Bir kentin “kent” olabilmesinin en önemli unsurlarından birisi de bulunduğu yerin coğrafi konumudur. Fiziksel yapısı, dağları, ovaları, platoları, akarsuları, gölleri ve bitki örtüsüyle kent iç içe geçer. Bir kent tarihiyle anıldığı gibi fiziksel özellikleriyle de anılır. Bu bölümde Konya’nın coğrafi konumu ele alınacaktır.
3.2.1. Coğrafi Konumu
Konya, Türkiye’nin İç ve Orta Anadolu diye tabir edilen bölgenin ortasında ve biraz güneyinde, 36,5-39,5 kuzey paralelleri ile 31,5-34,5 doğu meridyenleri arasında yer alır.264 Yüzölçümü 38257 km² (göller hariç)'dir. Bu alanı ile Türkiye'nin en büyük yüzölçümüne sahip olan ilidir. Ortalama yükseltisi 1016 m'dir. Orta Anadolu bölgesinin en önemli kültür merkezlerinden birisi olan Konya, önemli ulaşım akslarının kavşak noktası olup265, idari yönden, kuzeyden Ankara, batıdan Isparta, Afyonkarahisar, Eskişehir, güneyden, İçel, Karaman, Antalya, doğudan, Niğde, Aksaray illeri ile çevrilidir.266
2000 yılı nüfus sayımına göre 2.192.166 nüfusa sahiptir. Nüfusun 1.294.817’si kentte, 897.349’u ise köyde yaşamaktadır.267 31 ilçesi, 205 Belediyesi ve 763 köyü bulunan ve büyükşehir olan Konya'nın Karatay, Meram ve Selçuklu merkez ilçeleri bulunmaktadır.
Nüfus bakımından en büyük ilçeleri sırasıyla Selçuklu, Meram, Karatay, Ereğli, Beyşehir, Akşehir ve Çumra’dır. Yüzölçümü bakımından en büyük ilçesi, Cihanbeyli, nüfus ve yüzölçümü bakımından en küçük ilçesi ise Yalıhüyük’tür.268
264
1984 Sonrası Konya, s.43
265
Ahmet Alkan, Konya: Tarihi Kentin Planlama Sorunları, Konya, 1994, s.61
266
http://www.konya.gov.tr/konya/cografi.htm , (21/05/2007)
267
DİE (TÜİK), 2000 Yılı Nüfus İstatistikleri. Ayrıca hâlihazırda açıklanmayan TÜİK’in yapmış olduğu Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminde gore Konya’nın nüfusunun 2.451.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Kaynak:http://www.sabah.com.tr/2007/03/07/eko95.html , (05/05/2007)
268
3.2.2. Fiziki Yapı
Konya ili, doğal açıdan kuzeyinde Haymana platosu, kuzeydoğuda Cihanbeyli Platosu ve Tuz Gölü'ne, batısında Beyşehir Gölü'ne ve Akşehir Gölü'ne, güneyinde Sultan Dağları'ndan başlayan Karaman ilinin güneyine kadar devam eden, Toros yayının iç yamaçları önünde bir fay hattı boyunca oluşmuş volkanik dağlara, doğusunda ise Obruk platosuna kadar uzanan Türkiye’nin en büyük kapalı havzasında yer almaktadır. İlin uç noktalarını kuzeyinde Kulu'nun Köşkler Köyü, batısında Akşehir'in Değirmen Köyü, güneyinde Taşkent'in Beyreli Köyü, doğusunda ise Halkapınar'ın Delimahmutlu Köyü uç noktalarını oluşturmaktadır.269
