• Sonuç bulunamadı

Günümüzde Bağdat Şehri

1.2. Bağdat Şehri’nin Kuruluşu

1.2.7. Günümüzde Bağdat Şehri

Günümüze kadar gelen ve 1999 yılında kurulan IŞİD (Irak Şam İslam Devleti adlı terör örgütü), sünni topluluk olarak mücadelesini de İslam adı altında sürdürmektedir. Irak Şam İslam Devleti adını alan IŞİD Suriye’de doğmuştur. Rusya’nın Esad rejimine destekleri, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Irak el Kaidesi denilen el Nusra, PKK yanlısı Suriye Kürt hareketinin temsilcisi PYD (Demokratik Birlik Partisi adlı terör örgütü) gibi gruplardan farklı bir yol izlemiştir. Amaçlarını İslami esaslara dayalı bir devlet kurmak olduğunu iddia etmişlerdir. Zira IŞİD selefinin inancına dayalı bir topluluktur.312 ABD, Irak’ta iken bir adı olmayan bu topluluğun

halifelik ve devlet olmak için çaba göstermeye başlaması 2012’de ABD’nin Irak’tan çekilmesi ile başlamıştır.313 Al Jazeera bilgilerine bakılacak olursa Irak-Şam İslam

Devleti Irak ve Suriye içinde hüküm süren silahlı bir örgüttür. Bunların liderleri Ebu Ömer el Bağdadi, 2006 yılında Irak İslam Devleti’ni kurduklarını açıklamıştır ve şimdiki liderleri Ebu Bekir el Bağdadi’dir. Kendisinin küresel terörü yeni ve farklı bir düzeye taşıdığı görülmektedir. Irak’ın İran ile yaptığı işbirliği sonucunda Basra Körfezinde yıllardır sahip oldukları jeopolitiğin değişeceği korkusu IŞİD’i ortaya çıkarmıştır. Bakuba’yı kendilerine başkent olarak seçen bu grup günümüzde yaşanan Suriye iç savaşında da İdlip, Rakka ve Halep bölgelerinde bulunmaktadırlar. Sünni topluluk, binlerce sivilin ölümü, Irak hükümet üyelerinin ve bu üyelerin uluslararası müttefiklerinin ölümü ile suçlanmaktadır. Öte yandan Suriye’nin iç karışıklıklarını fırsat bilip bölgeye yerleşen IŞİD, kendi şeriat kanunlarını uygulamaya ve bu bölgede

311 Abdülkadir Şen, Irak Dosyası: İşgal ve Direniş, http://www.pressmedya.com/m/cok- okunanlar/5727/irak-dosyası-1-bolum (04.04.2017)

312 Nejat Tarakçı, http://www.tasam.org/tr-TR/Icerik/5306/isid_projesinin_arkasındaki_jeopolitik_gercek (14.08.2014)

kendilerine karşı çıkan askerler ile çeşitli yabancı gazeteciler, yardım kuruluşu görevlilerini sürgün ya da hapis ile cezalandırmıştır.314

IŞİD yaptığı tüm eylemler ile aslında İran’ın bölge içindeki etkinliğini kırarak sonlandırmak isterken ABD, Suudi Arabistan ve İran karşıtı ülkeler de amacına ulaşmış görünüyor. Suriye İnsan Hakları Gözleme örgütünün yayınladığı rapora göre 2014’te Suriye’de IŞİD örgütüne mensup 50.000, Irak’ta 30.000 askerin olduğu belirtilmişken, CIA bu rakamları Suriye ve Irak’ta toplam 20.000-31.500 arası bir sayıda olduklarını açıklamıştır.315 Bağdat’ın günümüzdeki durumunu net bir şekilde anlatan Sezai

Karakoç’un Bağdat şiiri ise şöyledir: “ Ne kadar uzaktık Dicle’den Çok yakınında doğmuşken Dicle ki aşağılarda köpüklerinden

Bir şehir doğurmuş Bağdat’tır bu, senin ülken Bağdat’tır bu kardeşim, senin ülken

Ayın Dicle’ye düşüp toprağa yükselmesi aniden Ayna koparmak boyuna, ayna koparmak güneşten Açık ve seçik bir fetih, kılıçla yarılan güneşten Senin şehrin, benim şehrim ve hepimizin şehri Bir nehrin şehri ki bizi yıkamıştır, ruh ve beden İçimizde akmıştır gece ve gündüz demeden

Gölgesinde izler benekler taşır, Kara Amid kalesinden Yaralar kaplan derisini cam gibi süsleyen

Gönül yaraları fizikötesinden Ve bir şehir ki haber verir Gök yaratılmadan önceki gökten Zebercet seslerin ev kafesi oluşu Diş diş bahçe parmaklıkları gümüşten

