• Sonuç bulunamadı

John Locke: Herkes Kendinin Yargıcıdır

1. MODERN ULUS-DEVLET

1.2. M ODERN U LUS -D EVLETİN F ELSEFİ K ÖKENLERİ

1.2.2. Modern Ulus-Devletin Meşruiyeti: Toplum Sözleşmesi

1.2.2.2. John Locke: Herkes Kendinin Yargıcıdır

Hayatın tüm alanlarında bireysel özgürlüğü savunmuş olan Locke’un düşüncelerinde, aydınlanma ruhunun yansıması ve daha sonraları liberalizm olarak adlandırılan öğe vardı. Locke devletin amacını, her bireyin eşit özgürlük hakkını güvence altına almak olarak belirlemişti168. Böylece Locke’un sisteminde otorite değil, özgürlük başlıca yere sahip olmuştu169. Locke’un özgürlükçü modern devlet teorisinin dayanak noktaları, doğal eşitlik, vazgeçilmez haklar, yönetilenlerin rızası

164 Ernst Cassirer, Devlet Efsanesi, s. 175.

165 Mehmet Ali Ağaoğulları- Cemal Baki Akal- Levent Köker, Kral Devlet ya da Ölümlü Tanrı, s.

262.

166 Mehmet Ali Ağaoğulları- Cemal Baki Akal- Levent Köker, Kral Devlet ya da Ölümlü Tanrı, s.

278.

167 Halis Çetin, Modernleşme Krizi- İdeoloji ve Ütopya Arasında Türkiye, s. 26–27.

168 Larry Arnhart, Plato’dan Rawls’a Siyasi Düşünce Tarihi, s. 232.

169 Adnan Güriz, Hukuk Felsefesi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1985, s.

201.

ile yönetme, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğüdür. Locke bu teorisini kurmaya, doğal durum varsayımından hareket ederek başlamıştır.

Hobbes’un tanımladığı “herkesin herkesle savaşı”nın aksine, Locke’un teorisinin temeline koyduğu doğa durumu, insanların birbirlerinden izin almadan ve birbirlerinin iradelerine bağlı olmadan, doğa yasasının sınırları içerisinde eylemlerini düzenlemek, mallarını ve kişiliklerini uygun buldukları şekilde kullanmak konusunda

“tam bir özgürlük durumudur”. Aynı zamanda her türlü erk ve yargı hakkının karşılıklı olduğu, kimsenin başkasından daha fazlasına sahip olmadığı bir “eşitlik durumu170”dur. Böylelikle Locke, Hobbes’un düzen tasvirinin ekseni olduğuna inandığı otoriteryenizmden kaçınacak tarzda, hukukla ilgili bir sözleşme teorisi yaptı171. Herkesin herkese saygı gösterdiği bu doğa durumu, bir başıboşluk durumu değildir.

İnsan, doğa durumunda söylenildiği kadar özgürse, kendi kişiliğinin ve mallarının mutlak efendisiyse, en büyüğe eşitse ve hiç kimsenin buyruğu altında değilse, özgürlüğünden niçin ayrılsın? Kendisini bir başka erkin egemenlik ve denetimi altına niçin soksun? gibi sorular, Locke’un modern devlet felsefesinde açık bir şekilde cevaplanmaktadır.

Bütün bu soruların yanıtı, insanın her şeye rağmen tabiat halinde güvenlikten uzak olması, başkalarının saldırılarına uğrama ihtimalinin bulunmasıdır. Burada Locke’un insan tabiatı hakkında kısmen kötümser bir kanat belirterek önceki söyleminden bir ölçüde saptığı görülmektedir172. Sadece insan oldukları için tüm insanların doğuştan eşit biçimde doğal haklara sahip olduğunu belirten Locke, zor kullanma aracılığı ile diğerlerini tahakküm altına alma çabasında olanlar tarafından insan özgürlüğünün kaybedildiğini de ifade eder173. Böylece Locke barış, iyi niyet, karşılıklı yardımlaşma ve koruma durumu olan doğa durumunda; düşmanlık, kötülük ve karşılıklı yok etme durumu olan savaş durumunun görülme potansiyelinin olduğunu kabul eder. Yani doğa durumunda yaşamanın kolayca çatışmaya dönüşebileceğini belirtir. Çünkü insanların çoğu, katı bir biçimde eşitlik ve adaleti

170 John Locke, Uygar Yönetim Üzerine İkinci İnceleme’den Seçme Parçalar, s. 262–263.

171 John W. Murphy, Postmodern Sosyal Analiz ve Postmodern Eleştiri, Çev. Hüsamettin Arslan, Paradigma Yayınları, İstanbul, 2000, s. 23.

