• Sonuç bulunamadı

Hadislerde Kabirden Kalkış ve Haşir

Belgede Kur'an ve sünnette dirilme (sayfa 85-98)

B. HADİSLERDE DİRİLMENİN VUKUU

3) Hadislerde Kabirden Kalkış ve Haşir

Hadislerde haber verildiğine göre Rasûlullah (S.A.V.) insanları ölümden sonra yeniden diriltileceklerine dair uyarmıştır. Bu konu ile ilgili rivayet şöyledir: Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre, şöyle demiş: Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Ey Haşim oğulları, ey Kusay oğulları ve ey Abdimenaf oğulları! Ben uyarıcıyım; ölüm ise amansız ve saldırandır ve kıyamet orda diriltileceğinize dair vaat edilmiş yerdir.”248

Yine yeniden dirilme gününe kadar müminin ruhunun ne durum da olacağını haber veren rivayet şöyledir: Ka’b İbnu Malik (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (S.A.V.) buyurdular ki: “Müminin ruhu, cennet ağacında beslenen bir kuş olur. Yeniden dirilme gününde Allah onu cesedine döndürünceye kadar orada beslenir.”249

Hadis-i şeriflerde yeniden dirilişin kuyruk sokumu kemiğinden başlatılacağı haber verilir. Bu konu ile ilgili rivayetler şöyledir: Ebu Said el-Hudri’den rivayet edildiğine göre, şöyle demiş: Rasûlullah (S.A.V.): “Toprak kuyruk sokumu hariç insanın bedenini yiyecektir.” Diye buyurunca sahabeler ona: “Kuyruk sokumu nedir ey Allah’ın Rasûlü?” diye sordular. O da: “O hardal tanesi kadardır. Sizler yeniden diriltildiğinizde yalnızca ondan inşa edileceksiniz.” buyurdu.250

Yine diğer bir rivayette Ebu Hureyre (r.a.)’den şöyle bildirilmiştir: Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “İnsanoğlunun kuyruk sokumu kemiği dışında bütün vücudunu toprak yer. Yeniden yaratılışı ve şekillendirilmesi bu kemikten olur.”251

Hadis-i şeriflerde yeniden yaratılışı kuyruk sokumu kemiğinden olacağı haber verilir. Bu kemik omurganın alt kısmında incecik bir kemiktir. Bu incecik kemik kuyruk kemiğinin başıdır. Kıyamet günü insanın parçalarından ilk toplanılacak parça budur. İnsanın yeniden yaratılışının bundan başlatılması için bu parçası korunur.

248 Ebu Davud, Ölümden Sonra Diriliş, trc.,s.11

249 Canan, a.g.e., trc., Kıyamet ve Kıyametle ilgili Meseleler Bölümü, BN:3, HN:5053, c.IVX, s.350 250 Ebu Davud, Ölümden Sonra Diriliş, trc.,s.18

251

Bundan anlaşıldığına göre insanın bu parçası, bir maddenin yapısına karışmaz. Bu parçanın kalacağının bildirilmesi, hiç çürümeyeceği dağılmayacağı anlamına gelmez. Ancak Yüce Allah bu uzvun parçalarını koruyacaktır. Bu parçalar her nereye gitse korunacaktır. Kıyamet gününde ilk önce bu organın parçaları bir araya getirilecek ve Yüce Allah’ın gökten indireceği, yaratıkların parçalarını taşıyan ve her bir yaratığın parçalarını yerine ulaştırmak için yağdırılacak olan bir yağmurla insanın yeni şekli, söz konusu organdan oluşacaktır.252

Yine hadis-i şeriflerde insanların öldükleri hal üzere diriltilecekleri bildirilmektedir. Bu konu ile ilgili hadis-i şerifler şöyledir: Câbir (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiş: Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Her kul öldüğü hal üzere diriltilecektir.”253

Bu konu ile ilgili diğer bir hadis-i şerif de şöyledir: Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, şöyle demiş: Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Allah bir kavmi azab etmeyi dilerse, azab o kavmin içindekilere isâbet eder. Sonra amelleri üzerine diriltilirler.”254

