• Sonuç bulunamadı

(1973-1980 Arası Buca Belediye Başkanı ve 17., 18., 19., 20., 21. Dönem İzmir Milletvekili)

“Ülkemizde de kadınlar, cumhuriyet öncesi, kurdukları dernek ve vakıflar ve çıkardıkları çok sayıda gazete ve dergilerle eşitlik taleplerini ortaya koymuşlardır.”

(TBMM, Genel Kurul Tutanağı, 20. Dönem 2. Yasama Yılı, 65. Birleşim, 06.03.1997)

04 Nisan 1947 yılında İzmir’de dünyaya geldi. Babasının görevi nedeniyle Türkiye’nin değişik yerlerinde okudu. 1970’de Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu.

1973-1980 yılları arasında iki dönem Buca Belediye Başkanlığı görevini yaparken 12 Eylül Dar-besi ile görevden ayrıldı. 2 yıl serbest mimarlık yaptı.

1983, 1987, 1991, 1995, 1999 yıllarında yapılan genel seçimlerde İzmir Milletvekili olarak 5 dönem Büyük Millet Meclisi’nde İzmir’i temsil etti.

17. Dönem’de Milliyetçi Demokrasi Partisi’nden (MDP) İzmir Milletvekili olarak seçildi. MDP’nin feshi nedeniyle 1986 yılında Anavatan Partisi’ne geçti. Bu dönemde, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliği yaptı.

18. Dönem’de Anavatan Partisi (ANAP) çatısı altında tekrar İzmir Milletvekili olarak seçildi. Bu dönemde Türkiye’nin ilk kadın Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanlığını yaptı.

19. Dönem’de ANAP ile girdiği seçimlerde yine İzmir Milletvekili olarak seçildi ancak 1992 yı-lında ANAP’tan istifa ederek Doğru Yol Partisi’ne (DYP) katıldı. Bu dönemde Başkanlık Divanı

Siyasette İzmir

21. Dönem İzmir milletvekilliğine seçildiğinde ANAP çatısı altında siyaset yapmaktaydı. Bu dö-nemde Adalet Komisyonu üyeliği görevinde bulundu. Bu dödö-nemde medeni kanunun çıkması için çalıştı.

51. Hükümette (ll. Çiller Hükümeti) Devlet Bakanı, 52. Hükümette (lll. Çiller Hükümeti) Devlet Bakanı ve ilk Çevre Bakanı, 53. Hükümette (ll. Yılmaz Hükümeti) İlk kadın Turizm Bakanı, 54.

Hükümette (Erbakan Hükümeti) Devlet Bakanı, 55. Hükümette (lll. Yılmaz Hükümeti) Devlet Bakanı olarak görev yaptı.

Işılay Saygın, Devlet işlerini sivil toplum örgütleri ile işbirliği içinde yürüttü. Birçok sivil toplum örgütünde yer aldı. Bu sivil toplum örgütlerinden bazıları şunlardır: Zihinsel Özürlü Çocuklara Yardım Derneği, Türk Kadınlar Birliği, Türk Kadınlar Konseyi, Türk Kadınlar Derneği, Türk Anneler Derneği, Kadın Birliği ve Dayanışma Derneği, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, Tür-kiye Aile Planlaması Derneği, Çocukları Koruma Vakfı, Yerel Yönetim ve Dayanışma Derneği, Demokrasi Kültürünü Geliştirme ve Yaygınlaştırma Derneği, Çeşme Alper Çizgen Akat Hastane Gönüllüleri Derneği, Türk Tanıtma Vakfı (TÜTAV), Türkiye - Rusya Federasyonu Dostluk Der-neği, Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti Dostluk DerDer-neği, Uluslararası Kadınlar Dayanışma Birliği Derneği, Gençlik ve Kadın Platformu Derneği / Ankara.

Devlet Bakanlığı döneminde okuma yazma seferberliği ile 350.000 kadının okuryazar olmasını sağladı. Kadına yönelik şiddetin sonlandırılması amacıyla 14 Ocak 1998 tarihinde, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un çıkmasını sağladı. Eğitime önem veren Işılay Saygın, an-nesinin adına Fatma Saygın Anadolu Lisesi’ni, babasının adına Osman Nuri Saygın Camisi’ni yaptırdı.

4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un çıkartılması başta olmak üzere kadınlar lehine birçok çalışma yaptı. Yaptığı çalışmalardan bazıları aşağıdadır:

1- Türk Medeni Kanunu’nun soyadı ile ilgili 153. maddesinde değişiklik yapılarak kadının ev-lendikten sonra talep ettiği takdirde kocasının soyadından önce gelmek üzere kendi soyadını da kullanabilmesine imkân sağlandı.

