• Sonuç bulunamadı

4. HAVA ARACI İPOTEĞİNİN KURULUŞU

4.7 Tescil Talebi ve Tescil

4.7.3 Tecil talebinin şekli ve tescil

Genel anlamda ulaşım araçlarının ipoteğine yönelik tescil taleplerinin hangi resmi kurum/kuruluş tarafından yapılacağı ulaşım aracının türüne göre farklılık gösterdiğinden, hava aracı için tescil talebinin Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan uçak siciline yapılması gerekmektedir. Tescilin nasıl yapılacağına ve tescil başvurusunun hangi şekil şartlarına tabi olduğuna dair açık bir hüküm mevzuatta bulunmamaktadır. Ulaşım araçlarından sadece gemi ipoteği için mevzuatta hüküm bulunmakta olup bu ipoteğin kurulması için Gemi Sicil Nizamnamesi (GSN) nin 85. maddesinde, gemi üzerinde ipotek tesisi isteminin yazılı şekilde yapılması gerektiği açıkça düzenlenmiştir. Genel anlamda ulaşım araçları açısından ipotek sözleşmesinin ilgili sicile tescilinin kurucu mahiyette bir işlem olduğu belirtilmiştir. Bu husus ayrıca ipotek tesisini düzenleyen ilgili kanun maddelerinden de açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Özellikle inceleme konumuz olan hava aracı ipoteğinde TSHK m. 70/l’de bu husus açıkça vurgulanarak; hava araçları üzerinde, hava aracı maliki ile ipotek alacaklılarının veya alacaklısının anlaşmalarıyla ipoteğin sicile tescil edilebileceği açıkça düzenlenmiştir. Bu çerçevede hava aracı ipoteğinin sicile tescilinin yenilik doğurucu bir hak olduğundan söz edilebilecektir.

33 4.7.4 Tescilin kapsamı ve hükümleri

Tescilin kapsamından anlaşılması gereken; hava aracı üzerinde ipotek tesis edilirken ilgili sicilde belirtilmesi gereken mutlak unsurlardır. Bunlar: ipotek alacaklısı, ipoteğin sırası ve teminat kapsamındaki alacağın miktarıdır. İpotek alacaklısı kavramına hava aracı ipoteği bakamından TSHK’nın 74. maddesinde yer verilmiştir. Bu çerçevede hava aracının ipoteğinin tescilinde; ipotek alacaklısının adı, soyadı ve adresi tescil olunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1016. maddesinin ilk fıkrasında yer alan gemi ipoteğinin aksine TSHK’nın 74. maddesinde hava aracı ipoteğinin alacaklısının bir gerçek kişi olduğu varsayılmaktadır.

Oysaki ipotek alacaklısının hem tüzel kişi hem de gerçek kişi olabilmesi mümkündür. Bu durumda TSHK’nın 74. maddesinde tescil için zorunluluğu belirtilen ad, soyad ve adres hususunun, tüzel kişiler bakımından da tezahür edeceği ancak bu sefer ipotek alacaklısının tüzel kişi olmasından ötürü tescilde yer verilecek bilgilerin tüzel kişiliğin ticaret unvanı ve faaliyet merkezi olduğu kuşkusuzdur.

Bilindiği gibi ipoteğin bağlı olduğu alacak üçüncü kişilere devredilebilir. Bu durumda alacağın tescilinden sonra üçüncü bir kişiye devredilmesi halinde ipoteğin geçerliliği etkilemeyecek ancak yeni alacaklının bu alacağı tescil ettirmesi gerekecektir. Dolayısıyla yeni alacaklının (gerçek ve/veya tüzel kişi) bilgilerinin ilgili sicile ilgili memur ile iletişim kurulduktan sonra sağlıklı bir şekilde kaydedilmesi hususu gündeme gelecektir.

Gemi ipoteği için, TTK’nın 1017. maddesinde her ne kadar Türk Medeni Kanunu’nun taşınmaz rehnine ilişkin hükümlerine atıf yapılsa da, hava aracı ipoteğinde durum oldukça farklı olup hava aracı ipoteğinin sırası için mevzuatta hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Her ne kadar doktrinde bazı yazarlar, taşınır mallarda aksine bir düzenleme bulunmadıkça sabit dereceler sistemi uygulanmaz dese de, taşınır rehninde sabit derece sistemi değil, boşalan dereceye kendiliğinden ilerleme ilkesinin geçerli olduğu kuşkusuzdur (Ertaş 2013). Boşalan dereceye ilerleme sistemine göre hava aracı ipoteği sırası tescil tarihine göre sıralanacaktır. Ancak bu görüşün ve uygulamanın aksine TSHK’nın 7. maddesinin ilgili bentlerinde ipotek sırası için “sorumluluğu devam eden ve derecesi aynı olan” ifadelerinin kullanıldığı dolayısıyla bu ifade nedeniyle kanun

34

koyucunun hava araçları ipoteğinde asıl amacının sabit dereceler sistemini benimsemek olduğu ileri sürülmüştür (Hızır ve Turaev 2008).

