• Sonuç bulunamadı

Medeni yargı ile ceza yargısının karşı karşıya gelebildiği yargılamaya konu fiillerin, bir başka ifadeyle ceza yargısı faaliyetleri kapsamında verilen kararların ya da elde edilen delillerin hukuk davalarına en çok etki edebildiği yargılamaya konu fiillerin, hem haksız fiil hem de suç teşkil eden hukuka aykırı fiiller olması nedeni ile bu başlık altında, haksız fiil ve suç konusunda kısaca bilgi vermeye çalışacağız.

I. HAKSIZ FĐĐL KAVRAMI ve HAKSIZ FĐĐLĐN UNSURLARI

1. Haksız Fiil Kavramı

Halen yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununda, haksız fiilin ne anlama geldiği konusunda doğrudan bir tanım yapılmamıştır. Fakat, BK.´nun 41. maddesiyle başlayan ikinci faslında haksız fiilden doğan borçlar konusu düzenlenmiş olup, hangi hallerde zarar veren kişilerin tazminle sorumlu olacağı BK.´nun 41. maddesinde184 düzenlenmiştir.185 Haksız fiil, bir kimsenin kasten veya ihmal göstererek, yani kusurlu davranarak bir başkasını hukuka aykırı olarak zarara uğratmasıdır.186 Bir başka tanımlamaya göre de; haksız fiil, hukuk düzeninin izin

182

Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Usul, s. 293-294.

183

Dönmezer, Sulhi/Erman, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku - Genel Kısım, C. 2, 10. Baskı, Đstanbul 1994, s.568-576.

184

Halen TBMM.´de kanunlaşması beklenen Borçlar Kanunu Tasarısında da haksız fiilin tanımı ya- pılmamıştır, ancak tasarının 49. maddesinde, hangi hallerde bir başkasına zarar veren kişinin, za- rar görene tazminat ödemekle yükümlü hale geleceği düzenlenmiştir.

(http://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0499.pdf- Erişim Tarihi: 01.06.2009).

185

Dalamanlı, Lütfü/Đzgi, Ömer, Açıklamalı, Đçtihatlı ve Örnekli Tazminat Davaları, Ankara 1999, s.3; Đnan, Ali Naim, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 1979, s. 265.

186

Yılmaz, Sözlük, s. 309; Zevkliler, Aydın, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2001, s.113; Kaneti, Selim, Haksız Fiilde Hukuka Aykırılık Unsuru, Đstanbul 2007, s.3-5.

vermediği ve hoş karşılamadığı zarar verici fiil ve davranışlardır.187 Doktrinde, haksız fiil kavramı, geniş ve dar anlamda olmak üzere ikiye ayrılarak da tanımlanmaktadır. Yapılan bu ayrıma göre de; taraflar arasında mevcut bir hukuki ilişkiden, özellikle sözleşmeden doğan bir borca aykırı davranılmasına geniş anlamda haksız fiil, taraflar arasında mevcut bir hukuki ilişkiyle bağlantılı olmaksızın, kanunun herkese yüklediği görevlere aykırı hareket edilmesine ise dar anlamda haksız fiil denilmektedir.188 Haksız fiilden doğan borçlar konusu, BK´nun ikinci faslında düzenlenmiştir. Ancak, doktrinde yazarlarca, muamele kavramının, hukuksal işlemlerden doğan borçlarda kullanılan bir kavram olması nedeniyle, BK.´nun ikinci faslının “haksız muamelelerden doğan borçlar” şeklindeki başlığının, isabetli bir başlık olmadığı kabul edilmektedir.189

2. Haksız Fiilin Unsurları

Haksız fiilin unsurlarının neler olduğu, aslında BK.´nun 41. maddesinde,

“Gerek kasten, gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminin mecburdur.” denilmek suretiyle

açıkça belirlenmiştir. Bu maddeden de anlaşılacağı göre, haksız fiilin dört unsuru bulunmaktadır. Doktrindeki genel kabul gören görüşe göre de; bu unsurlar, hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağıdır.190 Ancak, haksız fiilin unsurlarını; fiil, hukuka aykırılık, kusur ve zarar olmak üzere dörde ayıran yazarlar da bulunmaktadır.191 Biz de, doktrindeki genel kabul gören görüşe uygun olarak, haksız fiilin unsurları konusunu; hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı olmak üzere dörde ayırarak incelemeye çalıştık.