2- 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun çerçevesinde evli kadının tek başına beyanname vererek aile birliğinden bağımsız olarak vergi mükellefi olması gerçekleşti.

142

-Siyasette İzmir’in Kadınları - I

3- Nüfus Cüzdanlarında Yer Alan “Medeni Hal” Bölümünde evli-bekâr-dul-boşanmış ifadeleri kaldırılarak, medeni durumun sadece evli veya bekar şeklinde belirlenmesi sağlandı.

4- Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’ne Dul ve Yetim Tanıtım Kartlarının “Emekliye Yakınlığı”

bölümünde yer alan “dul kadın” ve “yetim” ifadelerinin yerine “eşi, kızı, oğlu, annesi, babası”

ibarelerinin yer alması sağlandı.

5- Kimlik kartları, diploma, pasaport, sürücü belgesi gibi nüfus kütüğüne ait bilgiler içeren bel-gelerde baba adının yanı sıra anne adının da yer alması için İçişleri, Milli Eğitim Bakanlıkları ile YÖK Başkanlığı ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne 27.05.1998 tarihli bir yazı yazıldı ve böylece nüfus kütüğüne dair bilgi içeren tüm belgelerde anne adının da yer alması sağlandı.

6- 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun çıkarıldı. Aile içindeki şiddeti önlemek amacıyla hazırlanan Ailenin Korunmasına Dair Kanun, aile içinde şiddete maruz kalan kadın veya çocuk-ların şahsen başvuruları veya Cumhuriyet Başsavcısının bildirmesi üzerine Sulh Hukuk Hâkimi tarafından, mağdur tarafı korumak amacıyla verilecek tedbirleri içeren koruma kararını ve karara uyulmaması halinde verilecek cezayı düzenlemektedir. Yasa, şiddet uygulayan eşin evde ve iş-yerinde ailenin diğer üyelerini rahatsız etmemesi amacıyla belirli bir süre uzaklaştırılmasını da öngörmektedir.

7- Türk Medeni Kanunu’nun bütünüyle değiştirilmesi sürecinde kadın ve aile hukuku alanında eşitlikçi düzenlemelerin getirilmesi amacıyla çalışma yapıldı. 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 1030 maddelik yeni Medeni Kanun’da kadın erkek eşitliğine özel bir önem verildi. Birçok konudaki yasal eşitlik sağlandı. Özellikle “edinilmiş mallara katılım” konusunda 2002’den son-raki evlilikleri kapsayan önemli bir değişiklik yapıldı.

8- 2003 yılında kurulan Aile Mahkemeleri ile ilgili ilk çalışmalar Işılay Saygın’ın bakanlığı za-manında gerçekleşti.

Siyasette İzmir

Röportaj Soruları:

1- Bize kendinizi anlatmanızı istesek, neler paylaşırsınız?

1947 yılında Ankara’da doğdum. Babamın memuriyeti nedeniyle ülkemizin değişik illerinde (Elazığ, Gaziantep, Aydın, Malatya ve İzmir’de) tamamladım. 1970 yılında Dokuz Eylül Üni-versitesi (DEÜ) Mimarlık Bölümü’nden Yüksek Mimar olarak mezun oldum.

24 yaşında Buca Belediyesi’nde göreve başladım. Kısa bir süre sonra kadro açıldı İmar Müdür-lüğü görevine atandım. Seçime katılan tüm partilerin ısrarı ile Adalet Partisi’nden seçime katıl-dım. Benden başka 6 aday adayı daha vardı. Ön seçimler yapıldı. Ben Kazankatıl-dım. Yerel seçimlere Adalet Partisi’nden Buca Belediye Başkanı aday adayı olarak katıldım. Yapılan yerel seçimlerde halkın çoğunluk desteğiyle parti ayrımı yapılmaksızın herkein desteğini aldım. Buca Belediye Başkanı seçildim. Siyasette düsturum “Halka hizmet, Hakka Hizmet” idi.

1073-1980 yılları arasında iki dönem Buca Belediye Başkanlığı, 1983-1987-1991-1995-1999 yıllarında yapılan genel seçimlerde İzmir Milletvekili olarak TBMM çatısı altında beş dönem görev yaptım.

Buca Belediye Başkanı seçildiğim yıllarda kadının adı maalesef yoktu. Herhangi bir başarısızlı-ğımda bu Işılay Saygın’ın değil kadınların başarısızlığı olacaktı. O zamanlardan bugüne kadınlar çalışma hayatında hala küçümsendiği için iki kat daha fazla çalışması gerekiyor. Başarılı projelere imza attım. Kendimden çok kadınların çalışma hayatında ne kadar başarılı olabileceğini ispat-ladım.