Sabit dereceler sistemi: Taşınmaz üzerinde birden çok rehin hakkı tesis edilmesi halinde, taraflar arasında kararlaştırılan sıralama ile bu rehinlerden belirlenmesidir. Malikin ancak tek taraflı yazılı beyanı ile dereceler oluşturulabilir. Rehin hakkı hangi dereceye yazılmışsa o derece miktarı kadar bir güvence oluşur ve bir önceki sıraya ilerlemenin de mevcut olmadığı bir sistemdir. Bu çerçevede sabit dereceler sisteminde ipotek hakkında konu olan hava aracının sadece alacaklı ve borçlu tarafından kararlaştırılan belirli bir bölümü ipotek alacaklısına güvence teşkil edecektir. Taraflarca kararlaştırılan bu belirli bölüme “derece” adı verilmektedir.

Derecenin sağladığı güvence miktarını malik belirlerken, bu derecenin sırası, malik ve alacaklı tarafından beraberce belirlenmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 875. maddesine göre sabit dereceler sistemine tabi olan ipoteğin alacaklısına sağladığı güvence; anapara, gecikme faizi, takip giderleri, iflasın açıldığı veya rehnin paraya çevrilmesinin istendiği tarihe kadar muaccel olmuş üç yıllık faiz ile son vadeden başlayarak işleyen faizlerdir.

Ayrıca MK. m. 876 uyarınca, ipotek konusu “malın korunması için yapılan zorunlu masraflar, özellikle de sigorta primleri” de ayrıca güvencenin kapsamındadır. Bu bükümler sadece anapara ipotekleri açısından uygulama alanı bulacaktır. Zira üst sınır ipoteklerinde sağlanan güvencenin, tescil edilmiş miktarla sınırlı olduğu açıktır (Tek 2012).

Taşınmaz rehninde önemli bir sözleşme olarak ortaya çıkan sıra değiştirme sözleşmesinden de bu bağlamda bahsetmek gerekecektir. Sıra değiştirme sözleşmesi aslında alacaklı ve borçlu arasında yapılmış olan ana nitelikteki ipotek sözleşmesinin değiştirilmesi ve/veya tadili anlamına gelmektedir. Bu nedenle asıl ipotek sözleşmesi yazılı şekil şartına tabi olduğundan aynı zamanda sıra değiştirme sözleşmesi de ana sözleşme şekil şartına tabi olacak ve bu sözleşme de yazılı olarak yapılacaktır. Ayrıca yine ana ipotek sözleşmesi gereğince sıra değiştirme sözleşmesi imzalarının da noterlikçe onaylanması gerekecektir. Ayrıca sıra değiştirme sözleşmesi tescil ile hüküm doğurmaktadır (Tek 2012). Nitekim bu husus TSHK’nın 66. maddesinde de açıkça ifade edilmiştir.

35

Ulaşım ipoteği açısından teminat alacağının miktarına ilişkin yasal düzenlemeler ise TTK m. 1018’de düzenlenmesine rağmen, hava aracı ipoteği için bu düzenlemelerin TSHK’nın 75. maddesinin MK m. 875 ve m. 876’ya yapığı atıf ile belirlendiğini görülmektedir. Hava aracı ipoteğinin tescil edilebilmesi için uçak siciline ipoteğin bağlı olduğu alacak miktarının yazılması gerekmektedir. Bu çerçevede alacak miktarı belli değilse anapara ipoteğinin tesis edilmesi mümkün değilken, alacak miktarı belirli ise anapara ipoteği tesis edilebilecektir. Alacak miktarı belli olsa da olmasa da bu durum hava aracı üzerinde üst sınır ipoteği tesis edilmesinin önünde bir engel teşkil etmemektedir. Bu doğrultuda, ipoteğe konu olan alacak henüz doğmamış olmakla beraber alacağın doğması kesin veya muhtemel ise yani alacak belirlenebilir ise, bu takdirde üst sınır ipoteği tesis edilebilecektir (Tek 2012).

