B. İLMÎ ŞAHSİYETİ ve ESERLERİ
4. Hocaları
Basra, el-Aòfeş’in yaşadığı dönemde, ömürlerini ilim araştırmalarına hasretmiş seçkin âlimlerin bol olduğu bereketli bir şehirdi. Bununla beraber müellifimizin ciddi anlamda dizinin dibinde oturup ders aldığı hocası Síbeveyh’tir. Onun dışındaki hocalarından nasıl ders aldıklarıyla ilgili tabakât kitaplarında geniş bilgi bulunmamaktadır. Síbeveyh’in ders aldığı hocalarından el-Aòfeş’in de ders aldığı yönünde meşhur bir kayıt mevcuttur.194 İşte bu kayda binaen Síbeveyh’in hocalarını, el-
Aòfeş’in de hocası olarak kabul edilmesi uygun görüldü. Bu kriterler çerçevesinde el- Aòfeş’in hocalarını vefat tarihleri baz alınarak (vefat tarihi bilinmeyenler alfabetik olarak ilk önce zikredildi) sıralandı.
1) Ebÿ MÀlik
Tam adı, Ebÿ MÀlik èAmr b. Kerkere en-Numeyrí olup vefat tarihi bilinmemektedir. Òuluúu’l-insÀn, KitÀbu’l-òayl ve ilk eserlerden sayılan en-NevÀdir’in sahibidir.195 ‘MeèÀni’l-Úur’Àn’da Ebÿ MÀlik’in ismi geçmemektedir. el-Aòfeş’in Ebÿ
MÀlik en-Numeyrí’den ders aldığını tabakât kitaplarından öğrenmekteyiz.196
Şunu da kaydetmeliyiz ki, tabakât kitaplarında Ebÿ MÀlik en-Numeyrí ve Ebÿ Óayye en-Numeyrí diye iki ayrı şahıstan bahsedilmektedir. Birisi yukarıda sözü edilen Ebÿ MÀlik en-Numeyrí’dir. Bu zattan bahseden kaynakların en eskisi Ebu’ù-Ùayyib (ö. 351/922)’dir.197 Daha sonra el-Úıfùí (ö. 242/1248) Ebu’ù-Ùayyib’in zikretteiği söz
konusu bilgiyi almış ve el-Aòfeş’in tercüme-i halini yazdığı yere eklemiştir.198 Sonraki
dönem tabakât yazarlarından es-Suyÿùí de el-Muzhir’de bu bilgiyi zikretmiştir.199
194 İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, 133.
195 el-Úıfùí, a.g.e., II/40; İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 49; Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., s. 68. 196
es-Suyÿùí, el-Muzhir, II/405; Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., 68. 197
Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., 68. 198 el-Úıfùí, a.g.e., II/40. 199 es-Suyÿùí, el-Muzhir, II/405.
Ebÿ Óayye en-Numeyrí’ye gelince, onu Ebu’l-Ferec el-EãfehÀní (ö. 356/967)’den öğrenmekteyiz. O, Ebÿ Óayye en-Numeyrí’nin200 hayatını anlattığı yerde
şu senedi bize nakleder: Bana Muhammed b. Òalfe Vakíè haber verdi. Ona Muhammed b. Ali b. Óamza anlatmış. Ona da Ebÿ Osman el-MÀziní anlatmış. Ona da Saèíd b. Mesèade el-Aòfeş şu diyalogu nakletmiş: Ebÿ Óayye en-Numeyrí bana Kaderíler ne diyorlar biliyor musun? diye sordu. Ben de, bilmiyorum deyince, şunu anlattı: Diyorlar ki, Allah kullarını gücü yetmeyenle mükellef kılmaz. Ellerinde olmayanı da onlardan istemez. Vallahi Kaderíler doğru söylüyorlar, ancak ben onların dediği gibi demiyorum.201
Gördüğümüz gibi, Ebÿ MÀlik en-Numeyrí ve Ebÿ Óayye en-Numeyrí diye iki benzer isimli şahıs el-Aòfeş’e hocalık yapmıştır. Bunların birbirine karıştırılıp karıştırılmadığı hususunda bir şey bilmiyoruz.