Konya il sınırları içerisinde, Türkiye'nin en büyük alüminyum ve magnezit yatakları bulunmaktadır. Alüminyum yatakları Seydişehir ilçesinde, magnezit yatakları ise Meram İlçesi sınırları içerisinde bulunur. Bunun yanında, kömür, kil, çimento hammaddeleri, kurşun-çinko, barit madenleri ile önemli oranda yeraltı suyu rezervleri bulunan Konya'nın birçok yerinde de kil, kalsit, jips, tras, kireç taşı ve dolomit gibi hammaddeler de bulunmaktadır. Konya'nın batısındaki Takkeli Dağ, Karaman'daki Karadağ, Karapınar'daki Karacadağ gibi sönmüş volkanlar ve lav serpintileri; Ilgın, Beyşehir ve Seydişehir'deki sıcak su kaynakları, Konya ilinin belli başlı fiziksel özellikleridir.270
Büyük bir kapalı havza olması nedeniyle Konya ilinde en fazla alana sahip yeryüzü şekli ova ve platolar olmuştur. Ovaların tabanlarında yer alan çukur kısımlarında kapalı havzalar oluşmuştur. Yükseltiler az yer tutar, genellikle ilin güneyinde toplanmıştır. Ovalar, platolarla birbirinden ayrılmıştır. Platolar akarsular tarafından fazla derin parçalanmamıştır. Açık havza kısımları da vardır.271
269 http://www.konya.gov.tr/konya/cografi.htm , 21/05/2007 270 1973 Konya İl Yıllığı, s.75 271 http://www.konya.gov.tr/konya/cografi.htm , 21/05/2007
3.2.3. Dağları
Konya’nın kuzey yönünde yer alan yükseltiler genel olarak doğu-batı doğrultusunda uzanır. Konya ilinin batı, güney ve güneydoğu taraftarı Toros Dağları ile kaplıdır. Toros Dağları batıda Akşehir ilçesine uzanırlar, güneyi çevirirler. Ereğli ilçesi sınırlarından Niğde'ye doğru geçerler. Toroslar, birçok kollara ayrılırlar ve her birinin farklı adları vardır.
Konya'nın batısında yeralan sıra dağlar kuzeyden güneye doğru uzanırlar. En kuzeyinde Sultan Dağları, Aladağlar, Loras, Eşenler yer almaktadır. Bölgenin güney kısmı Toros dağlarıyla sınırlanmıştır. Bu kuşakta ise Geyik, Bolkar dağları, Aydos dağları yer almaktadır.272
Bunlardan başka, bölgede volkanik kütleler ve araziler önemli bir yere sahiptir. Karapınar Ovası'nın güneyinde yer alan Karacadağ (2025 m.), Konya'nın güney batısındaki Erenler Dağı (2319 m.) batısında Takkeli Dağ (1400 m.) yer almaktadır. Bunların yanında Karapınar yakınlarında kül konilere rastlanır.
Batıyı çeviren dağlardan doğuya, güneyi çeviren dağlardan kuzeye doğru gidildikçe; dağların yükseklikleri ve eğilimleri azalır. Dağlardan geri kalan bölümde geniş düzlükler yer alır. Düzlük bölge, dağlık bölgeden çok daha geniştir ve yaklaşık olarak dağlık bölgenin dört katıdır. Konya'nın ormanları ve su kaynaklarının büyük bölümü buradaki yükseltilerde yer almaktadır. Bölgenin güneyindeki kireç taşlarından oluşmuş yükseltilerin bulunduğu yerlerde mağaralar oluşmuştur. Bunlardan Çamlık mağaralar ve Seydişehir'de bulunan Tınaztepe mağarası, milli park olmaya aday mağaralardandır.273
272
1984 Sonrası Konya, s.44
273
3.2.4. Yaylaları ve Platoları
Konya'nın Cihanbeyli, Obruk ve Taşeli olmak üzere üç önemli platosu vardır. Bu platoların ortalama yüksekliği 1000 m'dir.