İnsanın parçaları dağılıp yok olsa bile kıyamet günü Allah’ın bu parçaları birleştirip toplayacağını haber veren rivayet şöyledir: Enes b. Malik'den -mana olarak- (rivayet edildiğine göre), Rasûlullah (S.A.V.) (Uhud savaşı sona erdikten sonra bazı) organları kesilmiş halde (yatan) Hamza’nın (cesedi) yanına vardı. (Hz. Hamza’yı o halde görünce) “Eğer (Hamza’nın kardeşi) Safiyye içinde bir üzüntü hissetmeyecek olsaydı, Hamza’yı kurtlar, kuşlar yesin de kıyamet günü onların karınlarından haşredilsin diye (defnetmeden) bırakırdım” buyurdu. Elbise azdı, (buna karşılık) ölü çoktu, (da bu yüzden) bir, iki üç şehid (birden) bir elbise içerisine kondular. (Ravi) Kuteybe (bu hadise şu sözleri de) ilave etti: “Sonra bir kabre defnedildiler. Rasûlüllah (S.A.V.) Kur’ân’ı (ezberlemiş olma) bakımından bunların

252 Havva, a.g.e.,trc., c.X, s.39-40

253 Müslim, a.g.e., trc., Kitabü’l-Cenne, BN:19, HN:83(2878), c.XI, s.6943 254

hangisi daha ileridedir? diye soruyor. Kur’ân’ı ezberlemiş olma yönünde daha ileride olanı kıbleye doğru öne geçiriyordu.”255

Yine Hadis-i Şeriflerde haber verildiğine göre kıyamet günü insanlar yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak diriltilecekler ancak o günün dehşetinden dolayı kimse kimseye bakamayacaktır. Kıyamet günü ilk giydirilen İbrahim (a.s.) olacaktır.

Bu konu ile ilgili rivayetler şöyledir: Âişe (r.anha)’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiş: Ben Rasûlullah (S.A.V.)’i: “İnsanlar kıyamet gününde yalınayak, çıplak, sünnetsiz olarak hasredilecek.” buyururken işittim. “Yâ Rasûlullah! Kadın ve erkekler beraber olup, birbirlerine bakacaklar mı?” dedim. Rasûlullah (S.A.V.): “Yâ Âişe! Mesele birbirlerine bakmaktan da kötü!” buyurdular.”256

Konu ile ilgili diğer bir rivayet de şöyledir: “İbnû Abbâs, Peygamber (S.A.V.)’i hutbe okurken dinlemiş. Şöyle diyormuş: “Şüphesiz ki, siz Allah'a yürüyerek yalınayak, çıplak, sünnetsiz olarak kavuşacaksınız.”257

Yine İbn Abbas’tan gelen bir rivayet de ilk giydirilen kişinin İbrahim (a.s.) olacağı haber verilmektedir: İbnû Abbas (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, şöyle demiş: Rasûlullah (S.A.V) bir va'z dolayısıyla hutbe okumak için aramızda ayağa kalktı ve: “Ey insanlar! Hiç şüphe yok ki, siz Allah'a yalınayak, çıplak, sünnetsiz olarak haşredileceksiniz. Bundan sonra şu ayeti okudu: “İlk yaratmaya nasıl başladıksa, üzerimize va’d olarak onu öylece iade edeceğiz. Biz va’dimizi yaparız.” Dikkat edin ki, kıyamet gününde mahlûkatın ilk giydirileni İbrahim (a.s.) olacaktır. Dikkat edin ki, benim ümmetimden bir takımadamlar getirilecek, fakat onlar sol

255 Ebu Davud, Sünen-i Ebu Davud Terceme Ve Şerhi, trc., Kitabü’l-Cenaiz, BN:27, HN:3136, c.XI,

s.539

256 Buharî, a.g.e., trc., Kitabü’r-Rikak, BN:45, HN:114, c.XIV, s.6441; Müslim, a.g.e., trc., Kitabü’l-

Cenne, BN:14, HN:56(2859), c.XI, s.6920; İbn-i Mace, a.g.e., trc., Kitabü’z-Zühd Ve’r-Rekaik, BN:33, HN:4276, c.XI, s.569; Neseî Hafız Ebû Abdurrahman Ahmet Bin Şuayb b. Ali b. Bahr b. Sinan b. Dinar, Mütercimler: A.Muhtar Büyükçınar – Ahmet Tekin – Ö.Faruk Harman – Yaşar Erol, Sünen’ün-Nesei, Kalem Yayıncılık A.Ş., İstanbul, 1981, Cenaze Bölümü, BN:118, HN:2088, c.IV, s.532

257 Buharî, a.g.e., trc., Kitabü’r-Rikak, BN:45, HN:111, c.XIV, s.6439; Müslim, a.g.e., trc., Kitabü’l-

Cenne, BN:14, HN:57(2860), c.XI, s.6921; Neseî, a.g.e., trc., Cenaze Bölümü, BN:118, HN:2083, c.IV, s.528

tarafa alınacaktır. Bunun üzerine ben: Yarabbi! Bunlar benim ashabımdır, diyeceğim. (Bana); Bunların senden sonra ne modalar çıkardıklarını sen bilmezsin? denilecek. Ben de sâlih kulun dediği gibi “Ben onlara aralarında bulunduğum müddetçe şahit oldum. Benim ruhumu kabzedince (artık) onların üzerine rakib sen oldun. Sen her şeye şahitsin. Onları azab edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Affedersen şüphe yok ki, Aziz Hakim olan ancak sensin” diyeceğim. Bunun üzerine bana: Sen onlardan ayrılalı onlar geriye dönmekte devam ettiler, denilecektir.”258