Hava aracı ipoteğinde üst sınır ipoteği kurulmuş ise, ipoteğin tescil edildiği sicilde gösterilen miktar hem ana edimin hem de yan alacakların üst sınırını oluşturmaktadır.

MK m. 867, hem anapara ipoteği hem de üst sınır ipoteği açısından uygulama alanı bulmaktadır. Dolayısıyla yapılan zorunlu masraflar, üst sınırı aşsa dahi güvenceden yararlanacaktır. Zira hava aracının korunmasında bütün alacaklıların menfaati vardır (Tek 2012).

TSHK’nın 74. maddesi uyarınca, sivil hava aracı ipoteğinin tescilinde alacaklının adı, soyadı ve adresine ek olarak: “b) Alacağın tutarı ve faiz oranı; c) Alacağın tutarı kesin değil veya değiştirilebilir ise faizler dahil, ipoteğin temin ettiği azami tutar; d) Nama veya hamiline yazılı tahvillerin ipotek ile temini durumunda ipotek borcun tamamı için kurulacaksa, alacaklı yerine, borçlu ile alacaklıların tümünü birden temsil edecek bir temsilci; ihracı üstlenen işletme için kurulacaksa, ipotek üzerinde tahvil sahipleri lehine bir rehin hakkı da; tescil olunur” denilmektedir.

Ayrıca MK m. 851/I uyarınca: “Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir”. Bu hükme göre hava aracı ipoteğinin Türk Lirası (TL) üzerinden tesis edilmesi gerekmektedir. Aynı maddenin sonraki fıkralarında belirli şartlar altında yabancı para ipoteğinin kurulmasına da izin verilmiştir. TSHK m. 73’e göre ise:

“Yabancı para ile ödenecek olan borçlar için, Maliye Bakanlığının izni ile yabancı para esasına göre ipotek tesis olunabilir. Bu iznin sicile kaydı lazımdır”. Bu hüküm MK m.

36

851’e göre özel hükümdür. Hükmün düzenlemediği hususlarda MK m. 851 kıyasen uygulanabilir (Tek 2012).

Ayrıca TSHK’nın 52. maddesi gereğince; uçak sicilindeki bir kayda iyi niyete dayanarak mülkiyet, ipotek veya diğer bir ayni hakkı iktisap eden kişinin bu iktisabı geçerli olmaktadır. Lehine sicilde hak tescil edilmiş kişiye, sahip olduğu bu hak sebebi ile edada bulunulması ya da bu üçüncü kişilerle birlikte kişinin tescilli hak üzerinde herhangi bir tasarruf işleminde bulunması halinde de aynı düzenleme geçerli olmaktadır.

Ancak, bilindiği gibi mevzuatta alacaklar için çeşitli zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.

Bu çerçevede hava aracı ipoteğinin tesisi ile teminat altına alınan alacak hakkında zamanaşımının kesilip kesilmeyeceğine ilişkin bir düzenleme kanunda bulunmamaktadır.

TSHK’nın 65. maddesinde, TSHK’da ve/veya kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadıkça, hava araçları menkul mal hükümlerine tabi olduğu düzenlenmiştir. Bu düzenlemeden de hava aracı ipoteğine bağlı alacaklarda taşınır mallara ilişkin ilkelerin uygulama alanı bulacağı anlaşılmaktadır. BK m. 159 çerçevesinde alacaklarda zamanaşımına dair genel hüküm uygulandığında, temin edilmiş alacak için zamanaşımı süresinin işlemeye devam etmesi beklenebilecektir. Ancak yine bu maddede alacaklının hakkını rehinden atma yetkisinin devam etmesine dair maddesi gereğince de zamanaşımına uğramış olsa da ilgili madde çerçevesinde ipotekli hava aracı malikinin, borçlunun alacaklıya karşı sahip olduğu defi ve itirazları ipotek sahibi alacaklıya karşı da ileri sürebileceği, borçlu eğer borcuna temel dayanak olan hukuki işlemi feshedebiliyorsa, bu yetkinin rehin alacaklısının alacak hakkını hava aracından temin etmesine engel olabileceği sonucuna varılmaktadır. Genel anlamda ilgili yasa hükümlerine bakıldığında ise, hava aracı ipoteğinin tescilinin alacak hakkında zamanaşımının işlemesine engel olamayacağı net bir şekilde anlaşılmaktadır.

