• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL BİLGİLER VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2. İlgili Araştırmalar

2.2.1. Okul Öncesi Dönemde Etkinlikler Üzerine Yurt İçinde Yapılmış İlgili Araştırmalar

Aksoy (2009), okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim ortamlarının niteliğini bazı bağımsız değişkenler açısından incelemiş, çalışmasında veri toplama aracı olarak OÖEODÖ-R ve kişisel bilgi formu kullanmıştır. Çalışmasının örnekleminde; MEB’e bağlı 5 anasınıfı ve 2 anaokulu ile 2 özel anasınıfı ve 3 özel anaokulu (N=12), 12 sorumlu öğretmen ve 12 kurum yöneticisi yer almaktadır. Çalışmasında OÖEODÖ-R’nin tüm alt boyutlarını değerlendirmeye almıştır. Etkinlikler alt boyutunda; müzik, bilgisayar/internet, sinema/tiyatro, açık hava etkinlikleri, satranç/bulmaca, görsel sanat etkinlikleri, spor, TV/video izleme ve drama etkinliklerini puanlayarak, etkinliklere öğretmen ilgisinin etkinlik uygulamalarında farklılık oluşturup oluşturmadığını incelemiştir. Çalışmasının etkinliklerle ilgili kısmının sonucunda; öğretmenlerin, müzik etkinlikleri olarak şarkı öğretimi yaptıklarını, TV/bilgisayar kullanılan etkinliklerin daha çok serbest zaman geçirme üzerine kontrolsüzce kullanıldığını, tiyatroya ilgi duyan öğretmenlerin tiyatro etkinliklerine fazla yer vermediğini ancak sinemaya ilgi duyan öğretmenlerin, öğrencileriyle sinema ziyaretlerinde bulunduğunu, açık hava etkinliklerine ilgilerini etkinliklere yansıtmadıklarını belirtmektedir. Tüm etkinliklerde;

öğretmen ilgisinin, etkinliğin niteliğine anlamlı farklılık katmadığını belirtmektedir.

Bunun sebebi olarak; ortam (X=2.40), materyal (X=4.19) ve kurum yönetiminden kaynaklanan nedenleri işaret etmektedir.

Canbeldek ve Işıkoğlu Erdoğan (2016), okul öncesi eğitim kurumlarının fiziksel ortam ve etkinlik işleyiş kaliteleri ile okula devam eden öğrencilerin ince motor, kaba motor, sosyal, özbakım ve bilişsel gelişimleri arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir.

Çalışmalarının örneklemini, 22 anaokulu ve 38 anasınıfına devam eden 846 öğrenci ve 55 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE) ve Okul Öncesi Eğitim Ortamlarını Ölçme Aracı kullanılmıştır. Araştırmacılar, veri toplama aşamasında her bir okul için 4-5 saatlik gözlem yapmış ve gözlem sonunda çocuklara AGTE uygulanmıştır. Çalışmalarının sonunda, tüm gelişim alanları ve okul öncesi eğitim kurumunun yapısal ve işlevsel kaliteleri arasında pozitif yönde anlamlı ilişki bulmuşlardır. Buna göre okul öncesi eğitimde etkinliklerin işleyiş kalitesi ve ince motor becerileri arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu söylenebilir (p<.01).

Kelekçi Olgun (2018), sanat etkinliklerinin alışılmışın dışında bir yöntemle uygulanabileceği ve bu yöntemin öğrenci üzerindeki etkilerini incelemiştir. Araştırma kapsamında okul öncesi eğitim öğrencilerine sanat ve sanatçı eğitimi vererek sanatı ve sanatçıyı öğrenmelerini desteklemek için geliştirilen grafik aplikasyon öğrenme modelini kullanmıştır. Araştırmanın örneklemini İstanbul iline bağlı 5 anaokulu (N=150) oluşturmaktadır. Veri toplama aşamasında bir eğitim öğretim dönemi boyunca örneklem grubuna, 15’er dakikalık sürelerde, sanat eğitiminde grafik aplikasyon öğrenme modeli ile sanat eğitimi vermiştir. Öğrencilerin yapboz yapma ve anket sorularına cevap vermeleri sağlanmıştır. Son soruda öğrenciye açık uçlu soru sorarak görsel algı ve yaratıcılık becerilerini ölçmüştür. Sanat eğitimi ve teknolojinin birlikte kullanıldığı bu modelin; çocukların görme, dokunma gibi duyularını kullanarak sosyal-duygusal gelişimini destekleyerek öğrendikleri sonucuna ulaşmıştır.

