• Sonuç bulunamadı

İflas Yoluyla Takiplerde Menfi Tespit Davası

A) Menfi Tespit Davaları

III) İflas Yoluyla Takiplerde Menfi Tespit Davası

İflas yoluyla takip düzenlenirken menfi tespit davası, iflas prosedürüne özel olarak ayrıca düzenlenmemiştir. Borçlunun takibe itiraz etmiş olması halinde, alacaklı itirazın iptali ve borçlunun iflasına karar verilmesi için Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvuracaktır. Mahkeme tarafından itirazın iptaline ve iflasa dair yapılan tahkikat, borçlunun borçlu olup olmadığına veya ne kadar tutar ile borçlu olduğuna dair bir inceleme olup, burada iddia ve savunmaya dair bütün deliller değerlendirileceğinden; borçlunun aynı talep ile ayrı bir menfi tespit davası açılmasında hukuki yararı olmadığı anlaşılmaktadır.

Borçlunun iflas yoluyla yapılan takibe itiraz etmemesi ve dolayısıyla takibin kesinleşmesi durumunda ise, borçlu hakkında, hakkında verilecek iflas kararı sebebiyle takibe konu miktarı ödeyecektir. Sonrasında ödediği bu tutara dair borçlu olmamasına

rağmen ödeme yapmış olması sebebiyle istirdat davası açabilecektir. İcra ve İflas Kanunu’nun 175.maddesi “KAMBİYO SENETLERİ (ÇEK, POLİÇE VE EMRE

MUHARRER SENET) HAKKINDAKİ HUSUSİ TAKİP USULLERİ”226 başlığı

içerisinde olsa dahi, 175.maddeye bakıldığında, bu maddenin İİK 72. maddesine bir atıf yaptığı görülmekte olup, 72. madde hükmü genel anlamda Menfi tesbit ve istirdat davalarını düzenlemektedir. Dolayısıyla; hakkında iflas yoluyla takip kesinleşen ve takibe konu borcu ödeyen borçlunun, sonrasında ödemiş olduğu miktara dair menfi tespit davası açabilmesi önünde herhangi bir engel yoktur.

Ek olarak, İİK 175.madde kapsamında menfi tespit davasına yer verilmemesinin bilinçli bir hareket olduğu, ancak 175.madde uyarınca menfi tespit davasına yer verilmese dahi; hem genel iflas yoluyla takip kapsamında hem kambiyo senetlerine ilişkin iflas yoluyla takip kapsamında, borçlunun iflas takibinden önce ve sonra hukuki yararının mevcudiyeti halinde menfi tespit davası açabileceği anlaşılmaktadır.

İflas takibinden önce borçlu tarafından açılmış menfi tespit davası kapsamında; mahkeme tarafından, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, kanunen öngörülen teminat tutarının depo edilmesi halinde takibin durdurulmasına tedbir yoluyla karar verilebilecektir. Ancak mahkeme tarafından bu tarz bir tedbir kararı verilmemiş, iflas davası açılmış ise burada menfi tespit davasının, iflas davası kapsamında bekletici mesele yapılıp yapılamayacağı hususu tartışılmalıdır. Bu kapsamda, borçlu hakkında takibe geçilmeden; menfi tespit dâvası açmış ve sonrasında iflâs yolu ile takibe uğramış ise, alacak iddiasının ve buna karşı borçlu savunmalarının iflâs dâvası içerisinde değerlendirilmesi ve karara bağlanması uygun olacaktır. Başka bir deyişle iflâs dâvasından önce açılmış olan menfî tesbit dâvasının, iflas davası kapsamında bekletici mesele yapılmasının hukuki yararı mevcut değildir227.Çünkü zaten menfi tespit davasında tartışılacak, araştırılacak ve

değerlendirilecek hususlar, borcun mevcudiyeti, tarafların haklılığı vs. hususlar, iflas davası kapsamında değerlendirilecek ve değerlendirilmesi gereken hususlardır. Menfi tespit davasının, iflas davası kapsamında bekletici mesele yapılması; basit yargılama usulune tabiiyetini düzenleyen İİK 158.maddenin uygulama alanını tahrip etmiş olabilecektir.