Yine ve önemle belirtmek gerekir ki hava aracı ipoteğinden farklı olarak gemi ipoteğinde özel bir düzenleme yapılarak; gemi ipoteğinin tescilinin, alacak hakkında zamanaşımının işlemesine engel olacağı açık bir şekilde mevzuatta yer almaktadır.

37 5. HAVA ARACI İPOTEĞİNİN HÜKÜMLERİ

Hava aracı ipoteğinin diğer ipotek türleri olan gemi ipoteği ve motorlu taşıt ipoteğinden farklı olduğu ve bu çerçevede hava aracı ipoteği için uygulanacak hükümlerin önem arz ettiği kuşkusuzdur. Bu çerçevede hava aracı ipoteklerine uygulanacak yerel mevzuat hükümleri ve hava aracı ipoteğinin değerinin korunması için alınacak tedbirlere ilişkin hükümler iki başlık halinde incelenmiştir.

5.1 Hava Aracı İpoteğinin Kapsamına İlişkin Hükümler

Hava aracı ipoteğinin kapsamına ilişkin hükümlere TSHK’nın 76. maddesinde rastlamak mümkündür. Bu çerçevede TSHK’nın 76. maddesi hava aracı ipoteğinin kapsamı hakkında Türk Medeni Kanunu’nun 862. ve 863. maddelerinin uygulanacağını vurgulamıştır.

MK m. 862’ye göre rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılmaktadır. Ayrıca MK m. 863/I, rehin kapsamına giren bir unsur olarak kira bedelini işaret etmiş ve borçlu aleyhine takibe başlanması (rehnin paraya çevrilmesi yoluyla) ya da borçlunun iflâsının ilan edilmesi tarihinden itibaren rehnin paraya çevrilmesi anına kadar işleyen kira bedellerini rehin kapsamına sokmuştur. Dolayısıyla ipotekle sağlanan teminat kapsamına öncelikle hava aracı ipoteğine konu olan hava aracının gireceği kuşkusuzdur. Bu bağlamda büyük hasar görmüş ve/veya enkaz haline gelmiş olan hava araçlarının ipotek kapsamında olup olmadığının sorgulanması gerekmektedir. Bu ayrıma varabilmek ve bu sorunun cevabını verebilmek için Türk Sivil Havacılık Kanunu’na göz atmak gerekecektir.

TSHK’nın 62. maddesi gereğince bir Türk sivil hava aracının fiilen veya itibari olarak harabiyeti veya tam zıyaa uğraması halinde malikin başvurusu üzerine hava aracının sicilden terkin edileceği ve tescil belgesinde iptal olacağı düzenlenmiştir. Ancak gemilere ilişkin mevzuat hükümlerinden farklı olarak hava araçlarının terkininde, hava aracının tamamen yok olup olmaması hususunda bir ayrım gözetilmemiş, hava aracının uçak sicilinden kaydının silinebilmesi için ipotek hakkı sahibine 30 günlük itiraz süresi tanınmıştır. Bunun sebebi ipotek alacaklısının hava aracının sicilden terkin edilmesi

38

neticesinde buna bağlı olan ipotek hakkının da ortadan kalkacak olmasıdır. Eğer hak sahibi verilen 30 günlük sürede itiraz etmez ya da itirazı yerinde görülmezse hava aracı kaydı uçak sicilinden silinecektir.

İlginç bir düzenleme olarak TSHK’nın 63. maddesinde ise, ipotekli alacakların/alacaklıların haklarının saklı bulunduğuna dair şerh verilmesi ve sicildeki kaydın terkin edilmesi hususuna değinilmiştir. Bu madde çerçevesinde durum değerlendirilecek olunur ise, madde metninden anlaşılan ipotek hakkı sahibinin itirazının haklı görülmesi halinde dahi hava aracının sicilden terkin edilebileceğidir. Ancak bu durumda ipotek hakkı sahibinin ipotek hakkının saklı olduğuna dair şerh verilmesi gündeme gelecektir. Bir başka sorun ve hukuki anlamda var olan bir boşluk ise, bu şerhin nereye verileceği ve nasıl verileceği konusunda mevzuatta ya da ilgili kanunlarda açık bir hükmün bulunmamasıdır. Şerhe ilişkin bu hüküm, ipoteğin doğasına aykırı olması nedeniyle ve borçlu borcunu ödemediğinde paraya çevrilerek sattırılabilecek bir hava aracı bulunmaması dolayısıyla uygulamada işlevsel gözükmemektedir.