İlin kuzeyini kaplayan ve ilin en önemli platosu olan Cihanbeyli Platosu, genel olarak kireçtaşı tabakaları ile kaplı olup, bu plato akarsular tarafından az parçalanmış dalgalı bir yüzeye sahiptir.274
Tuz Gölü’nün güneyinde yer alan Obruk platosu üzerinde, kireç taşı tabakaları üzerinde gelişmiş karstik şekillere rastlanmaktadır. Plato bu yüzden “Obruk” adını almıştır. Bu obrukların en büyüğü ve en çok bilineni Kızören obruğudur. Konya'nın kuzeydoğusunda yer alan bu obruk kireç taşlarının çözülmesi ile oluşmuş yaklaşık 300 m. çapında 145 m. derinliğindedir. Obruk içerisine suların dolması ile aynı ismi alan bir de göl oluşmuştur. Göl tabanından fazla suları boşalttığından suları tatlıdır.
Taşeli Yaylası; Konya'nın Doğu Akdeniz havzasında kalan yüksek bölgesini oluşturmaktadır. Antalya Körfezi ile İçel Körfezi arasını dolduran Taşeli Platosu'nun kuzey yarısı il alanına sokularak Bozkır, Hadim ve Ermenek çevrelerini kaplar.275 Zengin bozkırlarla kaplı olan bu platolar, il hayvancılığı ve tarımı açısından önemlidir.276
3.2.5. Ovaları
Konya il sınırları içerisinde ovalar platolardan sonra en fazla alanı kaplamaktadır. Eskiden bir içdeniz olan Konya Kapalı Havzası’nın tabanı sular çekildikten sonra neojen tortullarla kaplanmıştır. Daha sonra akarsuların taşıdığı
274
Mehmet Ali Kafalı., Uygun Yatırım Alanları Araştırması: Konya, Araştırma Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2001, s.7 ; Cumhuriyet'in 75. Yılında Konya, s.39 ;
http://www.konya.gov.tr/konya/cografi.htm , 21/05/2007
275
Cumhuriyet'in 75. Yılında Konya, s.39
276
alüvyonlarla örtülen çok sayıda küçük vadi tabanları birleşmiş ve ovalar oluşmuştur.277
Konya ve Ereğli ovaları yörenin en geniş ovalarıdır. Bu ovalar Konya ve Ereğli arasında geniş düzlükler şeklinde uzanırlar. Konya ili bu ovaların batı ucunda kurulmuştur. Bu dizi içerisinde, Çumra Ovası ve Karapınar'ın bulunduğu Karapınar ovasında eski Konya Gölü tabanının kum depoları rüzgar erozyonuna da imkan vermiştir. Bozdağların kuzeyinde Altınekin, Sarayönü ve Kadınhanı ovaları bulunur. Ilgın (Çavuşçu) gölü ve Akşehir gölünün yerleştiği çanakta bir çöküntü hendeğidir. Ilgın ve Akşehir ovaları, bu çöküntü hendeği içerisinde oluşmuş ovalardır. Bu ovalar dışında; Beyşehir ovası, Seydişehir ovası, Doğanhisar ovası ile Yukarı Sakarya ovalarının güney ucunu oluşturan Yunak ve Akgöl ovalarıdır.278
Konya'da bulunan diğer ovalar; Kulu, Ayrancı, Akşehir, Ilgın, Çumra, Altınekin, Kadınhanı, Sarayönü, Beyşehir, Yeniceoba ve Seydişehir Ovaları'dır.
Konya ili ovaları tarım ve hayvancılık açısından önemli bir yere sahiptir.
3.2.6. Akarsuları
Konya ili sınırları içerisinde daha çok mevsimlik ve sel rejimli akarsular yer alır. Buradaki akarsuların boyları kısadır. Konya ilinin geniş sahaları, kapalı havza olması sebebiyle akarsular ova tabanlarındaki bataklıklarda kaybolur. Bölgedeki akarsular kar ve yağmur suları ile beslenirler. Konya'daki yağış rejimi düzensiz olduğu için bu akarsuların rejimi de düzensizdir. Bir çoğu, yaz aylarında kururlar; ancak ilkbahar ve yaz aylarında kısa süreli sağanak yağışlar ile sel baskınlarına sebep olabilmektedir. Sel baskınları tarım alanlarında büyük zarara neden olur. Bundan dolayı bölgede erozyonla mücadele çalışması yapılmaktadır. Bu çalışmalar en fazla
277
Kafalı., a.g.k., s.7
278
sel gelen dereler üzerine barajlar kurularak sürdürülmektedir. May ve Apa barajları buna örnektir.
