• Sonuç bulunamadı

1.4. Peb Sisteminin Ülkelere Göre Uygulanma Şekilleri

1.4.5. Hollanda

(kaynak ) Bütçe sürecinde Maliye Bakanlığı, Merkezi Planlama Örgütü ve Sayıştay’ın birlikte görev aldığı Hollanda’da (Oral, 2005:83,83), performansın sistematik olarak ölçülmesi ile ilgili ilk gelişmeler 1976 yılında “Devlet Bütçeleme ve Muhasebe Kanunu” ile başlamıştır. Bu kanunda uygun olan alanlarda performans göstergeleri oluşturulmasına yer verildiği, ancak bu girişimlerin uzun süre bugünkü kadar gelişmiş ve kapsamlı bir şekilde uygulanmadığı belirtilmektedir (Mol ve Krujif, 2004:1; aktaran: Oral, 2005:84).

1993 yılında Maliye Bakanlığı bütçenin sınırlarını belirleyebilmek için bir çalışma gurubu oluşturmuştur. Bu çalışma gurubunun asıl amacı yeni bir bütçe sistemi oluşturmak ve çalışma soncunda bu konuyla ilgili önerilerde bulunmaktır. Çalışma gurubunun çalışmaları sonucunda bütçeleme sürecinde köklü değişiklikler öngörülmüş (Blöndal ve Kristensen, 2002:44; aktaran; Oral, 2005:81-105) ve 1999 yılında hükümet tarafından parlamentoya bütçe dokümanlarının sunumunda, yapısında ve içeriğinde önemli değişiklikleri öngören ve bütçe dokümanlarını ve sürecini daha politika odaklı ve bu konuda daha fazla bilgi üreten bir süreç haline getirmeyi hedefleyen bir teklif sunulmuştur. Bu teklifin ardından yapılan çeşitli düzenlemeler çerçevesinde Hollanda’da günümüzde uygulanan PEBS’e geçilmiştir. Bu konuda her geçen yıl yeni düzenlemeler yapılarak oluşturulan sistem geliştirilmeye çalışılmaktadır (Oral,2005:84,85).

Hollanda’da uygulanmakta olan PEBS diğer ülkelerdekine benzer şekilde performans yönetimi anlayışıyla beraber yürütülmektedir. Ayrıca sistem ABD’de olduğu gibi programların üzerine oturtulmuş, bütçe döngüsünün politika ve hedeflere odaklı bir hale getirilmesi için kurulan yeni sistem, yeni dokümanlar oluşturmak yerine, bütçe sürecini ve dokümanlarını değiştirmek yoluyla oluşturulmuştur. Bu da sistemin mümkün olduğunca basit bir sistem olmasını sağlamıştır. Az bir zaman zarfında iyi bir sistem yaratmayı başarmış olan Hollanda PEBS programlar üzerine oturmuştur. Ancak bu başarıda daha önce performans yönetimine ilişkin olarak yapılan düzenlemelerin ve politikacıların kararlılığının katkısının olduğu da göz ardı edilmemelidir (Oral, 2005:106).

Hollanda hesap verebilirliği sağlamak için Yeni Zelanda gibi ülkeler tarafından da benimsenmiş bir yöntem olan politika yapan birimleri uygulama birimlerinden ayırmayı seçmiştir. Bu yöntemin altında, devlet sistemini özel sektördekine benzeyen bir sistem haline getirmek, devletin hak sahibi olduğu ve politika birimlerinin devletin temsilcisi olduğu, devletin politika hedeflerine ulaşabilmek için uygulama birimlerinden çıktı satın aldığı, bu konumundan dolayı uygulama birimlerini kontrol etme ve onlardan hesap sorma yetkisi olduğu fikri yaratmaktadır. (Oral, 2005:106). Hollanda’da orta vadeli planlar ve stratejik planların aksine politika oluşturulması ve uzun vadeli hedeflerin ve önceliklerin belirlenmesi siyasi süreçle birleştirilmiştir (Oral, 2005:86). Ayrıca sistemde hesap verme sorumluluğunu gerçekleştirme aracı olarak performans sözleşmeleri kullanılmaktadır. Çekirdek bakanlık ile bünyesindeki ajans arasında çıktıların miktarı, kalitesi gibi konular üzerine performans sözleşmeleri yapılmaktadır. Ancak bu konuda Hollanda’nın yapması gereken daha çok düzenleme vardır. Öncelikle sözleşme modelini benimsemek ajanslar için zorunluluk değildir. Ayrıca sözleşmede belirlenen performansa uyulmadığı zaman uygulanan bir yaptırım bulunmamaktadır. Bu konuda yapılan tek yaptırım aracı kamuoyunun tepkisini alabilecek, kamuya açık olan ajansların performans sonuçlarını içeren ajans yıllık raporlarıdır (Oral, 2005:106). Tahakkuk esaslı muhasebeye geçiş yönünde çalışmaların sürdürüldüğü Hollanda’da şu an yürütülmekte olan çalışmalar sonlandırıldığında bütçenin ve hesap vermeyi sağlayan dokümanların yapıları performans ve sonuç odaklı hedefle ilgili olarak tekrar ayarlanacaktır. Bütçe maddeleri 600’den 200’lere inecektir. Her bir bakanlığın bütçesi belirlenecek unsurları50 içerecektir (Kristensen ve diğ., 2002:23).