2) Ebu’s-SemmÀl
Tam adı, Ebu’s-SemmÀl Úanèab b. Ebí Úanèab el-èAdeví el-Baãrí’dir. el-Aòfeş, MeèÀni’l-Úur’Àn’da naklettiği bir kırâatin Ebu’s-SemmÀl’a ait olduğunu ifade etmiştir. O, Ebu’s-SemmÀl’ın fasih birisi olduğunu söylemiştir.202
MeèÀni’l-Úur’Àn’daki Ebu’s- SemmÀl ile ilgili söz konusu nakli, èAbd’ul-Emír delil saymış ve Ebu’s-SemmÀl’ı el- Aòfeş’in hocaları arasında zikretmiştir.203
3) Ebÿ Şimr
Ebÿ Şimr el-Muètezilí, Mürcie204 imamlarındandır.205 Ebÿ Şimr’in yaşadığı devir
Mu’tezile akınının yaygınlaşmaya başladığı bir dönemdi. Tabakât kitaplarının
200 Tam adı, Ebÿ Óayye el-Heyåem b. er-Rabíè b. ZurÀre b. Keåír b. CÀnib b. Kaèb b. MÀlik b. èÁmir en- Numeyrí (ö. 183/800)’dir. Emevî ve Abbâsî devletlerinin muòaêram şairidir. Basra sakinlerindendir. Sakarlık gibi bazı negatif yönleriyle tanınmaktadır. bk. Ali b. Huseyn b. Muhammed Ebu’l-Ferec el- EãfehÀní, el-EàÀní, nşr. èAbdu’l-Emír Ali MihennÀ, DÀru’l-Kutubi’l-èİlmiyye, Beyrut-1986, XVI/331. 201
Ebu’l-Ferec el-EãfehÀní, a.g.e, XVI/332. 202 el-Aòfeş el-Evsaù, MeèÀni’l-Úur’Àn, s. 217. 203 el-Verd, a.g.e., s. 50-51.
204
Mürcie, bir mezhep ekolüdür. Büyük günah işleyen müminlerin azaba maruz kalmayacağını, onların durumlarının olduğu şekliyle, Allah’a irca edilmesi gerektiği yönündeki düşünceyi savunanmaktadır. Mürcie, diğer İslâm mezheplerinde olduğu gibi belli bir imam veya otorite etrafında kurulmuş bir mezhep değildir. O, İslâm dünyasında meydana gelen siyasi ve sosyal gelişmelere paralel biçimde
anlattığına göre müellifimiz, Ebÿ Şimr’e izafe edilen Kaderiyye mezhebinin görüşlerini benimsemiştir.206
4) ÓammÀd b. ez-ZibirúÀn
ÓammÀd b. ez-ZibirúÀn Basra’nın meşhur şiir ravilerinden birisidir. Kendisine ÓammÀdu’r-RÀviye de denmiştir. Vefat tarihi bilinmemeketedir.207
el-Aòfeş büyük bir dilci oluşunun yanı sıra hem de şiir râvîsidir.208 Bu alandaki
rivâyetlerini, Basra ravilerinden olan ÓammÀd b. ZibirúÀn’dan aldığı söylenir.209 Ona
el-Aòfeşu’r-RÀviye denmesinin sebebi de budur. 210 İbnu’n-Nedím, el-Belòí’nin “FeøÀilu’l-ÒurasÀn” adlı kitabından naklen, el-Aòfeş’in ez-ZibirúÀn’dan şiir rivâyetinde bulunduğunu kaydetmiştir.211
5) HişÀm b. èUrve (ö. 146/763)
Tam adı, Ebu’l-Munõir HişÀm b. èUrve b. Zubeyr’dir. HişÀm b. èUrve tabiinden olup, sözüne güvenilir bir hadis ravisidir.212 Bazı kaynaklar el-Aòfeş’in HişÀm b. èUrve’den haber verdiğini kaydetmiştir.213
6) èÍsÀ b. Ömer (ö. 149/766)
Tam adı, èÍsÀ b. Ömer eå-æeúafí el-Baãrí en-Naóví’dir. eå-æeúafí, Basra nahiv mektebinin ilk temsilcilerindendir. Síbeveyh, el-Òalíl ve el-Aãmaèí gibi büyük dilciler kendisinden ders almıştır. Nahiv ilmine ait yetmiş küsür eser yazdığı rivâyet edilir.
oluşmuş fikirlerin ürünüdür. bk. Bekir Topaloğlu ve İlyas Çelebi, Kelâm Terimleri Sözlüğü, İSAM Yayınları, İstanbul-2010, s. 237; Karaman, a.g.e., s. 500.