a. Hukuka Aykırı Fiil

Haksız fiil sorumluluğunun doğabilmesi için aranılan ilk unsur, zarara sebebiyet veren bir fiilin işlenmiş olmasıdır. Zira, bir fiil mevcut olmadan failden ve

187

Akıntürk, Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 13. Baskı, Đstanbul 2007, s. 79.

188

Đnan, s. 265; Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, 4. Baskı, Đstanbul 1994, s. 1; Reisoğlu, Safa, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 19. Baskı, Ankara 2006, s. 139.

189

Kılıçoğlu, Ahmet, M., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 3. Baskı, Ankara 2003, s. 173; Akın- türk, s. 79.

190

Zevkliler, s. 113-114; Ataay, Aytekin, Borçlar Hukukunun Genel Teorisi-Birinci Yarım, 3. Bas- kı, Đstanbul 1981, s. 229 vd.; Dalamanlı/Đzgi, s. 4; Akıntürk, s. 79 vd.;Tekinay, Selahattin Sul- hi/Akman, Sermet/Burcuoğlu, Haluk/Altop, Atilla, Borçlar Hukukunun Genel Hükümler, 7. Baskı, Đstanbul 1993, s. 475.

191

mağdurun bu fiilden doğan zararından bahsetmek mümkün değildir.192 Ancak işlenen bu fiil, her şeyden önce hukuka aykırı bir fiil olmalıdır.193 Hukuka aykırılık, kişilerin hukuken korunan değerlerini zarardan uzak tutma amacı güden, bu amaçla emir ve yasaklar içeren davranış normlarına aykırı davranmayı ifade eder.194 Bu açıklamalar ışığında genel bir tanımlama yapılacak olursa; hukuka aykırı fiil, herkese veya sadece belirli bir kişiye genel veya özel nitelikte ödevler yükleyen bir hukuk kuralının ihlal edilmesidir, şeklinde tanımlanabilir.195 Bir fiilin, hukuka aykırı bir fiil olup olmadığı belirlenirken, hukuk sisteminin bir bütün olarak dikkate alınması gerekmektedir. Yani, hukuka aykırılığı, bir kanuna aykırılık ile sınırlı tutmamak gerekir. Fiilin; bir tüzüğe, yönetmeliğe ya da genelgeye aykırı olması durumunda da, hukuka aykırı bir fiilin varlığından olduğundan söz edilebilir.196 Ancak, bir hukuk kuralının ihlâl edilmesi durumunda, bu ihlâlin aynı zamanda hukuka aykırı bir fiil olarak kabul edilebilmesi için, ihlâl edilen bu hukuk kuralının, hukuk düzenince de koruma altına alınmış hukuki bir değer özelliğini taşıması gerekir.197

Hukuka aykırı bir fiil, bir şeyi yapmak veya bir harekette bulunmak gibi icrai mahiyetteki müspet bir hareketle ortaya çıkabileceği gibi, bir mükellefiyeti olduğu halde bir şeyi yapmamak veya harekette bulunmamak şeklinde, ihmali mahiyetteki menfi bir hareketle de ortaya çıkabilir.198 Dolayısıyla, hukuk âleminde, müspet mahiyetteki hukuka aykırı fiiller gibi, yapmama şeklindeki menfi mahiyetteki hukuka aykırı fiillerin de maddi birer varlıklarının ve önemlerinin olduğu söylenebilir.199

Hukuka aykırılıkta, daima emredici bir kuralın ihlali söz konusudur. Emredici hukuk kuralları da, genellikle başkalarının can ve malvarlıklarını koruyan kurallardır.200 Ayrıca, hukuka aykırılığın oluşması için, failin, ihlal ettiği emredici kuralı biliyor olmasının da bir önemi yoktur. Fail, bilmese dahi, emredici bir kuralı ihlal etmesiyle birlikte, hukuka aykırılık durumu ortaya çıkmış olur. Zira, “kanunu 192 Đnan, s. 265. 193 Akıntürk, s. 80. 194 Yılmaz, Sözlük, s. 336. 195

Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 476; Zevkliler, Aydın/Acabey, M. Beşir/Gökyayla, K. Emre, Medeni Hukuk, 5. Baskı, Đzmir 1997, s. 128; Öztan, s. 80.