Konya kapalı havzasının en büyük akarsuyu Bozkır’ın batısındaki dağlardan doğan Çarşamba Suyu’dur. Çarşamba suyu, Beyşehir gölünden açılan sulama kanalıyla birleşerek Çumra Ovası’na kadar ulaşır. Bu kanal Çumra Sulaması’nın en önemli kaynağıdır ve devlet tarafından kurulan ilk sulama şebekesidir. Kapalı havzanın diğer önemli akarsuyu, İvriz çayıdır. İvriz çayı, Delimahmutlu çayı ile birleşerek 83 milyon metreküp su tutma kapasitesine sahip olan ve Ereğli Sulaması’nın can damarı olan İvriz barajında toplanır.279
Konya ilinde Meram Çayı, Sille Deresi, May Deresi, Bolasan, Çiğil, Doğanhisar İnsuyu, Göksu, Adıyan, Engilli, Çavuşköy, Karasu Çayları da önemli akarsulardandır. Şehrin içme ve kullanma suyu olarak kullanılan Hatıp, Çayırbağı, Mukbil ve Dutlu Suyu ve Hotamış Bataklığı çevresindeki çeşitli kaynaklarda önemlidir.280
3.2.7. Gölleri
Konya ili ve sınırları içerisinde birbirinden farklı şekillerde oluşmuş pekçok göl ve bataklık bulunmaktadır. Bu bakımdan oldukça zengin bir ilimizdir. Bu bölgede yer alan göllerin bazılarının suları tatlı bazılarının ise acıdır. Toroslardaki karların erimesiyle oluşan akıntıların ovalardaki irili ufaklı çukurlarda meydana getirdiği göllerin suları tatlıdır. Dolayısıyla bunlar, daha çok güney ve güneybatı bölgelerinde yer almaktadır.281
Ankara-Konya-Aksaray il sınırlarının kesiştiği bölgede yer alan Tuz gölünün büyük bir bölümü Konya il sınırları içerisindedir. 1.620 m2’lik alana yayılan gölün suyu çok tuzlu olup sulama amaçlı kullanılamaz. Beslenmenin azlığı ve bilhassa
279 Kafalı., a.g.k., s.8-9 280 http://www.konya.gov.tr/konya/cografi.htm , 21/05/2007 281 1984 Sonrası Konya, s.46
yazın sıcak aylardaki buharlaşmanın fazlalığından göl yazın iyice küçülür. Yaz sonlarına doğru, göl sahasının büyük bir kısmı kalınlığı 30 cm'ye kadar varan tuz tabakası ile örtülür. Türkiye tuz ihtiyacının büyük bir kısmı bu gölden sağlanmaktadır.282
Konya’nın ikinci büyük olan Beyşehir Gölü, Konya ilinin batısında, Konya- Isparta sınırı üzerinde yer almaktadır. Beyşehir Gölü 650 km2’lik bir alanı kaplar ve büyük bölümü Konya il sınırları içerisindedir. Gölün suyu tatlı olup, su ürünleri açısından oldukça zengindir. Beyşehir gölü il tarımsal sulamasında kullanılmakta ve ülkemizin en önemli kuş üreme ve barınma merkezi olma özelliğine sahiptir.283
Bu iki gölün dışında Konya'nın diğer önemli gölleri; Akşehir, Ilgın, Suğla, Ereğli, Yunak ve daha küçük çaplı olan Okruk, Giralı, Meyil, Acıgöl ve Meke gölleridir.284
3.2.8. İklim ve Bitki Örtüsü
Sert, soğuk ve kar yağışlı bir kıştan sonra, ilkbahar serin ve yağmurlu geçmekte ve yazları sıcak ve kurak olduğu için Orta Anadolu’nun kara iklimi özelliklerini taşımaktadır. Ovaya en fazla yağış kış aylarında, en az yağış ise yaz aylarında düşmektedir.285
Kara iklimine sahip olan Konya, bitki örtüsü bakımından da iklimin özelliklerini yansıtmaktadır. Konya havzasında genellikle step vejetasyonu hakimdir. Tarım alanlarında ekilen kültür bitkilerinden en önemlileri buğday, arpa, yulaf, şeker pancarı, fasulye, nohut ve mercimek gibi ürünlerdir. Tarımsal sulama yapılan bölümlerde ise çeşitli meyve sebzeler yetiştirilmektedir.
