• Sonuç bulunamadı

2. MĠLLET KAVRAMI, MĠLLĠYETÇĠLĠK VE MĠMARĠ GEÇMĠġ

3.1 Milliyetçi Cemiyetler

3.1.3 Halka Doğru Cemiyeti

Kuruluş nizamnamesinde belirttiği üzere, Türklerin ilmi, ictimai ve iktisadi seviyelerini yükseltmeyi amaçlayan Türk Ocağı üyelerinin o güne dek toplumsal reform çabalarının karşı karşıya kaldığı, seçkinler ile halk arasındaki kopukluk problemini ortadan kaldırmaya çalışmaları ve bu bağlamda halkçılık fikrine ilgi duymaları beklenebilir bir şeydir. Bu ilginin biçimlenmesinde 19. yüzyılın ikinci yarısında Rusya‟da ortaya çıkan ve “halka doğru” sloganıyla toprağını büyük çiftçilere kaptırarak giderek yoksullaşan küçük üretici köylüye sahip çıkmayı ve bu yolla onları çarlığa karşı ayaklandırmayı hedefleyen burjuva aydınlarının geliştirmiş oldukları “narodnik” hareketinin de rolü olduğu söylenir (Toprak, 1984). Rusya göçmenlerinin bilgi ve deneyimleri aracılığıyla Osmanlı‟ya taşınan fikirler, savaştan önce Türk Yurdu tarafından yayınlanan “Halka Doğru” dergisinin ve ardından 1917‟de İzmir‟de kurulan Halka Doğru Cemiyetinin ortaya çıkmasında da etken olmuştur (Toprak, 1984), (Georgeon, 1999).

Halka Doğru Cemiyetinin kuruluşuna ilişkin verdiği haberde Türk Yurdu, konuyla ilgili kendi duruşunu da şöyle dile getirir: “Türk Yurdu” sırf “güzideler” tarafından temsil olunan halktan ayrı bir millet ve milliyet tanımaz. Milliyetin esaslarını yaşatan halktır. Milliyeti halkın zevki ve ruhi duyuşları, halkın akideleri, halkın görüşleri temsil eder. Bunun içindir ki “Yurt” daima halka doğru inmeye, halkı anlamaya, milleti yükseltmek için halkı yükseltmek lazım geldiğini anlatmaya çalışır ve her söylediğini ve her yazdığını bu esas üzerine söyler ve yazar” (Anonim, 1917). Türk Yurdu‟nda da dile getirilen “Ulusu yüceltmek için halkı yüceltmek” düşüncesi

49

Georgeon‟a göre “başlangıcından itibaren hakçılık ile Türk milliyetçiliği arasında var olan organik bağlar”ın ana hatlarını iyi ifade etmektedir (Georgeon, 1999).

