• Sonuç bulunamadı

2. OĞUZ ATAY’IN ROMAN VE ÖYKÜLERİNDE PSİKOLOJİK TİPLER

2.1. İçedönük Tipler

2.1.2. İçedönük Hisseden Tip

İçedönüklüğün farklı bir yansımasını hissetme üzerinden açıklayan Jung, “Algının ve bilişin tamamıyla nesnel olmadığını, öznelliğin de onları koşullandırdığını” söylerken hislerin bu noktada öznel bir bakış açısı ile algı üzerindeki etkisine dikkat çeker. (Jung, 2019: 392). İçedönüklüğün duygular ile birleşmesi ile öznel durumlara dayalı bir yargı çıkarımı kaçınılmazdır. Özellikle duyguların ağır bastığı bir bilinçte kişi kendi iç dünyasının tutsağı olabilir. Tutum ve davranışları duygular tarafından örülen bir ağ ile çevrelenmiş dürtüler kişiyi yönlendirmekte ve davranışları da buna göre şekillenmektedir. Bundan dolayı içedönük hisseden tip için duyguları saklamaya yönelik tarzda yapay maskeler söz konusudur. Bunlar sıradan ama iğreti olabilen çocukça davranışlar ve tepkiler olabilir.

Jung, duygularını yoğun yaşayan bu tipteki kişilerin sıklıkla kadınlar arasında görüldüğünü (Jung, 2019: 406) söylese de hissetme yönüyle belirgin özellikler gösteren erkeklerin olduğu gerçeği de inkâr edilemez. Jung’un görüşü kişilik yapısı itibariyle kadınların duygusal dünyaya daha yatkın olduğu bilgisinin genelgeçerliğini

96 anlatmaktadır. Gerek fiziksel gerek ruhsal açıdan kadınlık hissi erkek oluşa göre farklı bir gelişim seyri göstermekte bu durum kadınları daha naif ve hassas yapabilmektedir. Bu durum kadınları olaylardan daha çabuk etkilenen ve tepkilerine duygularını karıştıran davranış kalıpları geliştirmelerine neden olmakta ve bu doğrultuda kişilere dönüştürmektedir. Kadınların anne oluşları göz önüne alınırsa içgüdüsel davranışların nedeni de anlaşılabilir. Bu yüzden kadınlara özgü davranış biçimleri çoğu zaman erkekler tarafından anlaşılamaz olarak nitelenir.

Hissetme işlevinin özelliği bu tipteki kişileri karakter yönüyle duygusal anafora alarak derin düşüncelere ve hayal dünyasına götürebilir. Bu ruhsal durum onları melankolik bir birey yapsa da dış dünyaya uyum konusunda zorluk çekmezler. Duygusal dünyaları kendilerine özgü olduğu için öznel düşüncelerle olaylara yaklaşabilirler ve bu nedenle düşüncelerini ve duygularını açıklamada ifade yönüyle zorluk yaşayabilirler. Bu durum bu tipteki bir kişinin muhatabı için yanlış anlamalara açık bir tutum geliştirmesine neden olur. Bu durumun en bariz örneği de dışarıdan herkese mesafeli bir duruş olarak anlaşılan tavırlarıdır. Bu tip için en elverişsiz durum da bu tür kaçınılmaz yanlış anlaşılmalar olarak kendini belli eden sınırlı ifade yeteneğidir. İçedönük hisseden tipler kendi duygusal eksenlerinde yaşadığından nesne ile olan ilişkileri onları bir süre sonra kişilere ve olaylara kayıtsız yapabilir. Görünüşte her ne kadar sempatik tavırlar sergileseler de başkalarının ilgisini kendilerine çekmek gibi bir kaygıya kapılmazlar. Bu tutumları içedönük hisseden tiplerin diğer insanların duygularını önemsememelerine neden olur. Böylece çevre ile ilişkilerini bir kısır döngüde sürdürmek zorunda kalırlar. Kendi dışındaki insanların duyguları onlarda gündem oluşturmaz. Bu açıdan duyarsız davranabilirler. Yine de çevresindeki insanları olumsuz durumlar karşısında sakinleştirmesini bilirler. Bu tipler fedakâr olduğu ölçüde uyumlu ilişkiler kurabilir ancak bu durum yakınlarındaki insanlar için geçerlidir. Yabancı kişilere karşı genel bir mesafeli tutum içinde yer alırlar.

İçedönük hisseden tipteki insanlar kendilerini etkileyen olaylar ve durumlarla ilgili eleştirel bir bakış açısına sahiptir. Kişilere karşı da yöneltilen bu bakış açısı onları soğuk ve ilgisiz gösterebilir. Bunun altında yatan neden ise kendilerini etkileyen durumların üzerlerinde bıraktığı izlenimlerdir. Bununla birlikte etkilendiği olaylar

97 kişiyi inatçı birine dönüştürebilir. Bu durumda karşıdaki kişi için beklenilmeyen bir anda risk faktörü olarak karşılarına çıkabilirler. Çünkü bu tipler tepkisini ölçemez. Duygularında oldukça çekingen ve kararlıdır. Duygu dünyaları tabularla doludur. Dışarıya hissettirmemeye çalıştığı bu durum onun zayıf noktası olabilir. Karşıdaki kişinin hislerini anlama noktasında yeterli bir farkındalık geliştiremez. Bunun sonucu olarak daha duygularının yoğunluğu onları dikkat çeken bireylere dönüştürür.

