• Sonuç bulunamadı

1.3. İŞGALLERE KARŞI ORTAYA ÇIKAN TEPKİLER VE FAALİYET

1.3.1. İşgallere Karşı Olan Cemiyetler

Yararlı cemiyetler, haksız işgallere karşı ülkenin bütünlüğünü sağlamak ve yabancı devletlerin kötü niyetlerine karşı koymak maksadıyla kurulmuştur. Yurdun büyük bölümünde bölgesel olarak varlı kazanan bu cemiyetler Mustafa Kemal’in önderliğinde başlatılmış olan Anadolu Hareketi’nin çatısı altında faaliyetlerini yürütmüşlerdir. Büyük fedakârlıklar göstererek, kurtuluş sürecinde önemli bir faktör haline gelmiş olan cemiyetler, Türk Milleti’nin örgütlenmesinde ve çeşitli ihtiyaçların karşılanmasında önderlik etmişlerdir.

1.3.1.1. İzmir Müdafaa–i Hukuk–u Osmaniye Cemiyeti (1 Aralık 1918)

Batı’da Rum taşkınlıkları üzerine İzmir’in ileri gelen genç Türk aydınlarının bu taşkınlıklara karşı bir tedbir niteliğinde kurulmuştur. Cemiyetin amacı şöyledir:54

“Memleketin maddeten ve manen gelişmesini ve yükselmesini sağlamaya çalışmak, memleketin düşünce ve duygularını uygarlık dünyasına iletmek, bu amacın elde edilmesini engelleyecek her türlü girişimlere karşı meşru ve bilimsel savunmada bulunmak ve bu memlekette çoğunluk olan unsurların haklarını bilimsel ve inandırıcı kanıtlarla uygar dünyaya karşı ispat etmektir.”

Amacı doğrultusunda istatistiki bilgiler toplamak, yabancı dillerde ülkenin içinde bulunduğu durum hususunda yayınlar yapmak gibi girişimlerde bulunmuştur. Bununla birlikte halihazırda bulunan hükümet haricinde siyasal bir örgütlenme kurarak, Türk Milleti’nin haklarını koruyabileceğini dünyaya ilan etmek gibi gizli amaçları da bulunmaktadır.55

54 Mustafa Şahin, Cemile Şahin, “Osmanlı’nın Son Döneminde Partizanlık ve İç Çekişmeler Sebebiyle Azledilen

Tahsin (Uzer) Bey’in 20 Günlük İzmir Valiliği”, ÇTTAD, Cilt: X, Sayı: 22, 2011, s. 38.

55 Emine Pancar, Aydın ve Muğla Kuva–yı Milliyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

1.3.1.2. Trakya–Paşaeli Heyet–i Osmaniyesi (2 Aralık 1918)

Trakya–Paşaeli Heyet–i Osmaniyesi Edirne’de üç, Lüleburgaz’da bir küçük ve bir büyük olmak üzere kongreler gerçekleştirmiş ve teşkilat işleriyle Trakya’nın savunması hususunda önemli faaliyetler göstermiştir. Millî Mücadele içinde öne çıkan en belirgin özelliği, İstanbul’un İtilaf Devletlerince işgal edilmesi, Mustafa Kemal’in ve Anadolu’da ortaya çıkan milli birlik bilinci aleyhinde yayınlanan fetvalar karşısında İstanbul Hükümetiyle münasebetini kesmesi ve faaliyet gösterdiği bölgede seferberlik ilan ederek Trakya’yı savunmak maksatlı silaha sarılmış olmasıdır.56

Mondros Mütarekesi’yle birlikte yaygınlaşan işgaller sırasında Türk Milleti’nin geniş çaplı tepki verdiği gelişme İzmir’in işgalidir. Trakya–Paşaeli Heyet–i Osmaniyesi de bu işgale tepkisiz kalmamış ve on binlerce kişinin katılımıyla bir miting gerçekleştirilmiştir. Bu mitingde Şeref Bey’in konuşması şöyledir:

“Dünyada bir Türk yoktur ki daha dün kendisinden kopan bir şerzeme–i bagiyenin mahkûmu olmayı kabul etsin. Bir Türk bilmiyorum ki al sancağına mukabil kartal kanatları temaşasına tahammül eylesin. Tarihi hayal olmuş bir milletin idaresi altında nefes alacak bir Türk tasavvur edilemez. Türk daha sözünü söylemedi, henüz intizardadır. Ey Türk… Yurtlarımızda tesis–i beyanat edecek kuvvetler ancak mezarlarımız üzerinde kaşane–i mezalimini kurabilecektir.”57

1.3.1.3. Trabzon Muhafaza–ı Hukuk–u Milliye Cemiyeti (12 Şubat 1919)

Kurulduğu bölgenin sorunlarını çözmek için mücadele veren cemiyet, azınlıklara karşı Türklerin haklarını korumak için kurulmuştur. 19 Nisan 1919’da hazırlanan hükümetin ilgisiz kaldığı rapor, bölgesel ve ulusal olarak önemlidir. İşgaller dolayısıyla bölgede ekonomik yapı bozulmuştur. Bölgedeki ekonomik yapının düzeltilmesi için uzun vadeli kredi gibi telafi yöntemleri önerilmiştir. İşgallerle birlikte tahrip edilen köy ve kasabaların imar ve inşasının yapılması konusunda öneriler

56 Tevfik Bıyıklıoğlu, Trakya–Paşaeli Müdafaa Heyeti Osmaniyesi Nasıl Kurulmuştur? s. 3028 – 3029.

http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/30721/001640611010.pdf?sequence=1 (Erişim Tarihi: 15.05.2019).

