• Sonuç bulunamadı

ROMA CUMHURİYETİ’NİN SİYASİ TARİHİ

E. Halk Meclisleri

Roma Cumhuriyet’i döneminde birden fazla halk meclisi vardı. Bu meclisler dörde ayrılıyordu. Bunlardan ilki, sadece particilerden oluşan Curia Meclisi’dir (Comitia Curiata). İkincisi, hem patricileri hem de plebleri içine alan Centuria Meclisi’dir (Comitia Centuriata). Üçüncüsü, başta sadece pleblerden oluşan Plebler Meclisi’ydi (Concilium Plebis), ancak bu meclis zamanla patricilerin de katılmasıyla birlikte tüm Roma halkını içine alan Comita Tributa Meclisi’ne dönüşmüştür.

Dördüncü meclis ise Senato’dur.

Curia Meclisi, krallık döneminden kalma bir meclistir. Bu meclis sadece particilerden oluşuyordu. Bu meclisteki üyelerin hepsi zengin olduğu için, zenginlik yerine soy esasına göre sınıflandırma yapılıyordu. Üyeler arasında eşit oy ilkesi yoktu. Ailesinin soyluluğu daha eskilere dayananların oyları, yeni soylulara kıyasla daha değerliydi. Curia Meclisi, cumhuriyetin ilk yıllarında ülkeyi tek başına yönetmiştir. Bir süre sonra Curia Meclisi’nin yetkileri, Centuria Meclisi’ne devredilmiştir.

131 Eutropius, s.39.

132 Erdoğmuş, s.8.

133 Umur, s.34.

49 M.Ö. 450 yılında kurulan Centuria Meclisi, patricilerden ve pleblerden oluşuyordu. Her iki sınıfı da temsil eden bu meclis cumhuriyete yakışır bir meclisti.

Bu meclisin üyesi olan her sınıf; gençler (junioures) ve yaşlılar (seniores) olarak ikiye ayrılmıştı; 17-46 yaş arası faal askerlik yaparken 47-60 yaş arası geri hizmetteydi.134 O halde gençler askere gidiyor, yaşlılar ise meclise üye oluyordu. Bu meclisteki üyeler soyluluk seviyelerine bakılmaksızın, sadece servetlerine göre sınıflandırılmıştı. Beş temel sınıf vardı. En altta sınıf olarak kabul edilmeyen ve servetleri bulunmayanlar da vardı, bunlara proletarii denilirdi.135 Böylece aydınlanma dönemine damgasını vuracak olan proletarya kavramı burada doğdu. Bu meclisin en önemli özelliği her üyenin bir tane oyunun olmasıydı. Konsül, quaestor, censor ve aedil gibi memurları bu meclis seçiyordu. Yasaları da bu meclis çıkartıyordu.

Cumhuriyetin en güçlü organıydı. Patrici-pleb mücadelesinin sembolü olan bu meclis aynı zamanda mahkeme görevi de görmüştür.

Comita Tributa ve Concilium Plebis meclisleri örgütlenmeleri yönünden birbirlerine benzer. Çünkü Comita Tributa Meclisi, Plebler Meclisi’nin devamı niteliğindedir. Comita Tributa daha çok resmi ve geniş kapsamlı bir meclisti. Bu meclis konsüller ve praetorler tarafından toplantıya çağırılırdı. İlk başlarda bu meclisin aldığı kararlar yok hükmündeydi, fakat zamanla aldıkları kararlar patriciler tarafından tanınır hale geldi. Concilium Plebis, Türkçe adıyla Plebler Meclisi ise sadece pleblerden oluşan bir meclisti. Bu meclis tribunus ve aedil gibi pleb memurlarını seçerdi. Diğer meclisler tüm Romalıları ilgilendirecek yasaları onaylarken, Concilium Plebis yalnızca plebleri ilgilendiren yasaları onaylardı.

