• Sonuç bulunamadı

2.1. Nurettin Topçu’nun Felsefesi

2.1.6. Anadolu Sosyalizmi

Nurettin Topçu 1960’lardan itibaren Türkiye’de estirilen kapitalist ve komünist rüzgârlara karşı Anadolu kültür ve medeniyetine dayanan, mistik sosyalizm adı verilebilecek olan yeni bir nizamın savunucusu oldu. Topçu’nun hayatının sonuna kadar

78 Topçu, (2016/b), s.173. 79 Topçu, (1999), s.147. 80 Topçu, (2016/b), s.173. 81 Topçu, (1999), s.150. 82 Topçu, (1999), s.151.

savunduğu sosyalizm terimi onun milliyetçi çevrelerce eleştirilmesine, hatta kurucuları arasında olduğu “Aydınlar Ocağı’ndan” ayrılmasına da sebep olmuştur.83 Sosyalizmi anlatmaya çalıştığı dönemlerde karşılaştığı tepkiler ““Biz Müslümanız elhamdülillah, biz sosyalist değiliz”84 mealindedir. Tüm bu karşı çıkışlara rağmen yazarın sosyalizm ile ilgili yazılarının kronolojisi incelendiğinde bu düşüncesinden dönmek bir yana düşüncesini daha cansiperane savunduğu görülmektedir. Tüm tepkilere entelektüel anlamda verdiği tepki; sosyalizmi daha fazla açıklamak, sosyalizmle ilgili yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmaktır.

Topçu’ya göre sosyalizm, işçilerin yaşam standartlarını toplumun diğer kesimleri ile eşitleyen ekonomik bir sistemdir. Çeşitli sosyalist sistemlerin olmasına karşın hepsinde ortak olan ilkenin, üretim araçlarının topluma ait olması yatmaktadır. Topçu, sosyalizmi geleneksel bölüşmeci toprak sosyalizmi ile modern sosyalizm olarak ikiye ayırır. Bölüşmeci sosyalizmde toprağın, toplumun bireyleri arasında eşit olarak dağıtılmasına karşılık; modern sosyalizmde, üretim araçları üzerinde, ferdi bir mülkiyeti kabul etmemek ilkesi bulunmaktadır. Modern sosyalizm, her türlü toprak, orman, fabrika ve üretim araçlarının, onu kullanan ve işleten işçi ve işverene ait olduğunu savunan Sendikalizm ile toprak, orman, fabrika ve üretim araçlarının devlete ait olmasını savunan Kolektivizm olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Kolektivizm de inkılâpçı/materyalist ve gelenekçi/muhafazakâr olmak üzere ikiye ayrılmıştır.85

Topçu bu kolektivist sosyalizm anlayışlarının içinde Alman ekolünün oluşturduğu, kendi deyişiyle; milli değerlere, geleneklere göre şekillenen, ahlaki niteliği olan, ilahi iradenin tecelli ettiği Faşizm anlayışının daha makbul olduğu görüşündedir.86 Daha sonra Karl Marx tarafından savunulan sosyalizm ise realist bir anlayışla ilimci ve materyalist bir tavır sergileyip herhangi bir ideal unsur barındırmamıştır. Topçu’nun savunduğu Anadolu sosyalizmi görüşü, Marksistlerin bu çerçevede anladığı “insanın bütün hareketlerini maddi ve ekonomik sebeplere dayandıran, ruhi, ahlaki, dini idealleri ve ferdi iradeyi reddeden, sosyal adalet ve eşitlik namına bireysel ve toplumsal hürriyetleri yok sayan, sınıfsal mücadele adına insanlar arasına kin tohumları serpen, ilkel bir toplumsal yapı güden, hasta ruhlara hitap eden”87 sosyalizm anlayışından

83 Öğün, (1992), s.171.

84 Yüksel, A. Nuri. “Mektep İnsan N. Topçu”, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1976, s.112. 85 Topçu, (2016/b), s.259-260.

