• Sonuç bulunamadı

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde tem-yiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacılar asıl ve birleşen dava ile; 52 parsel sayılı taşınmazda pay-daşlardan olan ...’nin 1140/5040 hissesini davalının 08.10.2007 tarihinde 5.000,00-YTL ile satın aldığını, 52 parsel sayılı taşınmazın imar uygu-laması ile 1778, 1781, 1783, 1785 ve 1580 nolu parsellere gittiğini, bu parsellerdeki ... hissesini de, 06.05.2008 tarihinde davalının satın aldığını, kendilerinin paydaş olmasına rağmen bu satışların bildirilmediğini, res-mi satış bedelleri ile satış harç ve masraflarının toplamını ödemeye hazır olduklarını ileri sürerek, 52 parsel sayılı taşınmaz ile imar uygulaması so-nucu oluşan 1778, 1781, 1783, 1785 ve 1580 parsel sayılı taşınmazlardaki davalının tüm payının iptali ile davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkeme; davacı ... yönünden davalının ...’den satın aldığı 1140/5040 hissenin şufa bedelinin satış bedeli 200.000-TL ve tapu masrafı 250-TL olmak üzere toplam 200.250-TL olduğu ancak, diğer davacı ..., davasını ...’nin hissesinin satışından itibaren uzun süre (15 ay) geçtikten sonra açtığından davalının ...’den satın aldığı 1140/5040 hissenin şufa be-delinin davacı ... yönünden (birleşen davanın dava tarihi itibariyle hisse değeri olan) 214.643,55-TL.ye 250-TL.’lik tapu masrafı da eklenilmek su-retiyle toplam 214.893,55-TL olduğu sonucuna varıldığı, her iki davacının ...’nin hissesi yönünden şufa bedelinin 5.250-TL olması yönündeki talep-lerinin yerinde görülmediği, davalının gerek ...’den gerekse ...’den temlik ettiği hisseler yönünden takdir edilen toplam şufa bedellerini yatırmaları için 25.01.2011 tarihli duruşmada ayrıntılı kesin süre verilmesine rağmen, davacı ...’nin takdir edilen şufa bedelini depo ettiği gerekçesi ile davasının kabulüne ve 52 parsel sayılı taşınmazdan imar ve ifraz işlemleri sonucu oluşan .... Köyü 1842, 1843, 1850 ve 2064 parsel sayılı taşınmazlardaki davalı ...’nın hisselerinin tapu kaydının şufa hakkının kullanılması nede-niyle iptali ile bu hisselerin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline; bir-leşen davanın davacısı ...’nin ise şufa bedelini kesin süre içerisinde depo etmemesi nedeniyle davasının reddine karar vermiştir.

Taraf vekillerinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda açık-lanan gerekçelerle bozulmuştur.