196 Akıntürk, s. 80. 197 Zevkliler, s. 114-115. 198 Đnan, s. 266. 199 Kaneti, s. 18. 200 Kaneti, s. 107-110.

bilmemek mazeret sayılmaz prensibi” haksız fiil sorumluluğunda da geçerli bir prensiptir.201

Hukuka aykırılık, geniş anlamda ahlaka aykırılıkları da kapsayan bir kavramdır. Borçlar Kanunumuzun 41. maddesinin 2. fıkrasında, “ahlaka aykırı bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren kimse de o zararı tazmine mecburdur” hükmüne yer verilerek, zarar verici nitelikteki ahlaka aykırı davranışlar da, hukuka aykırı birer fiil olarak kabul edilmiştir.202 Ancak, hukuk kurallarına aykırılıktan farklı olarak, ahlak kurallarına aykırılıklarda, failin, haksız fiil sorumluluğu ile yükümlü tutulabilmesi için, ahlaka aykırı fiili işlerken kasten hareket etmiş olması gerekir. Yani, ihmali davranışla olmak üzere bir ahlak kuralına uyulmamış olması sebebiyle, bir zarar meydana gelecek olursa fail, bu zarardan sorumlu tutulamayacaktır.203 Yargıtay´da bu konuyla ilgili olarak bir kararında, kiralayan ile kiracının, sırf alt kiracının tahliyesini sağlamak amacıyla sözleşmenin feshini kararlaştırmış olmalarını, ahlaka aykırı bir davranış olarak kabul etmiş ve bu ahlaka aykırı davranıştan dolayı alt kiracının uğradığı zararını, ahlaka aykırı hareket edenlerden tazmin edebileceğini kabul etmiştir.204

b. Zarar

Haksız fiil sorumluluğunun bir diğer unsuru da zarardır. Hukuka aykırı bir fiilin işlendiğinden söz edilebilmesi için, hukuka aykırı bir fiilin işlenmesi sonucunda ayrıca bir zararın da meydana gelmiş olması gerekir.205 Hukuka aykırı bir fiil, kusurlu olarak işlenmiş olsa bile, eğer işlenen hukuka aykırı fiil sonucunda herhangi bir zarar meydana gelmemişse, haksız fiil sorumluluğu, yani fail için tazminat ödeme zorunluluğu ortaya çıkmayacaktır.206

Haksız fiillerde zarar, malvarlığının mevcut durumu ile hukuka aykırı fiilin işlenmemesi halinde arz edeceği durum arasındaki farkı ifade eder.207 Bir başka ifadeyle zarar, bir kimsenin hukuka aykırı fiili nedeniyle, bir başkasının mal

201

Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, s. 177.

202

Reisoğlu, s. 146.

203

Đnan, s. 268.

204

HGK.´nun, 03.10.2001 T., 2001/6-653 E. ve 2001/672 K. sayılı kararı, (YKD., Yıl 2002, S. Ocak, s. 9-16.) 205 Akıntürk, s. 82. 206 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 545-546. 207 Reisoğlu, s. 147.

varlığında kendi rızası olmaksızın meydana gelen eksilmedir.208 Ancak, her zaman için zarar, sadece malvarlığındaki eksilme olarak da orta çıkmayabilir. Zira, haksız bir fiil sonucunda zarar, maddi bir zarar şeklinde ortaya çıkabileceği gibi, manevi bir zarar şeklinde de ortaya çıkabilir.209 Maddi zarar, bir kimsenin malvarlığında meydana gelen ve para ile ölçülebilen bir eksilmeyi ifade eder.210 Manevi zarar ise, bir kimsenin manevi değerlerine karşı yapılan bir haksız saldırı dolayısıyla duyduğu acı ve elemdir, kapıldığı derin mahcupluk duygusudur.211

Yine, haksız fiil nedeniyle malvarlığında meydana gelen zarar, fiili zarar şeklinde ortaya çıkabileceği gibi, yoksun kalınan kâr şeklinde de ortaya çıkabilir.

