• Sonuç bulunamadı

III. TRABZON’DA YAYLACILIK VE YAYLA HAYATI

3.18. Halk Ekonomisi

Yaylalardaki ekonomik hayat hayvancılık üzerine kuruludur. Ekonomik faaliyetlerin hemen hepsi hayvancılık uğraşlarının direk veya dolaylı etkileri durumundadır. Son yıllarda hayvancılık faaliyetlerinin değişik nedenlerle azaldığını ve bunun yerini turistik öğelere dayalı ekonomik uğraşların almaya başladığı görülmektedir.

Yaylalardaki hayvancılık uğraşlarını üç ana başlık altında değerlendirmek lazımdır. Bunlar; küçükbaş hayvancılık, büyükbaş hayvancılık ve arıcılıktır. Yaylalardaki en eski ve köklü ekonomik uğraş küçükbaş hayvancılıktır. Küçükbaş hayvancılık zamanla yerini başka uğraşlara bırakmaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden biri, insanların çok fazla sıkıntı içine girmeden aynı parayı başka yerlerden bulabilmeleridir. Düzelen hayat şartı nedeniyle insanlar, eskiden koyunun sütünden yararlanırken şimdilerde ise koyunun sütünden yararlanma yoluna gitmemeleri bunun en güzel örneklerindendir. Çekilen sıkıntının kendilerine fazla maddi imkan sağlamadığını vurgulayan yaylacılar, küçükbaş hayvancılığı daha çok etinden yararlanmak için yapar duruma gelmişlerdir. Bunun yanında koyunun yününden yararlanma ise halen olmasına rağmen yaylacılara büyük maddi imkanlar sağlamamaktadır. Çünkü, kendi deyimleriyle: “Eskisi kadar para etmemektedir.” Bunun en önemli nedeni ise koyun yününün, geçmişte giyim ve çeşitli unsurlar için önemli bir ihtiyaç maddesiyken bugün yerini başka maddelere bırakmasıdır. Genelde yüksek yaylalarda küçükbaş hayvancılık yapılmaktadır. Küçükbaş hayvan ile uğraşan yöre insanlarının bazıları Bayburt ve Gümüşhane yaylalarına gitmektedirler. Küçükbaş hayvancılığın yapıldığı yaylalar orman ile iç içe olmayan, geniş düzlüklere sahip olan yaylalardır. Alt yaylalar ise küçükbaş hayvanlar için yaylaya çıkarken bir müddet otlanılan geçiş yerleri durumundadır. İlk olarak yaylaya çıkanlar küçükbaş hayvancılık yapanlardır. Köydekilerin bir ay sonra yaylalara

gelmesiyle küçükbaş hayvanlar üst yaylalara hareket ederler. Bunun nedeni ise büyükbaş ile küçükbaşın bir yerde yetiştirilmesinin zorluğu ve düzlüklerin fazla geniş olmamasıdır.

Büyükbaş hayvancılık sadece alt yaylalarda değil yöredeki bütün yaylalarda yapılır. Fakat büyükbaş hayvanların sayısı azdır. Genelde her ailenin ortalama üç büyükbaş hayvanı bulunmaktadır. 20-30 sene öncesinde her ailenin en az 6-7 tane büyükbaş hayvanı varken bu sayı da azalmıştır. Büyükbaş hayvanların etinden çok sütünden yararlanılmaktadır.

Sütün ürünü olarak yaylada en çok yapılan ve ekonomiye katkı sağlayan peynir ve çeşitleridir. Yaylada inek sütünden yapılan peynirler, normal peynir, telli peynir ve “minzi” ya da “lor” adı verilen çeşitlerdir. Halk arasında en çok sevilen peynir türü, “Yayla Peyniri” adı verilen bir tür kaşar peyniridir. Diğer süt ürünlerinin halkın ekonomisine fazla katkısı yoktur. Yapılan diğer süt ürünleri, süt, yoğurt, ayran, tereyağıdır. 20-30 yıl öncesine kadar tereyağ ve peynirin halkın ekonomisine katkısı daha çoktu. Şimdilerde ise halk genelde kendi ihtiyaçlarını karşılamak için süt ürünlerini yapmaktadır.

Yayladaki halkın ekonomik faaliyetlerinden biri de hayvanların kışın yiyecek ihtiyacını karşılamak amacıyla yaylalardaki geniş düzlüklerde çayır yetiştirmektir. Yaylaya çıkılan günlerde suni gübreyle gübrelenen çayırlar, büyüyünce kesilip, kurutulur. Daha sonra, bazı yaylalarda bir yere toparlanıp köylere indirilmek için bekletilirken, bazılarında ise çayırlar tahta kalıplarda dikdörtgen haline getirildikten sonra köye indirilir. Köye çayır indirme işi geçmişte insan gücüyle olurken, şimdilerde kamyonlarla yapılmaktadır. Yayladaki çayır, halka direk bir ekonomik katkı sağlamamasına rağmen kışın hayvanların yiyeceği olduğundan ekonomik olarak yaylacılara bir rahatlık sağlamaktadır.

