanmıştır. Araştırma sonucunda, ikinci grup seslerin bitiminden sonra okuma ve yazmanın hem öğretmen hem de öğrenciler için daha keyifli hale geldiği saptanmıştır.

Yılmaz ve Ağırtaş’ın (2009) çalışmasının amacı ses temelli cümle yöntemine ilişkin sınıf öğretmenlerinin görüşlerini mesleki kıdem, cinsiyet ve mezun oldukları bölüme göre değerlendirmektir. Araştırmanın örneklemini Hatay ilinde görev yapan 204 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Veriler 22 maddelik anket formu kullanılarak toplanmıştır. Araştırmanın sonucuna göre sınıf öğretmenlerinden mesleki kıdemi düşük olanların lehine anlamlı farklılık olduğu, cinsiyete ve mezun olunan bölüme göre anlamlı farklılık bulunmadığı tespit edilmiştir.

Aktürk ve Taş (2011) çalışmalarını ses temelli cümle yöntemine ilişkin öğretmen görüşlerini ortaya çıkarmak amacıyla yapmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacı tarafından hazırlanan anket kullanılarak hazırlanmış ve çalışmada tarama modelinde betimsel yöntem benimsenmiştir. Araştırma 67 birinci sınıf öğretmeniyle gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri anket yoluyla toplanarak, betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin çoğunluğunun olumlu görüşte olduğu saptanmıştır. Yöntemin sınırlılıkları arasında bitişik eğik yazının kullanımı ve okuma hızının yavaşlaması yer almıştır. Uygulamada yaşanan sorunların başında ise bitişik eğik yazı öğretimi ve öğrencilerin Türkçe bilmemesinden kaynaklanan kelime türetmede yaşanan zorluklar dile getirilmiştir.

Gültekin ve Aktay’ın (2014) araştırmasının amacı sınıf öğretmenlerinin dikte çalışmaları hakkındaki görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Nitel araştırma yöntemiyle yapılan bu çalışma birinci sınıf öğretmenleriyle gerçekleştirilmiştir. Veriler açık uçlu sorularla toplanmış ve betimsel çözümleme yapılmıştır. Çalışmanın bulgularından yola çıkılarak, öğretmenlerin diktenin yararlı bir etkinlik olduğunu ifade ettikleri

görülmüştür. Ayrıca dikte çalışmaları esnasında yaşadıkları sorunlara ilişkin önerilerde bulunmuşlardır.

Babayiğit ve Ünal (2014) yaptığı deneysel çalışmada ses sıralamasını değiştirerek etkisini ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Araştırma örneklemi Niğde ilindeki birinci sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Çalışma gerçek deneme modellerinden öntest-sontest kontrol gruplu model kullanılarak yürütülmüştür. Çalışmanın sonunda deney ve kontrol grubu arasında okuma ve okuduğunu anlama açısından anlamlı fark bulunmuş. Dikte becerisi açısından deney grubu lehine anlamlı farklılık tespit edilmiştir.

Bayat ve Çelenk (2015) araştırmasında ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin okuma yazma becerilerinin başarı düzeylerini tespit etmeyi amaç edinmiştir. Bolu ili merkez ilçesine bağlı 37 ilköğretim okulundan maksimum çeşitlilik örneklemesi yoluyla 5 okul seçilmiş, bu okullardan eşit sayılarda şans yoluyla 50 birinci sınıf öğrencisi seçilerek çalışmanın örneklemi oluşturulmuştur. Araştırmada okuma, yazma ve okuduğunu anlama ölçme araçları geliştirilerek öğrencilerin okuma- yazma başarı düzeylerini belirlenmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerin okuma, yazma ve okuduğunu anlama becerileri başarı düzeyinin yeterli olduğu görülmüştür.

Kırmızı ve Çelik (2015) yaptığı araştırmada, ilk okuma yazma sürecine yönelik olarak öğrencilerin metafor algılarını belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırmada ikinci sınıf öğrencileriyle çalışılmıştır. Verilerin toplanmasında benzetme sorularının yer aldığı bir formdan yararlanılmıştır. Çalışmanın sonucuna göre öğrencilerin sürece yönelik olumlu düşündükleri bulgusuna ulaşılmıştır.

