• Sonuç bulunamadı

HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN EĞİTİM STRESİ ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ

MATERYAL-METOT

HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN EĞİTİM STRESİ ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ

Meltem MERİÇ*, MEHMET EMRE SERT**,BEDİA ARPA**, DENİZ ÇEVİKBAŞ**, Gül ERGÜN***, *Dr.Öğretim Üyesi, Yakın Doğu Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, Lefkoşa, KKTC, meltemcos@yahoo.com **Öğrenci, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi SBF, Hemşirelik Bölümü Lisans 4. sınıf, Burdur, Türkiye

*** Dr.Öğretim Üyesi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi SBF, Hemşirelik Bölümü, Burdur, Türkiye, ergun@mehmetakif.edu.tr

Giriş:

Hemşirelik öğrencileri için akademik eğitim stresinin yanında; uygulama alanlarında karşı karşıya oldukları hastane rutinleri, yaşam yitimlerine tanıklık etme, verilen sağlık bakımının güçlüğü gibi ir çok streseörle karşılaşmaktadır. Bu durum da çeşitli psikolojik ve fizyolojik sorunlara yol açabilmekte ve öğrenci üzerinde stres yoğunluğunu artırmakta, öğrencilerin sosyal ve akademik performansında düşüş ortaya meydana gelmektedir. Bu nedenle öğrencilerin yaşadıkları eğitim stres özelliklerini belirlmek zamanında uygun müdahaleyi yapabilmek açısından önemlidir.

Amaç:

Bu çalışma, sağlık eğitiminin kendine özgü stres faktörlerinin yoğun oluşu nedeniyle

hemşirelik öğrencilerinin mesleki eğitim stresinin saptanması macıyla yapılmıştır. Yöntem:

Tanımlayıcı olarak planlanan çalışmanın evrenini 25 Şubat 2019- 06 Mart 2019 tarihlerinde, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nde öğrenime devam eden 588 hemşirelik bölümü öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada herhangi bir örneklem seçme yöntemine gidilmemiş olup, evrenin tamamına ulaşılması hedeflenmiş ve 413 öğrenciye ulaşılmıştır. Veri toplama amacıyla Tanıtıcı Bilgi Formu ve Hemşirelik Eğitimi Stres Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 25.0 paket programı kullanılmıştır. İstatistiksel analizlerde önemlilik seviyesi p<0.05 olarak kabul edilmiştir.

Bulgular:

Çalışmaya katılan öğrencilerin Hemşirelik Eğitimi Stres Ölçeği puan ortalamasının 33,15±20,43 Uygulama stresi alt boyutu puan ortalamasının 17,24±11,52; Akademik Stres Alt Boyutu puan ortalamasının 15,90±9,66 olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerinin Hemşirelik Eğitimi Stres Ölçeğinden aldıkları toplam ve alt boyut puan ortalamaları ile klinikte stres verici bir durumla karşılaşma durumu ile sınıf düzeyi arasında anlamlı bir istatistiksel fark tespit edilmiştir (p< 0,05).

Tartışma ve Sonuç:

Ölçekten alınacak toplam puanın 96 olduğu değerlendirildiğinde çalışmamızda öğrencilerin eğitim streslerinin düşük olduğu görünmektedir. Hemşirelik öğrencilerinin klinik stres düzeyinin çok yüksek olmadığını ve uygulama stresinin akademik strese göre daha çok yaşandığını söyleyebiliriz. Öğrencilerin eğitim streslerinin belirlenmesinin faydalı olacağı; buna göre planlanacak eğitim destekleriyle stresin azaltılmaya çalışılmasının önemli olduğu düşünülmektedir.

95 DİŞ HEKİMLİĞİNDE REMİNERALİZASYON AJANLARI: DÜNÜ BUGÜNÜ

YARINI

Kadriye TEMİZ, Özge ERKEN GÜNGÖR, Hüseyin KARAYILMAZ Akdeniz Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Pedodonti AD, Antalya, Türkiye

Diş çürüğü, diş yüzeyi ile plak sıvısı arasındaki demineralizasyon-remineralizasyon döngüsünün demineralizasyon lehinde bozulması sonucunda, diş yüzeyinden mineral kaybına neden olan dinamik bir olay olarak tanımlanmaktadır. Demineralizasyon başladığı zaman bakteriler tarafından üretilen asit, mine dokusu içerisinde mikro kanallar oluşturur, bu kanallar yoluyla kaybedilen mineral, minenin optik özelliklerini değiştirdiği için mine opak bir görünüme sahip olur. Bu durum beyaz nokta lezyonu olarak adlandırılır.

