• Sonuç bulunamadı

İcare kelimesi (ر جا) kökünden türemiş olup “kiralamak” manasına gelir. Bir ıstılah olarak icare, menfaati satmak demektir. İcare, kitab, sünnet ve icma ile meşru kılınmış bir akittir.319

1- İcare Akdinde Ücretin Hak Edilmesi

Kiralanan maldan menfaat sağlanınca ve istenen iş yapılınca mal sahibi veya işçi ücreti hak eder. İşçinin veya mal sahibinin ücreti hak edebilmesi veya hak ettiğinin sabit olup olmaması, zamanın örf ve âdetine göre değişiklik göstermektedir. Bunların neler olduğunu ve hangi durumlara göre değiştiğini Mergınânî’den aktaracağız. Şöyle ki:

Bir kimse düğün yemeğini pişirmek için bir aşçı kiralasa, yemeğin tabaklara konulması da aşçıya aittir. Çünkü insanların örf ve âdetine göre, düğünlerde yemeği pişiren kişi servisini de yapmalıdır. Aynı şekilde bir kimse, kendisine kerpiç yapması için bir işçi kiralasa İmam Ebû Hanife’ye göre işçi kerpiçleri döküp kurutmakla işi tamamlamış olup ücreti hak eder. Çünkü o haliyle kusursuz olarak kerpiçten faydanılabilir. Onları toplamak ise, tıpkı taşıma gibi fazla bir iştir. Ancak İmâmeyn’e göre, kerpiç yapmanın tamamlanması onu duvara yerleştirip diğerleriyle birleştirmekle olur, öyle yapmadıkça ücreti hak etmez. Çünkü birleştirmeden önce kerpiçlerin bozulmamalarını kimse garanti altına alamaz. Bu kerpiççinin

örfen yapması gereken vazifedir. Açıkça belirtilmediği zaman hüküm böyledir.320

2- İcare Akdinin Fâsid Olması

Alişveriş akdinde olduğu gibi kirâ akdinde de bazı şartlar akdi ifsad eder. Alışveriş akdini ifsad eden her belirsizlik kira akdini de fesada uğratır. Mesela üzerine akid yapılan şeyin veya kira ücretinin ya da kira müddetinin belirsizliği, nizaya yol açacağından dolayı, kira akdini ifsad eder. Ancak bunun özel durumları vardır. Bu özel durumların neler olduğunu Mergınânî’den takip edeceğiz.

Mesela bir kimse, bir mahfe’ye iki adam bindirmek üzere Mekke’ye kadar bir deve kiralasa, bu akid caiz olup insanların arasında kullanılıp âdet haline gelen mahfe’yi yükleyebilir. Genel kurala (kıyas) göre bu akdin caiz olmaması gerekir. İmam Şafii’nin görüşü de bu yöndedir. Çünkü burada belirsizlik olduğundan, anlaşmazlığa neden olabilir.

319 Çeker, Orhan, Fıkıh Dersleri, I, 154. 320

Ancak hakkında nass bulunmayan bir konuda, kaide gereği olarak örf ve teâmüle göre hareket edildiği için bu akit istihsana göre caizdir. Çünkü aslında maksat deveye binecek olan kişi olup mahfe ise bu maksada tâbidir. Buradaki belirsizlik ise örf ve âdete uymakla ortadan

kalktığından anlaşmazlığa neden olmaz.321

3- Süt anne Kiralamak

Belli bir ücret karşılığında süt anne kiralamak caizdir. Çünkü âyet-i Kerime’de: “sizin adınıza çocuğunuzu emzirirlerse, onlara ücretini veriniz” buyurmuştur. Hem de insanlar arasında Peygamber (s.a.v.)den önce teâmül olarak uygulanıp kendisi de buna devâm edilmesini uygun görmüştür. İmam Ebu Hanife’ye göre bir süt annenin, yiyeceği ve giyeceğinin temini karşılığında kiralanması istihsanen caizdir. Çünkü buradaki belirsizlik anlaşmazlığa yol açmaz. Zira örf âdete göre insanlar çocuklarına olan şefkat ve acımanın gereği olarak ona her şeyi bol verip kolaylık sağlamaktadırlar (li-enne fi-l âdet et-tevsiâtü ale’l-ez’âri). Ancak İmâmeyn’e göre câiz değildir. Çünkü ücrette belirsizlik bulunmaktadır. Zira bir kadının yiyeceği ve giyeceğinin miktarı belli olmadığından anlaşmazlığa yol açabilir.322