282
Kafalı., a.g.k., s. 8-9
283
Cumhuriyet'in 75. Yılında Konya, s.41
284
http://www.konya.gov.tr/konya/cografi.htm , 21/05/2007
285
Konya orman bakımından oldukça fakir bir yerdir. Toplam alanının yaklaşık olarak %12'si ormanlarla kaplıdır. Ova kenarlarında çalılıklar tepelerde ise yüksek ağaçlar biçiminde görülür. Ormanlık alan daha çok ilin güneyindeki dağlık bölgelerde görülür. Kuzey bölümde ise orman yok denecek kadar azdır. Güneydeki ormanlar koruluk ve baltalık ormanlardan oluşmaktadır. Karaçam, ardıç, titrek, kavak, sedir, göknar, Lübnan sediri, mavi sedir, kasnak meşesi, mazı meşesi, tüylü meşe, fındık, palamut meşesi ve sarıçam yöre ormanlarındaki ağaç türleridir.286
286
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
1980’DEN SONRA KONYA’DAKİ SOSYO-EKONOMİK DÖNÜŞÜM
Dünya coğrafyasında 1970’lerde başlayan yapısal krize karşı çözüm olarak üretilen neo-liberal politikalar 1980’lerde dünyayı yeniden anlamlandırmaya başlamıştır. Bu yeniden anlamlandırma, kentler ve kentleşme üzerine de doğrudan etkide bulunmuştur. Öyle ki, sermaye hareketliliği kentleri birer cazibe merkezi haline getirmiş ve kentlere olan göçü artırmıştır.
Bu yüzden kent, kentleşme, sanayileşme, gelişme, ekonomik büyüme, yapısal değişme ve benzer kavramlar bir arada düşünmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu bölümde, küreselleşme sürecinde Konya’da sosyal yapı ve ekonomik dönüşüm incelenmeye çalışılacaktır.
4.1. Kentin Küreselleşmeye Eklemlenmesini Kolaylaştıran Etkenler
Küreselleşme olgusunu bir süreç olarak kabul ettiğimizde, onun ortaya çıkmasına sebep olan toplumsal özellikler vurgulanmalıdır. Bir kentin küreselleşme ile karşı karşıya gelmesini birdenbire gelişen bir olgu olarak değil de, kentin birikimiyle ilgili olan argümanlarda aramak gerekir.
Aktay, bugünün Konya’sının ayırt edici bir kent olmasını; sivil toplum yapısına, ticari yapısına, iş ahlakına, üniversitesine, çok kültürlü toplum yapısına ve sembolik değeri olan Mevlana’ya bağlamaktadır.287
Aktay’ın altını çizdiği bu ayırt edici özelliklerden hareketle burada, Konya’nın küreselleşme ile sınanmasında başrolü oynayan, kentin küresel dünyaya eklemlenmesini kolaylaştıran parametreler küreselleşmeye alt yapı oluşturduğu gerekçesiyle değerlendirilecektir.
287
4.1.1. Sivil Toplum
Türkiye tarihi kökleri itibarı ile sivil toplum örgütlenmesini “gönüllü teşekküller” olarak başarılı bir şekilde gerçekleştirmiş bir geleneğe sahiptir. Selçuklu’dan Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar uzanan bir sivil toplum geleneğinden bahsedebiliriz. Eğitimden sağlığa çeşitli alanlarda kamu hizmetlerini yürüten vakıflar, modern anlamda sivil toplum yapılanmasına da örnek olacak özellikler taşıyordu.
