• Sonuç bulunamadı

CUMHURİYET DÖNEMİ DEVLET YAPISI

ROMA CUMHURİYETİ’NİN SİYASİ TARİHİ

I. CUMHURİYET DÖNEMİ DEVLET YAPISI

Romalılar, son kral Tarquinius Superbus’u şehirden kovduktan sonra cumhuriyet rejimine geçtiler. Res publica (cumhuriyet), Latincede “kamu için halk yararına” anlamına gelmektedir.121 Amaçları, tüm halkı yönetime dâhil ederek, kralların acımasız yönetimlerinden kaçmaktır. Kurulan yönetim mekanizmasının temelinde kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir. Zamanla gelişen bu mekanizmada iki konsülü ve dört meclisi vardır. Bu yapılar birbirlerini dengeler ve kontrol eder.

Yönetim erkinin birden fazla kişi ve kurumca paylaşıldığı bu sistem yaklaşık 500 sene (M.Ö. 510 - 27) ayakta kalmıştır.

Eğer egemenlik yalnızca belli bir sınıfın elindeyse buna aristokratik cumhuriyet, yani seçkinler cumhuriyeti denir; egemenlik bütün halka aitse demokratik cumhuriyet ya da halk cumhuriyeti adı verilir.122 Bu bağlamda, Roma’nın cumhuriyeti; başta patricilerin daha sonra patrici ve pleblerin egemenliğinde olduğu için aristokratik cumhuriyet sınıfına girmektedir.

Roma’nın cumhuriyeti gerek kurumları gerekse yüksek memurlarıyla birlikte hem bir devlet biçimi hem de bir hükümet sistemidir. Bu sistem iki konsül, senato ve halk meclislerinden meydana gelmektedir fakat dönem dönem bu kurumlar gücünü diktatöre veya decemvirler gibi komisyonlara aktarmışlardır. O halde bahsedilen yüksek memurlukları ve meclisleri detaylı incelemek gerekir:

121 Bahar, s.63.

122 ‘Ana Britannica: Genel Kültür Ansiklopedisi’, 6. Cilt, 1987, s.251.

45 A. Konsül

Roma Cumhuriyet dönemi siyasi idaresinin başında iki adet konsül vardır. Bu sebeple rejimin diğer bir adı da konsüller yönetimidir.

Bundan sonra bir kral yerine iki konsül seçildi. Konsüllerden biri adaletsiz davranmaya eğimliyse aynı yetkiye sahip olan diğeri onu denetleyebilsin diye bu yola başvuruldu. Ayrıca uzun süreli iktidarla güç kazanıp küstahlaşmasınlar, bir yıl sonra sade bir vatandaş olacaklarını bilip saygılarını yitirmesinler diye yetkilerinin bir yıldan fazla olmaması kararlaştırıldı.123

Böylece eskiden krallar ölene kadar ülkeyi yönetiyorken, yeni rejimle birlikte konsüller sadece bir yıllığına seçiliyordu. Comitia centuriata adlı halk meclisi tarafından seçilen konsüller imperium (emretme, devlet adına kararlar alarak icra etme, devlet gücünü kullanma) yetkisine sahip olarak devletin işlerini yürütürdü.124 Herhangi bir yurttaş birden fazla kez konsül seçilebilirdi, fakat bir kişinin üst üste defalarca kez konsül seçilmesine sıcak bakılmıyordu. M.Ö. 510’dan 367 yılına kadar sadece patriciler konsül seçilebiliyordu. Ancak 367’den itibaren cumhuriyet yıkılana kadar pleblerde konsül olma hakkına sahip oldular.

Konsüller ordunun başkumandanlarıydı. Bu sebeple onlara preator denilmekteydi. Onlar aynı zamanda en yüksek yargıçlardı. Bu sebeple onlara iudices de deniliyordu. Diğer bir yandan ülkenin yürütme işleri de onlardan sorumluydu. Bu sebeple de onlara magistra deniliyordu. Konsüller, Roma Cumhuriyet rejiminin en yüksek devlet görevlileriydi. Bir konsül, diğer konsülün yaptığı işi beğenememe ve itiraz etme hakkına sahipti. Bu sayede kral ya da tiran olma amaçlı bir konsülün çıkması engelleniyordu.

Her biri, makamlarının sağladığı yetkilerin tümüne tek başlarına sahip olan konsüller, ilk zamanlarda bütün devlet işlerini birlikte yürütüyorlardı.125 Ancak zamanla iç ve dış gelişmelerin artmasıyla birlikte konsüllerden biri orduya başkumandanlık ediyor, diğeri ise ülke siyasetine yön veriyordu. Konsüllük görevi

123 Eutropius, s.35.

124 Erdoğmuş, s.5.

125 Çelebican, Roma Hukuku, s.21.

