• Sonuç bulunamadı

“İhsan Sokağı” uyumsuz bir evliliğin, mekânın ve isimlerin olumsuz yönde değişiminin, bir insanın sıkıntıları arasında boğulurken kendini ferahlatan bir sokakta hissettikleri ve hatırladıklarının öyküsüdür. Ayrıca “ ‘İhsan Sokağı’nın çizgileri, horgörülü bir eşin duyarsızlıklarıyla birlikte cezaevi günlerinden anımsayışlar ve eski bir sokağın merak ettirdikleridir” (Yaşar, 2005: 128).

4.2.3.11.1. Evlilik

Öyküde evlilik, uyumsuz ve maddî problemlerin kıskacında kalmış bir evlilik biçimindedir. Öyküde adı geçmeyen adam ve kadın karakterleri yaşanan çatışmanın tarafları durumundadır. Adam; babasını küçük yaştayken kaybetmiş, zorluklara rağmen Fen Lisesi’nde okumuş, üniversite eğitimi görerek mimar olduktan sonra akademisyenliğe başlamış; fakat bu görevin atılmış, fikir suçlusu olarak üç yılını hapiste geçirmiş biridir. Kadın ise, evinde özel ders veren; ailesinin kendilerine verdiği evde oturduklarını, kendi gayretiyle evin ayakta durduğunu kocasına hatırlatan; yetiştiği aile yapısı sebebiyle tercihlerinde sağlanabilecek faydadan ziyade alışkanlıklarından yana tavır alan biridir. Öykünün özellikle ilk kısımlarında yer alan problemli evlilikteki

çatışma unsuru, kadın ve erkek arasındaki karakter farklılığı üzerine kuruludur. Adamın karşısında oluşturulan kadının yanı sıra kadının anne ve babası da yaşanan çatışmanın boyutunu genişleten unsurlardır.

Öyküde, yaşanan çatışmayı gösteren belli başlı unsurlar şunlardır: 1- Kadının taleplerine karşılık adamın farklı bakış açısı.

Öyküde yer alan şu ifadeler bu farklılığı gösteren bir örnektir:

Balık al akşam gelirken. Unutma ama, annemler gelecek yemeğe, biliyorsun. Öyle sardalye, hamsi filan alma…

Sardalye alaydı keşke, inadına. Hamsi zaten kalmaz bu mevsimde. Onu bile bilmez. Olaydı keşke, hamsi alaydı. Ucuz balık ya, makbule geçmez. Fosfor oranı daha yüksekmiş o kara etli küçük balıklarda oysa. Mantığı tutarlı olsa, kılıç şiş yerine hamsiyi yeğler, ama nerde! Hani içerdikleri besin değeri önemliydi? Az yememişti başının etini yıllarca, çocukların muzu bitti diye. Muzdaki potasyum başka meyvede yokmuş sözde. Laf işte. Patates yesinler muzla aynıymış besin değeri. Olur mu hiç patatesin prestiji yok (s. 119).

2- Kadının ekonomik sıkıntının sebebi olarak kocasını görüşü ve onun yaşadıklarını, düşüncelerini yargılayıcı bir tavır içinde olması.

Kadının şu ifadeleri, aslında erkek karakterinin inandığı değerlerin yaşadığı dönemde kabul görmeyişi erdemden ziyade maddi rahatlığı tercih eden bir anlayışı gösterir:

Onların sayesinde kurtulduk kiradan. Kiracıyı çıkarıp bu evi boşaltmasalardı, daha çok sürünürdük. Sen hala burun kıvır, belediyede iş takip edemem, rüşvet yediremem, o sefertası apartman

projelerinden çizemem diye. Madem o kadar düşkünsün onuruna, atılmasaydın öğretim üyeliğinden. Benim canım yok mu? Zaten akademisyenlikten başka iş gelmez senin elinden. Ben bir de evde ders vermeseydim, zor döndürürdük bu çarkı (s. 120).

3- Kadının anne ve babasının adamın düşüncelerinden uzak oluşu.

