B. İLMÎ ŞAHSİYETİ ve ESERLERİ
6. Eserleri
el-Aòfeş el-Evsaù, hem Basralılarca hem de Kûfelilerce büyük bir nahiv âlimi olarak kabul edilmiştir.336 Nahiv, arûz ve kâfiye alanında eserler yazmıştır. Bu dalların
her birinde Arap âlimlerince kabul gören görüşleri olmuştur.337 Onun yazmış olduğu
kitapların dördü günümüze ulaşmıştır.338 Bunlar, MeèÀni’l-Úur’Àn, KitÀbu’l-úavÀfí,
KitÀbu’l-èarÿø ve KitÀb MeèÀni’ş-şièr (bu eserin sadece dört yaprağı günümüze
329 el-Úıfùí, a.g.e., II/32, 40; ez-Zubeydí, a.g.e., s. 73; eã-äafedí, a.g.e., XV/259; Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., s. 74; Şevúí ëayf, el-MedÀrisu’n-naóviyye, s. 94.
330
İbnu’l-Cezerí, áÀyetu’n-nihÀye, II/346. 331
el-Verd, a.g.e., s. 136. 332
YÀúÿt el-Óameví, Muècemu’l-udebÀé, XI/242; el-Verd, a.g.e., s. 134. 333 el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, s. 108.
334 el-Verd, a.g.e., s. 120-121. 335
el-Verd, a.g.e., s. 131-132. 336
el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, s. 133; Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., s. 68. 337 el-EnbÀrí, Nuzhetu’l-elibbÀ, s. 135; eõ-Õehebí, a.g.e., X/207. 338 Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., s. 68; Brockelmann, a.g.e., II/151.
ulaşmıştır) isimli eserleridir. Kaynaklarda el-Aòfeş’in nahiv konusunda tamamlayamadığı kitaplarından da söz edilmektedir.339 Ancak bu kitapların adlarının
neler olduğu belirtilmediği için bilinmemektedir.340 Müellifimizin, bize ulaşmayan
dolayısıyla elimizde mevcud olmayan eserleriyle ilgili tabakât kitaplarından ulaşılabildiği kadar bilgi toplandı. Bunlar alfabetik sıra esas alınarak aşağıda sunulmuştur.
1) áaríbu’l-Óadís
el-Aòfeş, Ebÿ èUbeyde, Úuùrub ve en-Naêr b. Şumeyl gibi àaríbu’l-óadís alanında da çalışma yapmıştır.341 Ancak onun bu eseri müellifimizin birçok eseri gibi
günümüze ulaşmamıştır. 2) KitÀbu’l-èArÿø
Eser, kaynaklarda “KitÀbu’l-èarÿø”342 ve “el-èarÿø” 343 adıyla geçmektedir.
Eserin yazma halinde bize ulaşan tek nüshası Mısır ÙanùÀ câmiinin Seydí Ahmed el- Bedeví kütüphanesinde 38/4825 numarada bulunmaktadır. 344 Kahire Üniversitesi
DÀru’l-èUlÿm fakültesinden Dr. Ahmed Muhammed èAbdu’d-Daím Abdullah tarafından tahkik edilmiş ve 1989 yılında neşredilmiştir.
KitÀbu’l-èarÿø, yazılmış en eski arûz eserlerinden kabul edilmektedir. el-Aòfeş kitaba bir mukaddimeyle başlamıştır. Mukaddimeye adet üzere hamdele ve salveleyle giriş yapmış ve kitabının, şiir vezni ve özellikleriyle ilgili olduğu açıklamasını yapmış; bu özelliklerin ilki sakin, harekeli, òafíf ve åaúíl olmasıdır diye izah etmiştir.345 el-Aòfeş
daha sonra bu özellikler ilgili bölümlere ayırmış ve bablar halinde izah etmiştir.
339
eõ-Õehebí, a.g.e., X/208. 340
eõ-Õehebí, a.g.e., X/208; es-Suyÿùí, Buàye, I/590; eã-äafedí, a.g.e., XV/259. 341 el-Úıfùí, a.g.e., III/14.
