• Sonuç bulunamadı

5. HAVA ARACI İPOTEĞİNİN HÜKÜMLERİ

5.1 Hava Aracı İpoteğinin Kapsamına İlişkin Hükümler

Hava aracı ipoteğinin kapsamına ilişkin hükümlere TSHK’nın 76. maddesinde rastlamak mümkündür. Bu çerçevede TSHK’nın 76. maddesi hava aracı ipoteğinin kapsamı hakkında Türk Medeni Kanunu’nun 862. ve 863. maddelerinin uygulanacağını vurgulamıştır.

MK m. 862’ye göre rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılmaktadır. Ayrıca MK m. 863/I, rehin kapsamına giren bir unsur olarak kira bedelini işaret etmiş ve borçlu aleyhine takibe başlanması (rehnin paraya çevrilmesi yoluyla) ya da borçlunun iflâsının ilan edilmesi tarihinden itibaren rehnin paraya çevrilmesi anına kadar işleyen kira bedellerini rehin kapsamına sokmuştur. Dolayısıyla ipotekle sağlanan teminat kapsamına öncelikle hava aracı ipoteğine konu olan hava aracının gireceği kuşkusuzdur. Bu bağlamda büyük hasar görmüş ve/veya enkaz haline gelmiş olan hava araçlarının ipotek kapsamında olup olmadığının sorgulanması gerekmektedir. Bu ayrıma varabilmek ve bu sorunun cevabını verebilmek için Türk Sivil Havacılık Kanunu’na göz atmak gerekecektir.

TSHK’nın 62. maddesi gereğince bir Türk sivil hava aracının fiilen veya itibari olarak harabiyeti veya tam zıyaa uğraması halinde malikin başvurusu üzerine hava aracının sicilden terkin edileceği ve tescil belgesinde iptal olacağı düzenlenmiştir. Ancak gemilere ilişkin mevzuat hükümlerinden farklı olarak hava araçlarının terkininde, hava aracının tamamen yok olup olmaması hususunda bir ayrım gözetilmemiş, hava aracının uçak sicilinden kaydının silinebilmesi için ipotek hakkı sahibine 30 günlük itiraz süresi tanınmıştır. Bunun sebebi ipotek alacaklısının hava aracının sicilden terkin edilmesi

38

neticesinde buna bağlı olan ipotek hakkının da ortadan kalkacak olmasıdır. Eğer hak sahibi verilen 30 günlük sürede itiraz etmez ya da itirazı yerinde görülmezse hava aracı kaydı uçak sicilinden silinecektir.

İlginç bir düzenleme olarak TSHK’nın 63. maddesinde ise, ipotekli alacakların/alacaklıların haklarının saklı bulunduğuna dair şerh verilmesi ve sicildeki kaydın terkin edilmesi hususuna değinilmiştir. Bu madde çerçevesinde durum değerlendirilecek olunur ise, madde metninden anlaşılan ipotek hakkı sahibinin itirazının haklı görülmesi halinde dahi hava aracının sicilden terkin edilebileceğidir. Ancak bu durumda ipotek hakkı sahibinin ipotek hakkının saklı olduğuna dair şerh verilmesi gündeme gelecektir. Bir başka sorun ve hukuki anlamda var olan bir boşluk ise, bu şerhin nereye verileceği ve nasıl verileceği konusunda mevzuatta ya da ilgili kanunlarda açık bir hükmün bulunmamasıdır. Şerhe ilişkin bu hüküm, ipoteğin doğasına aykırı olması nedeniyle ve borçlu borcunu ödemediğinde paraya çevrilerek sattırılabilecek bir hava aracı bulunmaması dolayısıyla uygulamada işlevsel gözükmemektedir.

Her ne kadar hava aracının sicilden terkini ile birlikte ipotek hakkının da kural olarak sona erecek olması kesin olsa da, eğer hava aracı sigorta edilmişse, ipotek sigorta bedeli üzerinden varlığını sürdürecektir. Zira bu durumda ipoteğin kapsamından çıkan hava aracının yerini bu sefer sigorta tazminatı almaktadır. TSHK m. 77’ye göre: “Bir hava aracının maliki veya onun hesabına bir başkası tarafından sigorta ettirilmiş olması durumunda, ipotek sigorta tazminatına da şamil otur. Sigortacı, sicile kayıtlı bir hava aracı ipoteğini bitmediğini ileri süremez”. TSHK’nın bu maddesi hava aracının yerini sigorta tazminatının alacağı sonucunu desteklemektedir. Nitekim Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 132. maddesi hava araçları için zorunlu mali meshuliyet sigortası yaptırılmasını öngörmektedir. Böylece sigorta tazminatının hava aracının kaim değeri olacağı kuşkusuzdur (Akıncı 1958).1

1Taşınmazlarda sadece sigorta tazminatı değil, kamulaştırma bedeli de kaim değer olarak ipotek kapsamında yerini alı. Ancak ulaşım araçları açısından özel düzenleme bulunmadığından, bu kaim değer ulaşım araçları açısından bahis konusu olmayacaktır. Bununa beraber, 6102 sayılı TTK m.1020/ f. IV uyarınca, “kamulaştırılan geminin bedeli ve gemi malikinin geminin zıyaı veya hasarlardan dolayı üçüncü şahıslara karşı sahip olduğu tazminat istemleri ipoteğin kapsamındadır.” Yeni düzenleme hem kamulaştırma hem de tazminat bedelini ipotek kapsamında düzenlemiş, böylece doktrinin eleştirdiği hususları karşılamıştır (Akıncı 1958).

