• Sonuç bulunamadı

Basın İle İlgili Çıkan Baskı Yasası

3.7. İKTİDARIN 1957 SEÇİMLERİ ÖNCESİ ÇIKARDIĞI BASKI YASALAR

3.7.1. Basın İle İlgili Çıkan Baskı Yasası

Demokrat Parti kuruluşu aşamasında basının çok büyük desteğini görmüştür. Özellikle Tan ve Vatan gazeteleri dikkatleri Demokrat Parti üzerine çekmişti. Yeni kurulan muhalefet partisinin kamuoyunda bu denli destek bulmasında katkıları vardı. Millet Parti’si, Demokrat Parti kadar basında yer bulma konusunda şanslı olamamıştır. Vatan Gazetesi sahibi Ahmet Emin Yalman ve Tan yazarları Sabiha Ertel ve Zekeriya Sertel özellikle Celal Bayar ve Adnan Menderes’e sonuna kadar

524

TBMM Tutanak Dergisi, C.8, Toplantı:1, Dönem:10, Ankara, Aralık 1955, s. 251.

525

TBMM Tutanak Dergisi, C.8, Toplantı:1, Dönem:10, Ankara, Aralık 1955, s. 328; Cumhuriyet

Gazetesi, 17 Aralık 1955, s.1; Vatan Gazetesi, 17 Aralık 1955, s.1; Akşam Gazetesi, 17 Aralık 1955, s.

1; Mustafa Albayrak, Türk Siyasi Tarihinde…., s.284.

526

Cumhuriyet Gazetesi, 20 Aralık 1955, s.1; Vatan Gazetesi, 20 Aralık 1955, s.1; Akşam Gazetesi, 20 Aralık 1955; Zafer Gazetesi, 20 Aralık 1955, s. 1.

destek vermişlerdir. CHP iktidarının baskılarından sıkılan basın, DP’yi kurtuluş olarak görmüştür. Basının güçlü desteğini alan DP ise özgürlük ve hürriyet vaadiyle halktan destek görmesiyle iktidara gelmiştir. İktidara geldikten sonra ilk olumlu adımı süreli yayınları kapatma yetkisini yargıya bırakılması ve hüküm verilmeden önce tutuklamaları kaldırması olmuştur. 1951 yılında ise hükümet resmi ilanların gazetede yayınlanması kriterlerini kendilerinin belirlediği bir kararname yayınlanmıştır. Bu kararname daha sonra “Besleme Basın”527 diye anılacak gazetelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hükümet kendisini destekleyen gazetelere devletin resmi ilanlarını vererek ciddi maddi destek sağlamıştır.

1950 seçimlerinin ardından esen iyimser hava Demokrat Parti iktidarının baskıyı artırması basının büyük tepkisini çekmiştir. Demokrat Parti iktidarının yaptığı hataları gazetelere yansıtmayan basın daha sonra yayın politikasını değiştirerek icraatlarını eleştirir olmuştu. Dönemin gazeteleri hükümetten desteklerini çekerek muhalif tavır takınmışlardı. Bu durumun ortaya çıkması ise basınla ilgili yeni düzenlemeleri de gündeme getirmişti. Kontrolden çıkan basın, iktidara göre muhalefetin güç aldığı, olayların aksettirilmesinde taraflı davranarak hükümeti yıpratmaya çalışan ve amacından sapma göstermiş kurumlardı. Bu durumun muhakkak Demokrat Parti iktidarı lehine döndürülmesi gerekliydi.

Adnan Menderes bu süreci yakından takip etmiş ve gerekenin yapılması gerektiğine inanmıştı. Yakın dostu Mükerrem Sarol ile konuşmasında basının önemini belirterek; “Basın, çok canlı bir müessesedir, asimilasyon gücü üstün olan

bir kurumdur. İçine aldığı insanları, kısa bir zamanda hazmeder, kendi bünyesine katar. Birçok yakın dostlarımın çocukları, bir gün basın konusunu tartışırken babalarına “ben önce gazeteciyim, sonra sizin oğlunuzum” demekten sakınmamışlardır. Toplumun en güçlü müessesi sayılan aileyi de aştığına göre, basın dördüncü kuvvettir demek, onu biraz da hafife almaktır"528

demiştir. Ona göre basın

korkusuz ve duyguları olmayan bir yapıydı. Başbakan ayrıca basının halk kitleleri üzerinde etkisinin farkındaydı ve bu durumu tersine döndürmekte ellerindeydi.

527

Hıfzı Topuz, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, Gerçek Yayınevi, İstanbul, 1973, s.191.