1912‟de Türk Yurdu tarafından yayınlanmaya başlayan Halka Doğru Dergisi‟nde, “Halka” başlıklı yazı dizisinde Yusuf Akçura “halk”tan maksadının “köylülükle yaşayan, az toprak sahibi yahut büsbütün topraksız rençberler, ... şehirlerde geçinen ufak esnaf ve gündelikçi ameleler, ırgatlar” olarak tanımlar (Akçuraoğlu, 1913). Osmanlı devletindeki Türk halk sınıflarının karşılaştıkları zorlukları tanımlar, üretim ya da eğitim gibi alanlarda sermaye yokluğu ve donanım yetersizliklerini telafi etmek üzere pratik öneriler getirir. Akçura‟ya göre “halk bunları yapabilmek için önüne düşüp yol gösterecek adamlara muhtaçtır.” Bu konuda öğretmen, belediye görevlisi, imam, doktor gibi halkı dinleyen ve onun dertlerini gidermeyi bilen, aydınlarla halk arasında köprü görevi yapacak kişiler gereklidir. Bu bağlamda bu ilk Halka Doğru dergisi “halka doğru gidilmesini, halkın ahvalinin öğrenilmesini ve öğrendikten sonra elden geldiği kadar halkın yaralarına merhem olunmasını” ister. Bunun için hem halkı, dergiyi bir yardımlaşma zemini olarak kullanmaya, hem de aydınları göreve çağırır. 1913 yılında Celal Sahir‟in yönetiminde ve Halide Edip, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, Hüseyinzade Ali, Hamdulah Subhi, Ali Canip, Galip Bahtiyar, Kazım Nami, Köprülüzade Mehmed Fuad, Ziya Gökalp, Mehmed Emin, Mehmed Ali Tevfik ve Ali Ulvi‟nin “sürekli yazıcıları” olduğu dergi Anonim (1913a) yalnızca bir sene süreyle yayınlanabilmiştir. Ancak yayınlanan 52 sayının içinde mimarlık, asar-ı atika vb. konular halkın öğrenilmesi gereken ahvali kapsamında dahi yer almaz. Belki ilgili kabul edilebilecek tek konu Evkaf Müzesinin açılışına ilişkin haberlerdir. Bu haberler ise müzenin gayesini “dedelerimizin sade kılıçla değil, kalemle de ne bedialar yaptıklarını bugünün tembel evlatlarına göstermek” Anonim (1913c) olarak ifade etmesinin dışında konu hakkında herhangi bir görüşün bildirilmediği salt haber niteliğinde yazılardır.

1917‟de İzmir‟de kurulan Halka Doğru Cemiyeti ise Türk Yurdu‟nun Halka Doğru anlayışından kısmen farklılaşan özellikler gösterir. Yaşanan savaş tecrübesinin de etkisiyle halk uluslaşma sürecinde öncülük yapması ümit edilen orta sınıf olarak tarif edilir. Z. Toprak‟a göre “Halka doğru gidenler bu kez, Türk Ocaklarının Anadolu‟ya yönelik “narodnik” eğilimleri ötesinde, Müslüman-Türk unsurun, özellikle dış odaklara karşı çıkar birliğini gözetiyorlardı. Halka doğru hareketi artık bir orta sınıf hareketi idi, maddi tabanı vardı, ekonomik çıkarlarla kültürel oluşumu aynı potada

50

eritmeyi amaçlıyordu” (Toprak, 1984). Nitekim cemiyetin kurucu üyelerinden Dr. Nazım Bey, Aralık 1917 tarihli Tanin gazetesine verdiği bir mülakatta cemiyetin ortaya çıkış gerekçesi şöyle açıklıyordu: “Harb-i Umumi‟den sonra bizde başlayan iktisadi uyanıklığın aşarını İzmir‟in hemen her tarafında görebilirsiniz. … memleketin bu vaziyetini nazar-ı itibara alan İzmir mütefekkirini şu servet ve saman zamanından bilistifade İzmir‟in maddeten olduğu gibi manen de yükseltilmesi esbabını düşünmüşler ve bu sahada atılacak ilk adımın, ilmin halk arasında tamim ve halkın seviye-i irfanını içinde bulunduğumuz asrın icabatıyla mütenasib bir raddeye isnad etmek hususunda matuf olmasını muvafık görerek ilmi bir cemiyet teşkilini kararlaştırmışlardır” (Hergüllü, 2003). Bu maksat doğrultusunda Cemiyet‟in, ilk sayısı 1919‟da çıkan ve ancak üç sayı yayınlanabilen mecmuası da kendisini “Türk milletinin orta tabakasına milli benlik ve ictimai varlığını duyurmayı gaye edinmiş bir „hars‟ mecmuası” olarak tanımlar (Anonim, 1919). Bu kez, söz konusu tanıma uygun biçimde asar-ı atika da mecmuanın ilgi alanına girer. Daha uzun süreli bir yayın hayatı olabildiği takdirde daha çok sayıda makalenin dergide yer bulabileceği düşünülebilirse de yayınlanan üç sayının içerisindeki konuya ilişkin tek yazı Ahmed Aziz‟in “Asar-ı Atika İlmi” başlıklı bir makalesidir.

3.2. Bilimsel Cemiyetler