57 Hasan Ali Polat, “Mondros Mütarekesi’ni Müteakip, İşgallere Karşı Marmara Ahalisinin Tepkisi”, Journal of

sunmuşlardır. Sağlık hususunda salgın hastalıklardan 400.000 kişinin hayatını kaybettiği vurgulanmış tedavi merkezleri ve ilaç deposu gibi faaliyetlerin hızlanmasını istemişlerdir. Raporda ayrıca cemi, medrese ve diğer dini yapıların tahrip edildiği belirtilmiştir.58

1.3.1.4. Şarki Anadolu Müdafaa–i Hukuk Cemiyeti (10 Temmuz 1919)

Şarki Anadolu Müdafaa–i Hukuk Cemiyeti, diğer cemiyetlerden farklı olarak daha geniş etki alanına sahiptir. Zira Amasya Genelgesinin ruhuna yönelik olarak Doğu Anadolu’da dağınık vaziyette olan cemiyetlerin bir araya getirilmesiyle Erzurum’da varlık kazanmıştır.59 Kurulan bu cemiyetle birlikte merkezi İstanbul’da bulunan

Vilayet – i Şarkiye Müdafaa–i Hukuk–i Hukuk–ı Milliye Cemiyeti’nin doğu şubeleri ve Trabzon Muhafaza–i Hukuk–ı Milliye Cemiyeti’nin Kuzeydoğu Karadeniz bölgesindeki bütün kuruluşları bu cemiyet çatısı altında birleştirilmiştir. Böylece günümüz idari yapılanmasına göre 25 kadar ili çatısı altına toplamıştır.60

1.3.1.5. Anadolu ve Rumeli Müdafaa–i Hukuk Cemiyeti (11 Eylül 1919)

Mustafa Kemal, Heyet–i Temsiliye aracılığıyla faaliyetlerini iki temel amaca yöneltmiştir. Öncelikli olan faaliyet ülke içinde siyasi birliği sağlayabilecek olan bir teşkilat kurmaktır. Bu amaçla Şarki Anadolu Müdafaa–i Hukuk Cemiyeti’nin etki alanını genişletmek ve ulusal bir nitelikte hareket etmesi için Anadolu ve Rumeli Müdafaa–i Hukuk Cemiyeti haline getirilmiştir. Ulusal nitelikte olan bu cemiyetin kurulmasıyla birlikte mahalli olarak faaliyet gösteren cemiyetlerin büyük bölümü bu cemiyetin şubesi haline gelmiştir.61 Anadolu ve Rumeli Müdafaa–i Hukuk Cemiyeti,

ulusal kurtuluş yolunda atılan en önemli adım ve/veya basamaktır. Ulusal kurtuluş için ihtiyaç olunan teşkilat yapısı neredeyse kurulmuştur. Bu teşkilat içinde silahlı olarak faaliyet gösterenler Kuva–yı Milliye’ye varlık kazandırmışlardır.

58 Selçuk Ural, “Mütareke Döneminde Trabzon Vilayetinin Sosyal ve Ekonomik Durumunu Düzeltmeye Yönelik

Çalışmalar”, A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 32, 2007, s. 283–284.

59 Selim Özcan, “Amasya Genelgesi’nin Erzurum ve Sivas Kongreleri Üzerindeki Etkisi”, Amasya Üniversitesi

İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: I, Sayı: 1, 2013, s.78.

60 Aytekin Ersal, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 38, 2016, s. 32 (Aktaran, Goloğlu,

2008).

61 Yaşar Özüçetin, Kurtuluş ve Kuruluşta Milletvekili Gözüyle Gazi Mustafa Kemal, Berikan Yayınevi,

1.3.1.6. İstanbul’da Kurulan Gizli Cemiyetler

Mütareke döneminde işgaller dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin kritik kurumları da etkisini yitirmiştir. İstanbul Hükümeti’nin işgallere karşı kayıtsız kalması da bağımsızlığı amaçlayanların kendi teşkilatlanmalarını kurmalarını zorunluluk haline getirmiştir. Anadolu’da başlayan hareket, İstanbul Hükümetine muhalif bir siyasi oluşum halinde gelişim gösterirken gizli olarak faaliyet yürüten kimi oluşumlar da söz konusudur. Özellikle İstanbul’da ortaya çıkan Karakol Cemiyeti, MM Grubu ve gerek kritik başarıları gerekse işlevlerine uygun olarak hareket etmeleri dolayısıyla önemlidir.