342 el-YÀfièí, a.g.e., II/61; KÀtib Çelebí, a.g.e., II/1438. 343
İbn ÒallikÀn, a.g.e., II/381; İbn Keåír, a.g.e., XIV/275; KÀtib Çelebí, a.g.e., II/1438. 344
el-Aòfeş el-Evsaù, KitÀbu’l-úavÀfí, thk. èİzzet Óasen, Maùbaèa VizÀreti’å-æeúÀfe, Dımaşk-1970, Mukaddime, s. 15.
Birinci babda sakin ve müteharrik konusunu ele almış, sade bir üslupla sakinin, raf, nasb ve cer olmayan bir harf olduğunu izah etmiştir. Sıradaki babda şiirdeki önemine binaen òafíf ve åaúíl olan harfleri ayrıntılarıyla anlatmıştır. Mesea òafíf, harfin şeddesiz hali olduğunu, sakin ve harekeli olabildiğini; åaúíl ise lafızda iki aynı harfin bulunması demek olduğunu söylemiştir. Bunların ilki sakin, ikincisi harekeli olur ve yazıda tek harf olarak yazılır; ر ش gibi.346 Üçüncüsü hece babıdır. Burada hece harfleri ve onunla ilgili hazf, ziyade ve tenvin hususunu arzetmiş; arûz öğrenenler için önemli olan meseleleri açıklamıştır.347 Dördüncüsü ibtidâ ve vaúf babıdır. Burada ibtidâ ve vaúf
halindeki harfin durumunu; Sâkin ve åaúíl harfle başlanılmayacağı gibi incelikleri izah etmiştir.348 Beşinci babda müteharrik ve sakin çoğulu; Altıncı babda seslerin tefsirini açıklamıştır.349 Yedinci babda arûz’un tefsiri, nasıl doğduğu, Arap şiirlerinin bahirlerine
muhalefet etmenin mümkün olmadığı, Arapların şiirde oluşturdukları yapının önemi ve onların dışına çıkmanın mümkün olmadığı mevzularını işlemiştir.350 Sekizinci babda
kelimenin başı ve sonunun tefsiri ele alınmakta, orada hemze-i vasıl ve hemze-i katèdan, te’nis hÀ’sından, gÀib zamirinden bahsetmekte ve ne zaman sukun, ne zaman harekeli olacağını izah etmektedir. Bu babın sonunda burada yazdıklarını hocası el-Òalíl’den aktardığını da kaydetmektedir.351 Dokuzuncu baba, şiirin bünyesinde olup konuşmada
olan ve olmayanlar, diye uzunca bir başlık atmış ve burada şiirin nesirden farklı yanını ele almıştır.352
Bundan sonra el-Aòfeş, şiirlerin bahrine başlamış ve bu bahirleri şu şekilde sıralamıştır: vÀfir, kÀmil, hezec, recez, remel, seriè, munserió, òafíf, muøÀriè, muúteøab, mucteåå ve muteúÀrib bahri.353 Ancak bu bahirler arasında, tabakât kitaplarının sözünü
346 a.e., s. 112-113. 347 a.e., s. 115. 348 a.e., s. 117. 349 a.e., s. 120-123. 350 a.e., s. 125. 351 a.e., s. 132-136. 352 a.e., s. 137. 353 a.e., s. 139.
ettiği,354 el-Aòfeş’in on altıncı bahir olarak arûza ilave edip adını “mutedÀrik” koyduğu
bahri yoktur. Bu mevzuya S. Özdemir doktora tezinde de temas ederek, el-Aòfeş’in arûz ilmine “Mutedârik” bahrini eklediği rivâyet edilse de, eser incelendiğinde böyle bir bahsin eserde yer almadığı görülür. Ancak onun dışında başka konular eklemiştir. Örnek kâfiye bahsine el-teaddî-el-muteaddî ve el-ğâlî-el-ğuluv bahislerini eklemiştir355
demektedir. Burada şunu da ifade etmeliyiz ki, eserde “mutedârik” dışında da eksik bahirler vardır. Yani eseri incelediğimizde onun bahirleri tamamen içine alma maksadı taşımadığı anlaşılmaktadır. Belki buradan yola çıkarak elimizdeki KitÀbu’l-èarÿø dışında, müellifimizin arûzla ilgili görüşünü yansıtan ve bize ulaşmayan eseri olduğu tahmin edilebilir.