Can Yaşar ve Aral (2010), sanat etkinlikleri üzerinde yaptıkları çalışmada çocukların yaratıcı düşünme becerilerinde okul öncesi eğitimin etkilerini incelemişlerdir. Araştırma da ölçme aracı olarak Yaratıcı Düşünme-Resim Oluşturma Testi kullanılmıştır. Çalışmalarının örneklemini Ankara il merkezindeki anasınıflarına devam eden, daha önceden okul öncesi eğitim alan (N=105) ve almayan (N=105), 6 yaş grubu toplam 210 çocuk oluşturmaktadır. Çalışmalarının veri analizi aşamasında yaratıcılık düzeyi ve okul öncesi eğitim alıp almama durumları arasında anlamlı farklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla Mann-Whitney U testi kullanmışlardır.

Çalışmalarının sonucunda okul öncesi eğitim alan çocukların yaratıcılık becerilerinin, okul öncesi eğitim almayan çocuklara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır (p<.05). Can Yaşar ve Aral’ın çalışması, OÖEODÖ-3 Etkinlikler alt boyutu sanat etkinliklerinde özgün ürünler ortaya koyma ve ürünlerini ifade edebilmenin, etkinliklerin kalitesini artıracağı yönündeki maddeleriyle örtüşmektedir.

Gökmen (2016), okul öncesi eğitimde müzik ve hareket etkinlikleri ile ilgili bir çalışma yapmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu, deney (N=9) ve kontrol (N=9) grubu olarak iki grupta, okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim gören 18 çocuk oluşturmaktadır. Araştırmada 6 çocuk şarkısı belirlemiştir. Araştırmanın veri toplama aşamasında çalışmacı, çocuk şarkılarını deney grubunda oyun yolu ile kontrol grubunda ise oyunlaştırılmadan öğretmeye çalışmıştır. Araştırmacı gözlemlerinde, hazırlamış olduğu “Ders Gözlem Formu” ile veri toplamıştır. Likert tipi ölçek olan bu form sonucunda değerlendirmeyi de buna göre yapmıştır. Şarkıları oyun teknikleri ile

öğretmenin, şarkı sözlerini ezberleme, şarkı söyleme süresince topluluğa uyumu, müzik etkinliğine ilgisi, etkinlik süresince yapılan devinimsel hareketleri, etkinliğe odaklanması ile dikkat becerileri, müzik ve hareket etkinliğine katılım gibi durumlar üzerindeki etkisini incelemiştir. Deney grubu (N=9 ve X=4.03 ise “iyi”), kontrol grubuna (N=9 ve X=2.14 ise “zayıf”) göre daha yüksek beceri göstermiştir. Araştırma sonucunda müzik ve hareket etkinliklerinde şarkı öğretiminin oyunlu olarak uygulanmasının çocuk ve eğitimci için daha kolay ve daha eğlenceli olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Öziskender ve Güdek (2013), yaptıkları araştırmada, Orff Yaklaşımı ile yapılan okul öncesi müzik etkinliklerinin çocukların sosyal beceriler gelişimlerinde; kişiler arası uyum, öfke kontrolü, sorumluluklarını yerine getirebilme ve kendilerini diğerlerine ifade edebilmeleri üzerine etkilerini incelemişlerdir. Araştırmalarının örneklemini, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında Samsun ilinde bulunan yatılı bölge okullarına bağlı anasınıflarında eğitim gören rastgele seçilmiş 60-72 aylık, 20 deney ve 20 kontrol grubu olmak üzere toplam 40 çocuk dahil edilmiştir. Araştırmanın veri toplama aşamasında deney grubuna 10 hafta boyunca günlük 1 saat olmak üzere haftada 2 gün Orff Eğitimi vermişlerdir. Araştırmacılar, deney ve kontrol grubunun ön-test ve son-test puanlarının istatistiksel düzeyde anlamlı farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla; verilerin analiz aşamasında Wilcoxon Sıralı İşaretler Test’i ile deney ve kontrol gruplarının ön-test son-ön-test puanlarını incelemişlerdir. Araştırma sonucunda müzik etkinliklerinin, öğrencilerin sosyal beceriler gelişimlerinde etkili olduğu belirtilmiştir.

