• Sonuç bulunamadı

İbn Havkal, 10 Asırda İslâm Coğrafyası (Sûrat el-Arz)

2.2. Müslüman Coğrafyacılar ve Seyyahların Gözünden Bağdat Şehri

2.2.4. İbn Havkal, 10 Asırda İslâm Coğrafyası (Sûrat el-Arz)

İbn Havkal’ın tam adı, Ebü’l-Kâsım Muhammed b. Alî en-Nasîbî el- Bağdâdî’dir. Kendisinin doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ancak Bağdat’ta H. 325/M. 937 yılında görmüş olduğu olayı anlatması ve H. 320/M. 932’de Medâin’deki bir konuşmayı nakletmesi bu tarihlerden önce doğduğunu ispatlamaktadır.399 İbn Havkal, Nusaybin doğumludur ve çocukluğu ile gençliği 394 Hurdâzbih, s. 108. 395 Hurdâzbih, s. 114. 396 Hurdâzbih, s. 130. 397 Hurdâzbih, s. 130. 398 Hurdâzbih, s. 149.

Nusaybin’nin yanı sıra, Musul ve Bağdat’ta geçmiştir. Gençlik zamanlarında ticaretle uğraşan coğrafyacı, farklı ülkelerin anlatıldığı kitaplara merak salmıştır. Daha sonra da tüccar ve seyyahlardan çeşitlik hatıralar ve bilgileri dinleşmiştir. Bu nedenle de biriktirmiş olduğu bu bilgileri görüp duyarak kaleme almak için ticaret kervanları ile birlikte İslâm ülkelerine seyahate çıkmıştır. İbn Havkal’ın seyahati H. 331-367/M. 943- 977 yılları arasında sürmüştür. Diyebiliriz ki çağdaşı olan Makdisî gibi İslâm ülkelerine seyahat ederek seyahat notları tutmuş ve eserini bu notlarla oluşturmuştur. İlk olarak İbn Havkal, 7 Ramazan H. 331/15 Mayıs 943’de seyahati için Bağdat’tan yola çıkarak Arap yarımadasının çeşitli bölgelerinden geçmiştir. Eserini oluştururken de İbn Hurdâzbih ve Kudâme b. Ca’fer gibi yazarların kaynaklarından faydalandığı da bilinmektedir. Anlattığı bölümde her ülkenin haritasını eklemeyi de ihmal etmemiştir. İbn Havkal hayatta iken kitabını iki kere telif etmiştir. Ayrıca vefat ettikten sonra da müellifin ölümü sonrasında bazı bilgiler eklenmiş olduğu da bilinmektedir.400

İbn Havkal, Irak’ın ikliminin eskiden yeryüzünde bulunan bütün iklimlerin en eşsizi, en üstünü, en çok para getireni ve en çok vergi vereni olduğunu belirtmiştir.401

Hatta halkın en güzeli, mallarının ve meziyetinin çok olduğu topraklar diye açıklamalarını sürdürmüştür. Bu coğrafyanın en üstün sanata, en akıllı, anlayışlı ve itaakâr halka sahip olduğunu da iddia etmiştir. Öyle ki İbn Havkal, bu halk sayesinde bölge ümmetinin işlerinin harikulade bir şekilde yürüdüğünü ifade etmektedir. İbn Havkal, seyahati sırasında Irak coğrafyasında hiç boş bir araziye denk gelmemiştir. Bilindiği gibi, Irak ovası bölgesi yüzölçümü 35.000.000 ceribe (hektara benzer bir ölçü)’dir. Irak’ta buğdayın her ceribi 4 dirhem, hurmanın her ceribi 8 dirhemdir. Bunlarla birlikte yazar, arpanın her ceribine 2 dirhem ve üzüm bağı ile sebze meyve için 6 dirhem vergi konulduğuna da şahit olmuştur.402

Havkal’ın belirttiğine göre; 500.000 kişi cizye vergisi vermiştir. Sevad bölgesinden 100.028.000 dirhem vergi toplanmıştır. Hemen sonra Haccac, 18.000.000 dirhem toplamış, bunun 2.000.000 dirhemini çiftçilere bırakmıştır. Geriye kalan 16.000.000 dirhem vergi de hazineye aktarılmıştır. Ayrıca Haccac, sığır kesilmesini de yasaklamıştır. İbn Havkal’ın belirttiği mesafelere göre, Tekrit’in doğusundan denize

400 Şeşen, c. XX, s. 35.