3) KitÀbu’l-EãvÀt
el-Aòfeş’in bu kitabı da günümüze kadar ulaşmamış olan eserlerindendir. Tabakât kitapları eserin ismini “KitÀbu’l-eãvÀt” ve “el-EãvÀt” şeklinde zikretmiştir.356
Kaynaklarda kitabın içeriğiyle ilgili herhangi bir bilgiye rastlamamaktayız. 4) KitÀbu’l-Erbaèa
Günümüze kadar ulaşmayan kitaplarından biri olup, ismi dışında her hangi bir bilgiye sahip değiliz. Tabakât kitapları KitÀbu’l-erbaèa veya el-Erbaèa şeklinde isminden bahsetmekle yetinmişlerdir.357
5) KitÀbu’l-Evsaù Fi’n-Naóv
“KitÀbu’l-evsaù fi’n-naóv”, “el-Evsaù fi’n-naóv”358 veya “el-Evsaù”359 şeklinde
kaynaklarda zikredilmektedir. Daha çok sonraki kaynaklarda görülen eserin isminin
354
İbn ÒallikÀn, a.g.e., II/381; İbn Keåír, a.g.e., XIV/275; İbnu’l-èİmÀd, a.g.e., III/73; KÀtib Çelebí, a.g.e., II/1346; el-Maòzÿmí, a.g.e., s. 187.
355
Sevim Özdemir, Necm el-Dîn Sa‘îd b. Muhammed el-Sa‘îdî'nin Şerh Arûz el-Sâvî İsimli El Yazma Eserinin Metin Tenkidi, (Basılmamış Doktora Tezi), Süleyman Demirel Üniv., Isparta-2001, s. 19. 356 İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-Úıfùí, a.g.e., II/42; es-Suyÿùí, Buàye, I/591; eã-äafedí, a.g.e., XV/260;
YÀúÿt el-Óameví, Muècemu’l-udebÀé, XI/230; KÀtib Çelebí, a.g.e., II/1392. 357
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-Úıfùí, a.g.e., II/42; eã-äafedí, a.g.e., XV/260; YÀúÿt el-Óameví,
Muècemu’l-udebÀé, XI/230; İsmail Paşa el-Bağdâdî, ÍøÀóu’l-meknÿn fi’z-zeyl èalÀ keşfi’ô-ôunÿn, nşr. Rifat Bilge, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara-1971, II/265.
korunması el-Muberrid’in yazdığı “MaènÀ KitÀbi’l-evsaù li’l-Aòfeş”360 adlı eser
sayesinde olsa gerek. Bu eser daha sonra talebesi Ebÿ Bekr Muhammed b. Ali b. İsmÀèíl el-èAskerí (ö. 326/938) tarafından şerh edilmiştir.361
el-Aòfeş’in el-MesÀilu’ã-ãağír ve el-MesÀilu’l-kebír adındaki diğer iki eserinin ortasında bulunmuş olabileceği ve el-Evsaù adını, bulunduğu konumdan almış olabileceği tahmin edilmektedir.362 Bize ulaştığı kadarıyla, el-Aòfeş,
el-KitÀbu’l-evsaù fi’n-naóv’da Síbeveyh’in düşüncelerine muhalif olmamıştır.363 Bundan da anlaşılıyor ki
bu kitap el-Aòfeş’in sonradan telif ettiği eserlerindedir. Çünkü el-Aòfeş nahivle ilgili teferruatlarda Síbeveyh ve el-Òalíl’e muhalefet etmiştir.364 el-Aòfeş’in bu kitabı bize
kadar ulaşmamıştır.365
6) KitÀbu áaríbi’l-Úur’Àn
Eserin te’lîf şeklini el-Aòfeş’in talebesi, Ebÿ ÓÀtim Sehl b. Muhammed es- SicistÀní şöyle açıklıyor: “el-Aòfeş’in, Ebÿ èUbeyde’ye ait olan Kur’ân konusundaki bir kitabın üzerinde çalıştığını gördüm. Ona bazı şeyler ekliyor, bir kısım fazlalıkları da çıkarıyordu. Bazı şeylerin yerini de değiştiriyordu. el-Aòfeş’e, bu yaptığın nedir? áaríb’de kim bilgilidir, Ebÿ èUbeyde mi, sen mi? diye sorduğumda, Ebÿ èUbeyde diye cevap verdi. Ona bu yaptığının iyi birşey olmadığını söyledim. Bana: “Kitap, onu bozanın değil, düzeltenindir” dedi. Ebÿ ÓÀtim bu kitabın rağbet görmediğini ve terk edilip kaybolduğunu söylemiştir.366 Kitabın adı Keşfu’ô-ôunÿn’da da áaríbu’l-Úur’Àn
şeklinde zikredilmektedir.367 Ancak ilk zamanlarda MeèÀni’l-Úur’Àn ile áaríbu’l-Úur’Àn,
MecÀzu’l-Úur’Àn, Muşkilu’l-Úur’Àn ve İèrÀbu’l-Úur’Àn kavramları iç içe olup, biri
358 İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-Úıfùí, a.g.e., II/42; es-Suyÿùí, Buàye, I/590; el-YÀfièí, a.g.e., II/61; YÀúÿt el-Óameví, Muècemu’l-udebÀé, XI/230; KÀtib Çelebi, a.g.e., I/201.