205
el-CÀóiô, el-BeyÀn, I/91-92. 206
el-Úıfùí, a.g.e., II/39; ez-Zubeydí, a.g.e., 74. 207
el-Úıfùí, a.g.e., I/330-331. 208
ez-Zubeydí, a.g.e., s. 74.
209İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-Úıfùí, a.g.e., II/41; ez-Zubeydí, a.g.e., s. 73; Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, s. 323; el-Aòfeş el-Evsaù, KitÀbu’l-èarÿø, Mukaddime, s. 7.
210
el-Úıfùí, a.g.e., II/39; es-Suyÿùí, el-Muzhir, II/368; el-Verd, a.g.e., s. 57. 211
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58.
212 el-Òaùíb el-BaàdÀdí Ebÿ Bekr Ahmed b. Ali, TÀríòu BaàdÀd, DÀru’l-Fikr, Kahire-1931, XIV/37-41. 213 es-Suyÿùí, Buàye, I/590; eã-äafedí, a.g.e., XV/259.
Ancak kaynaklarda sadece “el-CÀmiè” ve “el-İkmÀl” adlı iki kitabının ismi geçmektedir.214
Vefat tarihi el-Aòfeş’e nispeten erken tarih olması sebebiyle, müellifimizin ondan ilim almış olması biraz uzak ihtimal gibi görünmektedir. Ancak, MeèÀni’l- Úur’Àn’da ondan bahsetme şeklinden el-Aòfeş’in onunla yüz yüze görüştüğü anlaşılmaktadır. el-Aòfeş’in, ‘MeèÀni’l-Úur’Àn’da ر" مُع ْن ِب ي سِع ْنِم ُت ِم ْع س" (èBen ÍsÀ b. Ömer’den duydum) 215 " و ك نا ِع سي ـي ى ُق ُلو " (İsa diyordu)216 ve " ح ِن ثَد ِع ي سي ِب ى ْن ُع م ُر" (İsa b. Ömer bana anlattı)217 şeklinde ondan bizzat dinlemiş gibi ona atıfta bulunmuştur.
7) Ebÿ èAmr b. el-èAlÀé (ö. 154/771)
Tam adı, Ebÿ èAmr b. ZebbÀn b. el-èAlÀé b. èAmmÀr el-MÀziní el-Basrí’dir. Kendisi yedi kırâat imamlarından biridir. Ebÿ Maèbed b. Keåír, Ebÿ Caèfer el-ÚÀríé, èÁãım b. Behdele, Yahya b. Yaèmer ve Hasan-ı Basrí gibi tanınmış âlimlerden kırâat okumuştur. Naãr b. èÁãım ve Abdullah b. Ebí İsóÀú’tan da nahiv okumuştur. Kendisinden HÀrun b. MÿsÀ ve İsóaú b. Yusuf el-Ezraú gibi birçok âlim kırâat dersi almıştır. Hadis ve Arap edebiyatı sahasında el-Aãmaèí ve ÓammÀd b. Zeyd kendisinden ders almıştır. el-Òalíl b. Ahmed de kendisinden nahiv dersi almıştır. Síbeveyh, èÍsÀ b. Ömer el-HemedÀní ve Óamza b. Óabíb gibi zatlarda kendisinden dersler alıp bazı kırâat vecihleri rivâyet etmişlerdir.218
Ebÿ èAmr, el-Aòfeş’in hocalarının hocasıdır. MeèÀni’l-Úur’Àn’da üç yerde ona atıfta bulunmaktadır.219 Buna ilave olarak, tabakât kitaplarının, Síbeveyh kimden ders
214
Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., s. 21; es-SírÀfí, a.g.e., s. 49; el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, s. 21; ez-Ziriklí, a.g.e., V/106; el-Cezerí, áÀyetu’n-nihÀye, I/613; ez-Zubeydí, a.g.e., s. 25; Huseyin Tural, “Îsâ b. Ömer es- Sekafî”, DİA, İstanbul-2000, XXII/485.