Ersoy ve Dere (2012), yaptıkları araştırmada Ankara il merkezindeki anasınıflarında görev yapan öğretmenlerin müzik eğitimi kapsamında yaptıkları uygulamaları incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini Ankara il merkezindeki okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan 212 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır.

Araştırmada veri toplama aracı olarak anket formu kullanmışlardır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin %57’sinin çalgı araçlarını kullanmadığını, %56’sının eğitim verdiği sınıfta her öğrenciye yetecek kadar çalgı araçlarının olmadığını ve %37’sinin yaratıcı dans etkinliklerinde öğrencilere taklit yaptırdıklarını tespit etmişlerdir. Ayrıca araştırmada okul öncesi eğitim kurumlarında yeterli sayıda çalgının bulunmadığı, eğitimcilerin bildikleri yöntem dışında farklı yöntemler kullanmadıkları sonucuna ulaşmış, materyallerin ve hizmet içi eğitimlerin arttırılması gerektiğini önermişlerdir.

Aksoy ve Aksoy (2018), yaptıkları çalışmada yapı-inşa ve blok etkinlikleri ile ilgili öğretmen görüşlerini değerlendirmişlerdir. Nitel araştırma şeklinde çalıştıkları araştırmanın örneklemini bağımsız anaokullarında görev yapan 20 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırma kapsamında blok etkinliklerinde tercih edilen çalışma ortamını ve inşa edilen nesnelerin özelliklerini, etkinlik sonunda ortaya çıkan yapıları öğretmen görüşü açısından değerlendirmişlerdir. Çalışmalarının sonunda etkinlik ortamı olarak blok merkezlerinin, oluşturulan yapı olarak daha çok günlük hayatta kullanılan nesnelerin tercih edildiği sonucuna varmışlardır.

Köksal Akyol (2012), dramatik etkinlikleri ile ilgili alan yazın tarama çalışması yapmıştır. Çalışmasında, okul öncesi eğitimde drama ve öğretmenin rolünü incelemiş, öğretmenlerin drama eğitimi konusunda önemli bir rolleri olduğu ve dramatik oyun etkinliklerinin çocuğun yaratıcılığını geliştirdiği sonucuna ulaşmıştır. Okul öncesi eğitimde drama etkinliklerinin çocuklar için daha verimli olabilmesi için öğretmenlerin yeterliklerini geliştirmeleri gerektiğini ve okul öncesi eğitim kurumlarında eğitici ve geliştirici materyallerin daha fazla bulundurulması gerektiğini önermiştir.

Alabay ve Özdoğan (2018), yaptıkları araştırmada okul öncesi dönem çocuklarına uygulanan sorgulama tabanlı fen etkinliklerinin bilimsel süreç becerilerine etkisini incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini deney grubu (N=15) ve kontrol (N=12) grubu oluşturmaktadır. Araştırmanın verilerini, 24 soru içeren Okul Öncesi Bilimsel Süreç Becerileri Ölçeği kullanarak toplamışlardır. Araştırmanın sonucunda deney grubundaki çocukların kontrol grubundaki çocuklara göre bilimsel süreç becerilerinde anlamlı düzeyde yüksek gelişimlerin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Baki ve Hacısalihoğlu Karadeniz (2013), yaptıkları çalışmada öğretmenlerin okul öncesi eğitim programında uyguladıkları matematik etkinlikleri incelemişlerdir.