Fiili zarar, malvarlığında doğrudan doğruya meydana gelen azalmayı, yani malvarlığındaki fiili bir eksilmeyi ifade eder. Örneğin, bir kişi bir başkası tarafından kasten darp edilecek olur da, darp edilme sonucunda yaralanan kişi, yaralarının tedavisi için bir takım masraflar yaparsa, darp edilen kişinin yaptığı bu masraflar, fiili zarar kabul edilir.212

Kardan mahrumiyet ise, malvarlığında dolaylı olarak meydana gelen azalmayı ifade eder. Bu durumda, malvarlığında meydana gelecek olan bir çoğalma haksız fiil nedeniyle önlenmiş olmaktadır. Örneğin, bir trafik kazası sonucunda, kazada hasar gören bir taksinin tamire alınması halinde, tamire alınan taksinin belli bir süre boyunca çalıştırılamamasında veya bu trafik kazası sonucunda yaralanan kişinin belli bir süre boyunca işinde çalışamaması durumunda, haksız fiile maruz kalan kişinin, malvarlığı değerinde meydana gelebilecek artış engellenmiş olmaktadır.213

c. Kusur

Kusur, tazminat ödemeye mahkûm edilme veya cezalandırılma sonucunu ortaya çıkaracağı halde, hukuka aykırı neticeyi istemek veya bu neticeyi istememekle birlikte hukuka aykırılıktan kaçınmak için gerekli olan davranışlarda bulunmamaktır.214 Borçlar Kanunumuz, haksız fiil sorumluluğunda kural olarak, kusur prensibini, yani, subjektif sorumluluk prensibini kabul etmiştir. Haksız bir fiil

208

Akıntürk, s. 82.

209

Ataay, Borçlar Hukuku, s. 286.

210

Zevkliler, s. 128.

211

Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, s.190-193.

212

Dalamanlı/Đzgi, s. 7.

213

Reisoğlu, s. 147.

214

ile başkasına zarar veren kimse ancak, kusurluysa bu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.215 Haksız fiil sorumluluğunun doğumu açısından, failde mevcut olan kusurun türü ve derecesi önem taşımaz.216 Đşte bu durum, ceza hukuku sorumluluğu ile borçlar hukuku sorumluluğu arasındaki en önemli farklardan birisini oluşturmaktadır. Zira, aksi öngörülmediği sürece kural olarak suçların sadece kasten işlenebilmesi mümkün iken,217 haksız fiillerin en küçük ihmali bir davranışla dahi işlenebilmesi mümkündür.218 Borçlar Hukukunda kusurun türü ve derecesi, sadece failin sorumluluğunun kapsamı bakımından önem taşır. Zira, haksız fiilin ihmali davranışla meydana gelmiş olması halinde hâkim, fiilin kasten işlenmiş olmasına göre, faili, daha az bir tazminata mahkum edebilecektir.219

Borçlar Hukukunda kusur, kast veya ihmal olmak üzere iki şekilde ortaya çıkabilmektedir.220

Kast, sonucunun ne olacağı bilinen hukuka aykırı bir fiilin, bilerek ve istenerek işlenmesidir.221 Yani, fail haksız fiili işlerken, hukuka aykırı sonucu görmüş ve buna rağmen fiili işlemişse bu durumda, fail haksız fiili kasten işlemiş demektir.222 Örneğin, bir kişi yaralanacağını bildiği halde, bir başkasını bilerek ve isteyerek darp ederse, bu durumda darp fiilini gerçekleştiren kişinin kastından bahsedilir.