215 el-Aòfeş el-Evsaù, MeèÀni’l-Úur’Àn, s. 629. 216 a.e., 489.
217
a.e., 252. 218
el-Úıfùí, a.g.e., IV/125-135; es-Suyÿùí, Buàye, II/231-232; ez-Zubeydí, a.g.e., s. 25; Tayyar Altıkulaç, “Ebû Amr b. Alâ”, DİA, İstanbul-1994, X/94-96.
almışsa, el-Aòfeş de onlardan ders almıştır şeklindeki kaydına binaen220 Ebÿ èAmr b. el-
èAlÀé müellifimizin hocaları arasında zikredildi. 8) ÓammÀd b. Seleme (ö. 167/783)
Tam adı ÓammÀd b. Seleme b. DínÀr el-Baãrí’dir. Síbeveyh ve Yunus b. Óabíb kendisinden ders almıştır.221 Tercüme-i hâl kitaplarının, “Síbeveyh kimden ders almışsa
el-Aòfeş de ondan ders almıştır”222 ifadesine binaen ÓammÀd b. Seleme’yi de
müellifimizin hocaları arasında zikrediyoruz. 9) Harÿn b. MÿsÀ (ö. 170/800 civarında)
Tam adı, Ebÿ Abdillah Harÿn b. MÿsÀ el-Aèvar en-Naóví el-Baãrí’dir. Síbeveyh’in ilk hocalarındandır.223 Tercüme-i hâl kitaplarının, Síbeveyh kimden ders
almışsa, el-Aòfeş de ondan ders almıştır224 şeklindeki ifadesine binaen Harÿn b. MÿsÀ
da müellifimizin hocaları arasında zikredildi. 10) el-FerÀhidí (ö. 175/791)
Tam adı, Ebÿ èAbdirraómÀn el-Òalíl b. Ahmed b. èAmr b. Temím el- FerÀhidí’dir. KitÀbu’l-èayn, KitÀbu’n-naúù ve’l-mesÀil ve KitÀbu’l-èarÿø eserlerinden bir kaçıdır.225
Tabakât kitaplarının anlattığına göre müellifimiz, Síbeveyh’in ders aldığı hocaların tamamından ders almıştır.226 Biz bu kaydı esas alarak el-Aòfeş’in el-Òalíl’den
ders aldığını kabul etmekteyiz. Bununla beraber el-Aòfeş’in el-Òalíl’den ders alıp almadığı hususu tartışılmıştır. Bir kısım kaynaklar müellifimizin ondan ders almadığını söylüyor. Mesela, İbn Cinní’nin naklettiğine göre, Ebÿ Ali el-FÀrisí (ö. 377), el-Aòfeş,
220
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, 133. 221
el-Òaùíb el-BaàdÀdí, a.g.e., XII/195-192; Ebu’ù-Ùayybi, a.g.e., 66; ez-Zubeydí, a.g.e., s. 66; el-Úıfùí, a.g.e., I/329.
222 İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, 133.
223 el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, s. 32-33; es-Suyÿùí, Buàye, II/321; el-Òaùíb el-BaàdÀdí, a.g.e., XIV/3-5. 224
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, 133. 225
el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, s. 45; Tevfik Rüştü Topuzoğlu, “Halîl b. Ahmed”, DİA, İstanbul-1997, XV/309.
