• Sonuç bulunamadı

İŞ KENCE YASAĞININ BAZI TEMEL HAKLARLA İLİŞKİSİ

G. Cezaevlerinde İşkence

III. İŞ KENCE YASAĞININ BAZI TEMEL HAKLARLA İLİŞKİSİ

1. İşkence Yasağı ve Yaşama Hakkı

Yaşama hakkı, en temel haktır. Yaşama hakkı karşısında diğer haklar türev, ikincil haklardır.diğer bütün hakların kullanımı ve varlığı bu hakka bağlıdır. Bu açıdan yaşama hakkı, mutlak bir haktır.226

Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Mahkemelerden verilen ölüm cezalarının yerine getirilmesi hali ile meşrû müdafaa hali, yakalama, tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklunun kaçmasının önlenmesi, bir isyanın veya ayaklanmanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silâh kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, bu hüküm dışındadır (Ay m.17/1-3, İHAS m.2, PVSK m.16). Yaşama hakkı insan haklarının en başında yer alan haktır. O Yoksa diğer haklar da söz konusu olamaz. İnsan hakları, şahsa sıkı surette bağlı haklardır. Kişi bu hakları bizzat kullanır; bunların kullanılması onaya

224

Karar metni için bkz.DOĞRU, Cilt I, s.389

225

Komisyonun raporu için bkz. http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhak/insanhaklari.htm 28.08.2005

226

ÇAKMAK Seyfullah, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hükümleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihatları Işığında Yaşama Hakkı, Adalet Dergisi, Sayı:19, Mayıs 2004, s.149

veya karar alınmasına bağlı değildir. O halde kişinin yaşama hakkı bakımından kendisine karşı korunması söz konusu olamaz.227 İnsan haklarının, uluslararası antlaşmalar yoluyla korunmasındaki esas amaçlardan birisi, insan haklarının esasını oluşturan “yaşama hakkı”nın korunmaya çalışılmasıdır. Kişinin hak ve özgürlüklerinden yararlanabilmesi için fizik varlığını sürdürebilmesi, korunması gerekir. Kişiye bu güvenceyi sağlayan ise uluslararası antlaşmalarda yer alan “yaşama hakkı”dır.228

AİHS’nin 2.maddesi ile bütün hakların ve özgürlüklerin varlık koşulu olan yaşama hakkı koruma altına alınmıştır. Yaşma hakkı, Sözleşmenin 2.maddesinin ilk cümlesinde “her bireyin yaşama hakkı hukuk tarafından korunur” şeklinde düzenlenmiştir. Maddenin 2.fıkrasında ise yaşama hakkının istisnalarına yer verilmiştir.229

2000 yılı başlarına kadar AİHM’ye, faili meçhul ve yaşama hakkı ihlalleri ile ilgili olarak 134 başvuru yapıldı. Bunlardan Kaya kararı, Koçeri Kurt kararı, Güleç kararı ve Muharrem Ergi kararı Türkiye aleyhine sonuçlandı.230

Hasan İlhan/Türkiye kararında, 1992’de gözaltında iken kötü muamele gördüğünü doktor raporuyla saptayan başvurucunun yaşama hakkının ihlal edildiği iddiasında Mahkeme, polis ya da askerlerin saldırısına ya da kötü muamelesine uğrayan kişilerle ilgili bu türden hemen hemen tüm davaların 3.madde çerçevesinde inceleneceğini belirtmiştir.231

Mahkeme, yaşama hakkı ihlali iddialarını, sözleşmeci devletlerin yasalarında ölüm cezaları olup olmadığı çerçevesinde değerlendirmiş, eğer ki ölüm cezaları yasalarında yer alıyorsa taraf devletçe ölüm cezasının infazı yapılmasa dahi “ölümü bekleyiş olgusu” çerçevesinde 3.maddenin ihlal edildiğini tespit etmiştir. Bu bağlamda 12 Mart 2003 tarihli Öcalan/Türkiye davasında232 PKK terör örgütbaşı olan başvuran, kendisine ölüm cezası verilmesinin ve/veya bu cezanın infazının Sözleşmenin 2.maddesinin ihlali anlamına geldiği gibi Sözleşmenin 3. maddesinin ihlali anlamına gelen insanlıkdışı ve aşağılayıcı ceza biçimini de teşkil ettiğini ileri sürmüştür. Başvurana göre “ölüm cezasına herhangi bir biçimde başvurulması, Sözleşmenin hem 2. hem de 3. maddelerine aykırıdır. Sözleşmeci tarafların son 52 yıldaki uygulamaları, anılan devletlerin, Sözleşmenin 2/1 hükmünün ikinci cümlesinde öngörülen istisnayı kaldırmış kabul edilmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Sözleşme 1950