359
İbn ÒallikÀn, a.g.e., II/38; İbn Keåír, a.g.e., XIV/27. 360
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 65. 361
el-Verd, a.g.e., s. 159.
362 el-Aòfeş el-Evsaù, MeèÀni’l-Úur’Àn, thk. FÀiz FÀris, Mukaddime, I/42.
363 ÒÀlid b. èAbdillah el-Ezherí, Şeróu’t-taãríó èale’t-tavøíó, DÀru’l-Fikr, yyy- tsz, II/333. 364
Şevúí ëayf, el-MedÀrisu’n-naóviyye, s. 96. 365
Şevúí ëayf, el-MedÀrisu’n-naóviyye, s. 94. 366 ez-Zubeydí, a.g.e., s. 73; el-Úıfùí, a.g.e., II/37. 367 KÀtib Çelebí, a.g.e., II/1207.
öbürünün yerine kullanıla biliyordu.368 Fuat Sezgin bunu nazara alarak bahsi geçen
eserin, MeèÀni’l-Úur’Àn ile aynı eser olması ihtimal dahilindedir,369 demişse de
araştırma esnasında böyle bir emareye rastlanmamaktadır. 7) KitÀbu’l-İştiúÀú
el-Aòfeş’in bu kitabı, birçok kaynak kitapta zikredilmekteyse de içeriği hakkında her hangi bir bilgi verilmemiştir. 370
es-Suyÿùí, el-İştiúÀú adında eser sahibi on iki kişinin adını zikretmiştir.371 Ne yazık ki el-Aòfeş’in bu eseri de kaybolmuş,
günümüze kadar ulaşmamıştır.372 8) KitÀbu’l-ÚavÀfí
Eserin adı, kaynaklarda “KitÀbu’l-úavÀfí” ve “el-ÚavÀfí” şeklinde geçmektedir.373
“KitÀbu’l-úavÀfí”, el-Aòfeş’in bize ulaşan dört kitabından birisidir. Bursa Hüseyin Çelebi El Yazmalar Kütüphanesinde 879 numarada kayıtlı nüsha söz konusu eserin dünyada bilinen tek nüshasıdır. Dr. èİzzet Óasen tarafından Bursa’daki tek nüsha esas alınarak tahkik edilmiş374 ve 1970 yılında Dımaşk’ta 152 sayfa olarak basılmıştır.375
Daha sonra, Ahmed RÀtib en-NeffÀò tarafından bir daha gözden geçirilerek 1974 yılında Dımaşk’ta yeniden basılmıştır.376
368
Durmuş Ali Kayapınar, “Meâni’l-Kur’ân ile İ’râbu’l-Kur’ân’ların Karşılaştırılması”, Selçuk Üniv. İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 4, Konya-1991, s.102.