Buca’da Hasanağa Çay Bahçesi’nin halka açılması, halka nefes alacak bir yaratılması, yeni me-zarlık yerinin temini, alt yapı çalışmaları gibi temel sorunları çözdük.

Buca Belediyesi idari sistem olarak Konak Kaymakamlığı’na bağlı müstakil bir belediyeydi. Ban-domuzdan mezbahamıza kadar her şeyimiz 75 tane de otobüsümüz vardı. 1984 yılında Turgut Özal zamanında, 3030 Sayılı Büyükşehir Yasası çıkınca Buca ilçe olmadığı için merkeze bağlandı ve Buca Şube Müdürlüğü’ne dönüştü. Halk seçilmiş belediye başkanının idaresine alıştığı için şube müdürlüğündeki memur idaresi ile mağdur oldu. Benim kanun teklifimle Menderes ve Buca ilçe olunca yeniden müstakil bir belediye kuruldu.

144

-Siyasette İzmir’in Kadınları - I

Milletvekilliğim döneminde Buca’da Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi’nin yapılması, Yıldız Ma-hallesi’ndeki Kadın ve Çocuk Hastanesi’nin yaptırılması, kadına yönelik şiddetle ilgili 4320 sayılı kanunun çıkarılması. Kadının kimliğinin kaybolmaması açısından evlenirken baba soyadını eşi-nin soyadı ile birlikte kullanma imkânını veren medeni kanunun 153. maddesieşi-nin değiştiril-mesiyle ilgili hazırladığım kanunun yasalaşması, kadınların nüfus cüzdanlarındaki boşanmış, dul ibarelerinin kaldırılarak evli ya da bekâr yazılmasının sağlanması, kadınların mağduriyetinin giderilmesi, 1005 Sayılı yasa ile vefat eden gazilerin eşlerine maaş bağlanması, doğalgazın İzmir’e getirilmesi gibi birçok yasayı hazırladım ve kanunlaştırdım. Koalisyon döneminde yasa çıkar-manın zorluğunu takdir edersiniz.

Politikayı bıraktıktan sonra annemin adına projesini kendimin çizdiği okula yaparak (Buca Fatma Saygın Anadolu Lisesi) Milli Eğitim Bakanlığı’na verdim. Ayrıca babamın adına bir mescit yap-tırıp alt katına bir halk kütüphanesi ve kadınların meslek edinme kursu alabilecekleri 2 derslik yaptırdım. Şimdi o dersliklerde Halk Eğitim Merkezi’nin desteği ile yüzlerce kadın meslek eğitimi alıyor. Ben bir yerlere gelmiş insanların birikimlerini yeni kuşaklara yardım ederek değerlen-dirmesi gerektiğini düşünüyorum. Şimdi aktif olarak politikanın içinde değilim. Zamanımı daha çok evimde kitap okuyarak, konferanslara ve dernek çalışmalarına katılarak ve bahçemdeki çi-çeklerle ilgilenerek geçiriyorum. İki uluslararası derneğin genel başkanlığını yürütüyorum. (Türk Kadınlar Konseyi Derneği Genel Başkanı, Uluslararası Kadınlar Derneği Genel Başkanı ve bütün derneklerin üyesiyim.)

2- Siyasette aktif olmanızı aileniz nasıl karşıladı?

Siyasete girmem için babam ısrarcı olmuştu, annem kendisine zamana ayıramadığım için iste-miyordu. Siyasete bir kere başladıktan sonra da artık hizmet etmeniz gerekiyor. İnsanlara yar-dımcı olabilmek güzel bir duydu.

Siyasette İzmir

3- Genellikle erkeklerin aktif oldukları siyasette, kadın olarak yer almak size ne tür duygular yaşattı veya yaşatıyor?

Toplumumuzda erkekler hayatın her alanına sahip çıkıyor. Kadınlar ise politikaya sıcak bakmı-yorlar. Eğer sıcak baksalar biz de Norveç, İsveç gibi bazı ülkelerdekine benzer şekilde siyasette yarı yarıya yer alırdık. Sonuçta nüfusun yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınlar düzen kurmak ve hayata bir an önce atılmak istiyor. Zaman içinde bunun kırılacağına inanıyorum. Bazı kadınlar bunu başarabiliyor; ama eşleri destek veriyorsa. Çünkü gerçek milletvekilliği uygulanırsa çok zor. Bekâr olmasaydım belki bu kadar başarılı olamazdım.

4- Eğer varsa karşılaştığınız engelleme veya desteklerden söz edebilir misiniz?