Çalışmalarının örneklemini 2 ayrı okulda görevli 3 öğretmen oluşturmaktadır.

Çalışmalarının veri toplama aracı, 18 matematik etkinliği amaç ve kazanımlarını içeren gözlem formudur.. Çalışmalarının sonucunda, öğretmenlerin yeni yaklaşımlara dayalı eğitim yöntemlerini kullanmayı; matematik etkinliklerini günlük olaylarda matematik etkinliği olarak uygulayarak, günlük hayat becerileri içinde vermeyi tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Matematik eğitiminde yeni yaklaşımlar ve materyaller kullanılması gerektiğini önermişlerdir.

Aydın (2009), yaptığı araştırmada okul öncesi eğitimcilerinin matematik öğretimi ile ilgili düşünceleri ve uygulamalarının değerlendirilmesini incelemiştir.

Araştırmanın örneklemini, Trabzon iline bağlı bir ilkokulun anasınıfı bölümünde yer alan 8 anasınıfının 5 öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmanın yöntemi, özel durum yöntemidir. Araştırmada veri toplama aracı olarak mülakat ve gözlem tekniği kullanmıştır. Araştırmanın sonucunda; eğitimcilerin çalıştıkları okuldaki idare ile ilgili problemler, materyal eksikliği ve aldıkları lisans eğitiminden kaynaklı eksiklikler nedeniyle yetersizlik gösterdikleri sonuçlarına ulaşarak, daha fazla materyal erişimi ve hizmet içi eğitimler önermiştir.

Kuzgun ve Özdinç (2017), yaptıkları araştırmada okul öncesi eğitimde teknoloji kullanımı ile ilgili öğretmenlerin görüşlerini incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini 2 bağımsız anaokulu, 2 anasınıfı ve 2 özel okulda görev yapan 6 öğretmen oluşturmaktadır. Yöntem olarak yarı yapılandırılmış soruların yer aldığı anket ile nitel çalışmayı seçmişlerdir. Görev yaptıkları kurumun idarecileri tarafından teknoloji kullanımı ve materyal önermelerinde farklılık olup olmadığını araştırmak üzere, her bir öğretmene 10 soru yöneltmişlerdir. Araştırmanın sonucunda teknoloji etkinliklerinde okulların geleneksel ve yenilikçi teknoloji olarak ikiye ayrıldıklarının ve yalnızca özel okulların yenilikçi teknoloji kullanımında farklılık gösterdiklerinin, özel olmayan okullarda ise geleneksel teknikler ve materyallerin kullanıldığı sonucuna varmışlardır.

Ayrıca öğretmenlerin görüşlerinin yeterlikleri ve bağlı bulundukları okulun fiziki koşullarına göre değişim gösterdiğini belirtmişlerdir.

İnci ve Kandır (2017), okul öncesi eğitimde teknoloji etkinlikleri ile ilgili çalışma yapmışlardır. Çalışmalarının modeli betimsel tarama modelidir ve bu kapsamda iki aşamalı doküman tarama yöntemi (alanyazın taraması) kullanmışlardır.

Araştırmalarının ilk aşamasında, Google Akademik ve Ulusal Tez Merkezi veri tabanlarında yer alan dijital teknolojinin kullanımıyla ilgili bilimsel araştırmalara erişmişlerdir. İkinci aşamasında topladıkları verileri incelemişlerdir. Araştırmalarının sonucunda, okul öncesi eğitimde dijital teknolojinin kullanımının giderek artış gösterdiği ancak daha bilinçli hale gelmesi gerektiği sonucuna ulaşmışlardır. Bu araştırma; OÖEODÖ-3 Etkinlikler alt boyutu teknoloji etkinlikleri kalite puanının yükselmesi için; etkinlik uygulanışına teknolojik araç gereçlerin dahil edilmesi ile anlatılan konunun (örneğin; bir böcek türünün özelliklerinin bilgisayar ve tepegöz aracılığıyla belgeselinin izletilmesi) desteklenmesi gerektiği maddesi ile örtüşmektedir.

