• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ÖRGÜT KÜLTÜRÜ

1.5. Örgüt Kültürü Ġle Ġlgili Model ve YaklaĢımlar

1.5.5. Hofstede Modeli

Geert Hofstede‟nin Türkiye‟nin de içinde bulunduğu 40 ülkedeki IBM Ģirket çalıĢanlarını kapsayan iĢe iliĢkin değerler ve tutumlarla ilgili araĢtırması, literatür de en çok bilinen çalıĢmalar arasında yer almaktadır. IBM Ģirketlerinde topladığı ve IBM‟in baskın kurum kültürünün verilerinden arındırılmıĢ verileri incelemiĢ; bunun sonucunda da ülkeler arasındaki kültürel farklılıkları istatistiksel olarak ayırmayı baĢarmıĢtır. Kültürü tanımlarken Piramit Modeli adını verdiği bir model kullanmıĢtır. Hofsede aĢağıdaki Piramit Modelinde de insan-kültür iliĢkisini göstermiĢtir. Bu piramit KiĢilik, Kültür ve Ġnsan doğası katmanlarından oluĢmaktadır (Ünal, 2012:130–131):

Kişilik

Piramidin en üst katmanını oluĢturan bu faktör kiĢiye özeldir. ÖğrenilmiĢ ve daha önceki nesillerden miras kalmıĢtır.

37 Kültür

Piramidin orta katmanı “kültür” belirli bir grup veya kategorideki insanlara özeldir. ÖğrenilmiĢtir, ancak daha önceki nesillerden gelmemiĢtir. Hofstede‟nin araĢtırmalarının odak noktası da bu katmandır.

İnsan Doğası

Piramidin en alt katmanını oluĢturan insan doğası tüm insanlarda ortaktır. Evrenseldir ve önceki nesillerden günümüze aktarıldığı kabul edilir. Ġnsan doğası sonradan öğrenilmemiĢtir.

ġekil 3: Hofstede‟in Piramit Modeli Kaynak: Ünal (2012, s.131)

Hofstede, örgüt kültürüne iliĢkin değer ve uygulamaların, toplum kültüründen etkilendiği tezi üzerinde durmaktadır. Bu çalıĢmasında, ilk baĢlarda en çok üzerinde durduğu katman olan kültürel değerlerin dört boyut altında toplandığını ileri sürmüĢ, daha sonra bunlara bir boyut daha eklemiĢtir. Bu boyutlar bireycilik-toplumculuk, güç mesafesi, belirsizlikten kaçınma, erkeklik-diĢilik, uzun dönemli planlamadır (Erkmen, 2010: 71–72; Ünal, 2012: 131).

Hofsetede‟ye göre kültür, beklendiği gibi insanlar arasında dayanıĢma ve sinerji oluĢturan bir etken değildi. Tam aksine birçok anlaĢmazlığın kökeninde kültürel farklılıklar yatıyordu. Hofstede‟ye göre kimi zaman çok ciddi krizlere bile yol açabilen

KiĢilik

KÜLTÜR

38

bu farklılıkların doğru Ģekilde yönetilmesi gerekirdi. Bu da ancak kültürel farklılıkların objektif ve sayısal olarak ölçülebilmesi ile mümkün olabilirdi. Hofstede‟ye göre kültürün beĢ boyutu aĢağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır (Erkmen, 2010: 71–74; Ünal, 2012: 132–135; Sargut, 2001:180–185):

Bireycilik-Toplumculuk

Kültürün üyeleri kendilerini grup üyelikleri dıĢında kendilerini nasıl tanımladıklarıdır. Bireyci kültürlerde, insanların kendi kiĢiliklerini geliĢtirmeleri, göstermeleri ve kendi iliĢkilerini seçmeleri beklenir. Bireyciliğin yüksek olduğu toplumlarda ve örgütlerde birey, öncelikle kendi çıkarlarını ve hedeflerini düĢünür. Örgütsel sistem ve süreçlerin iĢleyiĢi de, bireysel performansı teĢvik edici yöndedir. Toplulukçu kültürlerde ise, insanlar çoğunlukla aile, dini grup, yaĢ grubu, bir kent veya bir meslek gibi uzun süreli grupların üyeleri olarak tanımlanır ve diğer insanlar arasında buna göre hareket ederler.

