• Sonuç bulunamadı

Halit Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu, s 119.

Şahika Karaca *

26 Halit Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu, s 119.

27 Leader, Kadınlar Neden Yazdıkları Her Mektubu Göndermezler?, s. 17. 28 Halit Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu, s. 184.

arzulamasındaki en önemli neden ise ensest üzerinden düşünülebilir. Onun Bihter’den önce aşk yaşadığı kadınlar kolaylıkla elde ettiği kadınlardır. Ancak Bihter evli ve am- casının karısı olduğu için daha da arzulanır hâle getirmiştir. Nitekim Bihter’den önce Peyker’i elde etme çabalarını da bu kapsamda değerlendirmek mümkündür.

Birden aklına Peyker geldi Dudaklarının arasından: “Ahmak!..” diyordu. “Sanki ne için razı olmamıştı?” Bir buçuk yıldan beri sarsılmayan bu ahmaklıkla karşı karşıya idi. Bir kadının ona karşı direnmiş olmasına, felsefesince, yalnız bir sebep buluyordu: Ahmaklık!.. Bihter’e sahip olmuş olmakla Peyker’den ne güzel öç almış oluyordu. Şimdi ona gitmek, kulaklarına bağırmak istiyordu:

“– Lakin sizin haberiniz yok... Bihter, anlıyor musunuz? O çok güzel kadın bu akşam kollarının arasında idi. Siz bana parmaklarınızın ucunu vermek istemediniz...”29

Behlül önce evli olan ve aşkına direnerek karşılık vermeyen Peyker’i baştan çı- karmaya çalışmıştır, sonrasında ise Peyker’in kız kardeşi ve amcasının karısı Bihter’le aşk yaşamıştır. Kolay elde edilen kadından zor ve en zoruna doğru olan bu çizgi onun yaşamak isteği aşkta tutkuyu artırmak amacıyladır. Freud’a göre, birisine daha uzun süreli bir yatırım ancak cinsel tatmini ketleyerek ya da yasaklayarak yapılabilir.30

Behlül’ün aşkının ketlenmesi arzu nesnesine olan tutkusunu daha da artırmıştır. “Özneyi arzulayan bir özne hâline getiren şey toplumsal otoritenin söyledikleri (talep) değil, söylemedikleridir (arzu).”31 Bihter’le Behlül arasındaki aşk da yeğen-yenge dolayımı

nedeniyle tam da toplumsalın onaylamadığı ensest etrafındadır. Dolayısıyla herkesten gizlenmesi gereken bu aşk, arzuyu daha da artırmaktadır: “Bu sevişme onlar için asıl tehlikeleriyle, zorluklarıyla çekici oluyordu. Herkesin gözü önünde herkesten saklanan, yalnız ikisine ilişkin gizli bir hayat vardı ki bütün gizlilikleriyle onları daha çok birbirine yakınlaştırıyor, ilişkilerine daha da bir içtenlik veriyordu.”32 Behlül’ün Bihter’e olan

aşkı imkânsız etrafında gelişmiştir. Ancak Bihter’in her istediğinde ulaşabileceği bir arzu nesnesine dönüşümü, aşk ilişkilerindeki ketlenmeyi ortadan kaldırmıştır.

Behlül, sandığının tamamiyle tersine olarak, Bihter’de yumuşak ve gevşek bir kadın buluyordu. Bir kurala uyarcasına odasına gelişleri vardı ki Behlül’de kötü bir etki bile uyandırıyordu. Bu sevişmede birbirini özlemeye vakit bulamıyorlardı. Behlül, pek belirgin olmamakla birlikte, bu kadının elinde kendisinin bir kadının egemenliği altında kalmaya baş- ladığını sezinliyordu. Odasına gelinip aranılan, her canı istedikçe sahip olunan kendisiydi. Pek iyi çözümlemeksizin bu “sevilen” biçiminden kendisine bir aşağılık duygusu çıkarıyor ve yüreğinin ta derin, kendi özbenliğine karşı bile gizli tutulan bir noktasında Bihter’e bir düşmanlık seziyordu.