Selçuklular’ın yıkılmasından sonra kurulan Karamanoğulları beyliğinin Osmanlılar’la olan çekişmesi, Karamanoğulları beyliğinin en büyük şehri olan Konya’nın o dönemde muhalefet rolü üstlenmesini beraberinde getirmiştir. Konya’nın muhalefet rolünü üstlenmesi bugün demokratik kültürün gelişmesi noktasında Konya’ya bir miras bırakmıştır. Öyle ki Cumhuriyet döneminde Demokrat Parti ile başlayan kitlesel toplumsal muhalefette Konya her zaman muhafazakâr kimliği ile ön plana çıkmıştır.288
1980’lerden sonra dünya coğrafyasında olduğu gibi Konya’da da sivil toplum ve muhalefet alanında büyük değişim ve dönüşümler yaşanmıştır. Küreselleşme süreci ile ulus devletlerin vatandaşları üzerindeki etkinliğini giderek zayıflamaya başlaması, devletten boşalan bu alanı sivil toplum unsurları doldurmaya başlamıştır. Konya’da bugün halen 2.000’in üzerinde sivil toplum kuruluşunun varlığı bunun göstergesidir. Konya’nın geçmişte sergilediği toplumsal muhalefeti bugün sivil toplum kuruluşları sergilemektedir. Konya’nın bu yönü küreselleşme sürecine eklemlenmesini kolaylaştırmaktadır.
4.1.2. Ticari Hayat
Konya coğrafi konumundan ötürü, batıdan doğuya olan bütün seferlerin, akınların güzergâhı olmuştur.289 Konya’nın uluslararası bir ticaret mübadele merkezi olmasının başında, Anadolu’nun merkezinde yer alması ve Selçuklu Sultanlarının
288
Aktay, a.g.e., s.44
289
Mehmet Eminoğlu, Konya Ticaret Teşkilatı Dünü ve Bugünü, Konya Ticaret Odası Yayınları, Konya, 1997, s.53-54
payitahtı olması ve Selçuklu hanedanlarının ticarete verdikleri önemden kaynaklanmaktadır.290 Selçuklular döneminde önemli bir ticaret kenti olan Konya, Osmanlılar döneminde de bu özelliğini devam ettirmiştir. Osmanlı kenti çarşısının önemli unsurları olan bedesten, han, uzun çarşı gibi yapılar Konya’da önemli işlevler üstlenmiştir.291
Aktay, Konya’nın uluslararası ticarete yatkınlığının, Bedesten çarşısı olarak bilinen büyük alışveriş merkezinden kaynaklandığını ifade etmektedir. Bu durum kentin küreselleşme sürecine yatkınlığının bir göstergesidir.292
Konya’nın ticari hayattaki önemlerinden birisi de, Ahilik teşkilatının başta gelen merkezlerinden birisi olmasından kaynaklanmaktadır. Konya’nın ünlü ahilerinden Ahi Ahmed Şah, şehrin ve Selçuklular’ın en büyük ipek tüccarlarındandır.293 Ahilik bir esnaf ve lonca sistemi olarak, İslam tarihindeki esnaf dayanışması ile devlet dışı bir organizasyon olarak bir meslek dayanışma birliğini oluşturduğu için özgün bir yapıya sahiptir. Bu özgün yapısı Ahiliğin, Avrupalı kentlilik kültürünün koşullarından biri olarak sayılan sivil toplum kurumlarından çok daha işlevsel ve köklüdür. Bugün Konya’daki ekonomik girişimci ruh köklerini Ahi kültüründen almış ve kendine özgü bir müteşebbis sınıf oluşturmuştur. Bu durum, bugünkü kapitalist dünyaya devşirilen yeni kapitalist sınıfın özgünlüğünü irdelemenin önemli alanlarından birisi olarak temayüz etmektedir.294
4.1.3. İş Ahlakı