Her ne kadar hava aracının sicilden terkini ile birlikte ipotek hakkının da kural olarak sona erecek olması kesin olsa da, eğer hava aracı sigorta edilmişse, ipotek sigorta bedeli üzerinden varlığını sürdürecektir. Zira bu durumda ipoteğin kapsamından çıkan hava aracının yerini bu sefer sigorta tazminatı almaktadır. TSHK m. 77’ye göre: “Bir hava aracının maliki veya onun hesabına bir başkası tarafından sigorta ettirilmiş olması durumunda, ipotek sigorta tazminatına da şamil otur. Sigortacı, sicile kayıtlı bir hava aracı ipoteğini bitmediğini ileri süremez”. TSHK’nın bu maddesi hava aracının yerini sigorta tazminatının alacağı sonucunu desteklemektedir. Nitekim Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 132. maddesi hava araçları için zorunlu mali meshuliyet sigortası yaptırılmasını öngörmektedir. Böylece sigorta tazminatının hava aracının kaim değeri olacağı kuşkusuzdur (Akıncı 1958).1

1Taşınmazlarda sadece sigorta tazminatı değil, kamulaştırma bedeli de kaim değer olarak ipotek kapsamında yerini alı. Ancak ulaşım araçları açısından özel düzenleme bulunmadığından, bu kaim değer ulaşım araçları açısından bahis konusu olmayacaktır. Bununa beraber, 6102 sayılı TTK m.1020/ f. IV uyarınca, “kamulaştırılan geminin bedeli ve gemi malikinin geminin zıyaı veya hasarlardan dolayı üçüncü şahıslara karşı sahip olduğu tazminat istemleri ipoteğin kapsamındadır.” Yeni düzenleme hem kamulaştırma hem de tazminat bedelini ipotek kapsamında düzenlemiş, böylece doktrinin eleştirdiği hususları karşılamıştır (Akıncı 1958).

39

TSHK m. 132 uyarınca hava araçlarına zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırılması gerekmektedir. Ancak yaptırılması zorunlu olan bu sigorta hava aracına gelen hasarı karşılamamaktadır. Bu sigorta sadece üçüncü kişilere hava aracı tarafından verilen zararları kapsamaktadır (Tek 2012). Bu nedenle kaim değer olan sigorta tazminatının zorunlu mali mesuliyet sigortasını karşılamayacağından bahsedilebilecektir. Ancak ipoteğin kapsamında yer alacak kaim değer, tarafların seçimine bırakılmış ve hava aracına gelen hasarlara ilişkin olarak rizikoları konu alan sigortanın tazminatı olması muhtemel kılınmıştır. Bu açıklamalara ek olarak özellikle hava ulaşım araçlarının hasarlara karşı sigortalanmasının bir zorunluluk olmadığının vurgulanması gerekmektedir. Dolayısıyla gerek hava aracının maliki gerekse de hava aracı üzerinde ipotek hakkına sahip olan alacaklı bu sigortayı yaptırtabilmektedir.

Hava aracı malikinin bu sigortayı yaptırması halinde MK 879. madde de yer alan sigorta kapsamından yararlanabileceği kuşkusuzdur. Kural olarak hava aracının ipoteğin tesisinden önce sigortalanıp sigortalanmadığı önem arz etmemektedir. Ancak MK 879.

maddesinden yararlanabilmek için riskin ve/veya rizikonun gerçekleşmesinden önce hava aracının sigortalanması gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken diğer husus ise, malikin ipotekli hava aracının sigortalattıktan sonra rizikonun meydana gelmesi halinde sigortacı kural olarak ödemeyi ipotek alacaklısına yapacaktır. Ancak sigortacının tazminatı ipotek alacaklısına ödemeden önce ilgili sicilleri inceleyerek ipotekli bir alacaklının hava aracı üzerinde ipoteği olup olmadığına bakması gerekmektedir. Aksi halde sigortacı hem hava aracı malikine hem de ipotek alacaklısına ödeme yaparak iki kez tazminat ödemek zorunda kalacaktır.

Önemle üzerinde durulması ve değinilmesi gereken bir husus da, sigorta tazminatının ipotek alacaklısı yerine getirilmesi için, sigorta tazminatının hava aracının eski hale getirilmesi için kullanılacak olmasına ve ayrıca hava aracı malikinin de bu konuda yeterli güvence vermiş olmasına bağlı olmasıdır. Nitekim bu husus açık bir şekilde MK 879/ f.

II’de belirtilmiştir.