Đhmal, sonucu istenmemekle birlikte hukuka aykırı bir fiilin gerekli dikkat ve özen gösterilmemesi sebebiyle işlenmesidir.223 Đhmalde kıstas, objektifliktir, yani, belli bir olayda ihmalin bulunup bulunmadığını belirlerken ölçü olarak, normal ve tedbirli bir insanın o olayda ve koşullarda göstereceği davranışını dikkate almak gerekir. Koşullar tedbirli bir insanın daha fazla dikkat ve özen göstermesini gerektiriyorsa, bu dikkat ve özen gösterilmediği zaman da yine ihmalin oluştuğu kabul edilir.224 Örneğin bir kişinin kaza yaparak başkasını yaralamak istemediği halde, şehir içi için kabul edilen hız sınırlarına uymaksızın aracıyla bir başkasına çarparak o kişiyi yaralarsa, bu durumda kişinin ihmalinden söz edilebilecektir.

Đhmal, hafif ihmal ve ağır ihmal olmak üzere ikiye ayrılır.

215

Eren, s. 4 vd.

216

Ataay, Borçlar Hukuku, s. 286.

217

Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, s. 200.

218 Đnan, s. 277. 219 Zevkliler, s. 119. 220 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 493. 221 Akıntürk, s. 82. 222 Reisoğlu, s. 148. 223 Dalamanlı/Đzgi, s. 5. 224 Reisoğlu, s. 149.

Ağır ihmal, en ilkel ihtimam ve dikkat gösterilmeksizin hukuka aykırı bir fiilin işlenmesidir.225 Bir başka deyişle ağır ihmal, herkesin normal olarak alacağı en basit tedbirlerde dahi ihmalin gösterilmiş olmasını ifade eder.226 Dolayısıyla ağır ihmal nedeniyle sorumlulukta, sorumlu kişinin davranışının ihmal teşkil edip etmediği, ihmal teşkil ettiğinde bunun ağır olup olmadığını tayinde, göz önünde tutulması gereken ideal davranış, benzer hal ve koşullar altındaki özenli kişilerin davranışları olacaktır.227

Hafif ihmal, sadece çok dikkatli ve özenli kişilerce gösterilmesi gereken dikkat ve özen gösterilmeksizin hukuka aykırı bir fiilin işlenmesidir.228

d. Đlliyet Bağı

Đlliyet bağı, sebep sonuç bağı demektir. Haksız fiil sebebiyle bir zararı tazmin borcunun doğabilmesi için, zararın o haksız fiil neticesinde meydana gelmiş olması gerekir.229 Haksız fiil faili ancak, kendi fiilinin sonucu olan zararlardan sorumlu tutulabilir. Zarar, bu fiilden değil de, başka sebeplerden kaynaklanıyorsa failin sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.230

Đlliyet bağının nasıl tespit edileceği ve yine sorumlu kişinin ne şekilde belirleneceği konusunda doktrinde iki ayrı teori vardır. Bu teoriler; şart teorisi ve uygun illiyet teorisidir.231

Şart teorisine göre, her zarar, bunun doğumu için zorunlu olan bütün fiillerle sebep sonuç ilişkisi içindedir. Yani, şart teorisinde, tabii sebep kavramından yola çıkılarak, sebep sonuç bağı bulunmaya çalışılır. Dolayısıyla, bu teoride, bir olayın varlığı, zorunlu olarak bu olayı meydana getiren her şartın varlığına bağlı tutulmaktadır. Bu şartlardan birisi mevcut olmadığı takdirde, olay meydana gelmez. Bir başka deyişle bu teoriye göre, sonucu meydana getiren bütün şartlar birbirine

225 Dalamanlı/Đzgi, s. 5. 226 Reisoğlu, s. 149. 227

Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, s. 201.

228

Ataay, Borçlar Hukuku, s. 286.