29 Age., 189.

30 Fink, Lacan’da Aşk, Seminer Aktarım Üstüne Bir İnceleme, s. 74. 31 Mcgowan, Sahip Olmadığımız Şeyin Keyfini Sürmek, s. 149. 32 Halit Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu, s. 205.

Kendi deyimince bu “nefis” kadında sevdanın bir zevk nefisliği eksikti. Sevişmelerinde Bihter o kadar bedenleşiyor, Behlül’ün bütün hırslı isteklerine öyle bir yenilgi ile boyun eğiyordu ki, belki bir özveri olan bu şeyler, aleyhine çevrilerek onu bayağılaştıracak gizliliğin saygınlığından düşürecek bir aşağılık niteliğine bürünmüş oluyordu. Behlül’e hiçbir şey geri çevrilmiyordu, onun hiçbir isteği fazla bulunmuyordu. Oysa o geri çev- rilmeye, yalvarmaya; istenen şeyin zor elde edilmiş olmasından tat almaya gereksinme duyuyordu.33

Arzu nesnesine bütünüyle sahip olan Behlül, arzu nesnesini olumsuzlayarak yeni aşk arayışları içerisine girer. Aslında Bihter’den ilk kez uzaklaşarak, şarkıcı Kette’yle gönül macerası yaşaması Bihter’le aralarındaki aşkı kurtarmak içindir. Çünkü Bihter’in öteki kadının varlığından rahatsız olacağını ve aralarındaki monotonlaşmış ilişkide arzunun ketleneceğini düşünür. Ancak Behlül eve döndüğünde Bihter öteki kadını sorun etmez ve ilişkilerine kaldıkları yerden devam ederler. Behlül için arzu nesnesinin büyüsü kaybolmuştur. Çünkü Reik’in de ifade ettiği gibi aşk eksik olan yerdedir ve eksiklik ortadan kalktığı an aşkta sorunlar başlar.

Eğer aşk en nihayetinde eksiklikten kurtulmayı amaçlayan bir talepse, arzu kendi farkını gösterir. Kesin olarak aşkın gizlemeye çalıştığını yeniden ortaya koyar; aşk ilişkilerinde, tam da tarafların sonunda doyuma ulaştıkları, aşkları önündeki engellerin nihayet kaldı- rıldığı anda krizlerin patlak vermesi bu yüzdendir. Eksiklik boyutunu tekrar yerine iade edecek bir şeyler gerçekleşmelidir.34

Romanda tam da bu noktada Bihter’in annesi Firdevs Hanım devreye girer. Bihter’le Behlül arasındaki ilişkiyi sezen anne kızını toplumsalın/simgeselin içine çekmek için Behlül’ün dikkatini Nihal’e yöneltmeye uğraşır ve nihayetinde başarılı olur.

Nihal, romanda çocuksu karakteriyle yer alır. Genç kızlığa adımını attığında bile çocukluktan kurtulamamıştır. Behlül’ün dikkatini de Nihal’in çocuksuluğu çeker. “– Kim bilir, belki aranılıp bulunamayan şiir ve sevda bundadır.”35 sözleri aslında Behlül’ün

“Gerçek”i/kayıp nesneyi arayışında son aşamadır. Bu son aşamada “Gerçek”in çocuk üzerinden keşfedilmeye çalışılması da manidardır. Todd Mcgowan, çocuğu idealize etmemizin sebebinin basitçe geleceğe dair umudumuza cisim vermesi olmadığını, asıl sebebin çocuğun kaybettiğimize inandığımız şeye bir bakış atma imkânı sunmasından kaynaklı olduğunu söyler. Masum çocuk eksikliği yokmuş, kayıptan muafmış gibi görünür. Kendimizi bu çocuk imgesine inandığımızda, kendi kayıp bütünlüğümüze ilişkin bir imgeyi onaylamış oluruz. Çocuğun saflığına inanmak, kendi kayıp saflığımızı 33 Age., s. 263-264.