Mondros Mütarekesi’nden sonra ihtiyaç duyulan gizli grup özelliğine sahip olan Karakol Cemiyeti, Milli Mücadele yıllarında İstanbul’da kurulan ilk ve en önemli gruplardan biridir.62 Ankara’nın kontrolünde hareket etmiş ve İtilaf Devletleri’yle

alakalı birtakım bilgilerin Ankara’ya iletilmesinde etkinlik göstermişlerdir. Ancak bir müddet sonra grup üyelerinin gizliliğe riayet etmemesi nedeniyle cemiyet işlevini kaybetmeye başlamış ve dağılmıştır.63 Gizli gruplar içerisinde MM Grubu, diğer gizli

cemiyetlere kıyasla emir komuta bağlamında çalışmalarıyla daha başarılıdır. Grup, tüm ayrıntılarıyla haber ayırt etmeden bilgileri Ankara’ya başarıyla taşımış ve Ankara denetiminden çıkmamıştır. Özellikle de zararlı cemiyetlerin kuruluşuna, İstanbul’daki yabancı temsilciliklerin aldıkları kararlara, işgal kuvvetlerinin politikalarına, konum ve yapılarındaki değişiklilere dair raporları Ankara’ya iletmişlerdir. Bu istihbarat bilgileri dolayısıyla Ankara Hükümeti daha sağlam adımlarla ilerleyebilmiş ve önleyici hareketlerle strateji üretmiştir64.

İlk işgaller, özellikle de başkentin işgali, görünür bir formda gerçekleşmiştir. Gerek aydınlar gerekse halk işgallerin yayılmasının engellenmesi ve yurdun bütünlüğünün korunması hususunda iki zıt düşünce içerisindedir: İngiliz himayesi ve Amerikan mandası ile Müdafaa–i Hukukçuların oluşturduğu yerel kurtuluş çareleri65. Manda ve

62 Semih Yalçın-Salim Koca, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Geçişi, Berikan Yayınevi, Ankara, 2007, s.

64.

63 Necdet Aysal, “Çöküşten Mütarekeye Osmanlı’da Haber Alma”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi

Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, s. 40, 2005, s. 538.

64 Aysal, a.g.m. s. 539–540.

himaye fikrini savunan grup, İngiltere ve Amerika’nın üstünlüğünü kabul etmiş, Osmanlı Devleti’nin bu iki ülkeden birinin himayesi altında kurtuluşa ereceğine inanmışlardır. Manda ve himaye fikri, aynı zamanda İstanbul Hükümeti’nin de kurtuluş çaresi olarak gördüğü fikirdir. Bu doğrultuda aydınlar cemiyet çevresinde örgütlenme yoluna gitmişlerdir.66 İngiliz Muhipleri Cemiyeti ve Wilson Prensipleri

Cemiyeti bu örgütlenme neticesinde meydana gelmiştir.

İngiliz Muhipleri Cemiyeti, İngiltere seviciliğinde ziyade Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını engelleyecek kudreti, İngiltere korumasında aramalarından dolayıdır. İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin öncülüğünü Said Molla yapmaktadır. Said Molla’nın 23 Mayıs 1919’da Belediye Başkanlarına çektiği telgraf cemiyetin kurulduğu ve İngiltere’den korunma talep edileceği, tek kurtuluş yolunun bu olduğunu içermektedir. Telgrafların yanında gazetelerde de aynı içerikte makaleler yayınlanmakta ve taraftar toplanmaktadır. Bu durumdan haberdar olan Mustafa Kemal da tek vücut mukavemetin elzem olduğu süreçte İngilizlere sarılmanın manasız olduğunu ifade etmektedir.67 Bu derneğin açık ve gizli olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Açık olan

yönü, usulüne uygun olarak İngiliz himayesini sağlamaya hizmet etmekte, asıl faaliyet alanı olan gizli yönü de memleket içinde örgütlenerek isyan ve ihtilal çıkartmak, milli şuuru etkinsiz kılmak, yabancı müdahalesini kolaylaştırmak gibi haince teşebbüs girişimleri için fırsat kollamaktır.68

Wilson Prensipleri Cemiyeti, Osmanlı Devleti’nin kurtuluşunu Amerika himayesine girilerek sağlanacağına inananlar tarafından kurulmuştur. Wilson ilkeleri dikkate alındığında, Amerika tarafsız olarak arabulucu görevi üstlenmiştir. Bu tarafsızlık dolayısıyla Amerika himayesinin devleti parçalamayacağına inanılmaktadır. Daha sonrasında mitinglerde yaptığı konuşmalar ve yazdığı kitaplarla milli Mücadeleye katkıları çok büyük olan Halide Edip Adıvar 12. maddeyi gerekçe göstererek da bu cemiyeti desteklemiş, İzmir’in işgaliyle birlikte yurdun kurtuluşunun milli direnişle gerçekleşebileceğine inanarak mandacı düşüncelerinden vaz geçmiştir.69

66 Öztoprak, 2002, a.g.m, s. 605.

67 Yücel Özkaya, İstiklal Harbinde Yararlı ve Zararlı Cemiyetler, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2011, s.

86–89

68 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2004, s. 5.