• Sonuç bulunamadı

Haksız Yere Kâr Payı Dağıtımı

TTK. m. 535 gereğince haksız alınan kâr paylarının geri verilmesi halinin uygulama alanı, ortaklıktan alınan kârın niteliğine göre saptanmaktadır. Şayet ortak ya da müdürlere ödenen kâr, esas sermaye ve yasal yedek akçeleri aşan aktifler olmaksızın verilmişse bu durumda yapılan ödemeler sermayenin iadesi niteliğini taşımaktadır82. TTK.’nın 535. maddesi bu durumda uygulanmamakta, ortağın iyi ya da kötü niyeti aranmamaksızın iade söz konusu olmaktadır. Burada iadenin dayanağı haksız iktisap olmayıp ortaklık sözleşmesinden kaynaklanmaktadır83. Bu durum dışında, yasa ve ana sözleşmeye aykırı kâr ödenmişse TTK. m. 535 uygulanmaktadır. Ancak söz konusu maddenin uygulanabilmesi için muhakkak ki kârın ödenmiş olması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, iade talebinin bulunabilmesi için iki şartın varlığı gerekmektedir.

a) Genel kurulun tespit ettiği safi kazancın dağıtılmasına karar verilmiş olması ve fiilen dağıtılmış olması gerekmektedir. Şayet ortaklara bir ödeme yapılmamışsa genel kurul ödemeden kaçınabilmektedir.

b) Kârın haksız yere alınmış olması gerekmektedir. TTK.’nın ilgili hükümlerine ve ana sözleşmeye aykırı dağıtım olması halinde haksız yere kâr payı alınmış olmaktadır.

81

İmregün, Anonim 2. Bası, s. 233.

82

Eriş, Ticaret İşletme, s. 2815.

83

38

Haksız yere kâr almış olan ortak veya müdür, bunları geri vermekle mükelleftir. İyi niyetli oldukları takdirde ortak veya müdürün geri verme borcu, şirket alacaklılarının haklarını ödemek için lazım olan miktarı aşmamaktadır.

Kâr payı dağıtılması genel kurulun vereceği karar üzerine muacceliyet kazanmaktadır. Öncelikle kazancın sağlanıp sağlanamadığı yıllık bilançoya göre tespit edilerek, genel kurul toplantısının gerçekleşmesi ile basit toplantı ve karar yeter sayısıyla alınmaktadır. “Dağıtım kararı üzerine kâr payı hakkı, bağımsız bir alacak hakkına dönüşmekte ve başkalarına devri mümkün hale gelmektedir. Genel kurul kararında, kârın dağıtım tarihi de saptanabilmekte ya da uygulamada genellikle yapıldığı gibi, dağıtım zamanını belirleme yetkisi yönetim kuruluna bırakılabilmektedir”84. Kural derhal ve nakit olarak ifa edilmesidir.

MK. m. 3 gereğince, kârın geri alınabilmesi için haksız ve kötü niyetli olunması ve pay sahiplerinin bu haksızlığı bilmesi ya da bilebilecek durumda olması şartına bağlı olmaktadır. Örneğin; şirket kazanç sağlamadığı halde, kazanç sağlamış gibi bir bilanço düzenlerse ve bu bilançoya dayanarak kâr dağıtırsa, pay sahibi kâr alsa da pay sahibinden geri istenememektedir. Pay sahibinin bilançonun gerçeğe aykırı olduğunu bildiği veya bilecek durumda olduğunun örneğin; pay sahibinin ortaklık muhasebesini yönetmesi…vs. ispatı gerekmektedir85.

Bilanço açıklık ve doğruluk ilkelerince düzenlenmesi gerektiğinden bilançonun gerçek değerleri yansıtması gerekmektedir. Bu nedenle, bilançonun varsayılan yani gerçek olmayan değerleri taşıması (değerlendirmede usulsüzlük, yetersiz amortismanlar, fiktif aktifler, bilançolaşmamış borçlar, dağıtımın sermayeden ya da başka amaçlarla ayrılmış yedek akçelerden yapılması…vs86) ancak biçimsel olarak tam bir bilançonun niteliklerinin var olması

halinde bile TTK. gereğince geçerli bir bilanço olarak kabul edilmemektedir. Hatta bu tür bir bilançoya dayalı olarak verilen ibra kararı da yargısal kararlar uyarınca geçerlilik taşımamaktadır87.