34 Leader, Kadınlar Neden Yazdıkları Her Mektubu Göndermezler?, s. 100. 35 Halit Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu, s. 315.

varsaymak demektir.36 Behlül de yaşadığı birçok aşk ilişkisine Nihal’le nişanlanarak

son vererek kendi kayıp saflığının peşine düşmüş gibidir.

– Lakin işte ben asıl onu atmak istemiyorum, anlıyor musun? Evet mini mini Nihal; evet Japon resimlerine benzeyen kız... Mademki öyle söylüyorsun öyle olsun: Sen bir oyuncaksın; hayatımda artık yapılan, eğlenilen şeylerden bezildikten sonra rastlanılmış bir oyuncak; ama kırılıp atılacak bir şey değil. Pek değerli, hayata tek bağlantı bağı olarak alıkonacak, her zaman için, işitiyor musun? En yumuşak, en nazik çiçekler arasında saklanacak bir oyuncak! Bilsen Nihal, sana böyle söylerken kendime ne kadar şaşıyorum... Hep değişmiş, başkalaşmış bir Behlül! Çünkü sen beni değiştirdin; evet evet, büsbütün... Senin çocukluğundan, katıksızlığından bana bir şey geçmiş oldu. Sanki ömrümün birkaç yılı, bütün o boş emellerle dolmuş sayfaları birden yırtılıverdi. Senin karşına çocuklaşmış, üstelik –niçin itiraf etmeyeyim– temizlenmiş olarak çıktım. Bana o mini mini elini uzatıverirsen ben kurtulmuş bir adam olacağım...37 Ancak, Bihter’in bu nişanlılığa tahammülü yoktur. Arzu nesnesini bütünüyle kaybettiğini anladığında Bihter, ‘Gerçek’i ifşa ederek intihar eder. Böylece Behlül’ün kayıp nesnesine ulaşması çocuksuluk etrafında bütünüyle yok olur.

Sonuç

Bu çalışmada aşk, arzu ve imkânsız etrafında değerlendirilen erkekliğin görünürlü- ğü İntibah’ta Oedipus’la başlayan ve erkeğin arzulama eksenini oluşturan iğdiş edilme üzerinden değerlendirilmiştir. Ali Bey, baba kaybı ile birlikte baba-nın adından/toplumun yasasından çıkarak onaylanmayan ancak arzulanan kadını elde etmek istemiştir. Ancak şeytan/ölümcül kadın karşısında melek kadını temsil eden Dilaşub’un ikâme babanın öncülüğüyle yerleştirilmesi romanın beklenen sonunu engelleyememiştir. Namık Kemal yasa koyucu yazar/baba tavrıyla romanda trajik sonu hazırlamıştır. Böylece simgesel alanın işleyişini arzularını (simgesel alanda onaylanmayan) ele geçirme pahasına bozan babasız oğul kendisinin ve etrafındakilerin felaketini hazırlamıştır.

Aşk-ı Memnu’da ise simgesel alanın/toplumsal alanın kurulmasını sağlayan ensest yasağı Behlül-Bihter ekseninde ihlal edilmiştir. Romanda Behlül’ün arzu nesnesini ele geçirme çabası aslında Gerçeği ele geçirme çabasıdır. Behlül eksik öznelik hâlini arzulanan nesneyle doldurmaya çalışır. Ancak Lacan’ın objet petit a olarak isimlendir- diği ele geçirilemeyene/ imkânsıza ulaşmak hiçbir zaman mümkün değildir. Behlül’ün yasaklı alanda aşk arayışı imkânsızın elde edilmesindeki çabanın yoğunluğunu işaret etmektedir. Nitekim eksik öznelik hâli romanda tamamlanamamış ve tıpkı İntibah’taki gibi trajik bir şekilde roman sonlanmıştır.

36 Mcgowan, Sahip Olmadığımız Şeyin Keyfini Sürmek, s. 78.

Outline

Benzer Belgeler