el-Òalíl ile aynı şehirdeydiler ancak el-Aòfeş ondan bir harf dahi almadı demiştir.227
Yine ÒizÀnetu’l-edeb’den öğrendiğimiz kadarıyla Ebÿ Ali el-FÀrisí, Síbeveyh ve el- Aòfeş’in İbn Òalíl’in halkasında oturarak ders almadığını söylüyor. Hatta böyle bir şey iddia edenleri yalancılıkla suçluyor. el-Aòfeş’in el-Òalil’e atıfta bulunduğu yerleri de delil göstererek, onların hiç birinde “el-Òalíl’den duydum” demediğini, aksine “el-Òalíl demiştir” ve “el-Òalíl’in dediğini söylemişler” şeklinde ifade kullandığını söylüyor.228
Bir kısım kaynaklarda da çelişkili açıklamalara rastlamaktayız. Eserinin bir yerinde el-Aòfeş’in el-Òalíl’den ders aldığı belirtilirken bir başka yerinde almadığı ifade edilmiştir. Mesela, es-Suyÿùí iki ayrı yerde el-Aòfeş’in el-Òalíl’den ders almadığını söylemiş,229 aynı eserin başka bir yerinde de bunun aksini ifade etmiştir.230
Bu şekilde çelişki el-Úıfùí’de de görülmektedir. Müellifimizin hayatını anlattığı bir yerde onun Síbeveyh’ten önce el-Òalíl’den ders aldığını söylemiş,231 iki sayfa ötesinde
de ders almadığı kaydını düşmüştür.232
el-Aòfeş’in el-Òalíl’den ders aldığına dair delillere gelince onların başında ez- Zubeydí zikredilebilir. Birinci el kaynaklardan olan ez-Zubeydí, ÙabaúÀtu’n- naóviyyín’de el-Aòfeş’in Síbeveyh’ten önce el-Òalíl’den ders aldığını kaydetmiştir.233
Müellifimizin el-Òalíl’den ders aldığına bir başka delil de bizzat el-Aòfeş’in kendisine dayanan senedle gelmiştir. YÀúÿt el-Óameví, et-TÀriòí’den, o da el-Muberrid’den, o da el-Aòfeş’in talebesi el-MÀziní’den naklettiğine göre el-Aòfeş şöyle anlatmış: el-Òalíl’in meclisine katıldım, benden hemen sonra Síbeveyh geldi. el-Òalíl’e bir meseleyi sordu. O da sorusunu yanıtladı, ancak ben cevabı anlayamadım. Kalktım ve onun yanına oturdum ve “Sana feda olayım, el-Òalíl’e bir mesele sordun, ben onun cevabını anlayamadım. Sana ne cevap verdi anlatır mısın?” dedim. Bana izah etmeye başladı,
227
Ebu’l-Fetó èOsmÀn b. Cinní, el-ÒaãÀiã, thk. Muhammed Ali en-NeccÀr, DÀru’l-KitÀbi’l-èArabí, Beyrut-tsz, III/311.
228
èAbdulúÀdir b. Ömer el-BaàdÀdí, ÒizÀnetu’l-edeb ve lubbu lubÀbi lisÀni’l-èArab, thk. èAbdusselÀm Muhammed HÀrÿn, el-Hey’etu’l-Mıãrıyyetu’l-èAmme Li’l-Kutub, Kahire-1977, X/357-358.
229 es-Suyÿùí, Buàye, I/591; el-Muzhir, II/405; Nuveyhiø èÁdil, a.g.e., I/210. 230
es-Suyÿùí, el-Muzhir, I/84. 231
el-Úıfùí, a.g.e., s. 32. 232 el-Úıfùí, a.g.e., s. 39, 40. 233 ez-Zubeydí, a.g.e., s. 73.
ancak ben meseleyi yine anlayamadım. Síbeveyh’e, lütfen sana boşuna eziyet verdiğimi düşünme, ben bu mevzuyu anlayamıyorum, dedim. O da, ne zamandan senin bana eziyet verdiğini düşündüğümü zannediyorsun, diye beni azarladı.234 Bu hadiseden
müellifimizin el-Òalíl’in huzurunda dinleyici sıfatıyla bizzat bulunduğunu öğrenmekteyiz.