369 Fuat Sezgin, TÀríòu’t-turÀåi’l-èArabí, trc. Muhammed Fehmí ÓicÀzí, èArafe Mustafa, Saèíd èAbdurraóím, CÀmièatu’l-İmÀm Muhammed b. Suèÿd el-İslÀmyye, Riyad-1983-1988, VIII/136. 370
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; el-YÀfièí, a.g.e., II/21; İbn ÒallikÀn, a.g.e., II/381; eã-äafedí, a.g.e., XV/258; YÀúÿt el-Óameví, Muècemu’l-udebÀé, XI/230; KÀtib Çelebi, a.g.e., II/1391; Şevúí ëayf, el-
MedÀrisu’n-naóviyye, s. 94. 371
Bunlar, el-AãmÀèí, Úuùrub, el-Aòfeş, Ebÿ NÀãır el-BÀhilí, el-Mufaêêal b. Seleme, el-Muberrid, İbn Dureyd, ez-ZeccÀc, İbnu’s-SirÀc, er-RummÀní, en-NaóóÀs ve İbn ÒÀleveyh’tir. bk. es-Suyÿùí, el-
Muzhir, I/351. 372
Şevúí ëayf, el-MedÀrisu’n-naóviyye, s. 94.
373 İbn ÒallikÀn, a.g.e., II/381; KÀtib Çelebí, a.g.e., II/1451; el-YÀfièí, a.g.e., II/61; KÀtib Çelebi, a.g.e., II/1451.
374
el-Aòfeş el-Evsaù, MeèÀni’l-Úur’Àn, s. 15. 375
el-Aòfeş el-Evsaù, Ebu’l-Óasen Saèíd b. Mesèade el-MucÀşièí, KitÀbu’l-úavÀfí, thk. èİzzet Óasen, Maùbaèa VizÀreti’å-æeúÀfe, Dımaşk-1970.
Kitap, müellifin kendi tabiriyle, şiirin son kelimesi olan kâfiye mevzuunda yazılmıştır.377 Eser, kâfiye mevzusunda bize ulaşan en eski te’lîflerdendir.378 Òalíl b.
Ahmed arûz ve ona bağlı olarak kâfiye konusunu aynı eserde ele almıştır.379 Daha
sonraki alimler ise aynı konuları birbirine bağlı, fakat ayrı mevzular olarak işlemişlerdir. Örneğin Arap edebiyatında kâfiye hakkında ilk müstakil eser, Òalef’ul-Aómer (ö. 180/792)’in KitÀbu’l-úavÀfí’si olduğu söylenmektedir. Ancak, söz konusu kitap günümüze ulaşmamıştır. Úuùrub (ö. 202/821)’un da kâfiye bahsini ayrı bir eser olarak işlediği kaydedilmektedir. Arûz ve kafiyeye dair yazılan eserlerin bir listesini veren Gotthold Weil, bu alanda zamanımıza ulaşan ilk eserin İbn KeysÀn (ö. 299/912)’ın çalışması olduğunu söyler. Ancak günümüze ulaşmış olan el-Aòfeş’in “el-ÚavÀfí”si, İbn KeysÀn’dan en az bir asır önce yazılmış kıymetli eserlerdendir.380
Müellif bu eserde, kâfiye bahsine el-Òalíl’in daha önce zikretmediği yeni konular da eklemiştir. Bunlar el-teèaddí, el-muteèaddí ve el-àuluvv ve el-àÀlí bahisleridir.381 Kafiye hususunda Halil b. Ahmed ile el-Aòfeş arasındaki süreçte tanım,
taksim ve terim olarak yerleşmiş olan bilgilere daha sonraki müellifler şevahid ve misaller dışında yeni bir şey ekleyememişlerdir.382
“KitÀbu’l-ÚavÀfí”yi özetleyecek olursak; müellif mukaddimeye kafiyenin ne olduğunu beyan ederek başlamış, bu husustaki bazı ihtilaflara dikkat çekmiştir. Söz konusu ihtilaflar, kafiyenin anlamının ne olduğu sorusunun cevabını bulma çerçevesinde cereyan etmektedir. Beytin son harfi midir, yoksa son kelimesi midir veya beytin tamamı mıdır şeklindeki sorulara, Arapların kullanımlarına da başvurarak çeşitli delillerle cevap vermiştir.383
377
el-Aòfeş, KitÀbu’l-úavÀfí, thk. èİzzet Óasen, Mukaddime, s. 1. 378
a.e., s. 13. 379
Nihad M. Çetin, “Arûz”, DİA, İstanbul-1991, III/427.