Hurmalar Dicle’nin çiçekleri peygamber armağanı Veliler armağanı Bağdat’a doğru gelen

Boyuna gelen bin yıldan beri

Altın palmiyeler sulh ve sükûn defneleri

314 Tarakçı, (14.08.2014).

Görmedim Bağdat’ı ne kadar görmek istemişken Bizi mahrum bırakmışlar birbirimizden

Kendimiz mahrum bırakmışız kendimizi birbirimizden Bağdat ki Kerbela şehitlerinin kanıdır harcı

İslam Uygarlığının başkenti Harun Reşit barışı

İmâm-ı Âzam adaleti Cüneyd’in gözleri Geylani’nin gönlü Ve Halid’in zikri Binbir gece ülkesi Binbir gündüz gerçeği Fuzuli’nin günü

Leyla vü Mecnun nefesi

Ve Hallac-ı Mansur’un kanıyla besli Gece meleği

Yaksam bütün lambaları Çağırmak üzere ateş pervanelerini Fitili kıssam ışık baharını

Yanmasın âşıkların yüreği Bir aldanışla bir yanışla Ulu bir kanışla bir yanışla O çocuğun kederini biliyorum Kaderi bir ağıt gibi sızdıran gönlüne Bağdat bir sarnıca ine ine

Yaklaşıyor yeniden derinden derine Çarpılmanın mermerine

Alçılar kırılıyor Lut Gölü tuz gibi

Dicle kara bir fırtınada dönüyor fırdolayı Çatlayan toprak karanlığın anası

Ve su, kurumuş çiçeklerin damıttığı Kitap yüklü develer boğuldu

Ateş yüklü atlar yüzerken yandı Kördüğümdür halifenin sırrı

At nallarının altında

Kuşlar ki boğazları tıkanmış mercandan Kıyamet habercisi çıkardığı seslerle Zeytin ezmesi sergisi sonsuz bir asfaltta Bilyeler üstünde kayan otomobiller göçünde Bir halk gidiyor burdan bilinmeyen bir yere Hatıralarını savurarak sıcak bir rüzgârın küllerine Ve haberci diyor ki: ne oldu Bağdat

Nerde onu koruyan sur ve perde İnsan ki yaşar eserde

İnsan nerde ve eser nerde Devrilen her taş benim taşım Yıkılan her ev benim

Benden yıkılıyor hepsi, ben yıkılıyorum Yıkılan benim

Ve haberci diyor ki: yıkılan benim Taşta suda hurmada

Kuş boğazında

Otomobil tekerinde petrol zerresinde Her zerrede ölen benim

Ölen Bağdat benim Ve diyor ki haberci:

Yanan ay sönen gün benim Çöken akşam gelen geceyim ben Ne anlamadın bütün bunları sen

Ey Bağdat’ın altın anahtarını küle çeviren”316

Bağdat şehrinin tarihi süreç içerisindeki yerini dönem dönem açıklamaya gayret gösterdik. Bağdat’ın, kurulduğu andan itibaren ne kadar ilgi odağı olduğu, buraya yapılan göçler, burada yaşanan işgaller ve savaşlarla açıklanabilir. Her dönemde farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Bağdat, işgallerle harabeye dönmüşse de her seferinde yeniden imar faaliyetleri ile günümüze kadar ulaşabilmiştir. Nitekim sahip olduğu özellikler dolayısıyla günümüzde şiddet ve terörün kol gezdiği bir coğrafyaya

dönüşmüştür. Mansûr’un yeni şehri için özenle seçtiği yerde, merkezi otoriteye bağlı bir ordu ve bürokrasi, merkezi bir hukuk, merkezi bir maliye ve güçlü bir merkezi otorite tasarlanmıştır. Fakat zamanla bu sistem, Bağdat’a hâkim olan liderin isteği doğrultusunda değişikliğe uğramıştır. Ayrıca Batılı güçlerin Bağdat’ın coğrafi konumu ve petrol zenginliği için harekete geçmesi de gecikmemiştir. Yine Batılı devletler, Ortadoğu’da yaşayan halkın sahip olduğu farklılıkları kullanarak, çatışmalara neden olmaktadır. Üstelik günümüzde de Ortadoğu bölgesi üzerine yapılan planlar sürmektedir. Bağdat’ın geçmişini, kuruluşundan itibaren günümüze kadar geldiği son durumu, kronolojik sırayla anlatmaya gayret gösterdik. Tezimizin ikinci bölümünde ise, Bağdat’ı anlatan coğrafi eserler ve seyahatnamelerden Bağdat’a bakmayı ve şehrin zamanla nasıl bir görünüm kazandığını coğrafyacı ve seyyahların gözünden anlatacağız.

İKİNCİ BÖLÜM

2. COĞRAFİ ESERLERDE VE SEYAHATNAMELERDE BAĞDAT ŞEHRİ