Büyük Güç Ayrılığı-Küçük Güç Ayrılığı

KuruluĢ veya örgütlerin daha az güçlü üyelerinin gücün eĢit olmayan bir Ģekilde dağıtılmasını ne kadar bekledikleri ve kabul ettikleridir. Güç mesafesinin yüksek olduğu kültürlerde, statü farklılıkları ve merkeziyetçi yönetim anlayıĢı dikkat çekicidir. Daha az güçlü olanlar otokratik veya ataerkil güç iliĢkilerini kabul ederler. Daha alt konumdakiler resmi, hiyerarĢik konumlarına bağlı olarak diğerlerinin gücünü tanırlar. Küçük güç uzaklığı olan kültürlerde (örneğin Avustralya, Avusturya, Danimarka, Ġrlanda, Yeni Zelanda) insanlar daha istiĢari veya demokratik güç iliĢkileri bekliyor ve kabul ediyorlar. Bu yüzden, büyük güç uzaklığına karĢı küçük güç uzaklığı bir kültürün amacını “gerçek” güç dağılımını ölçmez veya ölçmeye çalıĢmaz, insanların güç farklılıklarını nasıl algıladığını ölçer.

Belirsizlikten Güçlü Sakınma-Zayıf Sakınma

Bir topluluğun üyelerinin bilinmeyenler hakkında ne kadar endiĢeli olduğu ve bunun sonucu olarak da belirsizliği en aza indirerek endiĢeyle ne kadar baĢa çıkmaya çalıĢtıklarıdır. Belirsizlikten kaçınmanın yüksek olduğu kültürlerde, belirsizliğe karĢı (örneğin din ve gıda hakkında) korku ve kaygıyla yaklaĢılarak, risk almaktan kaçınılır. Resmi olarak yapılandırılmıĢ etkinlikler tercih edilir ve çalıĢanlar mevcut iĢverenleriyle daha uzun süre birlikte kalma eğilimindedir. Bu tür kültürlerde merkezileĢmenin de az olduğu görülmektedir. StandartlaĢma ve uzmanlaĢma düĢük düzeydedir. Belirsizlikle

39

baĢ edebilme eğilimi azaldıkça merkezîleĢmenin arttığı, standartlaĢma ve uzmanlaĢma eğiliminin de arttığı dikkat çekmektedir. Belirsizlikten kaçınmanın düĢük olduğu toplum ve örgütlerde ise, belirsizlik normal yaĢamın bir gereği olarak kabul edilerek, belirli düzeylerde riskler üstlenilir.

Erkeksi Karakter-Dişi Karakter

Geleneksel erkek veya kadın değerlerine verilen değerdir. Sözde “feminen” (kadınsı) kültürlerde paylaĢma, dayanıĢma, arkadaĢlık, grup birliği ve beraberliği, güvenli iletiĢim kurma, empati gösterme, zayıf olanın yanında yer alma ve iĢ güvenliği gibi kadın rolleri ile değerler ön plana çıkar. Sözde “maskülen”(erkeksi) kültürlerde, insanlar (erkek ya da kadın) rekabetçilik, kararlılık, tutku, refahın birikmesi ve maddi mal varlıklarına değer verirler. Erkeklik özelliği gösteren kültürlerde baĢarı, güç, rekabet, para, mücadele, hırs, dayanıklılık gibi erkek rolleriyle özdeĢleĢmiĢ değerler önem kazanır. Türk toplumu beklenilenin aksine diĢilik özelliği erkeklik özelliğine göre daha fazla olan bir toplumdur.

Kısa Dönem Odaklanma-Uzun Dönemli Planlama

BaĢlangıçta Hofstede, kültürün dört farklı boyutundan söz etmiĢti. Ancak Michael Harris Bond ve arkadaĢları tarafından beĢinci bir boyut ortaya atılmıĢtır. Hofstede‟nin batılı değerlere fazla ağırlık vermesine getirilen eleĢtiri sonucu Doğu sentezini temsilen sonradan Hofstede tarafından modele eklenmiĢtir. Uzun dönem odaklanmaya karĢı kısa dönem odaklanma olarak adlandırılmıĢtır. Uzun dönem odaklı toplumlarda, insanlar geleceği etkileyen hareket ve tavırları değerli bulurlar, devamlılık/azim, tutumluluk ve utanç bunlardandır. Bu hareket ve tavırların değerli görülmesinin nedeni gelecek kaygısıdır. Ġnsanlar geçmiĢ veya günümüzle ilgili hareket ve tavırları değerli bulurlar.