• Sonuç bulunamadı

III. TRABZON’DA YAYLACILIK VE YAYLA HAYATI

3.10. Halk Hekimliği

İnsan için tarihin her döneminde en değerli unsur sağlık olmuş ve öyle devam etmiştir. İnsanoğlu, sağlığına önem verdiği ve sağlığının normal bir şekilde devamını sağlamak için çeşitli uğraşlarda bulunmuştur. Bu uğraşlar neticesinde yılların getirdiği tecrübe ürünü olan çeşitli ilaçlar veya metodlar oluşturulmuştur. Günümüzde “Kocakari ilaçları” adı verilen bu ilaçlar insanların modern tıptan yararlanamadıklarında veya modern tıppa başvurmadan önce ilk olarak kullandıkları tedavi yöntemleridir.

Trabzon’daki yaylalarda yaptığımız araştırmada “Kocakari İlaçları” diye tabir edilen gelenekselleşmiş tedavi yöntemlerinin yanında dini tedavi yöntemlerinin de olduğunu gözlemledik. Bunun için bu bölüm; 1) İlaçlarla yapılan tedavi yöntemleri 2) Dini yöntemlerle yapılan tedavi yöntemleri başlıkları altında sunulacaktır.

3.10.1. İlaçlar ve Geleneksel Yöntemlerle Yapılan Tedaviler

3.10.1.1. Akrep Sokması

Akrep sokması durumunda, akrebin soktuğu yer ağzında yara olmayan biri tarafından emilip tükürülür. Daha sonra incir yaprağından çıkan süt akrebin soktuğu yere sürülür.

3.10.1.2. Yılan Sokması

Yılan zehirlenmesi durumunda, yılanın soktuğu yer bir başkası tarafından bıçakla kanatılır ve ağızla kan çekilerek tükürülür.

3.10.1.3. Yaban Arısı Sokması

Arının mili (iğnesi) hastanın vücudundan alınır. Daha sonra hastanın giysileri çıkartılarak, bütün vücuduna yoğurt sürülür.

3.10.1.4. Zehirlenme

Yayık ayranına bol miktarda tuz atılarak hastaya içirilir. Bal bulunursa, bol miktarda bal yedirilir.

3.10.1.5. Karın Ağrısı (sancısı)

Sobanın külü suya katılıp, karıştırılır. Bu karışım hastaya içirilir. Eğer hasta kusarsa bu onun iyileştiğinin veya iyileşeceğinin habercisi olarak algılanır.

Başka bir tedavi yöntemi, yılan boynuzu adı verilen bitki kazınıp, suya atılır ve karıştırılır. Daha sonra bu karışım hastaya içirilir.

3.10.1.6. Sıtma Hastalığı

Hasta, çıplak bir halde kızılağaç veya ceviz yaprağı içerisinde yatırılır. Bu yaprakların içine gömülerek yatırılan hastanın ateşini yaprakların aldığı söylenir.

3.10.1.7. Güneş Vurması

Güneş vuran insanın vücutu yoğurtlanır veya hasta yoğurt dolu bir zeminde bir müddet yatırılır.

3.10.1.8. Yanık

Yanıklar için bir yanık ilacı yapılır. Yanık ilacının yapılışı şöyledir: Bir tavaya halis zeytinyağı koyulur. Daha sonra bu yağın içine “hava civa” adı verilen bir ot atılıp karıştırılır. Bu karışım, ateşin üzerindeki yağın kırmızı rengi almasına kadar karıştırılır. Yağ kırmızı rengi alınca damla sakızı, bal mumu, felenk yağı adı verilen maddelerde karışıma eklenerek yağda eritilir. Daha sonra bir kaba konulan bu karışım soğutulur. Soğuyunca bir melhem gibi olan ilaç, yanık olan bölgeye tavuk kanadıyla sürülür.

3.10.1.9. Çıban Yarası

Bu yara için çeşitli metodlar kullanılır. Bunlardan biri, “dadala” adı verilen otun yaranın üzerine sarılmasıdır. Bu ot yaranın fitilini çıkarır. Eğer dadala otu yoksa kuru tütün yaprağı yaranın üstüne sarılır. Tütün yaprağı yaranın patlamasını, içindeki irinin ve pis kanın boşalmasını sağlar.

Çıban yarası için kullanılan diğer bir yöntem ise hiç kullanılmamış sabunun küçük küçük doğranarak biraz su eşliğinde şekerle karıştırılıp yaranın üstüne sarılmasıdır. Hastaya çok acı veren bu karışım yaranın patlamasını sağlar. Yara patlayınca içindeki pis kanın ve irinin tamamen boşalmasını sağlamak için tütün yaprağı veya doğranmış soğan yaranın üzerine sarılır.