86 Topçu, (2016/b), s.261. 87 Topçu, (2016/b), s.259-263.

farklıdır. Topçu, tarihi maddeciliğe dayanan bu sosyalizmin, insanı kendisine yabancılaştırdığını, her türlü değerini köreltip ilkelleştirdiğine inanır. Topçu’nun benimsediği sosyalizm anlayışı bu anlayıştan tamamen farklı bir yapıdadır. O “manevi, ruhi hatta dini temalar taşıyan bir sosyalizm’i”88 öngörür. Manevi temalara sahip bu sosyalist anlayış, bu sebepten dolayı “Anadolu Sosyalizmi, Milliyetçi Sosyalizm, Ruhçu Sosyalizm, Mistik Sosyalizm vb. adlarla anılmıştır.”89 Fakat kendisi özellikle “Bizim sosyalizmimiz İslam'ın ta kendisidir”90 diyerek İslami unsurlara göre şekillenen bir anlayış ortaya koyduğunu iddia etmiştir. Bu anlayışta, faşizmde olduğu gibi; “cemiyet nizamına tam disiplin ve otorite sahibi devleti bekçi yapması, bütün tarihi ve gelenekleriyle millet hayatına dayanması ve bütün mukaddesatıyla ruhumuzu kavraması gerçeği yatmaktadır.”91

Topçu’nun sosyalist anlayışının, dönemin koşullarına göre değerlendirilmesi gerekir. Evrensel bir sosyalizm anlayışından ziyade toplumun kendisine göre içine düştüğü nahoş durumdan kurtuluşun çaresi olan milli bir sosyalizm anlayışını benimser. Çünkü ona göre toplum iyi durumda değildir. Toplumun içinde bulunduğu vahim tabloyu şöyle sıralar:

Halkoyuna çeşitli vaatler ve menfaatlerle kâse tutanların iktidara sahip oldukları, babanın oğluna söz geçiremediği, ailenin ahlak ocağı olmaktan çıkıp da hırs ve heves yuvası haline geldiği, ilmin üniversitelerin eşiğine kadar özel diplomalar satışı ve büyük bütçe yağmaları ile ticaret metaı haline koyulduğu, Türk şehirlerinde Türk dilinin temizliğine hasret yaşandığı, sağcı solcu bütün gazetelerin ve radyo çığlıklarının Anadolu'nun ruh ve ahlakını her gün biraz daha çürütmeye çalıştığı, Müslüman yurdunda ezanlara bile nüfuz eden teknik adlı canavarın hırslarımızı siper alarak vicdanlara nüfuz eden dişlerini gıcırdattığı, ahlak kültürünün ve Kur'an ahlakının bir yandan komünist, bir yandan din adamlarını ve Müslüman cemaatini hem de onlar hiç farkına varmadan peşinden sürükleyen Yahudi-mason tarafından ayaklar altına alındığı bu korkunç tarihi

88 Öğün, (1992), s. 171.

89 Civelek M. Nurettin Topçu’ya Armağan, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1992, s.156. 90 Topçu, (2016/b), s.192.

anda Anadolu İslam sosyalizminden başka milletini kurtaracak yol yoktur.92

Topçu’ya göre milletin ruh ve ahlaki yapısı bir çürümeyle karşı karşıyadır. Teknik sevdası, Mason faaliyetleri, komünist anlayış ve din tüccarlarının elinde toplum her gün gerilemekte, kendi benliğini yitirmektedir. Toplumu kurtaracak olan “İslam sosyalizmi, büyük sermayeler adına çalışan ortalama insanoğlunu, kör endüstri, makine ve teknoloji dünyasında yaşamaya mahkûm eden bir dünyaya karşı, insani değerlere açılan bir insanlık projesidir.”93 Bu anlamda Topçu’nun sosyalizm anlayışı, bir kalkınma ideolojisinden çok içine düşülen buhranın bitirilmesi anlamında “hak ile kudretin sağlanmasıdır.”94