39

TSHK m. 132 uyarınca hava araçlarına zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırılması gerekmektedir. Ancak yaptırılması zorunlu olan bu sigorta hava aracına gelen hasarı karşılamamaktadır. Bu sigorta sadece üçüncü kişilere hava aracı tarafından verilen zararları kapsamaktadır (Tek 2012). Bu nedenle kaim değer olan sigorta tazminatının zorunlu mali mesuliyet sigortasını karşılamayacağından bahsedilebilecektir. Ancak ipoteğin kapsamında yer alacak kaim değer, tarafların seçimine bırakılmış ve hava aracına gelen hasarlara ilişkin olarak rizikoları konu alan sigortanın tazminatı olması muhtemel kılınmıştır. Bu açıklamalara ek olarak özellikle hava ulaşım araçlarının hasarlara karşı sigortalanmasının bir zorunluluk olmadığının vurgulanması gerekmektedir. Dolayısıyla gerek hava aracının maliki gerekse de hava aracı üzerinde ipotek hakkına sahip olan alacaklı bu sigortayı yaptırtabilmektedir.

Hava aracı malikinin bu sigortayı yaptırması halinde MK 879. madde de yer alan sigorta kapsamından yararlanabileceği kuşkusuzdur. Kural olarak hava aracının ipoteğin tesisinden önce sigortalanıp sigortalanmadığı önem arz etmemektedir. Ancak MK 879.

maddesinden yararlanabilmek için riskin ve/veya rizikonun gerçekleşmesinden önce hava aracının sigortalanması gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken diğer husus ise, malikin ipotekli hava aracının sigortalattıktan sonra rizikonun meydana gelmesi halinde sigortacı kural olarak ödemeyi ipotek alacaklısına yapacaktır. Ancak sigortacının tazminatı ipotek alacaklısına ödemeden önce ilgili sicilleri inceleyerek ipotekli bir alacaklının hava aracı üzerinde ipoteği olup olmadığına bakması gerekmektedir. Aksi halde sigortacı hem hava aracı malikine hem de ipotek alacaklısına ödeme yaparak iki kez tazminat ödemek zorunda kalacaktır.

Önemle üzerinde durulması ve değinilmesi gereken bir husus da, sigorta tazminatının ipotek alacaklısı yerine getirilmesi için, sigorta tazminatının hava aracının eski hale getirilmesi için kullanılacak olmasına ve ayrıca hava aracı malikinin de bu konuda yeterli güvence vermiş olmasına bağlı olmasıdır. Nitekim bu husus açık bir şekilde MK 879/ f.

II’de belirtilmiştir.

Hava aracı ipoteğinin kapsamı incelenir ve tartışılırken değinilmesi gereken bir başka husus da hava aracının eklenti ve/veya bütünleyici parçalarının neler olduğu konusudur.

Hava aracına ilişkin mevcut bulunan mevzuatta hava aracı motorlarının eklenti vasfına

40

haiz olduğundan bahsedilmektedir. Bunun sebebi bu konuda yine mevzuatta hüküm bulunmamasıdır. Teamül olarak ve kabul edilen uygulama gereğince hava aracı motorları hava aracından geçici olarak ayrılsa bile eklenti vasfını kaybetmeyecektir. Ancak motorların hava aracından sürekli olarak ayrılması ve/veya ayrılacak olması hallerinde ise, hava aracı ile birlikte uçak siciline tescil edilen bu motorların eklenti sayılmasına artık imkan kalmayacaktır. Türk Hukuku’nda yer alan bu uygulamaya karşı İsviçre Hukuku’nda hava aracı ile birlikte sicile tescil edilmiş olan motorların hava aracından sürekli olarak ayrılsalar bile hava aracının bütünleyici parçasını oluşturmaya ve bu nitelikte sayılmaya devam edilecekleri düzenleme altına alınmıştır (Tek 2012).

Bütün bunlara ek olarak ulaşım aracının semeresinin de ne anlama geldiğine değinmek ve bu semerenin ipotek kapsamında olup olmadığını incelemek gerekecektir. Bu çerçevede hava aracının hukuksal anlamda doğal semeresinin olamayacağı açıktır. Bu sebeple hukuki semere tanımından kastedilenin kira bedeli olduğu kuşkusuzdur. MK 863.

maddesi gereğince hangi kira bedelinin ipotek kapsamında sayılacağını düzenlemiştir. Bu madde gereğince, ipotek kapsamına sokulan kira bedelleri için iki unsur bulunmaktadır.

Bunlardan ilki ipoteğin kapsamında olan kira alacaklarının sadece ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin başladığı veya borçlunun ifasının ilan edildiği tarihten, ipoteğin paraya çevrildiği süreye kadar olan kira alacakları olmasıdır. İkincisi ise, ipotek hakkının kiracıya karşı ileri sürülebilmesi için kiracıya rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başvurulduğunun tebliğ edilmesi ya da iflasının ilan edilmesidir (Tek 2012).

Burada önemle belirtilmesi ve vurgulanması gereken husus ipotek hakkı sahibinin ilandan ve/veya tebliğden önce muaccel olan ve aynı zamanda malike ödenmiş bulunan bedellerin ipotek kapsamına girmeyeceği ve ipotek alacaklısının bunlara dair alacak talebinde bulunmayacağıdır.