• Sonuç bulunamadı

4.4. Kayıtdışı Ekonominin Oluşum Nedenleri

4.4.2. İdari Nedenler

Vergi idaresi, vergi kanunları ile kendisine görev olarak verilen mükellefin tespiti, vergilerin zamanında tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsili, beyannamelerin kabulü, bunların incelenmesi, vergi ihtilaflarının çözümlenmesi, vergi muhasebesinin tutulması işlemlerini yerine getiren idaredir şeklinde tanımlanabilir.123

Vergileme hizmetinin başarılı bir şekilde sunulabilmesi için, öncelikle vergi idaresi ve denetiminin merkez ve taşra teşkilatının iyi bir şekilde örgütlenmesi ve tüm mükellefleri takip edebilecek bir organizasyon yapısına sahip olması gerekmektedir. Etkin bir vergileme, vergi idaresi, vergi denetimi ve vergi yargısının

122 Nazmi KARYAĞDI, Toplam Kalite Yönetimi ve Türk Vergi İdaresi, Ankara Sanayi Odası Yayını, Yayın No: 51, Yorum Matbaacılık, Ankara Mart 2001, s. 21.

123 İlhan ÖZER, “Türkiye’nin Vergi Yapısı ve Vergi Reformu Üzerine Bazı Düşünceler”, Maliye Yazıları, Haziran-Temmuz 1995, Sayı: 47, s. 35.

dengeli, tutarlı ve profesyonelce işleyişi ile mümkündür. Bu üçlüden birinin iyi işlememesi, diğerlerinin de iyi işlememesine neden olur.124

Vergi idaresinin başarısı iki temel sorunun çözümüne bağlıdır. Bunlardan birincisi; vergi idaresinin yasalara uymak ve vergi ödemek isteyen mükelleflerin haklı taleplerini karşılayabilme becerisi; ikincisi ise, yasalara aykırı davranan mükelleflerin bu yönelimlerinden vazgeçirilmesinde vergi idaresinin etkin olmasıdır.125 Bu iki noktadan birincisinde, mükelleflerin haklı taleplerinin kaliteli bir şekilde karşılanabilmesi için vergi idaresinde mükellef odaklı bir yönetim ve çalışma anlayışının yerleştirilmesine ihtiyaç vardır. Ayrıca vergileme hizmetinin hızlı ve profesyonelce sunulabilmesi için, vergi idaresi birimleri arasında iyi koordinasyon ve bilgi akışı ile bunu sağlayacak nitelikli eleman, çağdaş bina, araç-gereç ve iletişim imkanlarının olması gerekir. İkincisinde ise, mükelleflerin yasalara aykırı davranışlarını en aza indirmek için vergi denetiminin çok iyi örgütlenmiş ve caydırıcı olması gerekir.

Mükelleflerin bir gün denetlenebileceklerini bilmeleri, yasalara uygun davranmalarına neden olmaktadır. Çünkü etkin bir vergi denetimi zamanında vergisini ödemeyenler için ciddi bir risktir.

Ülkemizde vergi idaresi, yasalarla kendisine yüklenen görevleri gereği gibi yerine getirmekten uzaktır. Özellikle büyük şehirlerde vergi daireleri geniş çevreli tutulmuş ve iş hacimleri çok yüklüdür. Vergi daireleri büyümüş, hantallaşmış ve fiziki kapasite yönünden son derece yetersiz hale gelmişlerdir. Hatta bir çok vergi dairesi çalışanı zamanlarının büyük bir kısmını mükellef evraklarını dosyasına yerleştirmekle geçirmekte, araç gereç, imkan ve malzeme, işbirliği ve koordinasyon sorunları içinde bocalamaktan mükellefi takip edememektedir. Vergi idaresinde görülen bu aksaklıklar mükelleflerin vergi idaresine yaklaşımını ve vergiye bakışını olumsuz yönde etkilemektedir.

Vergi idaresi, diğer kamu idarelerinden farklı olarak halka hizmet sunmak yerine karşılıksız yükümlülük yüklemektedir. Bu nedenle, mükelleflere yükümlülüklerinin iyi anlatılabilmesi ve uygulanabilmesi için, öncelikle vergi

124 Osman PEHLİVAN, “Vergi Yönetiminde Etkinlik Etkinliğe Tesir Eden Faktörler”, Yeni İş Dünyası, Ocak 1987, s. 87.

125 Şinasi AYDEMİR, a.g.e., s. 44.

idaresinde çalışan personelin mevzuata hakim ve değişiklikleri izleyebilme açısından son derece yeterli ve bilgili olması gerekir. İdeal olanı, vergi idaresi personelinin maliye, muhasebe, finans ve işletme dallarında üniversite eğitimi almış olmasıdır.