380 İsmail Durmuş, “Kafiye”, DİA, İstanbul-2001, XXIV/152; Özdemir, a.g.e., s. 18; Çetin, “Arûz”, DİA, İstanbul-1991, III/427.
381
Özdemir, a.g.e., s. 19; el-Aòfeş, KitÀbu’l-úavÀfí, thk. èİzzet Óasen, s. 35. 382
NeããÀr Óuseyin, “ed-DirasÀtu’l-èArabiyye èani’l-ÚÀfiye”, Mecelletu’l-Baóåi’l-èilmí ve’t-turÀåi’l- İslÀmí, sayı 1. Mekke-1398, s. 112.
Müellif daha sonra bablar halinde ve her babda kafiyeyle ilgili bir veya birkaç başlığı ele almış, teferrüatlı bir şekilde incelemiştir. Bu başlıkları sırasıyla kaydedelim: Birinci babda otuz kafiyeyi içinde barındıran beş ismin izahı verilmiştir. Bunlar, mutekâvis, muterâkib, mutedârik, mutevâtir ve muterâdif başlıklarıdır. Mutekâvis bir kafiye, muterâkib dört kafiye, mutedârik ise altı kafiye, mutevâtir yedi kafiye ve nihâyet muterâdif başlığı on iki kafiye içermektedir. el-Aòfeş bu kafiyelerin tamamının kalıplarını da vermiştir. 384
Sıradaki bab er-Raviyy’dir; yani kasidenin kendisi üzerine kurulduğu harf demektir.385 Daha sonraki babda kafiyelerin kabul ettiği harekeleri anlatmış,386 Ardınca
yeni bir bab tahsis etmeksizin bu babın içinde kafiyelerin kusurları mevzusunu işlemiştir. Bunları el-iúvÀ, el-ikfÀ, es-sinÀd ve el-íùÀ şeklinde sınıflandırmıştır. 387
Bundan sonraki babda, “yâ”, “vav” ve “elif”in raviyy olma durumlarını işlemiştir. Daha sonra Raviyy olamayanlar başlığı taşıyan bir bab daha oluşturmuş, kısaca tanımını verip bu mevzuyu da teferruatlı bir şekilde incelemiştir.388 Müellif sıradaki babda muteharrik
olmakla birlikte sâkin olması câiz olan kafiye türünü izah etmiş, 389 arkasınca, sırasıyla
et-taúyíd ve el-ıùlÀk babı,390 iki sakinin kafiye sonunda toplanması konusu,391 iki sakin
bir arada olmadığı ve kendisinde harf-i lîn olanlar392 ve son olarak Arapların inşa
hususunda icmaı ve ihtilafı meselesini incelemiş ve kitabı tamamlamıştır.393
Müellif eserinde başta el-Òalíl olmak üzere, Ebÿ èAmr b. el-èAlÀ’, el-Mufaêêal eê-ëabbí, Yunus b. Óabíb ve Ebÿ Osman el-MÀziní gibi birçok âlimin görüşüne müracaat etmiştir. Müellif bazen de “ehli ilm” veya “kendisine güvendiğim birisi” şeklinde isim zikretmeden, alıntılar yapmıştır.
384 a.e., s. 8-9. 385 a.e., s. 10-29. 386 a.e., s. 30-41. 387 a.e., s. 41-68. 388 a.e., s. 77. 389 a.e., s. 82. 390 a.e., s. 86. 391 a.e., s. 97. 392 a.e., s. 99. 393 a.e., s. 104.