Konya, sanayi ve ticaret hayatında kendine özgü bir modernleşme çizgisi oluşturmuştur. İslam kültür tarihinin en önemli merkezlerinden birisi olan Konya, Cumhuriyet döneminde de bu çizgisini korumuş ve muhafazakâr İslamcı bir siyaset
290
Durmuş Yılmaz, Yaşar Bedirhan, “Selçuklular Devrinde Konya’nın İktisadi ve Ticari Yapısı”,
Konya III (Özel Sayı), Konya, 2000, s.61 291
Mehmet Uysal, “Selçuklu ve Osmanlı Dönemi Konya Kenti ve Ticaret Mekânları”, Konya Kitabı
VII (Özel Sayı), Konya Ticaret Odası Yayınları, Konya, 2004, s.100 292
Aktay, a.g.e., s.45
293
Yılmaz, Bedirhan, a.g.m., s.63
294
izlemiştir. Batı’da yaşanan kalkınma ve modernleşme hareketleri, Türkiye tarafından izlenmeye çalışıldığı zaman genellikle din ile çatışmadan bunun başarılamayacağı düşünülmüş ve bu düşünce güçlü bir kabul görmüştür. Oysa Konya’da Türkiye’nin diğer illerine nazaran göze çarpan bugünkü gelişmişlik ve refah düzeyi dini muhafazakârlıkta aranmalıdır. Bu durum Protestanlık ile kapitalizm arasında Avrupa’da kurulmuş ilişkinin benzerinin İslam üzerinden kurulmuş olacağı hususu dikkate alınmalıdır.295
Sermayenin 1980’lerden sonra muhafazakar kesimin eline geçtiğini ileri süren Nilüfer Narlı, ekonomik refahın oluşmasıyla birlikte burjuvalaşma sürecine girildiğini, çok katı muhafazakar anlayışa sahip olmalarına rağmen kapitalistleşme ve burjuvalaşma sürecinde dindarlıklarının değiştiğini, günün koşullarıyla çok daha uyumlu bir din anlayışına ulaştıklarını ifade etmesi296, Konya’da dini hayat ile iş ahlakının kompleks yapısının analizi noktasında büyük önem taşımaktadır.
Aktay ise, 80’li yılların ortasından itibaren Anadolu’da modernleşme hareketinin ve ciddi bir ekonomik gelişmenin olduğuna dikkati çekerek bunun öncülüğünü de İslami referansları ağır basan muhafazakâr iş adamlarının yaptığını söylemesi ve muhafazakârlıkla kapitalizmi, dindarlıkla modernleşmeyi kendine özgü yolla birleştiren şehir olarak Konya’yı nitelendirmesi, Konya’nın bugünün tasvir edilmesinde önemlidir. Aktay’a göre, “muhafazakâr kapitalin birikimi dindarlık biçimini değiştirdi. Konya’da kendine özgü dindarlık biçimi var. Ama bu konforlu dindarlık ‘Bir lokma hırka’ dindarlığı değil. Örneğin villalarda oturmak, lüks değil, nimetlerin dışa vurumu. Tanrı vermişse bunu dışa vuruyor Konyalı dindar” diyerek297 Konya’da hayat tarzı olarak dinin seçilmesi ile hayatı devam ettirme noktasında meslek olarak seçilen ticaretin ve bütün bunların sonucunda gelen ekonomik refahın kentin kendine özgü bir iş ahlakı oluşturduğunun göstergesidir.
Bir başka yaklaşım ise, Özal’la birlikte muhafazakâr kesimin ticareti, ihracatı öğrendiğini ve Konya’nın da Türkiye ile birlikte değiştiği ileri sürülerek, sermayenin muhafazakâr kesimde de toplanmaya başlanmasından sonra, bu kesimin
295
Aktay, a.g.e., s.47-48
296
Çarşaftan Senfoniye Konya, Milliyet Gazetesi, 29 Mart 2006
297
değerlerinden ödün vermeden sistemin içine katıldığı, dünyayı anlamaları sonucunda