172 Atilla Yayla, Liberalizm, Turhan Kitabevi, Ankara, 1992, s. 32.

173 Larry Arnhart, Plato’dan Rawls’a Siyasi Düşünce Tarihi, s. 235.

gözetmez, bundan dolayı da doğa durumu belirsiz ve güvensiz, korkular ve süreklilik arz eden tehlikelerle doludur. Toplumlar Locke’un mülkiyet174 genel adı altında topladığı, canların, özgürlüklerin ve malların korunması için bu düzensizlikten kaçınma teşebbüsü ile oluşturulurlar.175

Doğa durumunda doğru ve yanlışı birbirinden ayıracak ve aralarındaki bütün anlaşmazlıkları karara bağlayan genel ölçü olacak yapılmış, kurulmuş, tanınmış ve genel onaylamayla geçerlilik izni almış bir yasa; bu kurulu yasaya uygun olarak bütün farklılıkları saptamaya yetkili tanınan ve taraf tutmayan bir yargıç; doğru olduğu zaman yargıyı destekleyecek, koruyacak ve ona gerektirdiği yürütmeyi sağlayacak bir erk çoğu zaman yoktur176. Bu nedenle Locke “uygar yönetimi”, doğa durumunun aksaklıklarını gidermek için bir çare olarak kabul etmektedir.177 Devlet meşruiyetini bu doğa durumunu, “güvensiz ve zor kılan” aksaklıkların ve eksikliklerin giderilmesinden almaktadır.

Toplum sözleşmesi üzerinde genel kabulün devamında insanların doğa durumlarındaki gibi özgür ve eşit olmaları için uygun ortamın yaratılması, aynı zamanda sözleşmenin temeli olan “insanların vazgeçilemez haklarını” teminat altına almak için yasama erkinin yasal düzenlemeleri ve bu yasal olanı yürürlüğe koyan yürütme erki olarak iki denge unsuru Locke için çok önemlidir. Bu yüzden siyasal iktidar sınırlandırılmalıdır. Bunun yolu kuvvetler ayrılığıdır178.

Locke, yasama erkinin kendi yapmış oldukları yasalara bağlı kalmasını modern devletin olmazsa olmaz unsuru olarak savunmuştu. Ayrıca yasama haricinde yasaların yürütülmesi için gerekli olan yürütme erkinin de olması gerekiyordu.

Böylece, yasama ile yürütme erki çoğu zaman ayrılmış olur179. Devlet yönetiminde iktidarın istediği gibi davranmasını engellemek için yasama ve yürütme erkini tek bir egemende olmasını istemeyen Locke, gücü parçalayarak, dengelemektedir. Buda modern devlet oluşumunda bir başka yöntemi, teoriyi, akımı, kurumsallaşmayı

174 Mülkiyet hakkının kaynağı devlet değildir. Locke mülkiyet hakkının kaynağını sözleşmeye dayandırmamakta, tabii hukukta aramaktadır. (S.B. Drury, Locke and Nozick on Property, Political Studies, V. XXVII. n. 4, s. 582, aktaran. Atilla Yayla, Liberalizm, Turhan Kitapevi, Ankara, 1992, s.

37.)

175 Larry Arnhart, Plato’dan Rawls’a Siyasi Düşünce Tarihi, s. 251.

176 John Locke, Uygar Yönetim Üzerine İkinci İnceleme’den Seçme Parçalar, s. 274.

177 John Locke, Uygar Yönetim Üzerine İkinci İnceleme’den Seçme Parçalar, s. 265.

178 Atilla Yayla, Liberalizm, s. 44.

179 John Locke, Uygar Yönetim Üzerine İkinci İnceleme’den Seçme Parçalar, s. 277.

berberinde getirmekte ve modern devletlerin birbirlerinden farklı olarak demokratik, otoriter veya totaliter gibi yönetim sistemlerinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.