Demir ve Ersöz (2016) çalışmasında, 4+4+4 eğitim sistemi değişikliği sebebiyle birinci sınıf öğretmenlerinin ilk okuma ve yazma eğitiminde karşılaştıkları sorunları ortaya koymayı amaçlamıştır. Fenomenoloji deseni kullanılarak yapılan çalışmaya ölçüt örneklem yöntemiyle belirlenen 29 sınıf öğretmeni dâhil edilmiştir. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu, öğrenci dokümanları ve yapılandırılmamış gözlem yoluyla elde edilmiştir. Veriler hem betimsel hem de içerik analiziyle çözümlenmiştir.

Çalışmanın sonunda programdan, öğrencilerden, öğretmenlerden, velilerden ve fiziksel koşullardan kaynaklanan sorunlar ayrı ayrı değerlendirilerek ortaya çıkan sorunlara çözüm önerileri getirilmiştir.

Özcan ve Özcan’ın (2016) çalışmasının amacı, birinci sınıf öğrencilerinin ilk okuma ve yazma sürecinde sorunlar ile bu sorunlara getirilecek çözümlerini tespit etmektir. Çalışmada nitel araştırma deseni kullanılmış ve çalışmaya 20 sınıf öğretmeni

katılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre; çocukların ilk okuma yazma öğrenmede dil birimlerini algılamada sorun yaşadığı tespit edilmiştir. Öğretmenler okuma sırasında yazılışı (b-d, n-m vb.) ve okunuşu (n-l, s-z, ğ vb.) birbirine benzeyen harflerin karıştırıldığını belirtmişlerdir. Öğretmen görüşlerine göre, öğrenciler açık heceler de ve harfleri birleştirmede zorlanmaktadır. Araştırmanın öneriler bölümünde ise harf-ses sırasının incelenmesi, okula başlayacak çocukların hazırbulunuşluk düzeylerinin tespit edilmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır.

Güneş, Uysal ve Taç (2016) yaptığı çalışmada birinci sınıf öğretmenlerinin ses temelli cümle yöntemi aşamalarını göz önünde bulundurarak ne tür öğretim gerçekleştirdiğini belirlemeyi amaçlamıştır. Çalışma Muğla’nın Menteşe ilçesinde 2013-2014 ve 2014-2015 öğretim yıllarında 20 birinci sınıf öğretmeni gözlemlenerek yapılmıştır. Araştırmanın deseninde nitel araştırma yöntemi olan durum çalışmasından yararlanılmıştır. Verilerin toplanması aşamasında bir kontrol listesi oluşturularak katılımcı olmayan gözlem yönteminden faydalanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre sesi hissetme ve tanıma basamağında sorulardan yola çıkarak öğretmenlerin örnek verdiği, öğrencileri aktif tutmadıkları, şarkı, video, hikâye ve resimlerden yararlandıkları tespit edilmiştir. Öğrencilerin harfleri doğru yazmalarını sağlamak için öğretmenlerin farklı etkinlikler yaptıkları ifade edilmiştir. Hece, kelime, cümle ve metin oluşturma aşamasında ise öğretmenlerin çokça örnek verdikleri, metnin niteliğini arttırmak için görsellerden yararlandıkları fakat açık ve kapalı hece oluşturmada özenli davranmadıkları saptanmıştır.

Aydın ve Kartal’ın (2017) yaptıkları araştırmada sınıf öğretmenlerinin Ses Temelli Cümle Yöntemine göre okuma-yazma öğretiminde yaşadıkları güçlükler ve bu güçlüklerin hizmet içi eğitim yoluyla giderilmesi durumunun incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada karma yöntemin zenginleştirilmiş deseninden yararlanılmıştır. Hizmet içi eğitime duyulan ihtiyacın belirlenebilmesi ve eğitimin etkilerinin ortaya çıkarılabilmesi için nicel ve nitel veriler eş zamanlı toplanmıştır.

Araştırmada 2 ayrı grup oluşturulmuş; birinci grupta Bursa’nın İnegöl ilçesindeki 12 ilkokulda görev yapan 136 öğretmen, ikinci grupta ise 34 öğretmen yer almıştır. Birinci gruptaki öğretmenlerin okuma-yazma öğretiminde karşılaştıkları güçlüklerin belirlenmesi amaçlanmış olup ikinci grup öğretmenler araştırmanın uygulamasına katılmıştır. Araştırma verileri anket aracılığıyla toplanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin hizmet içi eğitime gereksinim duyduğu ve hizmet içi eğitimle öğretmenlerin okuma-yazma öğrenme sürecinde öğrencileri aktif tutan etkinlikler

geliştirebildiği, böylece yanlış uygulamaların yol açacağı heceleme hatalarının önlenebileceği ifade edilmiştir.