• Sonuç bulunamadı

Hayek’çi ekonomi politiğin eleştirisine geçmeden önce bu bölüme dair söylenmesi gereken son söz düşünürün siyasal uzaydaki yerine ilişkindir. Hayek’in temeli klasik liberal ilkeler olan ideolojik postulası316 modern ihtiyaçlara yönelik bir eylem ve söylem düzeyi, aynı zamanda Yeni Sağın kapsamlı bir savunmasıdır. Hayek liberalizmin evrimci-gelenekçi çizgisinin317 son dönem temsilcisi ve kapitalizmin yaşlanarak kaybettiği anarşist yönüne karşı kazandığı muhafazakarlığın tescil edici kişiliğidir.318 İzleyicisi olduğu Von Mises’in piyasa

316

Yeni sağ için bu postula “bireycilik”, “serbest piyasa” ve “sınırlı devlet”den toplamdır. Yorum için bkz. Desmond S. King, The New Right Politics, Markets and Citizenship, Londra: Macmillan, 1987, s. 205. Yeni Sağ için ayrıca bkz. Ahmet Helvacı, “Muhafazakar Duruştan Demokrat Tavra Anakronik Bir Yolculuk”,

Muhafazakar Düşünce 2, Güz 2004, s. 197.

317

Atilla Yayla, Siyaset Teorisine Giriş, Ankara: Siyasal Yayınları, 1998, s.23.

318

fetişizmi tonundaki görüşlerini etik ve ekonomi politik zeminlerde işlemiş,319 Viyana, Londra ve Chicago’daki önemli ölçüde sağcı rezervler ile palazlanan liberal uyanışın hizmetine vermiştir.

Liberalizm ideolojinin iç gerilimi üzerine çözümleme yapmak ya da liberalizm ile muhafazakarlık arasındaki kavramsal örtüşme ve ayrılıklara atıfta bulunmak hem bu bölümün üzerine bina olunan kavramsal evrenini, hem de sonuca dair sınırlı gündemi aşar. Ama yine de Hayek’in ideolojik duruşu betimlenmelidir. Her ne kadar kendisi aksini ilan etse de,320 düşünürün liberal olmadığı ya da yeterince liberal olmadığı ve hatta liberteyan ilke özelinde muhafazakar olduğu iddia edilebilir.321 Liberal düzeni katı kuralları-dogmaları olmayan, yalnızca kendiliğinden işleyenlere ait bir bağlam olarak tanıtır Hayek.322 Bu bahsi geçen bağlam özel olarak özel mülkiyet ve ekonomiye indirgenebilir. Ama Hayek “kendiliğinden” olanı örgütlenmiş olanın zıttı anlamında ve olabilecek en kapsayıcı konumda temellendirir. Ancak bu tanımda yeterince ısrarcı olmaz. “Kendiliğinden” olanın ayrıca “ne” olduğu noktasında açıklayıcı bir etik politik ve bir ekonomi politik geliştirmiştir çünkü. Sonuçta “kendiliğinden” adaleti de içeren kendiliğinden düzenin “gerçekte” olup olmadığına dair ontolojik tartışma bir yana, Hayek’in kabulleri üzerinden “kendiliğindenliği” bir varoluş durumu olarak varsaysak bile, onun altını doldurmakta zorlanacağızdır. Kendiliğinden olanı böyle olmayandan ayırt etmek, epistemolojik bir nesnellikte asla kendini usa vuramayacak bir keyfiliğe yol açacaktır. Burada ayrıntılı bir şekilde çözümlemesi yapılan Hayek edebiyatı özünü oluşturan iddianın metafizikliği yüzünden seçici, keyfi standartlar ve ayrımlar toplamı gibi durur. Özel hukukun neden kendiliğinden olup da, kamu hukukunun yapma olduğu vb. tercihler bizim için ancak bir ön yargının zemininde anlamlı görülecektir. Hayek bireyin hareket alanının kısıtlanmasının giderek tüm yaşamı kuşattığı ve toplumun otoriterleştiği görüşünü ve dolayısıyla ekonomiye dokunulmamasına dair “bırakın yapsınlar”cı bir tanıtlamayı içtenlikle benimser.323 Böylesi bir yargı kendiliğindenlik üzerine yansıtıldığında,

319

Mises ile Hayek arasındaki temel bağlantı planlama karşıtı edebiyat noktasındadır. Bkz. Gray, a.g.e., s. 48. Ancak daha genel bir perspektifle olaya baktığımızda Mises’in Sosyalizm kitabı (L. V. Mises, Socialism: An

Economic and Sociological Study, Indianapolis: Liberty Press, 1981) liberal düşüncenin sosyalizm karşısında

tutunmasını sağlamıştır. Hayek hem kendi özel tarihi için, hem de liberal uyanışın tarihi açısından Mises’i milat olarak görür.Tabii ikili arasında Avusturya İktisat Okulu üzerinden de bağlantı kurmak mümkündür. Avusturya okulunun ve bu gelenek içinde Mises ile Hayek’in pozisyonlarının yeni sağcı bir değerlendirmesi için bkz. Israel M. Kirzner, “Austrian Scholl of Economics”, The New Palgrave Dictionary of Economics, (Der.), John Eatwell, ve diğerleri, London: Macmillan, 1987, ss. 145-151.