Arıcılık, son yıllarda yaylalarda büyük bir gelişme gösteren bir uğraştır. Bunun nedeni ise diğer hayvancılık türlerine göre daha az meşakkatli ve daha çok gelir getiren bir uğraş olması olarak belirtilmektedir. Yöredeki yaylaların hemen tümünde arıcılıkla

uğraşanların olduğu görülmesine rağmen daha çok yüksek yaylalarda çiçeklerin fazla olduğu yerlerde arıcılık yapılmaktadır. Arıcılık ile uğraşanların her sene gittikleri belli bir mekan olmasına rağmen oranın bitki örtüsünün o yılki durumuna göre yerlerini değiştirebilmektedir.

Geçmişte belirli bir kesimin geçim kaynağı olan el sanatları, günümüzde yok denecek kadar azalmıştır. Bunun nedeni ise el sanatlarıyla yapılan eşyaların yerini daha ucuz ve fabrikasyon ürünlerin almasıdır. Yaylalarda yapılan el sanatları ürünlerinden bazıları şunlardır: Tahta kaşıklar, sepetler, hardama (ince tahta), marangozluk ürünleri, beşik, tahta kaplar, kufalar, tekneler, çarık, yük ipi, çorap. Yukarıda saydığımız eşyalardan deriden yapılan çarık, tahta kaşıklar, yayladaki ormanlardan yapılan tahtalar, mertekler, beşikler, tahta kaplar, kufalar ve teknelerin yapımı durmuş durumdadır.

Yaylanın ekonomisinde çok önemli bir yeri olan, insanların yaptıkları her türlü ürünü pazarladıkları yayla dernekleridir. Buralar, görünürdeki gibi insanların sadece eğlendikleri yerler değildir. Hayvancılık yapanlar, hayvanlarının etini, sütünü, peynirini, yağını; el sanatlarıyla uğraşanlar el emeği, göz nuru olan emeklerini bu derneklerdeki pazar yerlerinde pazarlarlar. Son yıllarda bu derneklerin iç turizm açısından bir hareketlilik kazanmasıyla dernekler, adeta yöre halkının bütün güzelliklerinin sergilendiği fuarlar haline gelmiştir.

Yöredeki yaylaların şu anki durumuna bakıldığında yaylalarda ikamet edenlerin yaş ortalamasının orta yaş ve üzeri olduğu görülmektedir. Genç nüfusun yaylalarda çok az bir yer teşkil ettiği görülmektedir. Bunun nedeni yaylaların zamanla dinlenmek için yazı çıkılan mesire yeri hüviyetine girmesidir. Genç nüfus yaylacılığı bir meslek olarak görmemesi ve değişik uğraşlarda bulunması da nedenlerden birisidir. Tün bunlara rağmen yaylalarda kalan insanlar geçmişten gelen bazı gelenekleri de bırakmamaktadırlar. Bunlara en güzel örnek bir ailenin birkaç inek beslemesi ve yaylada ot yetiştirmesidir. Bunun yanında yaylalarda kurulan derneklerin iç turizmi çok hareketlendirdiği görülmüş ve bunun sadece dernek zamanları değil, bütün yaza yaymak eğiliminde uğraşlar gösterilmeye başlanmıştır. Bu uğraşlar sonucunda yöredeki büyük yaylaların tümünde kır kıhvesi, et lokantaları, bakkallar, fırınlar gibi turistik faaliyet

gösteren yerler açılmıştır. Bu yerleri açanlar, yayla halkından kişiler olup yeni bir ekmek kapısı oluşturmanın ilk adımlarını, atmışlardır. Hatta bazı yaylalarda büyük oteller, pansiyonlar, bungolov tipi evlerden oluşan yayla kentler bile kurulmuştur. Devlet yaylaların turizm açısından gelişimini sağlamak amacıyla bazı yaylaları “Turizm Merkezi” ilan etmiştir. Turizm merkezi ilan edilen yaylalardan bazıları şunlardır: Şolma, Erikbeli, Karadağ, Uzungöl, Pazarcık, Yılantaş Yaylaları. Şu an yaylalarda on beşin üzerinde motel ve tatil köyü bulunmaktadır. Bu da yaylalardaki turizmin ekonomik yönden ne kadar güçlendiğini göstermektedir.