• Sonuç bulunamadı

3. TÜRK İYE’DE MODERNLEŞME

3.2. Halk Müzi ği’nin Keşfedilmesi Ve Derlemeler

3.2.1. Halk Müzi ği’ni tanımlamak

Yaptığımız bütün tanımlamalar, hayatı algılama, kavrama ve yeni kuşaklara aktarma edimimiz yaşadığımız hayattan ve o hayatın ideolojisinden bağımsız düşünülemez.

Ülkemizdeki folklor çalışmalarının o dönem yeni kurulmuş devletin kuruluş amacına ve kuruluş ideolojisine uygun olduğunu da yapılan tanımlara baktığımızda görmemiz mümkün.

Uluslararası Halk Müziği Kurulu (International Folk Music Counsil)’nun tanımına göre, halk müziği; “ağızdan ağıza yayılan, notalarda bulunmayan ve notalardan öğrenilmeyen” müziktir (Ahmad, 2003, s:18). Bu tanımlamadaki ögelerin üzerinde durmak gerekir; Örneğin “ağızdan ağıza yayılma” özelliği, halk müziği geleneğinin, tümüyle, “sözlü gelenek” (oral tradition) içinde şekillendiğini anlatmaktadır.

“Notalarda bulunmaması” ve “notalardan öğrenilmemesi”, geleneksel anlamıyla halk müziğinin, “usta-çırak ilişkisiyle” kuşaklar arasında iletilmesini belirler. Dolayısıyla halk müziği geleneğini sürdüren kişiler, belleklerinde taşıdıkları müzik ve sözleri, yazı kullanmaksızın birbirlerine aktarırlar. Bu nitelikler, halk müziğinin, zaman ve mekân içinde, sürekli bir değişim yaşamasını, kaçınılmaz kılar (Ahmad, 2003, s:19).

Halk müziği, toplum ya da toplulukların, kültürlerinin bir parçası olarak, geleneksel ilişkileri içinde sürdürdükleri; kollektif bir bellek ve yine kollektif bir yaşam pratiğinin ürünüdür. Ait olduğu topluluğun kültürel anlamda gelişmişlik düzeyine bağlı olarak, “ilkel müzikler” ile “sanat müzikleri” arasındaki bir evreyi işaret eder (Yürükoğlu, 1996, s:5).

Türküler kaynağından çıktığı gibi kalmamış, halkın dilinde ve telinde nakış işlenerek, özümlenerek, yorumlanarak yeni boyutlar kazanmış, çeşitli değişikliklere uğrayarak ferdiliklerini kaybetmişler, derleyiciler aracılığıyla da bizlere ulaşmışlardır (Yürükoğlu, 1996, s:7).

Burada Rıza Yürükoğlu'nun söylediklerine daha önce Adorno ve Benjamin'den öğrendiğimiz kimi bilgilerle katkıda bulunmamız yerinde olacaktır. Anonimlik şartının halk müziğinin olmazsa olmaz şartı olarak kanunlaştırılması aslında sürecin nasıl ideolojik çalıştığını göstermektedir. Modernizm analyışını bir uzantısı olarak, siyasette yeni kurulan ulus devletlerinin halka, vatandaşa ihtiyacı vardır (Berkes, 2001, s:134)

Türkiye’de yaplan folklor çalışmaları aslında bu ihtiyacın ya da modernite dayatmalarının ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Halka ait tüm değerler sahipsizdir. Herkesindir. Hiç kimsenindir. Ve halk mutlak surette homojen bir yapıdır.

Devlet aygıtı, halkı böyle tanımlar. Sınırları çevrilmiş bir ulusun kaderi de çizilir (Berkes, 2001, s:99).

Ortak tarih, ortak dil ve ortak ülkü zorunluluğu bir topluluğu halk ya da millet haline getircektir. Tarih boyunca böyle bir süreci hiç yaşamamış insanlık yeni siyasi ve ekonomik hayata kendisini adepte edecektir.

Anadolu topraklarında da Cumhuriyet devrimleri ile simgeleştirebileceğimiz modernite hareketi bir tebedan bir millet yaratma projesi ve sürecidir aslında (Berkes, 1989, s:19).

Türkülerin zaman süreci içerisinde uğradığı değişiklikler “folklorik oluşum” (anonim olma) dediğimiz evreyi meydana getirir. Folklorik oluşumunun meydana gelmesini sağlayan en önemli faktör de o zamanda özellikle kayıt cihazlarının ve iletişim araçlarının olmayışı, iletişimin dil ve tel aracılığıyla gerçekleşmiş olmasıdır.

Yani fikrin organik olma özelliğini engelleyecek her hangi bir etkinin olmamsı durumunda fikir doğaldırki değişir. İşte bu özellik ferdi olan türkülerimizin anonim olmasını sağlamış, anonimlik ilkesi de türkülerimizin vazgeçilmez unsuru olmuştur.