229 Akıntürk, s. 83. 230 Zevkliler, s. 128. 231 Eren, s. 59.

eşittir. Bu nedenle, bir zararın doğumuna yol açabilecek çok uzak sebeplerden dahi failin sorumlu tutulması tehlikesi ortaya çıkabilecektir.232

Đlliyet bağını ortaya koyan ve aynı zamanda Borçlar Hukukumuzda da uygulanmakta olan bir diğer teori de, uygun illiyet teorisidir. Bu teoriye göre, fiil ile zarar arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, mantık kurallarına göre belirlenir.233 Yani, hayat deneyimlerine ve somut olayın normal akışına göre, işlenmiş olan haksız fiille, mevcut zararın meydana gelip gelemeyeceğine bakılır.234 Dolayısıyla, bir zarara sebebiyet verdiği düşünülen birden fazla fiilin birlikte bulunduğu hallerde, hayat deneyimleri ve olayın akışına göre, zarara neden olan asıl fiil tespit edilecektir.235 Örneğin, bir trafik kazası sonucunda ortaya çıkan zarara yol açan aslında birden fazla fiil vardır. Bunların başında, kazaya yol açan araç sürücünün fiili vardır, bunun dışında kazaya karışan bu aracın imalatçısının, aracın karayolunda hareket etmesini sağlayan alt yapıyı gerçekleştirenlerin fiilleri de vardır. Đşte, hayat deneyimleri ve olayın akışına göre bu değişik fiiller içinde, zarara sebebiyet veren en uygun fiil seçilecektir. Bu nedenle, trafik kazalarında asıl olarak motorlu araç sürücüsünün fiilinin illiyet bağının oluşmasındaki asıl fiil olduğu ve dolayısıyla da motorlu araç sürücüsünün meydana gelen zararı tazminle yükümlü olduğu kabul edilmektedir.236

II. SUÇ KAVRAMI ve SUÇUN UNSURLARI

1. Suç Kavramı

Ceza hukukunun temel kavramı suçtur. Faile, suç işlediği için ceza verilir. Zaten, ceza kanunlarının amacı da suçun işlenmesini önlemek ve kişileri suç işlemekten vazgeçirmektir.237

Ceza Kanunumuz, suçun ne olduğu konusunda bir tanımlama yapmamış, bunun yerine sadece ceza kanununun amacını ve bu amaçtan hareketle suçların

232

Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, s. 194.

233

Akıntürk, s. 83.

234

Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, s. 194.

235

Reisoğlu, s. 152-153.

236

Eren, s. 62 vd.

237

Dönmezer, Sulhi/Erman, Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza - Genel Kısım, C. 1, 11. Baskı, Đstanbul 1994, s. 305.

niteliklerini bildirmekle yetinmiştir.238 Nitelikleri itibariyle belirlemesi yapılan bu suçlar da, ceza kanunlarının özel kısmında sayılmaktadır. Ceza kanunlarının genel kısımlarında, suçlara uygulanacak ortak kurallar belirlenirken, özel kısımlarında da yaptırıma bağlanmış suç tipleri ortaya konulmaktadır.239

Hukuki, kriminolojik ve sosyolojik niteliklere sahip olan suç kavramı, bütün bu nitelikleri yönünden ayrı ayrı tanımlanabilir,240 ancak, ceza hukuku açısından asıl olarak önem taşıyan, suçun, hukuki yönden tanımlanmasıdır.241 Buna göre bir tanımlama yapılacak olursa; suç, ceza kanunlarında unsurları tespit edilmiş olan, işlenmesi halinde karşılığında ceza veya güvenlik önlemi yaptırımı uygulanacak olan haksızlık olup, kusur sebebiyle faile isnat edilen hukuka aykırı fiildir.242 Ancak, bu tanım, suç kavramının sadece şekli anlamda ifade edilmesidir. Bu nedenle, suçun, maddi anlamda bir tanımını da yapmak gerekirse, maddi anlamda suç, toplumun bir düşüncesinin ürünü olarak ortaya çıkan ve bu nedenle de ceza hukukunda yasaklanması gereken haksız insan davranışı olarak tanımlanabilir.243