3.10.1.10. Göbek Düşmesi

Göbek çeşitli şekillerde yerine getirilmektedir.

a) Göbeği düşen kişi ayakları diz kabaklarından bükülü bir şekilde sırt üstü yatar. Başka biri, bir ayağının topuğu ile hastanın göbeğine ağırlık yapar. Bu durum 15-20 dakika sürdükten sonra ağırlık yapan topuk yavaş yavaş çekilir. Hasta ise çok yavaş hareketlerle kalkar. Bu işlemden sonra göbek yerine gelir.

b) Göbeği düşen kişi yüzüstü yatar. Birisi topuğuyla hastanın sırtına göbeğinin hizasındaki yere ağırlık yapar. Bir müddet, bu şekilde kalındıktan sonra topuğun çekilmesiyle hasta çok yavaş hareketlerle ayağa kalkar.

c) İğnenin bardağa koyulup dua edilmesiyle de göbek yerine getirilir. Seyrek kullanılan bu tedavi çeşidi diğer tedavi yöntemlerinin başarısızlığa uğraması sonucunda uygulanır.

3.10.1.11. Kırık – Çıkıkların Tedavisi

Kırık ve çıkık tedavisinde, bu işi yapanlar tarafından ağıran yer, el ile sıvazlanarak teşhis koyulur. Kırık veya çıkık teşhisi konduktan sonra sıcak su ve sabun ile kırığın olduğu bölgeye bir tür masaj yapılarak kırık olan kemikler yerine getirilir. Daha sonra tavuk yumurtası buğday ununa kırılarak karıştırılır. Bu karışım kırığın üzerine sürülerek, bir bez parçasıyla kırık olan yer sarılır. Bez sarılırken “hardıma” adı verilen ince tahtalar tambon olarak kullanılır. Tahtaların alt ve üst kısmındaki bölgeler suyla hafif ıslatılarak o bölgelerde olabilecek yara, sivilce önlenmeye çalışılır. Kol bağlandığında; hastada bir rahatlık olursa tedavinin doğru olduğu, eğer acı devam

ediyorsa tedavinin yanlış olduğu şeklinde teşhis koyulur. Kırık durumunda sargı, dört ile yedi gün sonra, çıkık durumunda ise bir veya iki gün sonra çözülür.

3.10.1.12. Diş Çekimi

Her yaylada diş çekme işini yapan belirli kişiler vardı. Günümüzde ise bu tür kişilerin kalmadığı belirtilmektedir. Bunlar eskiden diş kelpetenleri ile insanların ağıran, çürüyen dişini çekerlerdi. Bu işlemi yaparlarken herhangi bir ilaç kullanılmamaktaydı. Çocukların dişleri ise iplerle beraber çekilmektedir.

3.10.2. Dini Yöntemlerle Tedavi

Dini yöntemlerle tedavi edilen hastalıklar genelde psikoloji bozukluklardan kaynaklanmaktadır. Bu durumların başında, korkmaktan kaynaklanan ruhsal hastalıklar, cin musallat olması, halüsünasyon görülmesi gibi durumlar gelmektedir. Bunlar, değişik dini yöntemlerle tedavi edilmektedir. Bu tedavi yöntemleri şunlardır: Nuska yapılıp hastanın üzerinde taşımasının sağlanması, dua yazılı kağıtın bir su içerisinde bekletilip bir müddet sonra bu suyun hastaya çeşitli aralıklarla içirilmesi, hocaların hastaya kitap açıp hastalığı hakkında bilgi vererek ona çeşitli dualar okuyup üflemesidir.

En fazla karşılaşılan ve dini yöntemle tedavisi yapılan hastalık diye nitelendirebileceğimiz durum nazardır. Nazar, hocaların çeşitli duaları okuyup hastaya üflemesiyle giderilir. Bazen bunun için nuska da yapılmaktadır. Nazardan korunmak için insanlar üzerinde çıra veya nazar boncuğu denilen mavi boncuk bulundururlar. Nazar boncuğu genelde küçük çocukların üzerinde bulundurulmaktadır. Güzel bir iş, insan veya hayvan görülüp “Maaşallah” denildiğinde nazarın olmayacağına inanılır. Yaylalarda ruhsal bozuklukların tedavisinde çokca kullanılan dini karakterli denilebilecek yöntemlerden biri de şehit veya evliya mezarlarını ve dinle ilgili olan bazı yerleri ziyaret ederek dua etme veya bu yerlerde dilek dilemedir. Sultan Murat

Yaylası’ndaki şehit mezarları, Hıdırnebi Yaylası’ndaki Ziyaret kayası bu tip yöntemlerin uygulandığı yerlerdendir.