Nida Tüfekçi, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi için hazırlamış olduğu Halk Müziği bölümünde kavramı ve özelliklerni şu şekilde sıralanmıştır:

1- Sahibinin bilinmemesi

2- Halk tarafından benimsenip onun ifadesine bürünmüş olması 3- Kulaktan kulağa verilmek suretiyle hayatını sürdürmesi 4- Gelenek haline gelmesi

5- Zaman içerisinde derin bir geçmişi olması 6- Halkın ortak malı olması

7- Mekan içinde yaygın olması

8- Yöresel dil ve müzik özelliklerini bünyesinde taşıması 9- İddiasız olması

10- Kişisel yapım olmaması

Bir başka biçimiyle Halk müziğinin kimi karakteristik özelliklerini sıralamak gerekirse:

1. “Sözlü gelenek” içinde şekillenir. Halk müziği, yazısı olmayan bir müziktir. Bütün bir halk müziği repertuarı “bellek”lerde yaşatılır. Oral yolla (oral transmition), kuşaktan kuşağa, çevreden çevreye aktarılır. Bu aktarım süreci içinde, belleklere bağlı olması nedeniyle, halk müziğinin sıkça değişimlere uğradığı gözlenir. Bu değişimler, müziğin, ya oluşturulum”u (re-created) ya da “yeni-biçimlendirilim”i (re-shaped) olarak karşımıza çıkar. Dolayısıyla, örneğin bir halk şarkısının, zaman ve mekân içinde geçirdiği değişimlerle, “değişke-çeşitleme (version-variant)” adı verilen birbirinden farklı örnekleri ortaya çıkar. Çeşitlemeler, halk müziği ürünlerinin evrimini incelemede son derece önemli verilerdir. Ayrıca

“anonim” bir belleğin varlığına işaret ederler.

2. Belirli “kalıp”lara bağlıdır. Bu kalıplar, belleklerde oluşturulmuş “geleneksel rota”lar gibidirler; halk müzikçisinin, hangi “belirlenmiş yol”u izlemesi gerektiğini gösterir. Ezgilerin yeniden üretiminde, bilinen kalıplara bağlı kalınması, aynı zamanda, halk müziğinin “geleneksel” olma niteliğini de ortaya çıkarmaktadır.

3. “Topluluğa özgü bir kişilik” (communal personality) ya da “ortak bir ruh”un (collective spirit) ifadesini taşır. Başlangıçta yaratım olarak var olan kişilik izleri, ortaklaşma süreci içerisinde silinmekte; değişik bellek ve ağızlarda, yeniden biçimlendirilmektedir. Dolayısıyla, halk müziği ürünlerinde bir “anonim”leşme kaçınılmaz olarak söz konusudur.

4. Gündelik yaşam pratiği içinde yer alır. Dinsel, törensel uygulamaların içinde;

çalışma sırasında; dans edilirken; halk hikâyelerinin bir parçası olarak;

kahramanlıklar, destanlar anlatılırken; kısaca gündelik yaşamın her alanında, yer aldığı görülür. Bu yönüyle de, halk müziği, bağlı olduğu kültürler için son derece işlevsel ve vazgeçilmezdir.

5. Halk müziği örnekleri, kavranılması kolay, basit yapılardan oluşmaktadırlar.

Ezgilerin yapı gereçlerini oluşturan sesler, kısa motifler içinde örülmüştür. Daha çok söze eşlik amacını taşıyan ezgilerde, yinelemeler ve sekvensler, sıkça kullanılır. Bu aynı zamanda, belleğin anımsama işlevine de yardımcı olmaktadır.

Bütün bunlara rağmen, var olan eserin bir kişiye değil, bir topluma (halk) ait olması yani en genel anlamıyla halk müziğinin en önemli koşulu “anonimlik” hala şarttıdır.

Ünlü Alman müzikolog Hugo Riemann halk müziğini üçe ayırıyor;

1- Ezgisi ve sözleri kimin tarafından yapıldığı belli olmayanlar

2- Birçok neden ve saiklerle halk tarafından benimsenmiş halk şarkısı ifadesi taşıyanlar

3- Melodik ve armonik bünyesi kolayca anlaşılan ve popüler bir yapı taşıyan ezgiler genel olarak halk müziği kavramı kapsamına alınmıştır.

Yine Alman etnoloji uzmanı, Jhonnes Moser’e göre; Halkın ortak malı olan şarkı ve melodiler halk türküsüdür.

Fransız müzikolog Michelle Brenne Halk türküsünü; Halk tarafından benimsenen, kulaktan kulağa verilmek suretiyle yayılan ezgiler olarak tanımlar.

İngiliz müzikolog Prat; köylü arasından çıkıp gelenek haline gelen ezgiler halk türküsüdür demektedir.

Bütün bu tanımlamalardaki temel özellik, anonimleşme sürecindeki tarih anlayışının modernizmin bir uzantısı olarak, bir mantık dahilinde determinist (gerekirci) işleyişidir.

Bu tanımlara göre herhangi bir ezginin anonimleşmesi için öncelikle yazılı ya da kayıtlı olmaması gerekmektedir. Yapılan tanımların halkın yazı bilmediği bilgisinden harketle yapıldığını görmek mümkündür. Yazı bilmeyen halkın, bir halk olarak anonimleştirdiği (bu anonimleşmeyi halk mı, halk adına birileri mi yapmaktadır?) eserleri, halk adına, ama hiç bir zaman “halk” olmayacak olan bir grup seçkin, bilim insanı kaleme almaktadır ve bu ezgilerin adına “halk türküleri” denmektedir . Siyasi anlamda yeni kurulan devlet nasıl ki bir aydın gurubu tarafından tesis ediliyorsa, hayatın tüm alanlarında aynı yapılanmayı görmek mümkündür.

İmparatorluk altında bir tebadan şimdi modern devlet çatısı altında bir halk yaratılmıştır. Modern devletine ait halk, vatandaşlık kavramıyla bağlıdır. Aynı dil, aynı tarih ve aynı ülkü çerçevesinde birleşmişlerdir.

Halkın müziğne “halk müziği” denir. Halka aittir. Çeşitli yöre ağız ve lehçe farklılıklarına rağmen dili Türkçe’dir.

Anonimlik şartının yazıyı artık tüm fertlerinin bildiği bir halkın ve gelişmiş ses kayıt cihazlarına sahip insanlığın bu tarihten itibaren malesef yerine getiremeyeceğini ilan etmek mümkündür..