el-Aòfeş’in bu eseri, LisÀnu’l-èArab’ın yazarı İbn Manôÿr gibi birçok âlimin başvurduğu kaynak haline gelmiştir. Ondan alıntıda bulunulmuş, istişhâd amacıyla kullanılmış, özellikle sözlük çalışması yapanlar kelimeleri açıklarken, kâfiye sanatında kullanılan ıstılahları izah etmek için ona müracaat etmişlerdir.394
9) KitÀbu’l-LÀmÀt
Eserin adı İbn’un-Nedím’in Fihrist’inde zikredilmektedir. Bunun dışındaki kaynaklarda, eser hakkında herhangi bir bilgiye rastlamamaktayız.395
10) KitÀbu MeèÀni’l-Úur’Àn
Kaynaklardan el-Aòfeş’in “MeèÀni’l-Úur’Àn”, ve “Tefsír meèÀni’l-Úur’Àn” adında iki eserinin olduğunu öğreniyoruz.396 Ancak araştırıldığında bu ikisinin aynı eser
olduğu anlaşılmaktadır.397 Nitekim MeèÀni’l-Úur’Àn’ın muhakkiki HudÀ Mahmud
ÚarÀèa, mukaddimede eserin ismi ve el-Aòfeş’e ait olmasının doğruluğu hususunda araştırma yapmış ve bu hususta hiçbir şüphe olmadığını ortaya koymuştur.398
Müellifin, “MeèÀni’l-Úur’Àn”ı el-KisÀí’nin ona yazmasını teklif etmesi üzere yazdığını kaynaklardan öğrenmekteyiz. Şöyle ki, Zunbÿriyye hadisesi diye bilinen meşhur münâzaradan sonra el-Aòfeş Bağdat’a el-KisÀí’den hocası Síbeveyh’in intikamını almak için gitmiş. Niyeti el-KisÀí’yi mağlup etmek ve geriye dönmektir. Ancak el-KisÀí, el-Aòfeş’i sıcak bir şekilde karşılamış ve bir müddet yanında misafir etmiş. Bu arada el-KisÀí el-Aòfeş’e, MeèÀni’l-Úur’Àn konusunda bir kitap yazmasını rica etmiş, o da bu eseri yazmıştır.399 el-Aòfeş’in bizzat anlattığına göre el-KisÀí, el-
Aòfeş’in te’lîf ettiği MeèÀni’l-Úur’Àn’ı kendisine nümune alarak ve ona istinad ederek
394
el-Aòfeş el-Evsaù, KitÀbu’l-úavÀfí, Mukaddime, s. 16. 395
İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 38.
396 İbnu’n-Nedím, a.g.e., s. 58; İbn ÒallikÀn, a.g.e., II/381; İbn Keåír, a.g.e., XIV/275; Brockelmann, a.g.e., II/151; KÀtib Çelebí, a.g.e., II/1730.
397
el-Úıfùí, a.g.e., III/14; İsa Ali İsa ŞaóóÀte, ed-DirÀsÀtu’l-luàaviyye li’l-Úur’Àni’l-Kerím: fí evÀili’l- úarni’å-åÀliåi’l-hicrí, DÀr ÚabbÀe, Kahire-2000, s. 91.
398 el-Aòfeş, KitÀb meèÀni’l-Úur’Àn, thk. HudÀ Mahmud ÚarÀèa, Mukaddime, I/24. 399el-Úıfùí, a.g.e., II/32; es-Suyÿùí, Buàye, I/590; eã-äafedí, a.g.e., XV/259.
kendi MeèÀni’l-Úur’Àn’ını te’lîf etmiştir.400 Daha sonra el-FerrÀ bu iki eseri kaynak
alarak kendi MeèÀni’l-Úur’Àn’ını yazmıştır.401
Bazı araştırmacılar bu anlatılanı doğru bulmayıp, delil olarak da, el-FerrÀ’nın MeèÀni’l-Úur’Àn’ında el-Aòfeş’ten faydalandığına delâlet edecek bir kayıt olmadığını ifade etmişlerdir.402 Bunun tam tersini söyleyenler de olmuştur.403 Bu hususu inceleye-
cek olursak, el-FerrÀ daha MeèÀni’l-Úur’Àn’ı yazmaya başlarken elinde iki farklı MeèÀni’l-Úur’Àn var olduğu yukarıdaki kayıtlardan anlaşılmaktadır. Birisi el-KisÀí’ye ait MeèÀni’l-Úur’Àn, diğeri el-Aòfeş’in MeèÀni’l-Úur’Àn’ı. Bu iki eserin var olduğunu el-FerrÀ’nın MeèÀni’l-Úur’Àn’ını yazma tarihinden de tahmin etmek mümkündür. el- FerrÀ, MeèÀni’l-Úur’Àn’ını h. 202 yılından sonra te’lîf etmiştir.404 el-Aòfeş’in MeèÀni’l-
Úur’Àn’ı yazma tarihi ise ileride detaylı bir şekilde inceleyeceğimiz gibi h. 180 küsürlerdir. el-FerrÀ’nın bu iki MeèÀni’l-Úur’Àn’ı görmemiş olması uzak bir ihtimaldir. Dolaylı da olsa onlardan yararlanmış olması ihtimal dâhilindedir.
