• Sonuç bulunamadı

Usûlcüler arasında kabul edilen illet tespit yöntemlerinden biri de icmadır. İcma konusunu iki ana başlık altında değerlendireceğiz. Birincisinde, icmaın tanımını ve kısımlarını. İkincide de icmaın illet tespit yöntemlerinden biri olduğuna dair usülcülerin görüşlerini zikredeceğiz.

1. Sözlük Anlamı

Müteaddi olan “ecmea” fiilinin masdarı olan icma kelimesi sözlükte bir konuda azimli olmak, karar vermek, sürekli olmak manalarında kullanılmıştır425. Ayeti kerimede ﻢﻜﺋﺄآﺮﺷو ﻢآﺮﻣأ اﻮﻌﻤﺟﺄﻓ 426 “Artık siz de (bana) ne yapacağınızı ortaklarınızla beraber kararlaştırın” buyurulmuştur. Burada “اﻮﻌﻤﺟأ/ecmiu” kelimesi kararlaştırın manasında kullanılmıştır. Hadiste de ﻪﻟ مﺎﻴﺻ ﻼﻓ ﺮﺠﻔﻟا ﻞﺒﻗ مﺎﻴﺼﻟا ﻊﻤﺠﻳ ﻢﻟ ﻦﻣ “Tan yeri

ağarmadan önce oruca kesin karar vermeyenin orucu sahih değildir”427 hadisinde de “

ﻊﻤﺠﻳyücmiu” kelimesi azmetme, karar verme kökünden alınarak aynı anlamda kullanılmıştır. Bu şekilde kullanılan icma bir şahısla gerçekleşebileceği gibi birden fazla şahısla da gerçekleşebilir.

Bununla beraber icma, kelimesi ittifak anlamında da kullanılmaktadır. Bu kullanımda da “ﻲﻠﻋ/ala” harfi ile müteaddi olur. İttifak manasının gerçekleşebilmesi için birden fazla şahsın bulunması gerekir. Bu şekilde kullanılan icma kelimesi ıstılahî manayı daha fazla çağrıştırmaktadır.

2. Istılah Anlamı

Istılah manasıyla ilgili birçok tanımın yapıldığını görmekteyiz. Bu tanımlardan sadece birini vermekle yetineceğiz. İcma, “Peygamber Efendimizin (s.a.v) vefatından sonra, bütün müçtehitlerin herhangi bir asırda bir konuda ittifak etmeleridir428. Buna göre icmaın illet tespit yöntemlerinden biri olarak kabul edilmesinin şartı alimlerin Peygamberimizin vefatından sonra, bir asırda, belirli bir vasfın, aynı şekilde belirli olan bir hükme illet olduğu hususunda ittifak etmeleridir. İttifak bütün müçtehitlerin sözlü

425 Münzirî, a.g.e., II, 355-357; Tehânevî, a.g.e., I,323 426 Yunus, 10/71

427 Ebu Davud, Savm, 71; Nesai, Siyam, 68; Darimi, Savm, 10

katılımları ile olabileceği gibi belirli bir konuda bazılarının sözlü beyanları diğer bazısının susması ile gerçekleşebilir.

3. İcma İllet Tespit Yöntemi Olabilir mi?

İcma iki şekilde gerçekleşir:

Birincisi, kat’i icmadır. Sarih, mütevatir bir nakil ile müçtehitlerin bir asırda belirli bir vasfın belirli bir hükme illet olduğu hakkındaki ittifaklarının bize ulaşmasıdır. Diğeri de zanni icmadır. Müctehidlerin, belirli bir vasfın belirli bir hükme illet olduğu hakkındaki ittifaklarının zanni olması ve bize ulaşmasının da kat’i yolla olmadığı icma çeşididir. Herhangi bir vasfın, bir hükme illet oluşu hakkında müctehidlerin önemli bir kısmının ittifak ettiği, geri kalanlarının ise baskı altında kalmaksızın bu konuda sustukları bize ulaşmışsa, bu şekilde anlatılan icma da zanni icma kapsamındadır429. Buna örnek olarak Hz. Ali’nin şu sözü verilebilir. İçki içen şahıs sarhoş olur. Sarhoş olan hezeyanda bulunur ve saçma sapan konuşur. Böyle konuşan kişi namusa da iftira edebilir. Dolayısıyla ona namusa iftirada bulunanın haddi uygulanır430. Hz. Ali’nin bu kıyasına hiçbir sahabenin itiraz etmediği rivayet edilmiştir. Dolayısıyla bunun zanni icma olduğu kabul edilmiştir.