2.1.2.1. Şoför Hayri

“Tahta At” adlı öyküde Tuzcuların Bekir’in Oğlu Tuğrul’un kendi etrafına çektiği insanlardan olan Şoför Hayri, belediyenin faaliyetlerini beğenmediğinden sürekli sinirlenen biridir. Tuğrul’un yanında mücadele verdiğine inanır ve bu amaçla parti kurmaktan söz eder. Tuğrul’un bu fikre “bir şeyden yana değiliz” diyerek karşı çıkması üzerine iç çekerek bir şeyden yana olabilmek isteği ile sitem eder (Atay, 2003c: 165). Yıllardır bir şeylere hizmet eden Şoför Hayri duygusal konuşmalar yaparak içinde kalanları ifade etmeye çalışır ve melankolik bir profil çizer. İçedönük hisseden tipin baskın özelliği olarak yalnız yaşayan Şoför Hayri içine dâhil olduğu grupta duygularını ifade edebilen bir yapıdadır. Duygusal dünyası iç etkenlere göre şekillenir. Bu yönüyle içedönük hisseden tipe örnektir.

2.1.2.2. Esat Şener

Tutunamayanlar romanında Selim’in arkadaşıdır. Turgut, arkadaşı Selim’in intiharını araştırırken Selim’in evrakları arasında ismini görür. Turgut Esat’ın adresini bulur ve evine gider:

“Yıpranmış yüzlü genç bir adam kapıda göründü. Kırk yaşına yakın olmalı. Uzun boylu, kız kardeşi gibi uzun boyunlu, beyaz tenli. Duvardaki fotoğrafların son varisi. Zayıf vücudunun üstünde, kocaman başı iğreti gibi duruyor. Turgut’a gülümseyerek baktı: kız kardeşi gibi. Yumuşak bir bakış. Böyle durumlarda bir açıklama yapıldığı için, böyle alışıldığı için soruyorum diyen bakışlar.” (Atay, 2015: 354-355).

98 Esat, Turgut’un gözünden rahat duruşu olan ve kendine güvenli görünen biridir. Pek konuşmaz. Selim ile iyi arkadaştır. Esat Selim’e karşı hoşgörülüdür. Selim’in oyunlarına katılır ancak Selim kadar heyecanlı değildir. Selim ile kitaplar üzerine konuşurlar ve değişken düşüncelere sahip olduğunu söyleyerek bu konuda Selim’i eleştirir ve tersler. Esat Şener karakteri, Selim’in çocuksu davranışları karşısında onun gibi davransa da pek heyecan duymaz. Bu açıdan gerçek kişiliğini maskeleme yoluna gider ve Selim ile olan yakın arkadaşlığından ötürü ona karşı duygularını rahatça ifade eder. Ancak genel anlamda yalnızdır. Dolayısıyla içedönük hisseden tip olarak değerlendirilmektedir.

2.1.2.3. Müzeyyen Hanım

Tutunamayanlar romanında Selim Işık’ın annesi olan Müzeyyen Hanım ile ilgili bilgiler Selim’in günlüğüne tuttuğu notlarda yer alır. Oğluna karşı ilgili ve sevecen bir annedir. Oğlu kendisi ile ilgilendiğinde mutlu olur. Genelde ev işleri ile ilgilenir. Oğlunu kaybettikten sonra üzülmüştür. Sessiz, sakin bir kişiliği vardır. Bu yönüyle içedönük hisseden tipe örnek bir kişiliktir.

2.1.2.4. Hidayet

Tehlikeli Oyunlar’da Hikmet’in komşusu Nurhayat Hanım’ın oğludur. Askerliğini yapmaktadır ve askerden annesine mektuplar gönderir. Nurhayat Hanım oğlunun mektuplarını Hikmet’e okutur ve dinledikçe sevinir: “"Bu kadar lafı da nereden bulup söyler?" diye hafifçe gururlandı Nurhayat Hanım. "Konuşmayı çok sever Allah selamet versin." "Versin," dedi Hikmet, gülümseyerek, "Yazdırmak istediklerini tasarladın mı? Yoksa ben bildiğim gibi mi yazayım?"” (Atay, 2004: 43-44). Hidayet, annesinin söylediği gibi konuşmayı sever. Buradan anlaşılan kendini ifade edebildiğidir. Bu bakımdan içedönük hisseden tip özelliği gösterir.

99 "Bir Mektup" adlı öyküde isimsiz bir kişi beraber çalıştığı amiri konumundaki kişiye “muhterem efendim” diyerek hitap ettiği bir mektup yazar. Güler, mektupla ilgili şu cümlelere yer verir:

“Sözü edilen mektup öyle büyük bir çekingenlik havasında yazılır ki, yazılış amacı sayfalar sonra, ancak üstü kapalı bir biçimde dile getirilir. Memurun bu çekingenliğini yarım kalan cümlelerinden, ellerinin titremesinden, sık sık parantez açarak özür dilemesinden anlayabiliriz. Öyle ki, mektubun bir bölümünde mürekkebinin bitmesi sonucu mektuba ara vermek zorunda kalan kahraman, evde bulduğu bir kırmızı kalemle devam ederken nerede kaldığını unutur ve yazdıklarını okursa bu önemli kişiye mektubunu asla gönderemeyeceğine karar verir.” (Güler, 2018: 174).

Burada mektup yazan kişinin yazdıklarından yola çıkarak içedönük hisseden tip olduğu söylenebilir. Çünkü melankolik ve çekingen bir kişilik tutumu ön plandadır.