• Sonuç bulunamadı

2.1. Nurettin Topçu’nun Felsefesi

2.1.3. Hareket Felsefesi

Topçu’nun felsefesinin, eğitim anlayışının, siyasi tutumunun yaşadığı dönemin siyasi ve sosyolojik şartlarından ayrı değerlendirilmesi yanlış olacaktır. Yine kendisinin sürekli vurguladığı Müslüman Türk kimliğinin dışında onu ele alıp anlamaya çalışmanın sağlıklı bir yöntem olmadığı açıktır. Esasen daha önceden de dile getirildiği gibi felsefesi, tıpkı Sokrates’in ki gibidir. Mevcut düzen ve anlayışın, ahlaki gidişatın, bilimsel tutumun ve felsefi kabullerin oluşturduğu çöküşe karşı bir bayrak açma, karşı tutum sergileme ve çözüm olma sorumluluklarını kendisinde taşımaya çalışmıştır. Bu sorumluluk anlayışı, onun bir dava adamı ve bir düşünür olarak tarihe geçmesine neden olmuştur.

Fikriyatını oluşturup onun üzerinden yazmaya başladığı dönem, dünya geneli ve Türkiye özelinde pozitivist, pragmatist ve maddeci anlayışın hâkim olduğu dönemdir. Bu anlayış insanı, kuru bir determinasyona mahkûm edip, ahlaki niteliğini görmezden gelip, eşya sevgisine müptela etmiştir. Birey, sadece maddi kaygıları olan ve hazları peşinde koşan bir gerçeklik olarak düşünülmüştür. Bireyi bu şekilde kendi gerçekliğinden koparan, kendisine yabancı kılan bu anlayışa karşı bir mücadele verme sorumluluğunu yüklenmiş ve bu mücadelenin motivasyonunu, Maurice Blondel ve Henri Bergson’da bulmuştur.

Blondel “L’Action: Essai d’une Critique de la Vie et d’une Science de la

Pratique” (Hareket: Hayatın Eleştirisi ve Pratiğin Bilimi Üzerine Bir Deneme) adlı

eserinde, insanın tabii olarak yöneldiği tabiat-üstüne, ruhun bir faaliyetiyle ulaşmak ve irade ile hareket sayesinde tabiat-üstüne ulaşmanın nasıl gerçekleştirilebileceğini göstermeye çalışır38. Çünkü insanda, farkında olsun ya da olmasın, yaratıcı ile bir olma durumu mevcuttur. Çünkü insan, yaşam süreci içerisinde sürekli olarak bu yaratıcıya ulaşma arzusundadır. Yaratıcı ile bir olma, metafizik alana ulaşma zorunluluğunun nedeni ise, yaratıcının evrende hem aşkın hem de içkin bir şekilde var olmasıdır. Esasen Tanrı evrenin her tarafındadır ve biz insanlar bu Tanrı’nın etrafında sürekli dönüp dolanmaktayız. Doğru olan, dışımızda ve içimizde olan bu Tanrı’ya ulaşmaktır. İşte kişiyi

38 Demirel, İ., Nurettin Topçunun Düşünce Dünyasında Felsefe- Milliyetçilik Geçişmeleri ve Millet, Yurt,

buna ulaştıracak olan ise harekettir39. Çünkü hareket, Tanrı’ya ulaşmanın insandaki somut göstergesidir. Bu anlamda hareket basit bir davranış olmanın ötesinde ruhi niteliği olan insan ürünüdür.

M. Blondel’e göre bizi imana götürecek şey, Action’dur. Action ideal ile reel, başka bir tabirle Allah ile insan arasında köprüdür. O, bize sonsuzluk (namütenahilik) şuurunu verir ve bu suretle aklın hudutlarını aşarız. Su halde Action, alelade umumî bir faaliyet değil, fakat bize imanı veren geniş mistik bir hamledir.40 Blondel, bu görüşleri ile tıpkı Orta Çağ Filozofu Aziz Augustinus gibi felsefeyi iman etmeye indirgeyip akli temelini daha geriye atmıştır. Blondel’e göre akıl kendi kendine yetmeyerek en nihayetinde bir boşluk içinde kendine döner. Akıl kendi boşluğunu kavrar ve bu boşluğu doldurmak için imana başvurur. Burada akıl ile iman arasında bir bütünleşme oluşarak, bir istenç ortaya çıkacaktır. Bu istenç hareketin özüdür. Bu hareket Blondel’in anlattığı ve Topçu’nun aktardığı “Hareket, insanla Allah’ın terkibidir”41 deyiminin karşılığıdır. Bu açıdan bakıldığında Blondel, harekete metafizik bir anlam kazandırmıştır. Harekete felsefesi ile hareketin manevi yönünü ortaya çıkarmıştır. İnsanın hareketinden yola çıkarak tabiatüstüne çıkmak, metafizik alana ulaşmak gayretinde olan “Blondel’in felsefesi için Kendini Aşma Felsefesidir”42 diyebiliriz.