Şunu da göz önünde bulundurmamız gerekir ki, eserlerin değeri onların te’lîf tarihiyle de orantılı olarak artmaktadır. Önce yazılmış bir eser daha da makbul görülmektedir. Genel algılamaya baktığımızda el-FerrÀ’nın vefat tarihi (207/822) el- Aòfeş’in vefat tarihinden (215/830) eski olduğu için el-FerrÀ’nın MeèÀni’l-Úur’Àn’ı daha eskiymiş gibi algılanmaktadır. Zannımca böyle bir algı sebebiyle ilim dünyasında el-FerrÀ’nın MeèÀni’l-Úur’Àn’ı, el-Aòfeş’in MeèÀni’l-Úur’Àn’ına nazaran ön planda tutulmuştur. Hâlbuki müellifimizin MeèÀni’l-Úur’Àn’ı yazma tarihi el-FerrÀ’dan eskidir. Bununla ilgili delillerimiz şunlardır:
400
el-KisÀí’nin söz konusu MeèÀni’l-Úur’Àn’ı günümüze ulaşmamıştır. İsa ŞeóóÀte İsa Ali, el-KisÀí’nin tefsirlerde yer alan MeèÀni’l-Úur’Àn içeriğine uygun olabilecek görüşlerini tahric etmek suretiyle “el-
KisÀí’nin MeèÀni’l-Úur’Àn’ı” adında bir kitap neşretmiştir. (bk. Ali b. Hamza el-KisÀí, MeèÀni’l-Úur’Àn, Hazırlayan İsa ŞeóóÀte İsa Ali, DÀru’l-Kuba, Kahire-1998.) Dolayısıyla neşrolunmuş bu eser bizzat el- KisÀí tarafından yazılmış olmayıp, ona nispet edilen görüşlerin derlenmesinden ibarettir.
401 el-Úıfùí, a.g.e., II/32; Ebu’ù-Ùayyib, a.g.e., s. 86; eã-äafedí, a.g.e., XV/259. 402
Tüccar, el-FerrÀ, s. 77. 403
èAbdulóamíd es-Seyyid Ùılib, áaríbu’l-Úur’Àn: RicÀluhu ve menÀhicuhum, VizÀretu’l-EvúÀf ve’ş- Şuÿni’l-İslÀmyye, Kuveyt-1986, s. 149.
Yukarıda bahsi geçen, el-KisÀí’nin, el-Aòfeş’in MeèÀni’l-Úur’Àn’ı te’lîf etmesine vesile olması hadisesini göz önünde bulundurarak, MeèÀni’l-Úur’Àn’ın yazıldığı tarih hakkında ipucları bulmamız mümkündür. Şöyleki, Síbeveyh’in vefat tarhi 180/796 olarak kabul edilmektedir.405 el-KisÀí’nin vefat tarihi de tercih edilen görüşe
göre 189/804’tür. Müellifimiz Síbeveyh’in vefatına yakın bir zaman diliminde el-KisÀí ile görüştüğüne göre bu iki şahsın vefat tarihleri arasında MeèÀni’l-Úur’Àn’ı yazdığı sonucu ortaya çıkar. Ortaya çıkacak tarihin Síbeveyh’in vefat tarihine yakın olması daha da yüksek ihtimaldir. Butün bunları göz önünde bulundurarak, eserin 180/796 yılından sonraki birkaç yıl içinde yazılmış olabileceği sonucuna varmak gerçekçi bir yaklaşım olsa gerek. Nitekim HudÀ Mahmud ÚarÀèa, el-KisÀí’nin vefat tarihini nazara alarak, MeèÀni’l-Úur’Àn’ın 183/799 yılından önce yazılmış olabileceği tahmininde bulunmaktadır.406 Aynı şekilde, lüğavî tefsirlerle ilgili ciddi tahkikatta bulunmuş araştır-