F. Senato

Cumhuriyet döneminde, tıpkı krallık dönemindeki gibi senato üyeleri soylu ve yaşlı erkeklerden seçiliyordu. Üyeler başta sadece soylu particilerden seçiliyorken ilerleyen süreçte plebler de katıldılar. Senato listesini başlangıçta konsüller, daha sonra ise censorlar hazırlardı, magistralık görevini bitirmiş bir Romalı, censor tarafından senato üyeleri listesine alınmazsa buna karşı yapacak bir şey yoktu.136

134 Bahar, s.64.

135 Tekin, s.202.

136 Erdoğmuş, s.9.

50 Senato, krallık döneminde bir tür danışma meclisiydi. Özellikle Etrüsk kökenli kralların döneminde danışma niteliği de ellerinden alınmıştı. Ancak cumhuriyetle birlikte Senato’ya geniş yetkiler verildi. Önceleri üye sayısı yüz civarında olan senato, cumhuriyet rejiminde üç yüz kişiden oluşmaktaydı.137 Krallık döneminden farklı olan bir diğer yanı da cumhuriyetle birlikte senatörler artık ömür boyu yerine belirli bir dönemde görev yapmak için seçiliyordu.

Yasaları ilk kez Senato tartışıyor, daha sonra onaylananlar halk meclislerine gönderiliyordu. Halk Meclisi’nden geçen yasalar Senato tarafından onaylanmazsa yürürlüğe girmiyordu. Yürütme alanında resmi olarak hiçbir yetkisi yoku fakat senatonun yürütme üzerindeki gücü oldukça fazlaydı. Örneğin, Senato rıza göstermezse konsül savaş açamıyordu.

Cumhuriyet döneminde bir istikrar sorunu vardı; konsüller ve devlet memurları bir yıl gibi kısa süreler için göreve geliyordu. Bu sorunu çözecek tek kurum senatoydu. İstikrar sorunun çözmek için senato üyeleri ömür boyu görev yapmak üzere seçiliyordu.

Senato, gittikçe güçlenen halk meclisleri karşında bir süre zayıf kalmıştır.

Yetkilerinin bir bölümü bu meclislere devretmiştir. Ancak halk meclislerinin üye sayıları bir süre sonra oldukça artmıştır. Üye sayıları artan halk meclisleri karar alamaz duruma gelince devredilen yetkiler tekrar senatoya aktarılmıştır. Cumhuriyet döneminin son aşamalarında ön plana çıkan kurum senato olacaktır.

G. Diğer Memurluklar

Konsüllerin iş yükü arttıkça kendilerine yardımcılar aldılar. Bundan dolayı, birçok yeni memurluklar ortaya çıkmıştır. Bu görevlilerin sayıları hep çift olmuş ve genellikle plebler ve patriciler arasında eşit olarak paylaştırılmıştır.138

Quaestor: Meclis tarafından konsüllere mali işlerde yardımcı olmak amacıyla bir yıllığına iki quaestor seçiliyordu. Cumhuriyetin ilk zamanlarında pleblerin isteklerini karşılamakla görevliydiler. Sınıf mücadelesi sona erince, kendilerini

137 Erdoğmuş, s.9.

138 Turhan Kaçar, “Klasik Roma’da Cumhuriyet’in Kısa Tarihi”, Doğu Batı Dergisi, Sayı 47, Kasım 2008, s.20

51 tamamen mali işlere adamışlardır. Roma’da, Marcus Tullius Cicero ve Gaius Julius Caesar gibi birçok önemli isim bir dönem qaestor olmuştur. Konsül olma yolunda önemli bir aşamadır.

Censor: Devletin idare işlerini düzenleyen bu memurlar, ilk başta oldukça yetkisizlerdi; sadece denetliyorlardı ama ceza veremiyorlardı. İlerleyen süreçte konsülleri görevlerinden almaya kadar geniş yetkilerle donatıldılar.

Aedil: Kentte ve pazaryerlerinde güvenliği sağlar ve vatandaşlara genel oyunlar düzenlerdi.139 Yerel hizmetler sunan bu memurlar, Curia Meclisi tarafından seçilirlerdi.

Praetor: Konsüllere adalet ve güvenlik işlerinde yardımcı olmak amacıyla oluşturulmuş bir memurluktur.

Prokonsül: Konsüller tarafından uzak eyaletlere atanan valilerdir. Genellikle konsül seçilen kişiler ilerleyen süreçte görevleri sona erince prokonsül olarak eyaletlere atanır.

II. CUMHURİYETİN GELİŞİMİ