Sayan (2017), okul öncesi eğitimde teknoloji etkinliklerini incelemiştir.

Çalışmanın modeli betimsel tarama yöntemidir. Teknoloji etkinliklerinde bilgisayarların uygun kullanımının nasıl olması gerektiği ile ilgili alan yazın taraması yapmıştır.

Çalışmasının sonunda, teknoloji etkinliklerinde bilgisayarların daha etkili bir şekilde kullanılması için; ekran mesafesinin, bilgisayar başında geçirilen sürenin, sandalye yüksekliği ve duruşunun, öğrencinin ayakların duruşunun, fare ve diğer işaretçilerin, klavyenin ve bilgisayar ekranının yapısının çocuğun gelişimsel dönemine ve özelliklerine, çocuk sağlığı ve güvenliğine uygun olarak planlanması ve tasarlanması gerektiğini belirtmiştir. Okul öncesi eğitim kurumlarının ve öğretmenlerin belirtilen noktalara dikkat etmeleri konusunda bilgilendirme çalışmalarının yapılmasını önermiştir. Bu çalışma; OÖEODÖ-3 Etkinlikler alt boyutu teknoloji etkinlikleri kalite ölçümüne göre teknolojinin çocuğun yararına kullanılması gerektiği ile örtüşmektedir.

Pekdoğan (2018), okul öncesi öğretmenlerinin farklılıklara saygı etkinlikleri konusundaki görüşlerini inceleyerek değerlendirmiştir. Araştırmanın örneklem grubunu Amasya iline bağlı eğitim kurumlarında çalışan 13 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmanın modeli nitel çalışma olup, öğretmenlerin farklılıklara saygı etkinliklerine bakış açılarını incelemiştir. Bu nitel çalışmada 6 adet açık uçlu sorunun bulunduğu soru formu kullanmıştır. Araştırmanın veri toplama aşamasında, bağımsız anaokullarında çalışan öğretmenlerin, farklılıklara saygı etkinliklerini gerçekleştirirken kullandıkları yöntemler ve farklılıklara saygı etkinliklerine aileleri de dahil etme teknikleri gibi sorulara verilen yanıtları incelemiştir. Çalışmasının sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin, farklılıklara saygı etkinlikleri ile öğrencilerin empati becerilerini geliştirmeleri (%80) üzerine yoğunlaşmak amacıyla drama ve oyun etkinliklerini tercih ettikleri sonucuna ulaşmıştır. Bu çalışma, OÖEODÖ-3 Etkinlikler alt boyutu farklılıklara saygı etkinlikleri kalite puanı artışı bakımından, farklı etkinlikleri birden fazla yöntemle vermek gerekliliği konusunda destekleyicidir.

2.2.2. Okul Öncesi Dönemde Etkinlikler Üzerine Yurt Dışında Yapılmış İlgili Araştırmalar

Winslow (2011), yaptığı araştırmada okul öncesi dönemde yapılandırılmış bir erken okuryazarlık etkinliğinin, çocuklarda ince motor becerileri geliştirip geliştirmediği incelemiştir. Araştırmanın örneklem grubunu okul öncesi eğitime devam eden 15 deney ve 15 kontrol grubundan oluşan 30 çocuk oluşturmaktadır. Araştırma da veri toplama aracı olarak BOT-2 (Bruininks-Oseretsky Test of Motor Proficiency

Second Edition) İnce Motor Becerileri Ölçüm Testini kullanılmıştır. Araştırmanın ön-test ve son-ön-test puanlarına göre deney grubunda, kontrol grubuna göre istatistiksel olarak pozitif yönde anlamlı fark olduğu ortaya çıkmıştır.

Kukkonen ve Chang-Kredl (2018), yaptıkları çalışmada çocukların özgün ortamda, serbest ve paylaşımlı grup çizimi yapmalarının, sosyal ve dil gelişimlerine katkısını incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini, Kanada’da bulunan bir okul öncesi eğitim kurumuna devam eden, yaşları 4-5 arası değişen 16 çocuk oluşturmaktadır.