Günümüzde Hollanda’nın OECD ülkeleri arasında PEB konusunda en başarılı ülkelerden biri olarak ön plana çıktığı belirtilmektedir (Oral, 2005:85). OECD ülkeleri arasında gerçek anlamda PEB’yi uygulayan ve bütçe ödeneklerini çıktı ve sonuçlara bağlamayı başarabilen çok az ülkeden biri olarak gösterilmekte olan Hollanda’nın kısa bir zaman sürecinde sağladığı başarının sebebi olarak, PEBS’e geçiş ile ilgili reformların, performans yönetimine geçiş yönünde yapılan reformların ve hesap verebilirlik ile saydamlığın artırılmasına yönelik reformların birlikte yapılmasının etkili olduğu vurgulanmaktadır. (Oral, 2005:105)

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE YÜKSEK ÖĞRETİM SİSTEMİ, VAKIF ÜNİVERSİTELERİ VE PERFORMANS ESASLI BÜTÇELEME SİSTEMİNİN UYGULANIŞI

2.1. Türkiye’de Yüksek Öğretim Sistemi

Üniversite, bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte-enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur (Tek, 1987). Yükseköğretimin topluma kazandıracakları; iktisadi büyüme, gelir dağılımını iyileştirme, sosyal adalet, demokrasi ve güvenlik olarak özetlenebilir (Aydoğan, 2009). Gelişmekte olan ülkelerde ise bilimin uluslarüstü yapısı sayesinde dünyadaki gelişmeleri hem en yakından takip eden hem uygulayıcı olan hem de farklı alanlarda uygulayıcıları yetiştiren kurumlar olarak topluma kazandıracakları büyük önem arz etmektedir.

Türkiye’de yükseköğretim sistemi 1981 yılında yürürlüğe giren 2547 sayılı ‘Yükseköğretim Kanunu’ kapsamında yürütülür ve yükseköğretim sistemi tüm ortaöğretim üstü (post-secondary) eğitim programlarını kapsamaktadır: önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora programları. Hem devlet üniversiteleri hem de özel kâr amacı gütmeyen vakıf üniversiteleri aynı yükseköğretim kanunu ile yönetilirler. Yükseköğretim üst kuruluşları Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Üniversitelerarası Kurul (ÜAK)’dur (Durman, 2007). Bugün Türkiye’de; 103’ü devlet, 62’si vakıf olmak ve 7’si Vakıf Meslek Yüksekokulu olmak üzere üzere toplam 172 üniversite bulunmaktadır. Üniversiteler toplamı hariç, 2002–2010 öğretim yılları itibariyle üniversitelere bağlı 630 yükseköğretim birim sayısı bulunmaktadır. 2006 yılından itibaren yıllar bazında kurulan üniversite, fakülte, yüksekokul ve enstitü sayıları Tablo 3’de yer almaktadır (Milli Eğitim Bakanlığı, 2010).

Tablo 3’e göre 2006 yılında 15 devlet üniversitesi, 1 vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 16 üniversite kurulmuş, bunu 17 devlet üniversitesi ve 5 vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 17 üniversite ile 2007 yılı takip etmiştir. 2008’de toplam 15 üniversite kurulurken, 2009’da da 9 üniversite kurulmuştur. 2010’da hiç üniversite kuruluşu olmamış, sadece fakülte, yüksekokul ve enstitü sayılarında artış olmuştur.

Tablo 2. 1. 2006 Yılından İtibaren Kurulan Üniversite, Fakülte, Yüksekokul ve Enstitüler

2006 YILI

ÜNİVERSİTE FAKÜLTE Y.OKUL ENSTİTÜ TOPLAM

DEVLET ÜNİ. 15 25 7 39 86 VAKIF ÜNİ. 1 5 2 2 10 TOPLAM 16 30 9 41 96 2007 YILI DEVLET ÜNİ. 17 46 9 39 111 VAKIF ÜNİ. 5 31 6 12 54 TOPLAM 22 77 15 51 165 2008 YILI DEVLET ÜNİ. 9 43 7 19 78 VAKIF ÜNİ. 6 32 8 12 58 TOPLAM 15 75 15 31 136 2009 YILI DEVLET ÜNİ. - 17 16 3 36 VAKIF ÜNİ. 9 59 8 24 100 TOPLAM 9 76 24 27 136 2010 YILI DEVLET ÜNİ. - 25 19 18 62 VAKIF ÜNİ. - - 3 3 TOPLAM - 25 22 18 65

Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı, 2006 yılından itibaren kurulan üniversite, fakülte, yüksekokul ve enstitüler.