227 ÖZTÜRK Bahri, Yaşama hakkı ve İşkence Yasağı, http://www.inhak-bb.adalet.gov.tr/diger.htm 29.03.2005 228 DARENDELİ, Abdulvahap, İnsan Hakları Açısından İşkence Yasağı ve İşkencenin Önlenmesi,

http://www.yayin.adalet.gov.tr/yeni/adalet_dergisi/1.%20sayı/sayi_1_3.htm 10.03.2005

229 GÖLCÜKLÜ, Feyyaz, GÖZÜBÜYÜK, Şeref, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, Turhan

Kitabevi, Ankara 1998, s.185

230

İnsan Hakları Mahkemesinin İç Hukuka Etkisi, Hukuk Kurultayı 2000, Ankara 12-16 Ocak 2000, s.242

231

ÖZDEK Yasemin, Avrupa İnsan Hakları Hukuku ve Türkiye, TODAİ Yayınları, 2004, s.148

232

Başvuru No:46221/99, Karar Tarihi:12 Mart 2003,Kararın tam metni için bkz. http://www.adalet.gov.tr/ aihm/ocalan.htm 11.08.2005

yılında imzalandığında ölüm cezası Avrupa'da aşağılayıcı ya da insanlıkdışı bir ceza olarak algılanmamakta birçok devletin mevzuatında yer almaktaydı. O zamandan bu yana Avrupalı devletler ölüm cezasının, Sözleşmenin 3. maddesi anlamında aşağılayıcı ve insanlıkdışı bir ceza olduğu konusunda konsensüse vardılar. Tüm Avrupa'da ölüm cezası kaldırıldı. Bu tür gelişmeler, Sözleşmenin 2/1 hükmünü değiştirme hususunda anlaşmaya vardıkları biçiminde algılanmalıdır.” Mahkemeye göre ise, adil olmayan bir yargılama sonucu ölüm cezası verilmesi, kişiyi, yanlış bir biçimde, bu cezanın infaz edileceği korkusuyla karşı karşıya bırakmaktadır. Mahkeme, ölüm cezasıyla ortaya çıkan geleceğe ilişkin korku ve belirsizliğin, cezanın gerçekten uygulanma ihtimali olduğu durumlarda, insanın ciddi derecede acı çekmesine neden olacağını, bu acı ve endişenin, cezanın temelinde yatan ve insan yaşamının tehlikede olduğu göz önüne alındığında Sözleşmeye göre yasadışı sayılan dava sürecinin adaletsizliğinden ayrı tutulamayacağını, günümüzde, demokratik bir toplumda meşru bir yeri olduğuna inanılmayan ölüm cezasının sözleşmeci taraflar tarafından reddedilmesi göz önüne alındığında, ölüm cezası verilmesinin insanlıkdışı bir muamele şekli olarak kabul edilmesi gerektiği görüşüyle başvurucu Abdullah Öcalan hakkında Sözleşmenin 3.maddesinin ihlal edildiğine hükmetmiştir.

2. İşkence Yasağı ve Kişi Güvenliği

Hürriyete ve güvenliğe hak, kişinin keyfi olarak yakalanma-gözaltında tutulma ve tutuklanmayla hareket serbestisinin ortadan kaldırılmaması ve güvende yaşama hakkıdır.233

İşkence ve kötü muamele eylemleri aynı zamanda kişi güvenliğinin de ihlali sayılır. Zira her işkence muamelesinde mutlaka kişi güvenliğinin de ihlali sözkonusudur. AİHS’nin 5.maddesi özgürlük ve kişi güvenliği hakkını düzenlemiştir. Maddedeki makul şüphe halinde kişinin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği ifadesi yalnızca bu şüphenin mesnetli olduğu ve bu hükmün keyfi olarak uygulanmadığı durumları kapsamaktadır. Şüphe daima geçerli bir sebebe dayanmalıdır.234

AİHM tarafından Türkiye’nin 5.maddeyi ihlalinin saptandığı kararların bir kısmı ve en ciddi görülenleri, gözaltında iken kaybolan kişilerin özgürlük ve güvenlik haklarının ihlalidir. Kaybolma, sadece özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali olarak değil, aynı zamanda diğer temel hakların da ihlali olarak görülmektedir. Kaybolma olgusu, dahili bir şekilde ele alınıp karşı konulması gereken karmaşık bir insan hakları ihlalidir. Kaybolmalar, genellikle gizli