46 bir seneyle sınırlı olduğu için, görev süreleri dolduktan sonra kolay bir şekilde yargılanabiliyorlardı. Bu sayede konsüller keyiflerine göre karar veremiyorlardı.

B. Diktatör

Bu magistra istisnai zamanlarda görev yapardı, Roma’yı tehdit eden iç ve dış tehlikelerde, kriz zamanlarında konsüllerden biri diğerini diktatör tayin ederdi.126 Diktatörlük süresi altı ayı geçemezdi. Ona diktatör denilmesinin en büyük sebebi, görev aldığı süre boyunca yaptığı işlerden dolayı hiçbir suretle mesul olmazdı.127 Bu açıdan kıyaslandığında konsül görevi sona erdikten sonra yargılanabiliyorken, diktatör yargılanamıyordu. Bu yasadaki amaç; olağanüstü durumlarda yöneticinin üstündeki baskıyı azaltmaktı.

Diktatör göreve başlayınca diğer konsül de dâhil, herkes onun emri altına girerdi. Vazifede bulunduğu müddetçe diktatörün iktidarı kralınkine çok yakındı.128 Roma Cumhuriyeti’nin kuruluş esaslarına ters düşen bu mevki mecburiyetten dolayı oluşturulmuş bir şeydi. Çünkü olağanüstü durumda tartışmaya ve dolayısıyla zaman harcamaya fırsat yoktu. Bu tür durumlarda Romalılar için en doğrusu en hızlı alınan karardı. Romalı tarihçi Eutropius, diktatörlüğün ilk kez ne zaman ve neden ortaya çıktığı konusunda şu ifadeleri aktarıyor:

Krallığın devrilmesinden sonraki dokuzuncu yılda, Tarquinius’un damadı kayınpederine yapılan haksızlığın intikamını almak için büyük bir ordu toplayınca Roma’da dictatoria adı verilen, konsüllükten daha önemli bir görev oluşturuldu. Ayrıca aynı yıl diktatöre her dediğini yapan bir magister equitum atandı. Romalı ilk diktatör Larcius, ilk magister equitum ise Spurius Cassius idi.129

Eutropius, imparatorluk dönemini de görmüş bir tarihçi olarak diktatör ile imparatoru güç anlamında kıyaslamaya gerek bile olmadığını dile getirir. Elbette ki imparator, cumhuriyetin diktatöründen kat be kat daha fazla yetkilere sahiptir.

126 Erdoğmuş, s.6.

127 Demircioğlu, s.73.

128 Umur, s.31.

129 Eutropius, s.39.

47 Lucius Cornelius Sulla dönemine kadar seçilen Romalı diktatörler, 20.

yüzyılın acımasız diktatörlerinden oldukça farklıydılar. Onlarca kez ülkelerini felaketlerden kurtaran bu insanlar, uzun bir süre cumhuriyet rejimine sadık kaldılar.

Ancak zamanla bozulan bu mevki cumhuriyetin yıkılışında önemli bir rol oynamıştır.

C. Decemvirler

Kentin kuruluşundan sonraki üç yüz ikinci yılda konsüllük yönetimi sona erdi ve iki konsül yerine üstün bir yetkiyle donatılmış olan decemviri adı verilen on kişi atandı. 130 Zaten Latince bir kavram olan decemvir; ‘on adam’ anlamına gelmektedir.

Bu komisyonun birçok görevi vardı; yasa oluşturmak, kamu arazilerini bölüştürmek ve davalara bakmak bunlar arasında en önemlileriydi. Ancak asıl görevleri, herkesin kabul edeceği bir anayasa yazarak ülkedeki sınıf çatışmasına son vermekti.

Bu komisyon kurulduğunda diğer tüm meclisler geçici olarak feshedilirdi.

Yazdıkları yasalar ve aldıkları kararlar hiçbir zaman tartışılamaz ve hesabı sorulamazdı. Komisyona seçilenler arasında konsüller ve senato üyeleri de bulunuyordu. Bu komisyon iki yıl boyunca ülkeyi yönetti. Komisyon üyeleri her on günde bir ülkeyi tek başına yönetiyor, diğerleri ise yazılacak yasalar hakkında tartışıyordu.

Decemvirler görevleri sona erdikten sonra, yani bir anayasa oluşturulduktan sonra, yönetimi tekrar halk meclislerine ve konsüllere devretmek istememişlerdir.

Bunun ardından, Roma’da farkı halk zümreleri birleşmiş ve onları tehdit etmişlerdir.

İç savaş tehlikesiyle karşılaşan komisyon üyeleri geri adım atarak, görevlerini tekrar eski sahiplerine teslim etmişlerdir.