Bu anlatılanlar çerçevesinde genel bir suç tanımı yapılacak olursa; suç, insanların toplum içinde birlikte yaşamalarının temini, toplumsal düzenin devamı için korunması gereken, hukuki değerleri ihlal eden ve işlenmesi halinde de ceza veya güvenlik yaptırımının uygulanmasını gerektiren belli insan davranışları, yani tipik haksızlıklardır, şeklinde tanımlanabilir.244

Suç, ihlal edicilik kaynağını hukuki konudan alır. Her suçta nasıl bir fail varsa, bir de hukuki konu vardır. Suçun hukuki konusu, suç tarafından ihlal edilen hukuki varlık veya menfaattir. Suçun hukuki konusunu oluşturan bu varlık veya menfaatler, duruma göre, bireye, topluma ya da Devlete ait olabilir.245

238

Erol, Haydar, Gerekçeli, Açıklamalı, ve Đçtihatlı Yeni Türk Ceza Kanunu, Ankara 2005, s. 1 vd., Taner, Tahir, Ceza Hukuku Umumi Kısım, Đstanbul 1949, s. 86 vd.

239

Artuk, Mehmet Emin/Gökcen, Ahmet/Yenidünya A. Caner, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 1998, s. 31.

240

Alacakaptan, Uğur, Suçun Unsurları, Ankara 1975, s. 1.

241

Kunter, Nurullah, Suçun Kanuni Unsurları Nazariyesi, Đstanbul 1949, s. 33 vd.

242

Soyaslan, Doğan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3. Baskı, Ankara 2005, s. 187; Đçel, Kayıhan/ Evik, Hakan, Ceza Hukuku Genel Hükümler - 2. Kitap, Đstanbul 2007, s. 3.

243

Koca, Mahmut/Üzülmez, Đlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2008, s. 34.

244

Önder, Ayhan, Ceza Hukuku Dersleri, Đstanbul 1992, s. 4-5; Özgenç, Đzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2. Baskı, Ankara 2007, s. 164; Dönmezer/Erman, C. I, s. 311.

245

Bir suçta fail, işlenmesi suç kabul edilen fiili işleyen, yani icra eden kişi iken, suçun mağduru da, suç teşkil eden fiille menfaati ihlal edilen kişidir. Devlet bazı fiillerin işlenmesini yasaklayarak, hem bireylerin hem de toplumun menfaatlerini korumayı amaçlamıştır. Bu nedenle Devlet, dolaylı olarak tüm suçların aynı zamanda mağduru olarak da kabul edilmektedir.246

Bir suçun doğrudan mağduru, suç teşkil eden fiilden dolayı doğrudan doğruya menfaati ihlal edilen kişidir. Buna göre, suçun mağduru gerçek bir kişi olabileceği gibi, tüzel kişi ya da bir topluluk da olabilir.247

Ayrıca, suçun mağduru ile suçtan zarar gören birbirinden farklı olduğunu söylemek gerekir. Suçun mağduru, suçtan doğan ceza ilişkisinin tarafı olduğu halde, suçtan zarar gören kimse, sadece hukuki ilişkinin tarafıdır. Yani, zarar görenin iddiası esas itibariyle yalnız zarar ve ziyana ilişkin olup, hukuki bir nitelik taşımaktadır.248 Örneğin, adam öldürme suçunda, öldürülen kimse, suçun mağduru iken, ölenin akraba ve mirasçıları da hukuken korunan bir zarara uğradıkları için suçtan zarar gören kimse konumundadırlar.

2. Suçun Unsurları

Hukuki açıdan suç kavramını tam olarak ortaya koyabilmek için, suçun genel unsurlarının neler olduğunun belirlenmesini gerekir.249

Suçun yapısı, fiil ve fail ile ilgili olarak yargı tarafından yapılan tutarlı, sistematik bir ayrım çerçevesinde ele alınmalıdır. Fiil olmaksızın fail olmayacağı gibi, haksızlık olmaksızın da kusur olmayacaktır. Buna göre, ceza hukuku bakımından değerlendirmeye elverişli bir fiilin varlığı tespit edildikten sonra, bu

Benzer Belgeler