Ben her kesimden destek aldım. 1970’li yıllarda, öğrencilik dönemimde Buca’da bazı mahalle-lerde kadınların yarısı kara çarşaflıydı. İlçeye üniversite geldikten sonra değişim başladı. Muha-fazakâr bir yerde, üstelik 25 yaşında bir kadın belediye başkanı seçilmesi kendi seçilmişliğim açısından değil halkın tercihi açısından çok önemli. Bana sahip çıktılar. Aydın Buca halkı kadını ve erkeği ile sahip çıktılar. Ben de onları mahçup etmedim, çok çalıştım.

5- Bizimle bir anınızı paylaşmanızı istesek.

Öyle çok anım var ki, hangisini anlatsam.

İlk Belediye Başkanı aday adayı olduğumda “Karıdan, kızdan başkan olur mu, eksik etek” diye karşı çıkan insanlar oldu. Buca’da bir beyefendi, esnaf bir arkadaşımız, “Bu kız kazanırsa bıyık-larımı keserim” demişti. Kazandıktan sonra gittim “Lütfen sözünüzü yerine getirin” dedim, çok mahcup oldu ve bıyıklarını kesti ve biz sonra çok iyi dost olduk.

Belediye başkanlığım sırasında bir gün öğlen personel yemeğe çıkmış ben de makamımda çalı-şıyorum. İstanbul’da yaşayan bir beyefendi geldi. Atları varmış ve onlar için aldığı arazinin üze-rine gecekondular yapılmış. O da vilayetten yıkım kararı almış ve kararın uygulanması için belediyeye gelmiş. Ben o zaman 25 yaşında ve kısa saçlıyım. Odaya girdi ve “Kızım, başkan

ne 146 ne

-Siyasette İzmir’in Kadınları - I

rede?” dedi. Ben de bağırarak konuştuğu için “Başkan yok” dedim. Adam gitti. Sonra bunu kua-förüme anlattım, o da bana “Saçınızı topuz yapalım, bu sizi olgun gösterir” dedi. Bir ay sonra bu beyefendi yine geldi ve benim başkan olduğumu da öğrenmiş, başkanım diyerek sorununu anlattı. Ben de “Saçımın topuzundan Başkan oldum” dedim, gülüştük.

Belediye başkanlığı halka yakın olduğun sürece çok zor ama bir o kadar da güzel bir görev.

Yine bir gün 55-60 yaşlarında bir adam gelip, özel konuşmak istediğini söyledi. “Buyurun”

dedim. Bana parasının olduğunu fakat yalnız olduğunu, ona uygun birini bulmamı istediğini söyledi. Ama bulacağım kişinin yoksul olmasını istediğini ifade etti. Bana başka bir zaman gelen biri de, kocası ölmüş ve abisinin yanında kalan ama çok da huzuru olmayan bir kadından söz edilmişti. Mağdur kadın ile amcayı bir araya getirdim. Birbirleriyle yaklaşık 10 dakika konuş-tuktan sonra amca bana “Münasip” dedi ve hemen kalkıp Kemeraltı’na düğün alış verişine git-tiler. Kısa bir süre sonra evlendiler, çok da mutlu oldular. Benim için enteresan bir olaydı.

Belediye başkanı olduğunuzda o kadar farklı istekle karşılaşıyorsunuz ki halkın her olayının içe-risindesiniz.

Gürçeşme Lisesi’nin önü hem virajlı hem de çift yönlü bir yoldu ve sık sık kaza oluyordu. İmar planında da yol huzurevinin bahçesinden geçiyordu. Allah rahmet eylesin İhsan Alyanak’a ko-nuyu anlattım. O da bana “Işılay, ben bunu bizimkilere anlatamam, sen bildiğini yap” dedi. Ne yapacağıma baktım, o bütün Alsancak Kilisesi’nin duvarını yıkıyor, ben de kendi kendime “Ben niye yapmıyorum?” dedim. Sonra bir gece iş makinelerini aldım, işçilerle de önceden sözleştik, gece bir’de Gürçeşme Lisesi önünde buluştuk. Dozer ve grayderle Gürçeşme Huzurevi’nin bah-çesine girip, imar planının yolunu açtık. Sabah saat yedide, yolu tamamen açmıştık. İşçileri eve uyumaya gönderip Belediyeye geldim. Telefon çaldı, karşımda İhsan Alyanak. “Asil Türk kızı, seni alnından öpüyor, kutluyorum” dedi. Ben şoktayım. Sonra, “Sen kazıkları çak, Gürçeşme Huzurevi’nin duvarını ör ben de akşam asfaltı döker geçerim” dedi. Böylece yol açıldı. Şimdi

Siyasette İzmir

148

-Siyasette İzmir’in Kadınları - I

Benzer Belgeler