• Sonuç bulunamadı

IV. GÜNÜMÜZDE YAPILAN ÇALIŞMALAR

1.3. TABAKATU’L-FUKAHA

1.3.2. Hanefîlerin Fukaha Taksimi

Kemâlpaşazâde, fukaha tabakalarını en genel biçimiyle müçtehitler ve mukallitler olarak kategorize etmiştir. Buna göre ilk üç tabaka ‘müçtehitler’, sonraki dört tabaka ‘mukallitler’ kategorisini oluşturmaktadır.89

1) Şeriatte Müçtehit (عرشلا يف دهتجملا): Bu tabakada yer alanlar, şer’i hükümlerin kaidelerini ve usulünü tesis etmiş, füru ahkâmını bu kaidelere uygun olarak dört delilden istinbat etmişlerdir. Bir başka deyişle, bunlar usûl ve füruda hiçbir müçtehidi taklit etmeden kendi koydukları prensip ve kaideler çerçevesinde içtihat eden fakihlerdir. İmam-ı A’zam, İmam Malik(179/795), İmam Şafii (204/820) ve Ahmed b. Hanbel (241/855) bu tabakada yer almaktadır.90 Bunlar kurucu müçtehitlerdir.

2) Mezhepte Müçtehit (بهذملا يف دهتجملا): Bu tabakada yer alanlar, bir takım usûllerden hareketle şer’i delillerden istinbat edebilecek güçte olduğu halde, bu yolu seçmeyip şeriatte müçtehit olan bir fakihe tabi olarak, onun usûl ve kaidelerine göre içtihat eden fakihlerdir. Bu tabakaya mensup olan fakihler bazı füru ahkâmda her ne kadar kurucu müçtehitlere muhalefet etmiş olsalar da kavâidu’l-usûl konusunda muhalefet etmemişlerdir. Ebu Yusuf, İmam Muhammed, İmam Züfer, Hasan b. Ziyad bu tabakaya mensup fakihlerdir.91

3) Meselede Müçtehit (ةلئسملا يف دهتجملا): Bunlar mensubu oldukları mezhepte hükmü mevcut olmayan meseleler hakkında içtihada muktedir olan fakihlerdir. Ebû Bekir el-Hassâf, Tahâvî, Kerhî, Halvânî, Serahsî, Pezdevî, Fahreddîn Kâdîhân gibi fakihler bu tabakaya mensuptur. Bu fakihler usulde 89 Apaydın, İslam Hukuk Usulü, 335.

90 Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu, 1/313; Apaydın, İslam Hukuk Usulü, 335; Kahraman, Fıkıh

Usûlü, 406.

91 Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu, 1/313; Apaydın, İslam Hukuk Usulü, 335; Kahraman, Fıkıh

ve füruda Ebu Hanîfe’ye muhalefet edemezler. Yalnızca Ebu Hanîfe’den doğrudan bir belirleme yapılmayan konularda onun takrir ettiği usûl uyarınca ve hazırladığı kavâid gereğince hüküm ortaya koyabilirler.92

4) Tahrîc Ashabı (جيرختلا باحصا ): Bunlar içtihat melekesine ve gücüne sahip olmayan mukallit fakihlerdir. Fakat mensubu bulundukları mezhebin usûlünü ihata etmeleri ve hangi hükmün nereden çıkarıldığını çok iyi kavramış olmaları sebebi ile kurucu müçtehitten veya onun ashabından nakledilen ve farklı şekillerde izah edilmesi mümkün olan mücmel bir görüşü ve iki anlama gelme ihtimali olan müphem bir hükmü usûl konusundaki rey ve nazarları sebebi ile tafsil etmeye ve bu hükmü diğer fürudaki benzeri le mukayese etmeye muktedirlerdir.93 Yani mezhebinin içtihat için kullandığı delillere ve mezhebin asıllarına dayanarak yeni hükümler çıkarırlar.94

Tahrîc ashabı kendi adına içtihat eden değil, imamlardan gelen ve farklı şekillerde yorumlanması mümkün olan görüşleri mezhebin ana çizgisinden çıkmayarak yorumlayan fakihlerdir. Kısaca bu tabakadaki fakihler kendinden önceki müçtehitlerin görüşlerini mantıki sonuçlara ulaştırırlar.95