Yerel mahkeme diğer hususlara uymakla birlikte bozma ilamına di-renme gerekçesi olarak; uyuşmazlığın 52 parsel sayılı taşınmazda, davalı ...’nın ...’den satın aldığı 1140/5040 hissenin şufa bedelinin ne kadar ol-duğu hususuna ilişkin bulunol-duğu, Yargıtay bozma ilamında ikinci bozma sebebi olarak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 734. maddesi gereğince, şufa bedelinin tapuda gösterilen satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderinden ibaret olduğu ve tapuda işlem yapan davalının kendi mu-vazaasına dayanamayacağı gösterilmiş ise de; bozma öncesi verilen ge-rekçeli kararda da açıklandığı üzere, davalı ...’nın dosyaya sunduğu ve kendisinin 200.000-TL banka kredisi kullandığına dair banka ekstresi ile kendisinin ...’ye 08.10.2007 tarihinde (52 parseldeki hissesinin temlik ta-rihinde) 200.000-TL havale ettiğine dair banka dekontundan davalı ...’nın ...’nin 52 parseldeki hissesini gerçekte 200.000-TL.ye satın aldığını yazılı olarak ispat ettiği, bozma ilamında belirtildiği gibi, tapuda işlem yapan davalının kendi muvazaasına dayanamayacağı genel hukuk prensibi ola-rak kabul edilse dahi Yargıtay bozma ilamındaki görüşün aksine, taşınmaz (hisse) satış bedelinin, tapuda gösterilen bedel olarak kabul edilmesinin TMK.’nın 734/2. maddesi gereğince yasal bir zorunluluk olmadığı, çünkü TMK.’nın 734/2. maddesine göre, “Önalım hakkı sahibi, adına payın tes-ciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hakim tarafından belirlenen süre içinde hakimin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlüdür.” denildiği, madde metninde, satış giderlerinin puda gösterilen giderler olacağının belirtildiği, ancak satış bedelinin ta-puda gösterilen satış bedeli olacağı açıkça belirtilmediğinden satış bedeli olarak gerçek satış bedelini esas almanın yasa hükmüne de aykırı olmadı-ğı, davalı ...’nın ...’den satın aldığı hissenin 200.000-TL.’ye satın alındığı dosyadaki banka kayıtları ve dekont ile sabit iken, bu hissenin tapuda gös-terilen emlak beyan değeri olan 5.000-TL bedelle yani gerçek değerinden 40 kat daha düşük bedelle şufa hakkını kullanmayı istemek açıkça hakkın kötüye kullanılması olup, hakkın kötüye kullanılmasını hukuk düzeni ko-rumayacağı gibi, bir hissenin sırf tapuda emlak beyan değeri üzerinden satışının yapılması nedeniyle gerçek bedelinden 40 kat daha düşük bedelle şufa hakkının kullanılmasına izin vermenin hakkaniyete de uygun olmadı-ğı sonucuna varıldıolmadı-ğından, satış bedelinin tapuda gösterilen bedel olması gerektiği yönündeki bozma ilamına bu bozma sebebi yönünden uyulma-dığı gerekçesi ile her iki davacı için (...’den gelen hisse yönünden) şufa bedeli temlik tarihi itibariyle ve gerçek bedel olarak hesap edilerek ... ile

...’den davalıya intikal eden dava konusu ... Köyü 1842, 1843, 1850 ve 2064 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin toplam şufa bedelinin, davacılardan ... yönünden 113.756,15-TL, davacılardan ... yönünden ise 111.117,86-TL olduğu; belirlenen şufa bedelleri depo edildiğinden, 1850 ve 2064 parsel sayılı taşınmazlar yönünden eşit oranda her iki davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; davacılar Nihat ve ...’nin hissedar olmadıkları 1842 ve 1843 parsel sayılı taşınmazlar yönünden aktif husumetleri olmadığından dava-nın reddine karar vermiştir.

Direnme kararını taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, önalım bedelinin be-lirlenmesinde tapudaki satış bedelinin mi yoksa temlik tarihi itibariyle hesaplanan (davalının ödediğini iddia ettiği) gerçek bedelin mi esas alın-ması gerektiği noktasında toplanmakta olup; Kurulda yapılan görüşmeler sonunda çoğunlukça, dosya içeriği ve toplanan deliller uyarınca TMK’nın 734. maddesinde düzenlendiği ve Özel Daire bozma kararında belirtildiği gibi önalım bedelinin belirlenmesinde esas alınacak satış bedelinin tapu-daki satış bedeli olarak anlaşılması gerektiği kanaatine varılmıştır.

Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında bir kısım üyelerce, paylı mülkiyete tabi taşınmazda pay satın alan davalının, dava konusu payı ta-puda gösterilen 5.000-TL bedelle değil, 200.000-TL bedelle satın aldığını savunarak buna ilişkin belge sunduğu ve tanık dinlettiği; burada bedelde muvazaa iddiasının işlemin tarafına değil üçüncü kişi olan davacıya karşı ileri sürüldüğü, bu iddianın her türlü delille kanıtlanabileceği, uyuşmazlı-ğın çözümünde 05.05.1993 tarih, 1992/6-761 E., 1993/192 K. sayılı Hu-kuk Genel Kurulu kararının dikkate alınması gerektiği, bu nedenle Yerel Mahkeme kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de, Kurul çoğunluğunca yukarıda ve bozma ilamında belirtilen nedenlerle bu görüş benimsenmemiştir.

O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BO-ZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilme-sine, 06.04.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

_ ._ ._ ._ ._ ._ ._ ._

_ ._ ._ ._ ._ ._ ._ ._