Topçu, milletin yaşamış olduğu bu çürümeden kurtulması için 3 aşamalı bir planlama yapmaktadır: “Önce sosyalist bir cemiyet düzeninin kurulması lazımdır. Sonra halka sistemli ve inanılmış bir medeni terbiye aşısı yapılmalıdır. Nihayet İslam kültür ve ahlakının, kaynaklara inmek suretiyle ve gerçek bir din anlayışı halinde canlandırılması, gaye olan selameti getirebilecektir.”95 Hal böyleyken Topçu için, sosyalist bir cemiyet oluşturmak, gerçek kurtuluşu sağlamanın ilk basamağını oluşturmaktadır. Sosyalist bir cemiyet oluşturmak için toplumda bulunan mahkûm sınıf (fakir sınıf) ile zorba sınıf96 (zengin-kapitalist sınıf) arasındaki uçurumu kaldırıp aynı hizaya getirmek gerekir. Çünkü kapitalizmin oluşturduğu bu sınıflı toplum yapısı, ona göre tüm eşitsizliklerin kaynağıdır. Bu iki sınıfı aynı hizaya getirmek içinde iktidar sahibi bir devlet anlayışıyla hareket edip “devlet gayretiyle kalkınmayı, devlet yardımıyla ferdin tabii haklarına kavuşmasını ve insan gibi yaşamasını sağlamak”97 gerekmektedir. Sosyalist bir cemiyet oluşturmak, bir toplumsal dönüşüm hareketi sağlamak demektir. Bu yeni toplumsal düzen “çoğunluğu çiftçi olan Anadolu’nun kendi içinden gelen evrimini takip eden toprağa bağlı insanını,

92 Topçu, (2016/b), s.179.

93 Civelek, M. Kırk Yıl Sonra Dün Gibi Nurettin Topçu, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2016, s. 90. 94 Topçu, (2016/b), s.180.

95 Topçu, (2016/b), s.180.

96 Sosyolojik anlamda bir sınıf kategorisi yapan Topçu, 3 tür sınıfın bulunduğunu belirtir. Aşağı tabaka

dediği ve milletin büyük bir kısmını oluşturan fakir sınıf birinci sınıftır. Bu sınıf temelde çalıştıkları halde yaşayamayan, emeklerinin karşılığını alamayan belli bir zümrenin esiri olmuş sınıftır. Fakat bu sınıf hep zengin olma hırs ve hayali ile yaşayan ve fırsat eline geçince bir kapitalistin merhametsizliğini gösterecek sınıftır. Zorba sınıf dediği, istismarcı olan çalışmadan yaşayan, aşağı tabakadaki insanların emeklerini karşılığını vermeyip emek sömürüsü yapan sınıftır. Düşünür için bu iki sınıfın üstünde yer alan, devletlerin politikasını kendi çıkarları için kullanan, kendi emellerini sinsice milletin bünyesine girerek yapan büyük sermayeci Yahudilerin oluşturduğu bir sınıf vardır. Bunlar her devirde milletlerin başına bela olmuştur. Bir milletin selameti ve cemiyetin geleceği için Yahudi sınıfın toplum içinde ortadan kaldırılması gerekmektedir.(Bkz. Topçu, N. Ahlak Nizamı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2016, s. 198)

toprağın sahibi, hâkimi yapacak ve alın terinin meyvesi olan mülke hürmet ederek sade üretimi sosyalleştirici bir çalışma nizamıdır. Bu Anadolu’nun Sosyalizmidir.”98 Dolayısıyla sosyalist cemiyet anlayışı, ekonomik bir kalkınma temelinde bir değerlendirmeden ziyade üretimin ahlaki bölüşümüne ya da gelirin adil dağıtımına dayanan bir değerlendirmeye dayanmaktadır. Bu adil dağıtım ile var olan eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, toplumsal sınıfların birbirine yaklaştırılması hedeflenmektedir. Topçu, millet bünyesinde İslam’ın ahlaki değerlerini kollayan ruhi bir yükselmenin, Anadolu sosyalizminin özünü teşkil edeceğini düşünür. İslam ahlakına dayanan bir cemiyet düzenini sağlayıp, kurtuluşun Batılılaşmadan ziyade milletin kendi içinde aranması, Anadolu Sosyalizminin temel gayesi olduğu kanaatindedir.

3. NURETTİN TOPÇU’NUN EĞİTİM ANLAYIŞI