Beyaz nokta lezyonlarının kavite oluşumuna kadar ilerlememesi için remineralizasyon ajanları ile mine yapısının güçlendirilmesi gerekmektedir. Remineralizasyon, çürük veya farklı nedenlerden dolayı mine dokusundan kaybedilen kalsiyum, fosfat ve diğer iyonların mine yüzeyinde tekrar birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Özellikle henüz kavitasyon oluşmamış mine lezyonlarının remineralizasyon ajanları ile tedavi edilmesi için geçmişten günümüze çeşitli materyaller kullanılmıştır. Bu materyallerin başında gelen ve en iyi bilineni flor iyonudur. Florun çeşitli formlarının yanı sıra, gümüş, demir gibi diğer iyonlar; ksilitol, izomalt, sorbitol, gibi şeker alkolleri; kitosan, galla chinensis (G. Chinensis), teobromin gibi bitkisel kaynaklı ajanlar; Kalsiyum Sodyum Fosfosilikat (Biyoaktif Cam), Trikalsiyum silikat, Nano Hidroksiapatit, Kazein Fosfopeptid Amorf Kalsiyum Fosfat (CPP-ACP), Kazein Fosfopeptid Amorf Kalsiyum Floro Fosfat (CCP-ACFP), Trikalsiyum Fosfat, kendiliğinden birleşen peptidler, iyontoforez, Dikalsiyum Fosfat Dihidrat (DCPD), Kalsiyum Fosforil Oligosakkaritleri, Kalsiyum Karbonat (CaCO3), Sodyum Trimetafosfat (sTMP) gibi biyomateryaller ve nanoteknolojik ürünler bu materyallere örnek olarak verilebilir.

Beyaz nokta lezyonlarının remineralizasyon ajanları ile tedavi edilmesi araştırmacıların ilgisini çeken önemli konular arasındadır. Bu derlemede güncel ve yeni geliştirilen remineralizasyon ajanları ile ilgili bilgi verilmesi ve yapılan araştırmaların sunulması amaçlanmıştır.

96 REMINERALIZATION AGENTS IN DENTISTRY: YESTERDAY, TODAY,

TOMORROW

Tooth decay is defined as a dynamic event that causes mineral loss from the tooth surface as a result of the demineralization-remineralization cycle between the tooth surface and plaque fluid in favor of demineralization. When the demineralization begins, the acid produced by the bacteria creates micro-channels in the enamel tissue, since the enamel has an opaque appearance because it changes the optical properties of the lost mineral enamel. This is called the white spot lesion.

The enamel structure should be strengthened with remineralization agents in order to prevent white spot lesions from progressing to cavity formation. Remineralization is defined as the re- accumulation of calcium, phosphate and other ions lost on the enamel surface due to caries or different reasons. Various materials have been used from past to present to treat enamel lesions that have not yet developed cavitation, especially with remineralisation agents. The best known of these materials is the fluoride ion. In addition to various forms of fluoride, other ions such as silver, iron; sugar alcohols such as xylitol, isomalt, sorbitol; plant-derived agents such as chitosan, galla chinensis (G. Chinensis), theobromine; biomaterials and nanotechnological products such as Calcium Sodium Phosphorus (Bioactive Glass), Tricalcium silicate, Nano Hydroxyapatite, Casein Phosphopeptide Amorphous Calcium Phosphate (CPP-ACP), Casein Phosphopeptide Amorphous Calcium Fluoro Phosphate (CCP- ACFP), Tricalcium Phosphate, self-assembling peptides, iontophoresis, Dicalcium Phosphate Dihydrate (DCPD), Calcium Phosphoryl Oligosaccharides, Calcium Carbonate (CaCO3), sodium trimetaphosphate (sTMP) are examples of these materials.

Treatment of white spot lesions with remineralisation agents is one of the most important issues of interest to researchers. In this review, it is aimed to give information about current and newly developed remineralization agents and to present researches.

97 YETİŞKİN BİREYLERİN FİZİKSEL AKTİVİTE DÜZEYLERİ İLE METABOLİK