Topçu için, maddeci emperyalist anlayışlar, her yerde milli kültürleri kemirmektedir43 ve insanlık bu vesileyle ruhunu ve ahlakını yitirmektedir. Bu durum hem Batı Medeniyeti için hem de Doğu Medeniyetleri için geçerlidir. İnsanlığın kendisine yabancılaştığı bu durumun kurtuluş yolunu Topçu, 1928-1934 yılları arasında Fransa’da doktora yaptığı esnada hocası olan Blondel’de buldu. Felsefi anlayışı üzerinde çok sayıda düşünürün etkisi olmakla beraber özellikle Blondel ve onun geliştirdiği “Hareket

39 Hareket kavramı hem Blondel hem de Topçu’da şuurlu insan davranışına karşılık gelmektedir.

Hayvanların şuurlu olmayan, içgüdüsel olan davranışları düşünür için hareket olarak isimlendirilemez. Yalnız insana mahsus olan hareket (action) ise, tekil olan benden bütün olan birliğe bir yöneliştir. Esasen âlemle temastır. Tam ve gerçek hareket, her defasında, en iptidai bir karar ve feragatte bile, bütün âleme yayılış, oradan da sonsuzluğa geçiş, sonra sonsuzluktan aldığı kuvvet ve bütün âlemden aldığı ibretle, aynı zamanda zekâ ile iradenin bütün kuvvetlerini kullanarak, tekrar kendi ferdi âlemimize dönüş ve bu noktadan âlemle temastır. Böyle olmayan hareketler kısır ve ölü doğmuş hareketlerdir. Çünkü gerçek hareket bir ruhi etkinliktir ve hür niteliği vardır. Hareket sayesinde var olduğumuz kanıtlanıyor. (Bkz, Topçu, Var Olmak, Yağmur Yayınevi, İstanbul, 1965, S.7-13).

40 Ülken, H.Z. Yirminci Asır Filozofları, 1936, İstanbul, s.74, (Akt. Ali Gül, Nurettin Topçuda

Anadoluculuk Düşüncesi, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniv. Sosyal Bilimler Enst., Felsefe ve Din Bilimleri ABD Din Sosyolojisi Bilim Dalı, 2006, Ankara, s.50.)

41 Topçu, (1998/c), s.130. 42 Bolay, (1997), s.191. 43 Topçu, (2016/a), s.152.

Felsefesi” Topçu’nun düşüncelerinin olgunlaşmasında çok önemli yere sahiptir. Blondel’in, materyalist ve pozitivist akımların karşısında insanlığın kurtuluşunu gördüğü Hareket Felsefesini, Topçu kendi milletinin kurtuluşu için en sistemli düşünce tarzı olarak değerlendirdi. Çünkü hareket felsefesi kendi düşünce dünyasına uygun olarak din ağırlıklı ve mistik unsurları olan bir felsefi anlayıştır. Hareket felsefesinin temel argümanlarını kabul ederek yeniden sistemleştirdiği bu felsefenin merkezine hareket, irade, isyan kavramlarını yerleştirip, yaşadığı dönemin insanlık sorunsalı için çözüm noktalarını aramaya çalışmıştır.

Öncelikle “Hareket” kavramı üzerinden giderek tıpkı Blondel gibi bir kendini aşma felsefesi ortaya koymaya çalışmıştır. “Allah hareketin dışında değildir ve insan asla O’nsuz hareket edemez”44 diyerek, insanın Allah’a iştirak ettiğini vurgular. Bu düşünce insanı reel dünyanın ötesine geçirerek hareketine, mistik bir anlam yükleyip hareketi ilahi bir nitelikle kavramlaştırır. Hareketi, insan hayatının merkezine yerleştirip, insanın cevheri olarak görür. Çünkü “hareket, eşyayı ve kendi eliyle kendini değiştirmektir.”45 “Yani hareket, ilahi irade ile iştirak halinde yapılan ve hür olan insanın özüdür.”46 Hakikate, sonsuzluğa ulaşmanın insanda somutlaşmış göstergesidir. Bu anlamda hem Blondel’de hem de Topçu’da hareket, insanın gündelik hayatındaki refleks ve basit kaba hareketlerinden farklıdır. Bu hareket ruhi nitelikli, ilahi gayesi olan bir harekettir. Eğer insanın tüm yapıp etmelerini bu şekilde hareket olarak değerlendirirsek, bu sefer insanın hareketlerini bütünüyle determinizme indirgemiş oluruz. Fakat Topçu’ya göre Hareket, kişinin irade ile gerçekleştirdiği ve determinizme indirgenemeyecek derecede ulviyeti olan bir aksiyondur. Hareket, kişinin bir isyanıdır, bir vicdan hareketidir. Çünkü hareketin nihai gayesi, Blondel’deki gibi sonsuzluktur. “Hareket sonsuzluğun bir çağrısı, bir yankısıdır: Oradan gelir, oraya gider.”47 Bu anlamda hareket, kişinin tabiatüstüne ulaşması, orası ile buluşmadan sonra tekrar insana geri gelmesidir. Kişide bu tür bir hareket için, yani sonsuzluğa doğru gerçekleştirilen hareket için, mutlaka bir irade ortaya koymak gerekmektedir. Bu irade hareketi deterministik bir davranış olmayıp, ruhi olmayan arzularla çevrilmiş insanın, buna karşı bir irade koyarak gerçekleştirdiği bir harekettir. Bu irade, bir ruhi iradedir. “Bütün ruh ve vücuduyla hareket eden insan, Allah’a yani hakikatlerin hepsine ulaşacaktır. Yalnız hissetmek, yalnız zekâ ile ölçmek,