Hava aracı ipoteğinin kapsamı incelenir ve tartışılırken değinilmesi gereken bir başka husus da hava aracının eklenti ve/veya bütünleyici parçalarının neler olduğu konusudur.

Hava aracına ilişkin mevcut bulunan mevzuatta hava aracı motorlarının eklenti vasfına

40

haiz olduğundan bahsedilmektedir. Bunun sebebi bu konuda yine mevzuatta hüküm bulunmamasıdır. Teamül olarak ve kabul edilen uygulama gereğince hava aracı motorları hava aracından geçici olarak ayrılsa bile eklenti vasfını kaybetmeyecektir. Ancak motorların hava aracından sürekli olarak ayrılması ve/veya ayrılacak olması hallerinde ise, hava aracı ile birlikte uçak siciline tescil edilen bu motorların eklenti sayılmasına artık imkan kalmayacaktır. Türk Hukuku’nda yer alan bu uygulamaya karşı İsviçre Hukuku’nda hava aracı ile birlikte sicile tescil edilmiş olan motorların hava aracından sürekli olarak ayrılsalar bile hava aracının bütünleyici parçasını oluşturmaya ve bu nitelikte sayılmaya devam edilecekleri düzenleme altına alınmıştır (Tek 2012).

Bütün bunlara ek olarak ulaşım aracının semeresinin de ne anlama geldiğine değinmek ve bu semerenin ipotek kapsamında olup olmadığını incelemek gerekecektir. Bu çerçevede hava aracının hukuksal anlamda doğal semeresinin olamayacağı açıktır. Bu sebeple hukuki semere tanımından kastedilenin kira bedeli olduğu kuşkusuzdur. MK 863.

maddesi gereğince hangi kira bedelinin ipotek kapsamında sayılacağını düzenlemiştir. Bu madde gereğince, ipotek kapsamına sokulan kira bedelleri için iki unsur bulunmaktadır.

Bunlardan ilki ipoteğin kapsamında olan kira alacaklarının sadece ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin başladığı veya borçlunun ifasının ilan edildiği tarihten, ipoteğin paraya çevrildiği süreye kadar olan kira alacakları olmasıdır. İkincisi ise, ipotek hakkının kiracıya karşı ileri sürülebilmesi için kiracıya rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başvurulduğunun tebliğ edilmesi ya da iflasının ilan edilmesidir (Tek 2012).

Burada önemle belirtilmesi ve vurgulanması gereken husus ipotek hakkı sahibinin ilandan ve/veya tebliğden önce muaccel olan ve aynı zamanda malike ödenmiş bulunan bedellerin ipotek kapsamına girmeyeceği ve ipotek alacaklısının bunlara dair alacak talebinde bulunmayacağıdır.

5.2 Hava Aracı İpoteğinin Değerinin Korunması İçin Alınacak Tedbirler

İpotek alacaklısının hava aracının üzerinde, teminata konu olan hava aracının hala malikinin dolaysız zilyetliğinde bulunmasından dolayı, doğrudan bir yetkisinin olmadığını belirtilmiştir. Ancak hava aracında meydana gelebilecek olumsuz bir değişikliğin, hava aracının değerini etkileyebileceği göz önüne alındığında ipotek hakkı sahibinin teminatının da riske girebileceği ve ipotek hakkı sahibinin teminatını

41

etkileyebileceği kesindir. Bu nedenle ipotek hakkı sahibine hava aracının değerinin azalması ya da hava aracının değerinin azalması tehlikesinin bulunduğu hallerde kanundan doğan birtakım yetkilerle hava aracı üzerinde bazı tedbirlerin alınması yetkisi tanınmıştır. Ayrıca ipotek hakkı sahibi bu tedbirleri sadece hava aracı malikine yönelik olarak değil, aynı zamanda üçüncü bir kişinin eylemleri dolayısıyla hava aracının değerinde azalma olması ya da azalma tehlikesinin olması hallerinde bu eylemde bulunan üçüncü kişilere yönelik olarak da kullanabilecektir.

Belirtilen kapsamda eğer, hava aracının değeri maliklerinin ya da malikinin kusurlu davranışı hatası, ihmali vb. sebeplerden dolayı düşmüşse; MK’nın 866. maddesi uyarınca

Belirtilen kapsamda eğer, hava aracının değeri maliklerinin ya da malikinin kusurlu davranışı hatası, ihmali vb. sebeplerden dolayı düşmüşse; MK’nın 866. maddesi uyarınca