401 İbn Havkal, 10.Asırda İslâm Coğrafyası, çev. Ramazan Şeşen, Yeditepe Yayınları, İstanbul, 2014, s. 193.

kadar 1 aylık yoldur. Bağdat’tan Vâsıt’a 8 konak ve Hulvan’a 6 konak olduğu bilgisi eserde verilmektedir.403

Ünlü coğrafyacı İbn Havkal, Bağdat şehrinin Halife Mansûr tarafından Dicle nehrinin batı yakasında kurduğunu yazmıştır.404 Kendi adamları, askerleri ve

Mevlalarına da şehrin etrafındaki Harbiye, Rabî gibi yerleri tahsis etmiştir. Daha sonra da Bağdat’ta imar faaliyetleri artarak büyümeye başlamıştır. İbn Havkal, Mehdî’din halife olması ile ordugâhın nehrin doğusunda kurulduğunu yazmıştır. Ayrıca diğer tarihçilerin bahsettiği Rusafe’nin Asker-i Mehdi adını aldığını da eklemiştir. Yeni kurulan bu yerleşim yerine binalar eklenerek imaretin artışı desteklenmiştir. Şehir kurulunca halifenin sarayı da buraya taşınmıştır. İbn Havkal, halifenin sarayının etrafına da yani şehrin doğusuna divanların taşındığını anlatmaktadır. Bu divanların altında saray inşa edilince bu yerleşimin güneyine halkın ev yapmasına izin verilmemiştir. Havkal, Halife’nin sarayından Şemmasiye’ye kadar 5 mil boyunca bölge halkının yerleştiğini dile getirmiştir. Böylelikle Dicle boyunca yerleşen halkın iskânı batısında kalan Harbiye’nin hizasına gelmiştir.

İbn Havkal, bahsi geçen batı kesiminde Harbiye’den itibaren Kerh şehrini de içine alacak şekilde binalar yapıldığını görmüştür. Yeni yapılanmaya da Bab el-Tak, Rusafe ve Asker el-Mehdi adları verilmiştir. Her İslâm şehrinde görüldüğü gibi buraya da Cuma Camisi inşa edilmiştir. Hatta bu cami H. 560/M. 1165’te Kureyş Mezarlığı ve Ebû Hanife türbesi mahallesi dışında kalan yerlerle birlikte harap olmuştur. Üstelik bölgedeki imar faaliyetleri Muallâ kanalının olduğu tarafa doğru kaymıştır. Yeni binalar da bir sur ile çevrilmiştir. İbn Havkal, Bağdat şehrinde dört tane Cuma camisi olduğundan bahsetmiştir. Belirtmeliyiz ki bu camilerden biri de Rusafe halkının Cuma namazı kıldığı camidir.405

İbn Havkal, Bağdat’ta iki yakada da yer alan Bâb el-Tak’ın yakınında gemilerden bir köprü olduğundan bahseder. Hatta eskiden iki köprünün varlığından dolayı şehir küçülünce de birinin iptal edildiğini belirtmiştir. Bütün bunların yanında İbn Havkal, Bağdat’ın X. yüzyılda birçok mahallesinin mahvolduğunu vurgulamıştır. Eskiden şehrin batı yakasındaki düzenli yapının Horasan Kapısı’ndan köprüye oradan da Yâsıriye Kapısı’na kadar uzandığını da eklemiştir. Havkal’ın seyahati esnasında yaptığı ölçümlere göre Bağdat, eski ölçümlere göre iki yakadan 5 mil azalmıştır. Öyle ki