Araştırmanın uygulanma aşamasında çocuklara çeşitli çizim malzemeleri ve geniş çizim yüzeyleri sunulmuştur. Katılabilecek çocuk sayısı veya çizimlerin konusuyla ilgili herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Çocuklar, ortak bilgi kullanarak ortak bir anlam başlatarak sürdürmüş ve ortak temayı ilerletmek için çeşitli sözlü ve sözsüz iletişim yöntemleri uygulamışlardır. Araştırmada veri toplama aracı olarak video gözlem kaydı kullanmışlardır. Bu gözlemlerde, çocukların birbirleri ile olan etkileşimlerini, kurdukları cümleleri ve devam eden iletişimi raporlamışlardır. Araştırma sonucunda paylaşılan çizim etkinliklerinin, çocuklarda uyum ve iş birliği yapma becerilerini geliştirdiği belirlenmiştir.

Kultti (2013), yaptığı araştırma da iyi planlanmış bir şarkı öğrenimi müzik etkinliklerinin, dil gelişimi üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu çalışmada örneklem grubu olarak, İsveç’te bulunan 8 anaokuluna devam eden 10 çocuğu seçmiştir. Çalışma kapsamında, anaokullarındaki şarkı söyleme etkinliklerini incelenmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak; etkinliklerdeki şarkı söyleme yöntemlerinin, çok dilliğe uygunluğu ve dil çalışmalarındaki önemi üzerine çalışmak için video kayıtları kullanmıştır. Araştırma sonucunda şarkı söyleme etkinliklerinin çocuklara şarkı sözleri, jestler, ritim, eser ve etkinliğin tekrarlanması gibi farklı iletişim kaynakları sunabileceğini yorumlamıştır.

Ramani, Zippert, Schweitzer ve Pan (2014), yaptıkları araştırmada okul öncesi eğitim kurumlarında, yapı-inşa ve blok etkinliklerinde çocukların birlikte inşa ettikleri ortak yapıda, öğretmenin, grup çalışmasındaki rehberliğinin etkisini incelemişlerdir.

Araştırmanın örneklemini okul öncesi eğitime devam eden 4-5 yaşlarında 76 çocuk oluşturmaktadır. Araştırmanın veri toplama aracı olarak kamera kayıtları kullanılmıştır.

Veri toplama aşamasında, daha önceden etkileşim kurmamış çocuklar ve onların belirledikleri yakın arkadaşları ile dahil oldukları bir yapı-inşa blok etkinliği uygulama odasına alınmışlardır. İstedikleri bir yapıyı oluşturmaları istenmiştir. Araştırmanın

sonucunda kız çocuklarının karmaşık yapılar inşa etme eğilimleri erkek çocuklarınkinden fazla olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Çocukların, öğretmen ve akranlarıyla iletişim kurmaları ve paylaşımlar yapmaları ile daha detaylı çalışılmış bir yapı ortaya çıkarmaları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Norling ve Lillvist (2016), yaptıkları çalışmada okuryazarlık becerileri ve kavram bilgisini geliştirici dramatik oyun etkinliklerinde öğretmen iletişiminin çocuklar üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini İsveç’teki 6 anaokulu öğretmen ve öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmacılar veri toplama aşamasında, çocuklar ve öğretmenlerin birlikte yer aldıkları oyun etkinliklerinden 11 adet video kaydı oluşturmuşlardır. Daha sonra veri analizinde sistematik olan 39 dakikayı ele almışlardır. Seçim kıstasları ve analiz şeması oluşturarak notlar tutmuşlardır. Araştırma sonucunda; kendiliğinden oyun, dramatik oyun, yetişkin tarafından başlatılan oyun ve çocuk tarafından başlatılan oyunun yanı sıra nesnelere veya oyuncaklara erişimin, çocukların kavram gelişimini desteklemek için okuryazarlıkla ilgili oyun etkinliklerinde çok sayıda fırsat sunduğunu gösterdiğini ifade etmişlerdir. Ayrıca, oyun etkinlikleri sırasında bu tür etkinliklerin çocukların dil modellemesini teşvik ettiğini ve kavram gelişimini artırma fırsatları sunduğunu belirtmişlerdir.