233

ÇAĞLAR Bakır, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinde Türkiye, Türkiye Bilimler Akademisi Forumu, Ankara 2002, s.66-67

yargısız infaz ve cesedin saklanmasını içeren, bireyin uzun süreli izolasyonunun ve mahrumiyetinin mağdurun fizyolojik ve psikolojik bütünlüğüne zarar veren zalimce ve insanlıkdışı bir muameledir. Kaybolmalar, sevdikleri insanın akıbeti belirsiz iken genellikle uzun yıllar boyunca ciddi zihinsel acı çeken “kaybolanın” ailesinin haklarını büyük ölçüde ihlal etmektedir. Gözaltına alınan kişinin kaybedilmesi yahut nedensiz yere keyfi gözaltına alınma, aynı zamanda insanlıkdışı muamele kapsamında değerlendirilmelidir. Ancak mahkeme, gözaltında iken kaybolmaları yaşama hakkının ve kişi güvenliğinin ihlali kapsamında değerlendirmekte, zaman zaman da onur kırıcı davranış olarak değerlendirmektedir.

Tekin/Türkiye davasında Mahkeme, başvuranın karanlık, soğuk bir hücrede gözleri bağlı olarak tutulmasını, hürriyetinden mahrum bırakılmasını, kendi hareketiyle güç kullanımına sebep olmayan bir kişiye karşı güç kullanımını onur kırıcı davranış olarak değerlendirmiş ve 3. maddenin ihlali saymıştır.

Zeynep Avcı/Türkiye kararında235 ise AİHM, 5. madde ile tutuklamanın yasal gerekçelerle yapılmasının koruma altına alındığını, keyfi uygulamalar karşısında bireyin haklarının korunduğunu, Sözleşme’nin 5.maddesinin temel bir insan hakkını, yani devletin kişi özgürlüğüne keyfi müdahalelerine karşı bireyi korumayı garanti altına aldığını, yürütmenin müdahalelerinin yargısal denetimini, keyfiliği en aza indirmeyi ve hukuk devletini gerçekleştirmeye yönelik olarak bu düzenlemenin demokratik bir toplumun en temel ilkelerinden biri olduğunu belirtmiştir.

AİHM’ye yapılan birçok başvuruda iç içe birden fazla hükmün ihlal edildiği iddiaları ileri sürülmektedir. Mahkeme, Öcalan/Türkiye kararında, Öcalan’ın Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirilmesi esnasında gözünün bağlanmasını insanlıkdışı muamele olarak değerlendirmemiş, ancak Öcalan’ın 7 gün boyunca hakim önüne çıkarılmamasını ise güvenlik hakkının ihlali (uzun süreli tutukluluk) olarak değerlendirmiştir.

235

Başvuru No:37021/97, Karar Tarihi: 6 Şubat 2003, Kararın tam metni için bkz. http://www.inhak-bb.adalet. gov.tr/aihmtr/zeynepavci.htm 02.09.2005

İKİNCİ BÖLÜM

İŞKENCE YASAĞININ DENETLENMESİ

1. GENEL OLARAK

İşkence yasağı, birçok ulusalüstü insan hakları belgelerinde düzenlenmiş olup, AİHS’nin 3.maddesinde de bu yasak korunmuş ve güvence altına alınmıştır. Sözleşmenin 15.maddesiyle de bu hükmün olağanüstü hallerde dahi sınırlanamayacağı hükme bağlanmıştır.

AİHS hukuku, somut olayların incelenmesi ve karara bağlanmasıyla oluşan, belli bir birikimi olmayıp sonradan oluşan ve her geçen gün somut olayların katkısıyla gelişen, yargıçlarca oluşturulan bir hukuktur. İşkence yasağı konusu, başlangıçta çok az başvuruya konu olmuşken, özellikle Türkiye’nin terörle mücadele dönemindeki uygulamaları, Türk hukuk sistemindeki eksiklikler ve insan haklarına aykırı düzenlemeler nedeniyle en çok başvuru konusu yapılan alanlardan birisi olmuştur. Dolayısıyla Türkiye, bu bağlamda AİHS hukukunun gelişmesinde pek çok argüman sağlamıştır.

AİHM, Sözleşmenin 3.maddesinin yasakladığı muamele ve ceza türleri hakkındaki değerlendirmelerinde, her olayın somut özelliklerini dikkate alan, göreceli bir yorum yöntemini benimsemiştir. Kötü bir muamelenin 3.madde kapsamına girmesi için “asgari düzeyde bir ağırlığının” bulunması gerekliliğini işaret eden Mahkeme, bu doğrultuda muamelenin süresi, ruhsal etkileri, mağdurun yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu gibi somut olayın koşullarına önem atfetmiştir.236

İşkencenin kanıtlama koşulları, bu olgunun idari uygulama halini alması, yasağın denetimi açısından karşılaşılan önemli sorunlar olup, ihlalin tespitinde kullanılan temel ölçütler de bu başlık altında incelenecektir.

Benzer Belgeler