403 Havkal, s. 194.

404 Havkal, s. 199. 405 Havkal, s. 200.

yazar, şehrin en mamur yerinin artık Kerh şehri olduğunu bildirmiştir. Eserde Halife naibi el-Muvaffak’ın Bağdat’ın ölçülmesini istediği vakit elde edilen ölçümlere yer verilmiştir. Bu ölçümlere göre; doğunun uzunluğu 250 urgan (1 habl-urgan 54.04 m.), genişliği 100 urgandır. Bu sahanın 26.250 cerib olduğunu yazan İbn Havkal, bu hesaplama yöntemini bilmediği notunu da düşmüştür. Şehrin batısının uzunluğu, 250 urgan, genişliği 70 urgan yani 17.500 cerib, toplamda da 40.750 ceriptir. İbn Havkal, bu hesaplarda geçen ceribin Mısır feddahına göre hesaplanmasına da yer vermiştir. Ona göre, 2,5 cerib 1 feddah ederken şehrin toplam ölçüsü 17.500 feddah etmektedir.406

Bağdat’ı gezen İbn Havkal, Bağdat’ın doğusunda ve Dârü’l-Hilâfe’de bulunan ağaçlara ve kanallara da değinmiştir. Şehrin her yerinde Dicle suyunun kullanılarak sulandığına şahit olmuştur. Bundan dolayı da Bağdat’ta mamur olmayan çok az bir kısım olduğundan bahseder. Bağdat şehrinin kanallarına değinen İbn Havkal, Fırat nehrinden beslenen İsa kanalını da görmüştür. Yalnız bahsi geçen bu kanalın sızdırdığı sular da Serat kanalını oluşturmuştur. Bu kanallar sayesinde Bağdat’ın batı yakasında yer alan bütün binalara su ulaştırılmıştır. Serat kanalı, sarayların, evlerin ve bostanların susuz kalmasını önlemiştir. Her şeyden evvel İbn Havkal, İsa kanalında Fırat nehrinden Dicle’ye gemilerin işlediğini gözlemlemiştir. Bu Serat kanalında da gemilerin geçişleri sırasında onları engelleyebilecek dolaplar ve mânialar yer almıştır. Netice itibariyle İbn Havkal, gemilerin Serat kanalında köprüye kadar gelerek içinde bulunan malları bu köprünün karşı tarafında yer alan gemilere aktarılmalarına şahit olmuştur.407

İbn Havkal, Bağdat ile Kûfe arasında yer alan ovanın takım ovalar olduğunu bildirmiştir. Fırat nehrinden ayrılmış olan kanallar tarafından sulanan bu topraklarda bulunan kanallardan da bahsetmektedir. Özellikle Bağdat şehrine en yakın kanal Serat kanalı olmuştur. Bununla birlikte yazar, Sarsar’da gemilerden bir köprü olduğuna da değinmiştir. Sarsar’ın Bağdat’a 3 fersah uzaklıkta hurmalık, sebze ve meyvelikleri ile bol bir yer olduğu bilgisini de eklemiştir.408 İbn Havkal, Bağdat şehri ile Kûfe arasında

Melih kanalı şehrinden daha büyük bir şehir olmadığının da altını çizmiştir. Sûrâ kanalı orta büyüklükte olup Fırat nehrinden çıkan en büyük kol olmuştur. Kanalın kalan artık sularının Kûfe bataklıklarına döküldüğü bilgisi de eserde yer almaktadır. İbn Havkal’a

406 Havkal, s. 200.

407 Havkal, s. 200. 408 Havkal, s. 201.

göre, bu bolluk ve bereket içerisindeki Sûrâ’da en çok üzüm ve meşrubat üretimi yapılmıştır.409

Bağdat’tan Kerbelâ’ya geçen İbn Havkal, buranın bilindiği üzere Fırat nehri batısında yer alan İbn Hübeyre kasrının hizasında olduğunu yazmıştır. Hatta yazar, Hz. Hüseyin’in türbesine de gitmiştir. Havkal son olarak, senenin belirli dönemlerinde insanların Hz. Hüseyin’in türbesini ziyarete geldiklerini de eklemiştir.