• Sonuç bulunamadı

B. NEGATİF ETİK

1. Adalet Sorunu-Tarafsızlık

Özgürlüğü bir değer olarak değil, tarafsızlık değerinin öncesinde/öncelide mantıksal bir durum olarak gören Nozick için özgürlük sorunu esasında “adalete aykırı olmayan bir şey özgürlüğe de aykırı olmayacağı için” adalet sorununun türevlerinden biridir.363 Bu bağlamda Nozick edebiyatı, tarafsızlığın özgür/özerk insanı erdem yaratma potansiyeliyle birlikte var ettiği ve adaletinde de neden ile sonuç, özgürlük ile tarafsızlık arasındaki etik politik devamlılığı garanti ettiği bir tanıtlamaya karşılılık gelir. Nozick’in kavramlaştırma zemini iki blok içinde çözümlenebilir: 1) Her şeyden önce herkese kendi iyiliği arama meşruiyeti vererek ve bu tanımaya koşut bir şekilde açık zorlamayı yasaklayarak araçsallaşmanın ve nesneleşmenin önlenebileceği, dahası tüm bu olurlar ve olmazlar listesinin nihayetinde başkasının keyfi iradesinden bağımsızlık anlamında özgürlüğün sağlanabileceği savının üzerinde durulmalıdır. Tabii bu tartışma Nozick özelinde eşitlik ve sosyal sorumluluk nosyonlarına karşıtlık gibi bağlı gündemlere paralel bir şekilde kodlanabilir. 2) Adalet Nozick’in ifade ettiği gibi özgürlükten tarafsızlığa iyi yaşamın ideal düzenini uyum içinde devam ettiren ilkelerin özlü bir bileşimiyse, teorinin kavramlaştırma sınırları içinde ve

363

dolayısıyla mülkiyetçi kapitalist adalete bağlı kalarak bu tür bir kodlama stilinin yarattığı gerilimlere değinebiliriz. Kanımca kapitalist adalete ya da adalete aykırı olmayanın özgürlüğe de aykırı olamayacağı iddiası ile kapitalist özgürlük içinde kapitalist olsun ya da olmasın herkesin bir önceki önermenin zorunlu sonucu olarak özgür olduğu ve özgürlük kolaylıkla adalet anlamına da geldiğinden düzenin de adil olduğu iddiaları geçersizdir.

Nozick’in savunduğu tarafsızlık-özgürlük tezi, aklın kamusal kullanımının aynı zamanda aklın özgürlüğü ve aklın akılcılığı olduğuna dair en rafine örneği Kant olan aydınlanmacı ilerlemeci mantığa364 siyasal toplumun iyiliklerinin sivil toplumun iyiliklerine karşı daha bir iyiliği ve dolayısıyla insan türünün ileri/ileride bir durumunu, bir bakıma yüksek bir bilinci temsil ettiğine dair Aristocu/Hegelci tutuma365 ve tüm bu nesnel etik parçalarının ekonomi politiğe yansıması olarak Marx ve Polanyi edebiyatlarına karşı, bir insan için iyi olanı, kişinin kendisi için iyi olduğuna inandığı şeyle özdeşleştiren ve ayrıca insanın kendi iyilik bilinci içinde hata yapma hakkını doğallayan ve sonuçta bireyin mükemmelleşmesinin kendi iyiliği doğrultusunda hareket etmesi eylemseli ile mümkün olacağını vurgulayan kapsamlı bir açıklamaya karşılık gelir.366 Bu açıklama kendisini bireye müdahale etmenin onu araç haline getireceği, böyle istenmeyen bir sonuçtan kaçınabilmek adına gönüllülüğü aşan her türlü zorunluluğun, sosyal adaletin köleleştirici uygulamalarının tasfiye edilmesi şeklinde açar.367 Nozick artan oranlı vergi gibi gelir dağılımını düzeltici olanakları kişilere zorlayıcı fedakarlıklar yüklediği için çözümlemesinin odağına yerleştirir.368 Tabii geldiğimiz nokta itibariyle pozitif özgürlüğün eşitlikçi özü, hem çaba sonucu elde edilmiş bir malı aynı çabayı göstermemiş birine verdiği için haksızlığa, hem zorlamayla sağlanmış başlangıç eşitliği bir süre sonra kendiliğinden (sivil topluma içkin mekanizmaların yardımıyla) bozulduğu/bozulacağı için imkansızı istemek bakımından akılsızlığa, hem de yukarıdaki kaba özette olduğu üzere özgürsüzlüğe denk gelir.369

364

I. Kant, “An Answer to the Question: What is Enlightment?”, Kant Political Writings, (Der.), H. Reiss, Cambridge: Cambridge University Press, 1991, s. 51; I. Kant, “Idea For Universal History with a Cosmopoliitan Purpose”, Kant Political Writings, (Der.), H. Reiss, Cambridge: Cambridge University Press, 1991, s. 50.

365

O’Neill, Piyasa..., s. 57.

366

R. Brandt, A Theory of the God and Right, Oxford: Clarendon, 1979, s. 67; J. Griffin, Well-Being, Oxford: Clarendon, 1986, s. 56; J. Harsanyi, “Morality and the Theory of Rational Behaviour”, Utilitarianism and

Beyond, (Der.), A. Sen ve B. Williams, Cambridge: Cambridge University Press, 1982, s. 55.