ez-ZeccÀcí, ibn Dureyd’den, o da Ebul’l-ÓÀtim’den yaptığı bir rivâyette, el-Òalíl arûzla ilgili kitabını te’lîf ettikten sonra, el-Aòfeş, ùavíl vezninden muteúÀrib’e kadar 15 veznin tamamının isimlerinin hikmetini el-Òalíl’e sormuş, o da vezinlere bu isimleri niçin verdiğini tek tek izah etmiştir.235
Diğer yandan Topuzoğlu, el-Òalíl b. Ahmed’in meşhur talebelerini sıralarken, başta Síbeveyh olmakla birlikte, kendisinden gramer, lügat, hadis ve şiir rivâyet eden birçok talebesi arasında bilhassa lügatta Leys b. Muzâffer, hadiste Ali b. Naãr el- CehdÀmí, şiir ve lügatta Muerric es-Sedÿsí, hadis ve lügatta Nadr b. Şumeyl, gramerde de el-Aòfeş el-Evsaù ve el-Aãmaèí’yi saymıştır.236
Bunların dışında el-Aòfeş’in KitÀbu’l-èArÿø ve el-ÚavÀfí isimli eserini incelediğimizde, orada el-Òalíl’den çok sayıda rivâyette bulunduğunu görmekteyiz. el- Aòfeş’in bu rivâyetlerde çoğunlukla “el-Òalíl şöyle/şunu dedi” tabirini kullanmıştır. Yani “el-Òalíl’den rivâyet olundu” veya “filan kişi ondan nakletti” dememiştir.237 Onun
bu ifadelerinden Ebÿ Ali el-FÀrisí’nin anladığının tam tersini; kendisinin el-Òalíl’den ders dinlediğini anlıyoruz. Müellifimiz el-Òalíl’den hangi dersleri aldığına gelince bu hususta èAbdu’l-Emír şu tespiti yapmaktadır. el-Aòfeş MeèÀni’l-Úur’Àn’da èÍsÀ b. èAmr ve Yunus b. Óabíb gibi bir kısım hocalarının adını sarih bir şekilde zikrettiği halde, el- Òalíl’in adını zikretmemiştir. Bundan da, onun sadece arûz öğrenmek için el-Òalíl’in
234
YÀúÿt el-Óameví, Muècemu’l-udebÀé, XVI/ 125-126. 235
el-ÚayravÀní, a.g.e., I/270; el-Yaàmÿrí, a.g.e., s.71; ZÀhid, a.g.m., s. 293. 236 Topuzoğlu, “Halîl b. Ahmed”, XV/309.
237 el-Aòfeş’in kullandığı ifadeler aynen şöyledir:... لوقي و....زيجي لّ ليلخلا ناك و (el-Òalíl … caiz görmez ve derdi ki,) bk. el-Aòfeş el-Evsaù, KitÀbu’l-èarÿø, s. 142 ve 147; ... لوقي ليلخلا ناك و (el-Òalíl şöyle derdi …) bk. el-Aòfeş el-Evsaù, KitÀbu’l-èarÿø, s. 152 ve 155.
halkasına katılmış olabileceği anlaşılmaktadır.238 Nitekim İbn Úuteybe (ö. 276/889),
èUyÿnu’l-aòbÀr’ın iki yerinde naklettiği şiirlere “Ebÿ èAbdirraómÀn, hocası el- Aòfeş’ten, o da el-Òalíl’den rivâyet etmiştir diye not düşmüştür.”239
Mehdí el-Maòzÿmí’nin tespiti de yukarıdaki tahminleri destekler mahiyettedir. O, el-Òalíl’in kaybolan eserlerindeki bilgilerin bize ulaşmasına vesile olan talebelerini sıralarken, onun arûzla ilgili bilgisinin da el-Aòfeş yoluyla bize ulaştığını kaydetmiştir.240 el-Òalíl’in, ilmini ve buluşlarını kendisi kaleme almak yerine daha çok
etrafındakilere öğretmeyi tercih ettiği yönündeki bilgiyi241 de göz önünde bulundurursak, el-Maòzÿmí’nin tespiti daha iyi anlaşılmaktadır.
Netice olarak, el-Aòfeş’in yeni keşifler yapacak kadar arûza ilgi duyduğunu biliyoruz. Böyle birisinin, o ilmin erbabı olan -aynı mekanda ve zamanda bulundukları halde- el-Òalíl’e yanaşıp ondan bir şeyler öyrenmiş olması en doğal olanıdır; eğer el- Óalíl’den uzak durmasını gerektirecek ciddi bir sebep yoksa, ondan arûzu okumuş olması ve hatta nahiv okumuş olması tabîî ki ihtimal dahilindedir.