44 Topçu, (1998/a), s.25. 45 Topçu, (1998/c), s.130. 46 Topçu, (1998/a), s.62.

yalnız bedenin ihtirasları ile kımıldanmak, Hakk’a ulaştırmaz.”48 Bu hareket, hisse, zekâya, ihtirasa dayanan bir hareket değil, iman ile bezenmiş, isyanla yoğrulmuş bir iradedir. Böylelikle bu hareket, bir ahlak harekettir. İrade ile ortaya çıkan, dini temeli olan ahlaki bir harekettir.

Topçu’daki hareket kavramı, belli bir süre sonra isyan kavramı ile temellendirilir. Çünkü “hareket, aynı zamanda bir isyandır. Bu bizdeki Allah’ın, bizzat kendimize karşı isyanıdır.”49 Bu anlamda hareket, kişinin sonsuzluğa ulaşmasının önündeki her engele karşı isyan etmedir. Bu isyan, ne toplumsal düzene karşı geliştirilmiş olan anarşist bir isyandır ne de sınıf ayrımcılığına karşı gösterilen yıkıcı Marksist bir isyandır. Bu isyan, kişinin bir yerde kendisine karşı vermiş olduğu bir isyandır. İmani gücün oluşturduğu irade ile ortaya konulmuş bir isyandır. İnsanın ilahi nizama ulaşmasına engel olan esaretine karşı verilmiş bir isyandır. İsyan, bu şekilde Topçu’da siyasi niteliğini aşarak mistik, ilahi bir isyan çerçevesine oturmaktadır. Temelde birbirine aykırı gibi görünen iman ile isyan, Topçu da kavramsal anlamda birleşerek insanın ilahi kurtuluşunun anahtarı olmaktadır.

Topçu, insanın selamete ulaşmasını sağlayan bu isyanın, belli bir noktadan sonra yerini sadece itaat etmeye bırakması gerektiği düşüncesindedir. “İradenin sonsuza ulaşmak gayesiyle her çeşit menfaat ve tutkuya, sonlu iyilik ve mutluluğa dahi başkaldıran...”50 isyanı sonsuzluğa ulaştıktan sonra, ortaya koyacağı hareket artık isyan hareketi değil bir itaat hareketi olacaktır. Çünkü bu isyan hareketi, devamlılık arz ederse kişide bir bozgun ortaya çıkarıp anarşistin âlemde düştüğü çöküntünün içerisinde kendisini bulacaktır. Bunun yerine kişi için ortaya çıkabilecek sorumluluk, bir itaat sorumluluk olacaktır. Bu itaat ahlaki bir itaat ve mistik bir tasavvufi liman olacaktır.

Sonuç olarak, Topçu Fransa’da doktora yaptığı esnada tanıştığı ve kendisinin doktora hocası olan Blondel’in Hareket Felsefesini kendi felsefi anlayışını oluşturmak için bir sıçrama tahtası olarak kullanmıştır. Blondel gibi hareket kavramına bir ilahi anlam yükleyerek normal basit hareketlerden ayırıp kişinin sonsuzluğa ulaşma arzusunun ancak bu ruhi hareket ile gerçekleşebileceğini düşünür. Ruhi mahiyeti olan bu hareket, kişinin irade ortaya koyarak gerçekleştirdiği ve kendisini tahakküm altına almaya çalışan her engele karşı bir isyan hareketi kimliğine bürünür. Bu isyan menfaate, dünyevi zevklere

48 Topçu, N. , İradenin Davası, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1998, s.90. 49 Topçu, (1998/a), s.72.

ve ihtiraslara karşı verilmiş olan bir isyandır ve bu anlamda tabiatüstünü arzuladığı için Topçu da ahlaki bir nitelik kazanmaktadır. Onun hareket felsefesi ile insanlara kazandırmak istediği hareket davası, bu çerçeveden bakıldığında dini çerçeve içerisinde değerlendirilecek bir davadır. Bu davayı benimseyen milletin evlatları hakikate yani sonsuzluğa ulaştıktan sonra isyan yerini itaate bırakacaktır.