226 Bkz. İİK 167 vd.

227 Yargıtay 19.HD. 15.03.2007, 2006/11948-2007/2561, “...Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle

geciktirici sebeplere ve özellikle itiraz edilmeden kesinleşen iflas yoluyla takipten sonra açılan menfi tespit davasının bekletici sorun yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına…” (https://karararama.yargitay.gov.tr, Erişim Tarihi: 30.04.2019)

Ayrıca; menfi tespit davasının iflas davasından önce borçlu lehine neticelenmesi durumunda; iflâs dâvasını basit yargılama usulüne tâbi kılan 158. maddenin tatbiki bertaraf edilmiş olur ki bu netice iflâs prosedürünün emredici vasfı ile kaabili telif değildir. Tabiî menfî tesbit dâvası iflâs dâvası neticelenmeden borçlu lehine sonuçlanmış ise, bu ilam; derdest iflas davasında dikkate alınabilecektir228.

Alacaklının kambiyo senetlerine özgü olarak başladığı takibe karşı borçlunun menfi tespit davası açması, sonrasında alacaklının takip yolunu iflasa çevirmiş olması ve borçlunun takibe itirazı ile itirazın kaldırılması ve iflas davası açılması durumu yine hukuki yarar kavramının tartışılmasını gerektirir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.02.2007 tarihli bir kararında; yapılan yoruma göre, borçlunun menfi tespit davası açtığı tarihte ortada bir iflas vs. davası yahut takibi olmadığından, o günkü durum uyarınca borçlunun menfi tespit davası açmasında hukuki yararı mevcuttur. Dolayısıyla daha sonra açılan itirazın kaldırılması ve iflas davası hukuki yararı ortadan kaldırmayacaktır229.

2) İflas Takibinden Sonra Açılan Menfi Tespit Davası

Borçlu tarafından ödeme emrine itiraz edilmiş ise, ayrıca bir menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; zaten itirazın kaldırılması ve iflas talepli dava kapsamında bu hususların hepsi külli olarak değerlendirilecektir230.

Şayet borçlu iflas yoluyla yapılan takibe itiraz etmemiş ise, bu durumda iflas takibine konu parayı ödediği varsayılarak, menfi tespit davası açmasında hukuki yararı olduğundan bahsedilebilir. Eğer açılan bu menfi tespit davası; iflas davasından önce sonuca bağlanır ve borçlu lehine sonuçlanırsa, borçlu kesinleşen bu mahkeme ilamını derdest iflas dosyasına ibraz ederek iflas davasının reddini talep edebilecektir. Menfi tespit davası, iflas davasından önce sonuçlanmaz ise, menfi tespit davasına bakan mahkeme İİK m.72/3 uyarınca depo edilen paranın iflas kararı vs. sonucunda alacaklıya ödenmesini engeller bir tedbir kararına hükmedebilecektir. Bu tedbir ile, menfi tespit davasında borcun maddi niteliğine dair yapılan tahkikat sonucunda, borçlunun hukuken gerçek anlamda borçlu olup

228 Postacıoğlu, İlhan., İcra ve İflâs Kanununun Muaddel Hükümlerine Göre Menfi Tespit Davası, İHFM. 1967/2-4, s: 827, Postacıoğlu- Tespit) (http://dergipark.gov.tr/download/article-file/96353 (Erişim Tarihi: 02.03.2019)

229 Yargıtay 19.HD. 08.02.2007, 2006/6860-2007/974 (https://karararama.yargitay.gov.tr, Erişim Tarihi: 04.02.2019)

230 Deynekli, Adnan; İlamsız İcra Takibine İtirazdan Sonra Açılan Menfi Tespit Davasına Hukuki Yarar Sorunu, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi (TAAD), Temmuz 2010, Yıl:1, Sayı:2, s.440

olmadğının tespitinden önce, iflas kararı ile herhangi bir alacaklıya para ödemesi yapılması engellenecektir.

3) İflas Davasından Önce Açılan Menfi Tespit Davası

Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; borçlu hakkında takibe geçilmeden; borçlu tarafından menfi tespit davası açılmış ve sonrasında iflâs yolu ile takibe başlanmış ise, alacak iddiasının ve buna karşı borçlu savunmalarının iflâs dâvası içerisinde değerlendirilmesi ve karara bağlanması uygun olacaktır. Yani, iflas davasının menfi tespit davasını bekletici mesele olarak kabul etmeyip, menfi tespit davasına konu tüm iddiaların iflas davası içerisinde ayrıntılı olarak yorumlanması ve çözüme bağlanması gerektiği hususu önemlidir231.

§ 11. İFLAS KARARI İLE İSTİRDAT DAVALARI KAPSAMINDA MEYDANA GELEN DURUM DEĞİŞİKLİKLERİ