Usûlcüler, icma yöntemiyle tespit edilen illetin kıyas yoluyla diğer hükümlere aktarılıp aktarılamayacağı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bu konudaki tartışmaları iki bölümde değerlendireceğiz.

a. İcmaın Mutlak Olarak İllete Delalet Ettiğini İddia Edenler

Cumhur, zanni veya kat’i olduğuna bakmaksızın icmaın mutlak olarak illete delalet ettiğini kabul etmiştir. Cumhurun bu konuda dayandığı delilleri de şöyle sıralayabiliriz: Birincisi, icmaa delalet eden deliller geneldir. İcmaın illete delalet edemeyeceğini iddia etmek bir tahsisdir. Bu delilleri tahsis eden herhangi bir karine de bulunmadığına göre icma illet tespit yöntemi olarak kabul edilebilir. İkincisi, sahabe ve tabiin miras paylaşımında ana-baba bir kardeşin, baba bir kardeşten öncelikli olduğu hususunda icma etmişlerdir. Buna illet olarak da “nesebin kuvvetliliği”ni (imtizacu’n- neseb) göstermişlerdir. Bu da icma ile kabul edilmiştir.

429 Hindî, a.g.e., VIII, 3263; İbn Sübkî, Cemu’l-Cevami, II, 300-301; Leknevî, a.g.e., II, 296. 430 Muvatta, Eşribe, 13.

Üçüncüsü,.بﺎﺒﻟﻷا ﻲﻟوا ﺎﻳ اوﺮﺒﺘﻋﺎﻓ “Ey akıl sahipleri ibret alın”431 ayetinde Allah, insanlardan ibret almalarını istemiştir. Genel anlayışa göre de itibardan anlaşılan kıyasa başvurmaktır. Kıyasa başvurmak da geneldir. Bu, nass ve icma yoluyla illeti tespit edilen kıyas olabileceği gibi diğer yöntemlerle illeti tespit edilen kıyas da olabilir. İcma yöntemiyle illeti tespit edilen kıyası bu kapsamdan çıkarmak uygun değildir432.

b. İcmaın İllet Tespit Yöntemi Olamayacağını İddia Edenler

Bazı alimlere göre de icma illet tespit yöntemi olamaz. Bu kanaatte olanlar görüşlerine delil olarak kıyasın, alimlerin tümü tarafından kabul edilmediğini göstermişlerdir. Buna göre müctehidlerin bazılarına göre kıyas kabul edilen bir istidlal şekli olmadığına göre bunun üzerine de icma gerçekleşmez. İcma gerçekleşmeyince de buna dayanarak illetleri tespit etmek de mümkün olmaz433. Veya illetin icma’ yoluyla tespit edildiği söylenemez.

Her iki görüşü değerlendirdiğimizde Cumhurun görüşünün daha isabetli olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bu görüş kıyası kabul edenlerin icmaıyla ortaya çıkmıştır. İcmaın illet tespit yöntemi olamayacağını iddia edenler ise kıyası reddedenlerdir. Kıyası reddetmek de aynı zamanda illeti reddetme anlamına gelmektedir. Kıyası reddeden görüş sahiplerine göre hükümler nasların zahiriyle sabit olur. Halbuki araştırıldığında hükümlerin önemli bir kısmının illetlerle sabit olduğu görülebilecektir. Çünkü İslam hukukunun dayandığı naslar az, fakat, olaylar sonsuzdur. Sonradan meydana gelen olayların hükümlerinin tespitinin önemli bir yolu da kıyastır. Bu da önceki hükümlerden elde edilen illetlerle mümkün olabilmektedir434.

Buna göre, kıyası istidlal yöntemi olarak kabul edenler bir vasfın illet olması hususunda icma ettiklerinde bu icmaları sahihdir. İcmaın illet tespit yöntemi olamayacağını iddia edenler ise kıyası tamamen kabul etmedikleri için bu konudaki itirazları da dikkate alınmaz435. Kıyası kabul etmeyenlerin bu konudaki itirazları ise dikkate alınmaz. Çünkü İslam hukukunun bütünlüğü içerisinde değerlendirme yaptığımızda kıyasın önemli bir bölüm olduğu anlaşılır. Kıyası kabul etmeyenler icma kapsamında ele alınmamalı, bunlar farklı şekilde değerlendirilmelidir.