Öyküde çatışma unsurunu genişleten ve adamın hem evliliğinde hem de evindeki sıkıntıları artıran düşüncelere sahip bir kaynana ve kayınbaba karakteri vardır. Kadının annesinin bazı ifadeleri tüketim kültürünün ve yabancı hayranlığının karşılığıdır:

Görgüsüz insanlar ayın 10’u oldu, hâlâ yatırmadılar kirayı. Herkesi bir hesabı kitabı var kendine göre. Mobilya taksiti yatıracağız daha. Sonra şu çamaşır makinesini de değiştirelim diyordum. Arçelik’in otomatiği beş para etmez. Üst kattakiler Bosch aldı, kurutmalı. Doğubank İşhanı’ndan. Vallahi yerlilerden ucuz (s. 121).

Kadının emekli albay olan babasının öyküde yer alan sözleri ise, erkeğin siyasî fikrine zıt görüşleri sergilemektedir:

İşte demirperde ülkeleri de çöktü sonunda. Olmayacak bir maceranın peşine takıldınız. Memleketin sizin gibi okumuş gençlere ihtiyacı varken, siz tutup demirperde ülkelerini, Kızıl Çin’i taklide kalktınız… (s. 121).

Bu ifadeler, adamın fikirlerini de anlamamıza yarayan, neden fikir suçlusu kabul edilip mahkûm edildiğini gösteren ifadelerdir. Kişinin savunduğu fikirler yoğun olarak üzerinde durulan bir mesele halinde değildir. Öyküde siyasî fikirlerden ziyade, bir insanın dışlanmışlığı yer alır.

4.2.3.11.2. Çiftekilise Sokağı

Öyküde mekân, adamın ruh hâliyle birlikte şekillenir. Ev, duydukları ve yaşadıkları sebebiyle, adamın ruhunu daraltan, keyifsiz bir yerken; ismi İhsan Sokağı olan bir sokak, ona keyif veren, onu ferahlatan bir yerdir. Sokak, kaçış ve sığınma yeri olarak da değerlendirilebilir. Onca olumsuzluğa rağmen hayatta güzelliklerin de var olduğunu hatırlatan, ümidi kaybetmemenin önemini gösteren bir özelliği vardır sokağın. Öyküde de uzun uzun tasviri yapılan bu sokak evlerinin yapısıyla, insanlarıyla, havasıyla adamı etkiler. Onu “Otomobil trafiği olmayan yolun akşam sesleriyle kokuları, çocukluğunun günbatımlarına götür”en bir yerdir (s. 124). Kendini memnun eden bu yeri karsıyla paylaşma arzusunu taşısa da aralarındaki uyumsuzluğu hatırlar:

Sokağı biriyle paylaşmak geliyor içinden. “Hemen gel. Bak sana ne göstereceğim. Bunca zamandır burnumuzun dibindeymiş. Kapıların önüne sandalye çıkarıp oturuyorlar hala. Fesleğen kokan bir sokak. Yüzyıldır hiçbir şey değişmemiş sanırsın bir an.” Eve gitse, böyle dese karısına… “Her şeyi kökünden değiştirmek isteyen siz değil miydiniz? (s. 126-127).

Mekânın olumsuz yönde değişimi, yani asıl hüviyetini yeni unsurlarla kaybedişi Çiçekoğlu öykücülüğünde kendine yer bulan konulardan biridir. Bu öyküde öykü kişisinin rastladığı sokağın sevilmesi değişmemişliğiyle bağlantılıdır. Uzun bir süre değişmeyen taraflarıyla yaşamaya devam etmiş olan ve bu yönüyle öykü kişisi üzerinde tesiri bulunan sokak, değiştirilen taraflarıyla rahatsız edicidir. Mesela, sokaktaki özel Ermeni okulunun kapısındaki “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısı ve sokağa verilen İhsan ismi şovenist bir baskı unsuru olarak değerlendirilir. Eski ismi Çiftekilise değiştirilmemesi gereken bir unsurdur; çünkü İhsan ismi Çiftekilise Sokağı için

“kimliksiz” ve “rastgele” (s. 132) bir isimdir. Öyküde adam, sokağın asıl ismini, şaşkınlıkla karısından öğrenir. Öykü boyunca devam eden uyumsuzluk, sokağın isminin değiştirilmiş olmasına gösterilen tepkilerin müşterekliği ile değişir.