Mükelleflere yüksek kaliteli hizmet sunulabilmesi için vergi idaresi personelinin alımında ve yükseltilmesinde sıkı ve objektif değerlendirme yöntemlerinin geliştirilmesinin büyük önemi vardır. Ayrıca gelir idaresi personelinin becerilerinin geliştirilmesi ve mevzuat değişikliklerini zamanında takip edebilmesi için sürekli eğitimine önem verilmelidir. Ülkemizde Maliye Bakanlığı bürokratlarıyla, üst düzey yöneticileri ve inceleme elemanları konularında uzman ve başarılı kişilerdir. Ancak, istisnalar hariç vergi dairelerinde çalışan personel klasik devlet memuru zihniyetindedir.

Kendine pek güveni olmayan ve motivasyonunu kaybetmiş olan bu personel, vergi yasalarını doğru dürüst bilmemekte ve sürekli değişen mevzuatı takip edememektedir.126

Gelir idaresinde çalışan personelin ücret düşüklüğü, özlük haklarının yetersizliği, bir yandan yetenekli personelin bir-iki yıl çalıştıktan sonra yüksek ücret karşılığında özel sektöre geçmesine, diğer yandan personelin rüşvet alması ve görevi kötüye kullanma davranışlarında bulunmasına neden olmaktadır. Gelir idaresinde çalışan personel mali yönden tatmin edilmediği halde mükelleflerin cazip tekliflerini geri çevirememekte, rüşvet karşılığında mükellefle işbirliğine gidebilmekte ve vergi kaçırmalarına yardımcı olabilmektedir.

Vergileme hizmetinin yapılmasında yeni teknolojilerden yararlanılması, gelir idaresinin etkinliğinin artırılması ve yeni yönetim anlayışının yerleşmesi açısından vazgeçilmez bir destek unsurdur. Gelir idaresinde yeni teknolojilerin kullanılması sayesinde mükelleflerin vergileme ile ilgili işlem ve sorunlarının hızlı ve etkin bir şekilde çözümlenmesi sağlanmakta ve mükelleflerle ilgili veri tabanları oluşturularak, her mükellef hakkında tam ve güvenli bilginin anında elde edilmesi mümkün hale gelmektedir. Yeni teknolojilerden yararlanılması vergi denetiminde etkinliği büyük ölçüde artırmaktadır. Teknolojik imkanlardan yararlanan ülkeler bir taraftan etkin şekilde vergilendirme işlevini yerine getirirken diğer taraftan vatandaşların vergi sistemine güven duymalarını sağlamaktadırlar.

126 Mehmet TOSUNER, “Vergi Kayıp ve Kaçakları Sorununa İlişkin Görüş ve Öneriler” Vergi Sorunları, Ekim 1995, Sayı: 85 s. 69.

Bu konuda önemli bir faktör de vergi idaresinin mükellefler nezdindeki konumu ve algılanmasıdır. Bir vergi idaresi ne kadar güçlü olursa olsun, mükelleflerin gönüllü işbirliğini sağlamadıkça başarılı olması mümkün değildir. Vergi idaresi vatandaşa bir kaçakçı, vatandaş da vergi idaresi memuruna iyi niyetten yoksun ve yetkisini kırıcı yönde kullanan bir görevli olarak baktıkça, vergi idaresi ile mükellef arasında sağlıklı bir ilişkinin kurulması olanaksızdır.127 Mükelleflerin vergi idaresine güveninin sağlanması ve vergi ödeme bilincinin yerleşmesi için vergi idaresi-mükellef ilişkileri çok önemli rol oynamaktadır. Gelişmiş ülkelerin vergi idareleri bu güveni tesis edebilmek ve mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu sağlamak için, mükellef haklarını yasaların güvencesi altına almakta ve bunları ayrıntılarıyla açıklamaktadır. Ayrıca, vergileme işlemi sırasında vergi idaresinin mükelleflere karşı adil, saygılı ve nazik davranacağı, mükelleflerin özel durumlarını karşılayacağı, talep edilmesi halinde eksiksiz bilgi vereceği, uyuşmazlık durumunda bunun çözümlenmesi için mükellefe yardımcı olacağı gibi çeşitli konularla ilgili taahhütler verilmektedir.

4.4.3-Sosyal Nedenler