320

Hayek, The Constitution…, ss. 397-411.

321

Racio, “Yirminci Yüzyıl…, s. 97; Barry, Yeni Sağ…, ss. 96-7.

322

Hayek, “Liberal…, s. 13.

323

“bırakın yapsınlar” doğal ve bu felsefenin alternatifi yapay olur.324 Kaldı ki sorun salt seçici bir kendiliğinden adalet okuması noktasıyla sınırlı değildir. Hayekçi formülleştirme hem liberalizmin, hem de muhafazakarlığın tarihsel yükünü üzerine alır. Muhafazakarlığın radikal devinime duyarsızlığı, liberalizmin anarşi-düzen ve baskı-özgürlük karşıtlıklarını çözme biçimi birer sorun olarak Hayekçi kavramlaştırmaya yansır.325 Edebiyatın kapağını kapatırken bize kalan ise, önemli ölçüde ihtiraslı bir kişiliğin yoğun çabasıyla birleştirilmiş sezgici bir epistemeden muhafazakar bir politiğe bir dizi yargı, ön yargı ve kanıdır.

324

Edward Macnall Burns, Çağdaş Siyasal Düşünceler, 1850-1950, Çev: A. Şenel, Ankara: Birey ve Toplum Yayınları, 1984, ss. 297-8.

325

Liberal düzenin çelişkileri için bkz. N. Bobbio, Thomas Hobbes and Natural Law Traditon, Chicago: Universtiy of Chicago Press, 1993, s. 29 vd.

IV. BÖLÜM: NOZİCK VE ANARŞİZMİ: LİBERAL ÖĞRETİDE ŞİRKET

DEVLET ADALETİ

“Fikirlerimiz gözlüklerimizdir.” Alain

Tartışmamızın son önemli gündem maddesi Nozick’in Anarşi, Devlet ve Ütopya eserinde anlatmış olduğu hikayedir. Bu hikaye çalışma içinde sağ liberal adalet diye etiketlendiren bir kavramlaştırma biçiminin oldukça popüler bir örneği, aynı zamanda Locke ile Hobbes arasında gidip gelen felsefesi ile oldukça özgün bir siyaset felsefesi örneğidir. Nozick’in, devlet kuramı, hukuk felsefesi ve ekonomi politikten çözümleme yapmak üzere aldığı sorunları hakkıyla çözdüğü ve liberal siyaset felsefesini eski bildik arızalardan arındırarak yeniden kurduğu söylenemez. Ama yine de özgürlük, adalet ve eşitliğin tartışmalı doğalarına dair uslama biçimi oldukça göz doldurucudur ve okuyucuya seyir zevki verir. Bölümde Nozick’in ele aldığı sorunlar tek tek incelenmeyecektir. Daha çok bu yazıda, yeni bir ekonomi politik arayışı temsil eden Nozick’in felsefi düşüncesinde özgürlük sorunu-siyasi toplum ilişkisi tartışılacaktır. Geç modern zamanların liberalizminde toparlayıcı etki yapan bahsi geçen düşünürlerden Nozick’in özel olarak tartışmanın merkezine oturtulması, Nozick etiketlendirmelerindeki kavramsal savrukluğu önlemeye yönelik bir girişim olarak da

değerlendirilebilir. Yazarının iddiası düşünürün yeni sağı besleyen adalet

kavramlaştırmasında siyasi toplumu ekonomi toplumu lehine ilga ettiği yönünde olacaktır. Bu süreç aynı zamanda tersine çevrilmiş Hobbist bir söylemi de içerir. Çalışma kendi ayrıntısını yarattığında, okuyucuya, şirket devlet çevresinde dönen siyaset felsefesinin kavramsal arızaları da gösterilmiş olacaktır. Kanımca bahsi geçen sorunlar dört grup içinde incelenebilir: 1) Şirket devlet kapitalist, ama pek de liberal olmayan bir projedir. Bu yargı bizi Nozick üzerinden liberalizm içindeki iç gerilimleri sorgulamaya götürebilir. 2) Kuramdaki anarşist yön iyimser bir yorumla retoriksel, kötümser bir bakışın süzgecinde karşı anarşistçedir. Nozick anarşizmi şirket Leviantan’ına razı olmamızı sağlamak için eklektik bir şekilde kullanmıştır. 3) Adaletin kavramlaştırılma biçimi hem kendi içinde, hem de bir bütün olarak kuramın geriye kalanı ile çelişkilidir. 4) Adalet ile özgürlük arasında kurulan koşutluk ise her iki kavramın içinin boşaltılması pahasına elde edilmiş gibi durur.