528

Demokrat Parti’nin iktidara gelmesindeki etkenlerden biriydi ve şüphesiz bunu en iyi bilenlerdendi.

Basınla ilgili düzenleme çalışmalarını hızlandıran bir başka olay ise Hürriyet Partisi’nin kurulmasıdır529. Çünkü bu partinin kurucuları Demokrat Parti’nin önde gelenleri, hatta bakanlık yapmış isimler olması partiye ilgiyi artırdı. Kuruluşunun Demokrat Partiye benzemesi de iktidarın endişelerini artıran diğer bir noktadır. Ekonomik durumun hızla bozulması, iç ve dış politikadaki yanlış hamleler basın ve muhalefet tarafından sert şekilde eleştiriliyordu530

. Halk tarafından da beklentilerin yüksek olması iktidarın yara alma hatta kaybetme riskini ortaya çıkarabilirdi. 1957 genel seçimlerinin yaklaşması ile birlikte iktidarı hedeflerini belirlemişti. Basın kanunu değiştirilerek hükümet karşıtı muhalif basın kontrol altına alınacaktı.

Hükümet çalışmalarına hızlı bir şekilde başladı. 1956 yılında 5680 sayılı Basın Yasası’nın 5, 6, 7, 8, 16, 17, 19, 25, 29, 30, 32, 34 ve 39’uncu maddelerinin değiştirilmesi ve üç yeni madde eklenmesine karar verildi. Tasarı bir buçuk günde hazırlandı531

. Hazırlanan bu tasarı 6 Haziran 1956’da Basın Kanunu ile ilgili değişiklikler Meclis’e sunuldu. Basın kanunun görüşmelerinde ilk sözü alan Adnan Menderes konuşmasında basının sorumsuzlukla suçlamış, iktidarı ve ülkeyi zor durumda bırakan ve ekonomik sıkıntıları halka abartılı yansıtan haberler yaptığını söylemiştir532

. Menderes’in basına yaptığı eleştirilere cevap vermek üzere kürsüye gelen CHP lideri İsmet İnönü konuşmasında; “İrtica rejimi ansızın gelmiyor:

529

Sina Akşin, Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi, İmaj Yayıncılık, Ankara 2001, s.233.

530

Ercüment Yavuzalp bu eleştirilerin Menderes’i nasıl etkilediğini anılarında şu şekilde yazmaktadır;

“Menderes duygusal bir adamdı. Özellikle son zamanlarda sinirlerinin pek kuvvetli olmadığı da görülüyordu. Çabuk sinirleniyordu. Kendisinin memleketi ihya etme için verdiği mücadelenin, muhalefet ve onu destekleyen basın tarafından kösteklendiğine inancı onu tahrik ediyordu. Yakın çevresi de, ya aynı şeye inandıklarından, ya da Başbakanla ters düşmeyi uygun bulmadıklarından bu inancın pekişmesine yardımcı oluyorlardı.” Bk. Ercüment Yavuzalp, Menderes’le Anılar, Bilgi

Yayınları, Ankara 1991, s.103; Cüneyt Arcayürek’e göre ise Menderes 1954 seçimlerinde aldığı oyların rehavetiyle hareket ediyordu. Menderes’in tavrını; “…Bir yazı, bir bahaneydi. Asıl sorun,

yüzde 58’e yakın oyunu alan, ulusun büyük çoğunluğunca onaylanan bir insanın eleştirilemeyeceğini kimi gazetecilerin anlamadığı idi. Milletin çoğunluğu yanında, bu üç beş “kara haber tellallığı yapan” insanlarda kim oluyor ki?” izah etmiştir. Bk. Cüneyt Arcayürek, Bir İktidar Bir İhtilal 1955- 1960 Arcayürek Açıklıyor 3, Bilgi Yayınevi, Ankara 1985, s.38.

532

Antalya’da İplik ve Dokuma Fabrikasının temel atma töreninde Adnan Menderes yaptığı konuşmasında gazetecilerin kendi aleyhinde yazdıkları yazıların sahte olduğunu vatandaşlara duyuracaklarını söylemiştir. Bk. Feroz ve Bedia Turgay Ahmad, Türkiye’de Çok Partili Politikanın…, s.146.

gözümüzün içine baka baka, adım adım, profesörler eliyle hazırlanarak geliyor”

diyerek hükümeti çıkaracağı yasalar ile her kesimi kontrolü altına alacağını ve dikta yönetimi tesis edeceğini ima etmiştir533

. İsmet İnönü’nün bu konuşması Demokrat Parti milletvekilleri tarafından uzun süre tepkiyle karşılanmıştı.

Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve İstanbul milletvekili olan Nadir Nadi, kanun tasarısı konusunda şiddetli savunmalar yapmıştı534. Özellikle milletvekillerinin

konuşmalarında, 1950 seçimlerinin ardından düzenlenen basın yasasının acele ile yapıldığını ve gereken düzenlemenin yapılması olduğu yönünde eleştirilere katılmayarak, Meclis’e sunulan yasa tasarısının da üzerinde çok fazla düşünülmeden hazırlandığını belirtmiştir. Ayrıca milletvekillerine bu yasanın kabul edilmesinin basın hürriyetini tehdit edeceğini bu yüzden Demokrat Parti’nin savunduğu değerlere ters düşeceğini anlatmıştır.

Hükümetin sunduğu bası tasarısı 6 Haziran 1956’da, 51 ret oyuna karşılık 286 oyla kabul edilerek yürürlüğe girmiştir535

. Yeni çıkan basın kanunundaki bazı maddeler; “süreli yayınların sorumlu müdürlerinin en az Lise mezunu olmaları,

devamlı Türkiye’de oturmaları, amme hizmetlerinden yasaklı olmamaları, ağır hapis, kusurlu suçlar hariç olmak üzere altı aydan fazla hapis cezası ile hüküm giymemek, gibi niteliklerin yanı sıra; “Suç tasnii, resmi mercileri iğfal, iftira, yalan şahitlik, sahtekârlık, müstehcen ve hayasızca neşriyat, fuhşiyata tahrik, hırsızlık, dolandırıcılık, hileli iflas, emniyeti suiistimal suçlarından biri ile hükümlü olmamak…”536

gibi zorunluluk getirilerek şartlar ağırlaştırılmıştı. Ayrıca her

533

TBMM Tutanak Dergisi, C.12, Toplantı:1, Dönem:10, Ankara, Haziran 1956, s.87.

534

Nadir Nadi’nin konuşması; Muhterem arkadaşlar, halen yürürlükte bulunan 5680 sayılı Basın

Kanunu hakkında şimdiye kadar ileri sürülen tenkitlerde, bu kanunun 1950 yılında aceleye gelerek çıkarıldığı noktası üzerinde duruluyordu. O zamanki mevcut hava şartları içinde; basın hakkında çıkarılacak bu kanun aceleye gelmez, eksik tarafları vardır, onun için üzerinde daha fazla çalışılarak düzeltilmesi icap ediyor, dendi. Şimdi o kanunu değiştiren yeni tadil tasarısını yine acele olarak getirmiş bulunuyoruz. Bu tasarı encümende bir buçuk gün görüşülmüştür. Hâlbuki 5680 sayılı Basın Kanunu hakkında uzun uzan görüşüldü… Binaenaleyh arkadaşlar aceleye getirilerek, bu sefer aksi istikamette huzursuzluk yaratacak, demokratik rejimimize zarar verebilecek bir kanunu çıkarmadan önce müsaade ederseniz bu tasarıyı tekrar encümene gönderelim, üzerinde durulsun.” Demiştir. Bk. TBMM Tutanak Dergisi, C.12, Toplantı:1, Dönem:10, Ankara, Haziran 1956, s.92.

535

TBMM Tutanak Dergisi, C.12, Toplantı:1, Dönem:10, Ankara, Haziran 1956, s.236; Cumhuriyet

Gazetesi, 7 Haziran 1956, s.1; Vatan Gazetesi, 7 Haziran 1956, s. 1; Zafer Gazetesi, 7 Haziran 1956,

s. 1; Şerafettin Turan, a.g.e., s.111.

536

gazetenin yapacağı haber öncesinde düşünmesi gereken birçok madde eklenerek basın kontrol altına alınmıştır.

Hükümetin basına olan kızgınlığı Hıfzı Topuz’unda ifade ettiği gibi; “Gizli

yapılan toplantılardaki görüşmelerin veya alınan kararların yazılmasının yasaklanması. Amaç gizli toplantılardan haber sızmalarını önlemektir. Gizli komisyon toplantılarında yapılan görüşmelerin bütün ayrıntılarıyla gazetelerde yayınlanması çileden çıkarmıştır. Bu madde o yüzden Kanuna konmuştur.”537

diyerek hükümeti en çok kızdıran maddeyi işaret etmiştir. Hükümeti kızdıran meselenin başında gelen gizli toplantılarda alınan kararların gazetelere yansımasıydı. Bu durumun çıkarılan yasa ile halledilmiş olmuştu. Yeni basın yasası ile yapılan değişiklikler ile iktidar, Basın arasındaki ilişkiler soğukluk iyice artmıştı. İktidarın seçim öncesinde çıkardığı kanun ile çok sesli basın engellenmiştir.