Tu (2001), yaptığı araştırmada okul öncesi öğretmenlerin sabah saatlerinde çocuklarla yaptığı konuşmaların fen içerikli olup olmadığını ve bu konuşmaların fen etkinliklerinde bilimsel süreç becerileri üzerine etkisini incelemiştir. Çalışmasının örneklemini okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan, 3-5 yaş aralığındaki çocuklara eğitim veren 20 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aşamasında çocukların sordukları sorular ve öğretmenle iletişimlerine dair gözlem notları kullanılmıştır.

Araştırma sonucunda, bilimsel süreç becerilerinden; ölçme ve sayma ve akıl yürütme ile yapılandırılmış sınıf ortamı (artırılmış materyaller, bilimsel çalışmaya uygun ortam vb.) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu ortaya çıkmıştır.

DeGroot (2012), yaptığı araştırmada oyun tabanlı matematik etkinliklerinin çocuklar üzerindeki etkilerini araştırmıştır. Araştırmada matematik etkinliklerini gözlemlenerek, portfolyolar oluşturulmuştur. Çalışmasının sonunda bu portfolyolar değerlendirilmiştir. Araştırmada çocukların matematiksel becerilerinde ve öğretmenlerle ailelerin matematik ile çocuk arasındaki bağı değerlendirebilmesinde olumlu gelişmeler

görüldüğü belirtilmiştir. Araştırmacı, çocukların günlük hayatlarıyla ilgili konuşmalarında da matematiği kullanmaya başladıklarını belirtmiştir.

(Lombardi (2011), yaptığı çalışmada öğretmenlerin okul öncesi dönemdeki çocukta bilişsel, kinestetik ve duygusal yeterlikleri geliştiren internet etkinliklerini seçmek için hangi anahtar kıstasları dikkate alması gerektiğini incelemiştir.

Araştırmanın örneklemini, NAEYC direktörünün davetiyesi ile “SurveyMonkey.com”

da “technology4kids” anketi bağlantısını takip eden 36 katılımcı oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak, değiştirilebilir bir Delphi Tekniğinden türetilen çok yönlü yinelemeli bir anket kullanmıştır. Araştırma kapsamında öğretmenlere (N=36) çeşitli sorular içeren anketler, soru cevaplar ve Likert tipi ölçek uygulanmıştır. Araştırma sonunda öğretmenlerden gelen geri dönütlere göre; çocukta bilişsel, kinestetik ve duygusal yeterlikleri geliştiren internet etkinliklerinin planlanmasında dikkat edilecek 7 anahtar kıstas belirlenmiştir. 1. kıstas etkinliklerin; çocukların, öğretmenler, akranları ve internet ortamındaki soru ve programlarla etkileşim kurmalarını sağlayıcı olmasıdır. 2.

Kıstas etkinliklerin; çocukların gelişimsel özelliklerine uygun olmasıdır. 3. kıstas;

öğretmenlerin, gelişimsel olarak uygun uygulamanın ne demek olduğunu ve bunu entegre edebilecek özelliğe sahip olmaları gerektiğidir. 4. kıstas; etkinliklerin, empati becerilerini geliştirici nitelikler taşıyor olmasıdır. 5. kıstas; çocukların, çevreleriyle etkileşim kurmalarını sağlayıcı, yaparak, yaşayarak öğrenmelerini destekleyici

öğretmenlerin, gelişimsel olarak uygun uygulamanın ne demek olduğunu ve bunu entegre edebilecek özelliğe sahip olmaları gerektiğidir. 4. kıstas; etkinliklerin, empati becerilerini geliştirici nitelikler taşıyor olmasıdır. 5. kıstas; çocukların, çevreleriyle etkileşim kurmalarını sağlayıcı, yaparak, yaşayarak öğrenmelerini destekleyici