431 Haşr, 59/2

432 İbn Teymiyye, el-Müsevvede, s.261

433 Zerkeşî, el-Bahru’l-Muhît, V,185; Şevkânî, İrşad, s.357

434 Cum’a, Muhammed Ali, el-İcma İnde’l-Usûliyyin, Mısır, 1995, s.39-41 435 Cüveynî, el-Burhan, II, 819

4. İcma Yöntemiyle İlleti Tespit Etme Şekilleri

İcma yöntemiyle illetleri tespit etmek iki şekilde ele alınabilir:

Birinci Şekil, Hükmün herhangi bir illet ile tespit edilebileceği hususunda icmaın

bulunmasıdır. Buna göre hükmün bir illetinin mevcut olduğu hususunda ittifak edilmiş fakat illetin zatı hakkında ihtilaf edilmiştir. Örneğin, riba ile ilgili hadiste anılan mallara bakmak, faizin bir illetinin bulunduğu hususunda, zahiriler dışında genel bir kabul bulunmaktadır. Fakat illeti belirlemede ihtilaf edilmiştir. Hanefi ve Hanbeli fakihlere göre ribevi mallarda faizin illeti cins ve ölçü birliğidir436. Şafiî ve Maliki fukahaya göre ise illet, cins birliği ve yenilebilirliktir437.

İkinci Şekil: Belirli bir hüküm konusunda ve belirli bir illet üzerine icmaın bulunmasıdır. İcmanın illet tespit yöntemlerinde kabul edileni de bu şekilde olandır. Buna uygun olarak şu örnekler verilebilir:

Birinci Örnek

Küçük çocuğun malında velayetin sabit olmasının illeti “küçüklük”tür. Alimler bu vasıf üzerine icma etmişlerdir. Küçük çocukların malları üzerindeki velayet hükmü onların küçük olmaları hasebiyle sabit olmuştur. Bu hüküm aynı şekilde nikahtaki velayet hususunda da geçerli sayılmıştır. Çünkü “küçüklük” nikah konusunda da söz konusu olduğu için aynı hüküm kıyasen buraya da taşınmıştır438.

İkinci Örnek

Bir malı gasbeden şahıs, gasbettiği malı telef ederse, zarar verdiği miktarı ödemek zorundadır. Bu hüküm alimler tarafından icmaen kabul edilmiştir. Bu hükmün illeti de “malın hakka tecavüz eden biri tarafından telef edilmesi”dir. Aynı illet hırsızlık olayında da mevcuttur. Dolayısıyla aynı hüküm hırsızlık olayında da geçerlidir439.

Üçüncü Örnek

Alım-satım akdinde bedellerden birinin bilinmemesi icmaen akdin feshedilmesini gerektirir. Buna göre bazı alimlere göre mehrin bilinmemesi de nikahı

436 Serahsî, a.g.e., XII,113 ; İbn Kudame, a.g.e., IV, 135

437 Dıymati, İane, III, 12; Şafiî, el-Ümm, III, 30; Cezirî, a.g.e., II, 251 438 Gazâlî, Şifâ, s.112.

fasid kılar. Çünkü mehrin bilinmemesi, ivazlı bir akitte bir bedelin bilinmemesi gibidir. İvazlı olmak bakımından nikah akdi de tıpkı alım-satım akdi gibidir440.

Dördüncü Örnek

Ana-baba bir kardeş, miras konusunda baba bir kardeşe icmaen takdim edilir. Bunun illeti de “nesebin yakın olması”dır. Buna kıyasen nikah velayatinde de ana-baba bir kardeşin baba bir kardeşe takdim edilmesi gerektiği söylenmiştir. Çünkü aynı illet bu konuda da vardır ve müessirdir441.

III. İLLETİ TESPİTTE KULLANILAN AKLİ YÖNTEMLER

Buraya kadar illeti tespit etmede kullanılan naklî yöntemler üzerinde durduk. Konu ile ilgili naklî delilleri de örnekler halinde sunduk.. Fakat nakle dayanmayan ve sırf akılla tespit etme yöntemi olarak karşımıza çıkan bu yöntemden de söz etmemiz gerekir. Çünkü bu yöntem de alimlerce kullanılmıştır.

Benzer Belgeler