Cessâs, Ebû Abdullah el-Cürcânî gibi fakiler bu tabakaya mensuptur.96

5) Tercîh Ashabı (حيجرتلا باحصا ): Bunlar, tahrîce de ehil olmayan, mezhep içinde aynı konuda rivayet olunan farklı rivayet ve kavillerden birini diğerine tercih eden fakihlerdir. Bu tabakaya mensup olan fakihler tercih esnasında ‘bu daha sahihtir’, ‘bu daha açıktır’, ‘bu kıyas için daha uygundur’, ‘bu daha evlâdır’, ‘rivayet yönünden daha sahihtir’, ‘insanlar için en elverişlisi’ ve ‘en ihtiyatlı olanı’ gibi terimleri kullanırlar.97 Ebu’l

92 Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu, 1/313; Apaydın, İslam Hukuk Usulü, s.335-336; Kahraman, Fıkıh

Usûlü, 406.

93 Apaydın, İslam Hukuk Usulü, 336.

94 Kahraman, Fıkıh Usûlü, 406.

95 Apaydın, İslam Hukuk Usulü, 336.

96 Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu, 1/314; Kahraman, Fıkıh Usûlü, 406.

97 Apaydın, İslam Hukuk Usulü, 336; Kahraman, Fıkıh Usûlü, 406; Kılıçer, M. Esat, “Ashabü’t-Tercîh”,

Hasen el-Kudûrî (428/1037), Merğinanî (593/1197), İbnü’l Hümam (861/1457) gibi âlimler bu tabakaya mensuptur.

Tercîh ashabı ile tahrîc ashabı arasındaki fark oldukça azdır. Mezhebin usulüne uygun olarak delilleri değerlendirmek sureti ile görüşler arasında tercih yapmak, mezhep imamlarının ele almadığı meselelerin hükmünü tahrîc etmekten daha kolay bir iş değildir. Nitekim bu iki tabakayı tek olarak kabul edenler olduğu gibi birçok âlimin tercih ehli mi tahrîc ehli mi olduğu konusunda farklı değerlendirmeler yapılmıştır.98

6) Temyîz Ashabı (زييمتلا باحصا): Bunlar, delilin ruhuna nüfuz edebilen, onun üzerinde tefekkür eden, fakat tercihe muktedir olmayan fakihlerdir. Ayrıca bu fakihler, mezhep içerisinde sahibi bilinmeyen kavillerden zahir ile nadir olan rivayetlerin arasını ayırt edebilen, kuvvetli, daha kuvvetli ve zayıf rivayeti birbirinden ayırt edebilen fakihlerdir. Mevsilî (683/1284) ve İbnü’s-Saatî (694/1295) bu tabakaya mensup fakihlerdendir.99

7) Sırf Mukallid (صخملا دلقملا): Bunlar, içtihat, tercih, temyiz ve tahrîce selahiyetli olmayan, zayıf ile güçlüyü birbirinden ayıramayan ve sağını solunu bilmeyen kimselerdir.100 Bu tabakaya dâhil olanlar yalnızca bir mezhebe ait hüküm, mesele ve rivayetlerin büyük bir kısmını ezberlemiş, bunları kaleme almış kimselerdir. Bunlar eserleri delillerden soyutlayarak kaleme almışlardır. İbn Âbidîn (1252/1836) bu tabakaya mensup olarak zikredilir.101

Bu tasnife göre Kemâlpaşazâde’nin içtihat ve taklidi kesin bir çizgi ile ayırdığı görülmektedir. Nitekim o ilk üç tabakayı ‘müçtehit’, sonraki dört tabakayı ise ‘mukallit’ olarak tanımlamıştır.