367

Nozick, Anarşi…, ss. 64-7.

368

Ehman, “Rawls and Nozick…, s. 327; Arnhart, a.g.e., s. 412.

369

Brian Magee, “Felsefe ve Siyaset-Ronald Dworkin ile Söyleşi”, Yeni Düşün Adamları, Çev: Ü. Hassan, Ankara: Birey ve Toplum Yayınları, 1985, s. 167.

Kendiliğinden işleyen, baskıdan arınmış negatif özgürlükçü sivil varlığın ya da piyasanın doğasına içkin tarafsızlığı ile adaleti, özgürlüğü ve iyiliği birlikte koruduğu ve geliştirdiği savı belli noktalarda olgusal gerçekle açık bir uyumsuzluk içindedir. 1) Her şeyden önce tarafsızlığı zemin olarak kabul etmemizi olanaksızlaştıran genel kural koyucu ve değer koruyucu kurumlar (devlet ve din) ile aile gibi yapısallıkları içeren belli pozisyon alışlara yaslı ve önemli ölçüde bencillikle örülü bir toplumsal yapı vardır. Kapitalizmin kurumlar içinde vücut bulmuş günceli ve bu tür kurumların her birinin köklü çıkarlara ve geleneklere ait olması gerçeği, piyasa temelli bir bağlamı tarafsızlık zemini olarak değerlendirmemizi güçleştirmektedir. 2) Piyasanın tarafsız olamayacak kadar taraf öbeklerine açık olduğu yargısı, kapitalist bir üretme-tüketme biçiminin bireysel bağlamda başarılı ve zengin olmayı, toplumsal anlamda faydacı nicel gelişmeye içkin büyüme ve ilerlemeyi ülküselleştirdiği yargısıyla birlikte okunduğunda Nozick’in varlığında ısrar ettiği özgürlük-

tarafsızlık ilişkisi iyice tartışmalı hale gelecektir.370 “Ekonominin amacını en az maliyetle haz satın alarak mutluluğu en çoğa çıkarmak” olarak tanımlayan hedonist refahçı tını kapitalist bağlam içinde baskın durumdadır.371 Kaldı ki piyasacı düşünüş mutluluğu, tüm farklı istekleri karşılayan bir mallar listesinin refah arttıkça daha büyük bir kısmının gerçekleşmesi olarak ve dolayısıyla oldukça araçsal ve nesnelci bir şekilde anlamlandırma eğilimdedir.372 Dahası piyasa ekonomisinde bireylerin tercihte bulunurken anlık tepkilere karşılık verdiği, insanların kendileri için iyi gördüklerinin onlar için aslında iyi olanla her zaman çakışmayacağı gibi önermelerle beslenmiş373 ve özünde ekonomiyi insanları belirleyen, ama insanlarca belirlenmeyen bir şey olarak gören meta fetişist-yabancılaştırıcı bir paradigma yürürlüktedir. Demek ki piyasa ekonomisi tarafsız değildir; belli bir iyi yaşam biçimini ön plana çıkarır. Ayrıca tarafsızlık ya da tarafgirlik zaten sistemin işleyişi açısından özlü bir fark yaratmamaktadır; çünkü mekanizma başlatıcı ve yönetici nedenleri bakımından insan yaratımının konusu değildir. 3) Nozick’in negatif etiği, kapitalizmle özgürlük arasında tarafsızlık yardımıyla kurduğu varsayımsal ilişkide, kapitalizmi özgürlüğün kendisi haline getiren çoğulculuğa yaslı bir bağlama/bağdaştırma nosyonuna muhtaçtır. Kapitalizm tarafsızsa ve tarafsızlık çoğulculuğu garanti ediyorsa ve çoğulculukta özgürlükse kapitalizm özgürlüktür. Oysa kapitalizm tarafsız olmadığı gibi, tarafsızlıkta çoğulculuğu garanti etmez. Dahası çoğulcuğunun özgürlük olduğu savı özgürlüğü özgünlüğe eşitleyen muhafazakar bir

370

O’Neill, Piyasa…, s. 61; K. Lancaster, Introduction to Modern Microeconomics, Tunbridge Wells, Costello, 1983, s. 55.

371

W. S. Jevons, The Theory of Political Economy, Harmondsworth: Penguin, 1970, s. 91.

372

aldatmacıdır. Ama belki de işin en ironik kısmı, tüm bu yorumları gereksiz hale getirecek şekilde, kapitalizmin uygarlığın ekonomi politiği olarak farklılıkları yok eden ya da yüzeyselleştiren, değdiği her şeyi biçimselleştiren ve bir örnek haline getiren merkezileşmeye ve benzeşmeye açık doğasıdır.

Nozick’in adalet ile özgürlük arasında tarafsızlık aracılığıyla kurduğu bütünsellik geçersizdir. Ancak yukarıda kabaca denediği üzere bu kabil bir geçersizlik iddiası ve bu iddiaya koşut geliştirilen eleştirel betim kendiliğinden Nozick’ci adaletin özgürlük üzerindeki olumsuz etkisini adalet nosyonunun kendi iş işleyişine içkin bir algısallık içinde açıklamaya yetmez. Ayrıca etkin bir şekilde adalet kuramı sorunsalı çözümlenmelidir.