11) el-Aòfeş el-Ekber (ö. 177/793)
Tam adı, Ebu’l-ÒaùùÀb el-Aòfeş el-Ekber èAbdulóamíd b. èAbdilmecíd’dir. Ebÿ èAmr b. el-èAlÀ’dan ders almıştır. Kendisinden Síbeveyh, el-KisÀí, Yunus b. Óabíb ve Ebÿ èUbeyde Maèmer b. MuåennÀ gibi meşhur âlimler ders almışlardır. Kaynaklarda el- Aòfeş el-Kebír’in her hangi bir eserinden söz edilmemektedir.242
Tercüme-i hâl kitapları, Síbeveyh kimden ders almışsa el-Aòfeş de ondan ders almıştır243 dedikleri için el-Aòfeş el-Ekber’i de müellifimizin hocaları arasında
zikretmesi uygun görülmüştür.
238
el-Verd, a.g.e., s. 68.
239 İbn Úuteybe, èßyÿnu’l-aòbÀr, DÀru’l-KitÀbi’l-èArabí, Beyrut-tsz, II/35, 304. 240 el-Maòzÿmí, a.g.e., s. 52.
241
Topuzoğlu, “Halîl b. Ahmed”, DİA, İstanbul-1997, XV/309. 242
ez-Zubeydí, a.g.e., s. 40; es-Suyÿùí, el-Muzhir, II/453; el-YÀfièí, a.g.e., II/21; İbnu’l-èİmÀd, a.g.e., III/73; Brockelmann, a.g.e., II/151; İnci Koçak, “Ahfeş el-Ekber”, DİA, İstanbul-1988, I/525.
12) Síbeveyh (ö. 180/796)
Tam adı, èAmr b. Osman b. Úanber el-ÓÀriåí Ebÿ Bişr Síbeveyh’tır. Basra nahiv mektebinin en önemli temsilcisidir. Ebÿ Osman, Ebu’l-Óasen ve Ebu’l-Óuseyn künyeleriyle de anılmıştır. “el-KitÀb” isimli eseri tarihte kendisine rakip bulamamıştır.244
el-Aòfeş el-Evsaù’ın en meşhur hocası kendisinden nahiv dersi aldığı Síbeveyh olduğu gibi, Síbeveyh’in de en seçkin talebesi el-Aòfeş el-Evsaù’tır. Bu hususta tabakât kitapları ittifak halindedir.245 el-Muberrid, Síbeveyh’in en seçkin talebelerini sıralarken ilk sırada el-Aòfeş’in adını zikretmiştir.246 Kendisi yaşça Síbeveyh’ten büyük olmasına
rağmen ondan hiç ayrılmamış ve mümkün olduğunca istifade etmeye çalışmıştır.247
Konuyla ilgili bizzat kendisinden nakledilen bir rivâyette şöyle der: “Nahivde karşılaştığım bütün problemleri Síbeveyh’e sordum ve anlamada zorluk çektiğim her şeyi ona okudum.”248
Síbeveyh’ten yaşça biraz büyük olsa da hem talebesi hem de yakın arkadaşı ve dostu olan el-Aòfeş, onun meşhur eseri olan el-KitÀb’ın hazırlanmasında ve okunup şerhedilmesinde önemli katkıda bulunmuştur. Síbeveyh, el-KitÀb’ın te’lîfi sırasında yazdığı her kısmı el-Aòfeş’e göstermiş, güç meseleleri onunla tartışmıştır. el-KitÀb’ı Síbeveyh’ten okumak sadece el-Aòfeş’e nasip olmuştur. O, el-KitÀb’ı ilk defa şerh etmiş ve talebelerinden Ebÿ Ömer el-Cermí, Ebÿ Osman el-MÀziní, Ebÿ ÓÀtim es- SicistÀní ve el-KisÀí’ye de o okutmuştur. Bir bakıma eserin sonraki nesillere intikali yine el-Aòfeş sayesinde olmuştur. Zira bilindiği kadarıyla Síbeveyh’in el-KitÀb’ı el- Aòfeş dışında birisine okuduğu veya birisinin, Síbeveyh’ten okuduğu hakkında bir rivâyet bulunmamaktadır. el-KitÀb’ın Síbeveyh’e ait olduğunu el-Aòfeş aracılığıyla
244
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 57; M. Reşit Özbalıkçı, “Sîbeveyhi”, DİA, İstanbul-2009, XXXVII/130. 245
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; İbn Keåír, a.g.e., XV/29 ve XIV/275; İbn ÒallikÀn, a.g.e., II/381; Ebu’ù- Ùayyib, a.g.e., s. 68; el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, s. 134; YÀúÿt el-Óameví, Muècemu’l-udebÀé, XI/230; es-Suyÿùí, Buàye, I/590.