98 Kılıçer, “Ashabü’t-Tercîh”, DİA, 3/471.

99 Apaydın, İslam Hukuk Usulü, 336; Kahraman, Fıkıh Usûlü, 406.

100 Apaydın, İslam Hukuk Usulü, 336.

Kemâlpaşazâde’nin bu tasnifi Hanefî fıkhında oldukça etkili olmuş, birçok müellif bu tasnifi olduğu gibi kendi eserinde zikretmiştir. Bunun yanında bu taksimi takdir etmeyip tenkid edenler de yok değildir.102

Kınalızâde’nin Tabakatu’l-Hanefîyye’sine bakıldığı zaman

Kemâlpaşazâde’nin kaleme aldığı taksimin hemen hemen aynısını kaleme aldığı gözlemlenmektedir. Zira o da aynı şekilde fukahayı içtihat yetkinliği açısından yedi tabakaya ayırmış ve temel unsurlara yer vererek gereksiz uzatmalardan kaçınmıştır.103

Kınalızâde’nin taksiminde de ilk üç tabaka içtihat tabakasıdır. O üç tabakayı ayrıca kendi içerisinde derecelendirerek ‘Şeriatte Müçtehit’ tabakasını en üst tabaka,

‘Mezhepte Müçtehit’ tabakasını orta tabaka, ‘Meselede Müçtehit’ tabakasını ise en

alt tabaka olarak nitelendirmiştir.104

Kemâlpaşazâde’nin derecelendirmesinde olduğu gibi Kınalızâde’nin derecelendirmesinde de Serahsî, ‘Meselede Müçtehit’ olarak kabul edilmektedir.105

Hanefî fukahasına yönelik tabakatı ile tanınan Osmanlı âlimi Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî (990/1582), âlimlerin tâbi tutulduğu gruplandırmayı tabakat olarak değil, ‘ketîbe’ adıyla yaptığından tabakat ile ilgili olan kitabının adını Ketâib’ü A’lâmî’l-Ahyâr min Fukaha-i Mezhebi’n-Nu’mâni’l-Muhtâr koymuştur.106

Kefevî Hanefî fukahasını beş tabakada107 değerlendirir, biz konumuz açısından ilk iki tabakaya yer vermekle iktifa edeceğiz. Buna göre;

1) Mütekaddimîn: Bunlar Ebu Hanîfe’nin öğrencilerinden oluşur, mezhebe

bağlıdırlar ve dört temel delilden yola çıkarak hocaları Ebu Hanîfe’nin belirlediği kaidelere göre şer’i hükümleri çıkarırlar. Füru’ meselelerinde hocalarına muhalefet edebilirler, fakat usûl de hocalarını taklit ederler.108

102 Detaylı bilgi için bkz. Muhammed Bahît el-Mutîî’, Risaletün fî Beyâni’l-Kütübi’lleti Yuavvelehü

Aleyhâ ve Beyanu Tabakati Ulemai’l-Mezhebi’l-Hanefî ve’r-Reddi ‘Alâ İbn Kemal Başâ.

103 Çok küçük nüanslar dışında taksim birebir aynı olduğu için ve çalışmamızın amacından sapmamak adına detaylı olarak derecelendirmeyi tekrar zikretmekten kaçındık.

104 Kınalızâde, Tabakatu’l-Hanefîyye, 1/146-149.

105 Kınalızâde, Tabakatu’l-Hanefîyye, 1/149.

106 Özel, “Kefevî, b. Süleyman’, DİA, 25/185-186.

107 Diğer tabakalar Kemâlpaşazâde ile aynıdır, yalnızca isimlendirme farklı olduğu için burada zikretmek istedik. Bu konu ile alakalı ayrıntılı bilgi için bkz. Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî, Ketâib’ü

A’lâmî’l-Ahyâr min Fukaha-i Mezhebi’n-Nu’mâni’l-Muhtâr; Şimşek, İmam Ebû Hanîfe ve Hanefîlik, 149. 108 Kefevî, Ketâib’ü A’lamî’l-Ahyâr min Fukaha-i Mezhebi’n-Nu’mâni’l-Muhtâr, 4.

2) Müteahhirûn: Bunlar Hanefî ashabının sonra gelen büyük âlimlerinden

oluşur. Hassâf, Tahavî, Kerhî, Halvanî, Serahsî gibi âlimler bu tabakadadır. Bunlar, mezhep kurucusundan bir rivayet gelmeyen meselede içtihat etmeye ehildirler, fakat ne füru’ da ne de usûl de mezhep sahibine muhalefet edebilirler.109

İKİNCİ BÖLÜM

İBADET FIKHI BAĞLAMINDA SERAHSÎ’NİN TERCİH ETTİĞİ GÖRÜŞLER