Süt anne hastalandığı zaman veya gebe kaldığında sütün çocuğa zarar vermesinden korkulursa bu nedenle akit feshedilebilir. Çünkü gebe kadının sütü, çocuğun sağlığını bozar. Çocuğun elbisesinin yıkanması, yiyeceğinin hazırlanması vb. gibi örfün öngördügü işler (fi- mâcerâ bihi’l-urf) süt anneye ait olur. Yiyeceğin temini ise, çocuğun babasına ait olur (süt anne sadece hazırlar) İmâm Muhammed ise yağ ve parfüm gibi güzel koku veren şeylerin de hazırlamasının, o devirdeki Kûfe halkının âdeti olduğu için, süt anneye ait olduğunu belirtmektedir. Dolayısıyla hakkında nass bulunmayan bu gibi konularda örf ve âdete itibar

edilir (yu’teberu fi-mâ lânasse aleyhi’l-urfu fi misli hâze’l-bâb).323

4- Hamam Ücreti

Kira akdinin sahih olabilmesi için akde konu olan şeyde bilinmezlik durumu olmamalıdır. Buna göre, hamama giren kişinin ne kadar su dökeceği ve ne kadar müddet kalacağı bilinmediğinden genel kurala (kıyas) göre ondan ücret almak caiz değildir. Ancak Mergınânî insanların bunu örf ve âdet haline getirdiği için, ücret almasının caiz olduğunu nakletmiştir. Çünkü halk hamam ücretini vermeyi örf haline getirmiştir. Buradaki süre ve su

321 Mergînânî, el-Hidâye, VI, 336. 322 Mergînânî, el-Hidâye, VI, 300-1. 323

belirsizliği ise, icmâ ve insanların örf ve adeti nedeniyle nazara alınmamaktadır.324 Peygamber

(s.a.s) “Müslümanların güzel gördüğü her şey Allah katında da güzeldir”325 buyurmuştur.

5- İcâre Akdinin Caiz Olmadığı İşler

Konuyla ilgili Mergınânî’de şu bilgiler geçmektedir: Ezan, imamlık, Kur’an ve fıkıh öğretimi gibi Müslümanların kendilerine mahsus taat işleri için ücret alınamayacağının asıl olduğunu (ve’l-aslu enne külle tâ’atin yehtessu biha’l- müslimu lâyecuzu’l-isti’câru aleyhi indenâ) belirttikten sonra şöyle demektedir: Bazı fıkıhçılarımız (ba’zu meşâyihinâ) bugün için (el-yevm) Kur’an öğretme ücretini istihsanen câiz görmüşlerdir. Çünkü din işlerinde gevşeklik meydana geldiğinden bu görevden kaçınmak, Kur’an öğrenmenin ve ezberlemenin ortadan kalkmasına yol açacaktır. Mergînânî de “fetvâ bu görüşe göredir” sözünü naklederek bu

görüşü tercih etmiştir.326

6- İcare alınan Malın Kullanım Şekli

İcâre akdinin sıhhat şartlarından olan akdin konusunun bilinmesi, onun yerini, süresini ve kullanma amacını belirlemekle olur. Bu belirleme, farklı şekillerle ortaya çıkabilir.

Buna göre bir kimsenin ne için kiraladığını açıklamadan bir ev veya dükkân kiralaması caiz olup orada kendisi oturabildiği gibi, başka birisini de oturtabilir. Örfe uygun olan her işi orada yapabilir. Çünkü ev ve dükkânlarda bu işlerin yapılacağı, insanların örf ve âdetleriyle bilinmektedir. Hem de bunlarda asıl maksad oturmak olduğundan akid, ona matûf olur ve oturmalar arasında pek fazla fark bulunmamaktadır. Ancak demircilik, çamaşırcılık ve

değirmencilik yapamaz. Çünkü bu işler binâya açık zarar verirler.327