246
Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., s. 68; el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, s. 134; el-Úıfùí, a.g.e., II/39; YÀúÿt el-Óameví,
Muècemu’l-udebÀé, XI/230; es-Suyÿùí, Buàye, I/590. 247 Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., s. 68-69; eõ-Õehebí, a.g.e., X/206. 248 Şevúí ëayf, el-MedÀrisu’n-naóviyye, s. 94.
öğrenebildiğimiz söylenebilir. “el-KitÀb’a giden yol el-Aòfeş’ten geçer” sözünün haklılık payının olması da bu sebepledir.249 Síbeveyh tarafından belli bir isim
konulmayan ve bir süre bu şekilde elden ele dolaşan eser, el-Aòfeş’in insiyatifiyle “el- KitÀb” (KitÀbu Síbeveyh) adını almış, hicri üçüncü asırdan itibaren de nahvin mukaddes kitabı sayılacak kadar takdir görmüştür.250
el-Aòfeş’in, Síbeveyh’in ders aldığı hocaların tamamından ders aldığı kaydedilir. Bu sebeple Síbeveyh’in hocaları aynı zamanda el-Aòfeş’in de hocası olarak değerlendirilmektedir.251
Síbeveyh Basra ekolünün hem imamı hem de önemli temel taşlarından birisidir. Talebesi el-Aòfeş de Basra ekolündendir.252 Fakat o, Basra mektebinin görüşleri
hususunda mutaassıp değildir. Gerektiğinde Basra mektebine ait görüşleri rahatlıkla tenkit edebilmiştir.253 Şevúí ëayf’a göre, nahivde Síbeveyh’e yöneltilen itirazların
başlamasına el-Aòfeş sebep olmuştur. O birçok meselede hocası Síbeveyh’le ihtilafa düşmüştür. Daha sonra bu ihtilafları Kûfeliler geliştirmiş ve kendi ekollerini oluşturmuşlardır. Bundan dolayı Kûfe medresesinin gerçek imamı el-Aòfeş’tir denebilir. Her ne kadar Kûfenin imamları el-KisÀí ve el-FerrÀ, el-Aòfeş’in öğrencisi durumunda olmalarından dolayı bu görüş ağır bassa da, bu şekilde düşünmeye sevkeden sebeplerden birisi, onların Síbeveyh ve el- Òalíl’i tenkit ettikleri yerlerde el-Aòfeş’e tabi olmalarındandır. Özetle el-Aòfeş’in görüşü Basralılardan ziyade Kûfelilere daha yakındır.254
Şunu da kaydetmeliyiz ki, söz konusu ihtilaflar, bazı tâlî meselelerde vuku bulmuştur. Yoksa nahvin temeli ve esas kaideleri Síbeveyh ve hocası el-Òalíl’in
249
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-Úıfùí, a.g.e., II/39; es-SírÀfí, a.g.e., s. 66; el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, s. 133. YÀúÿt el-Óameví, Muècemu’l-udebÀé, XI/225.
250 Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., s. 68; el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, s. 132-133; es-SírÀfí, a.g.e., s. 22; M. Reşit Özbalıkçı, a.g.md. s. 131-132; Tanç, a.g.e., s. 40.
251
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, 133. 252
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58.