Bu tür varsayımsal bilançolarla dağıtılan kâr payı geçersiz olup, dağıtılan kâr paylarına ilişkin kararın iptali zorunlu olmaktadır.

84 Bahtiyar, Ortaklık Hukuku, s. 163. 85

İmregün, Anonim 2. Bası, s. 233, 234.

86

Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 906.

87

39

“Öte yandan, kârın haksız yere verildiği hususunun kabulü için kârın dağıtımına ilişkin genel kurul kararının iptali gerekmektedir. Bu genel kurul kararının iptali davası reddedildiği takdirde, artık dağıtılan kâr, haksız yere alınmış sayılmamaktadır”88.

Genel kurulun kâr payı dağıtımı için aldığı karar tarihinden itibaren 3 ay içinde dava açılarak karar iptal ettirilmez ya da iptal davası reddedilirse, genel kurulun kararı geçerlilik kazanmış olmaktadır. Bu durumda genel kurulun söz konusu bilançoya göre dağıtılması kararına dayanılarak alınmış kârlar haksız yere alınmış sayılmayacaktır. Başka bir ifadeyle, “başlangıçta mevcut olan objektif haksızlık sonradan ıslah edilmiş olmaktadır”89. Fakat alınan

karar, TTK.’ya göre alacaklılar lehine ve amme alacakları hükümlerine aykırı ise bu karar butlanla malül olduğundan iptal kararı aranmaksızın şirkete iade talebinde bulunulabilecektir.

Haksız olarak dağıtılan kâr paylarının iadesine dair davanın davacısı, kural olarak şirkettir. Ancak haksız şekilde dağıtılan kârın, paydaş müdür veya müdürlerin kötü niyetli olduklarının anlaşılması halinde ve genel kurulun kârın dağıtımına ilişkin verdiği kararların batıl olmasıyla pay sahipleri ve şirketten alacaklı olan 3. kişilerin de haksız olarak alınan kâr paylarının iadesi davasını açma hakları bulunmaktadır.

Kötü niyetin ispatı davacıya ait olup, Yargıtay haksız kârın iadesine dair bir kararında “haksız verilen paraların iadesi veya sermaye payının tamamlanmasını istemek ortaklığın yetkili organına aittir. Ortaklığın feshi halinde bu yetki tasfiye memurlarına, iflas halinde iflas memurlarına geçer”90 demektedir.

Kârın haksız olduğunun sonradan öğrenilmesi, iyi niyeti kötü niyete çevirmemektedir. İyi niyet halinde iade borcunu ortadan kaldırmamakta, ortak veya müdürlerin ödemesi gereken tutarı sınırlı duruma getirmektedir.

“Kanun, limited şirket tarafından dağıtılan kârın gerçek kâr olmasını sağlamak istemiş ve zarar mevcut olmasına rağmen kâr gösterilmesi veya haksız yere ve kötü niyetle alınan kârı iadeye tabi tutmuş, iade davasını farazi kâr dağıtımı ile meydana gelen zararı

88

Eriş, Ticari İşletme, s. 2815.

89

Arslanlı, Şerh, s. 364.

90

40

tamir için her zaman yeterli görmemiş, ayrıca dağıtılan kâr payının gerçek olmamasından müdürleri sorumlu tutmuştur”91.

Kâr yokken, kasten ya da taksirle kâr gösterilmişse veya genel kurul yokken kâr dağıtılmışsa yahut kâr payı karşılığı avans verilmişse müdürler bundan sorumlu olmaktadır. Ayrıca, bilançoyla kâr ve zarar hesabının düzenlemesi müdürlerin sorumluluğunda bulunmakta (TTK. m. 336) ve müdürlerin genel olarak şirketin idare ve temsilinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır92.

Müdürler, bilançonun kanun ve ana sözleşmeye aykırı tanzim edilmiş olmasından dolayı şirkete ve ortaklara ayrıca şirket alacaklılarına karşı müteselsilen sorumlu bulunmaktadır (TTK. m. 540). Bu nedenle, haksız yere kâr almış olan pay sahipleri ya da müdürler söz konusu kâr payını geri vermekle yükümlü olup, paydaşların ya da müdürlerin iyi niyetli olması halinde geri verme borcu şirket alacaklarını haklarını ödemek için gerekli olan miktarı aşmamalıdır.