İnsanların büyük küçük yaşı ne olursa olsun otuz yaşlarında diriltileceğini haber veren hadis-i şerif şöyledir: Ebu Saîd el-Hudrî radıyallahu anh anlatıyor: Rasûlullah (S.A.V.) buyurdular ki: “Bir kimse cennetlik olarak ölünce, büyük veya küçük, yaşı ne olursa olsun, otuz yaşında bir kimse olarak cennete girer ve artık bu yaş ebediyen değişmez. Cehennemlikler için de durum böyledir.”259

Hadis-i Şeriflerde kıyamet gününde insanların düz, beyaz, geniş bir sahada toplanacakları haber verilmektedir.

Sehl b. Sa’d şöyle demiş: Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde insanlar beyaz, duru beyaz ve kepekten arınmış undan yapılan çörek gibi bir yer üzerinde toplanırlar.”260

Sehl b. Sa’d’ın Müslim’de geçen rivayeti ise şöyledir. Rasûlullah (S.A.V.): “Kıyamet gününde insanlar beyaz, kızıl beyaz, beyaz unun çöreği gibi bir yerin üzerinde toplanacak, orada hiç kimse için bir alâmet olmayacaktır.” buyurdular.261

Ebû Hureyre (r.a.) şöyle demiştir: “Peygamber (S.A.V.)’e bir gün et yemeği getirildi. Peygamber şöyle buyurdu; “Şüphesiz Allah kıyamet gününde evvelkilerin ve sonrakilerin hepsini düz ve geniş bir sahada toplayacaktır. Öyle düz ve geniş saha

258Buharî, a.g.e., trc., Kitabü’t-Tefsir, BN:113, HN:147, c.IX, s.4548; Müslim, a.g.e., trc., Kitabü’l-

Cenne, BN:14, HN:58(2860), c.XI, s.6922; Tirmizî, a.g.e., trc., Kıyametin Sıfatı Babları, BN:3, HN:2539, c.IV, s.233;Neseî, a.g.e., trc., Cenaze Bölümü, BN:119, HN:2089, c.IV, s.533

259 Canan, a.g.e., trc., Kıyamet ve Kıyametle ilgili Meseleler Bölümü, BN:3, HN:5131c.IVX, s.450 260 Buharî, a.g.e., trc., Kitabü’r-Rikak, BN:44, HN:108, c.XIV, s.6437

261

ki orada çağıran seslenince sesini herkese duyurabilecek ve bakan kişinin gözü mahşer halkını bir bakışta görebilecek. Bir de güneş (bütün sıcaklığı ile) insanlara yaklaşacak...” Şefaat hadîsini şuraya kadar zikretti: “İnsanlar İbrahim’e varırlar ve: “Ey İbrahim, sen yeryüzündeki insanlardan Allah’ın Peygamberi ve Allah’ın dostu bir zâtsın. Rabb’ine hakkımızda şefaat etsen, derler. O da: “Ben şefaat makamında değilim, der de (dünyada söylemiş olduğu) yalanlarını zikreder: Vay nefsim, nefsim! Sizler Musa’ya gidiniz! der...”262

Taberaninin ibn Mesud’dan rivayet ettiğine göre şöyle demiş: Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuş: “Siz aynı alan üzerinde toplatılacaksınız. Göz sizi görecek ve çağırıcının sesini duyacaksınız.”263

Hadis-i Şeriflerde haber verildiğine göre kıyamet günü insanlar inanç ve amellerine göre çeşitli şekillerde diriltilecekler, kimi azığı ve bineği bol; kimi ikisi bir deve, üçü bir deve, onu bir deve üzerinde; kimi ateş altında yayan olarak haşredilecek; kimileri de mahşer meydanına yüzüstü sürünerek geleceklerdir.

Bu konu ile ilgili rivayetler şöyledir: Ebû Hureyre(r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar (mahşerde) üç fırka olarak toplanırlar. Birinci fırka gelecek hayatı özleyen, (geride kalan dünya hayatından) nefret eden zümredir. (Bunlar azık ve binekleri bol olanlardır). İkinci fırka ikisi bir deve, üçü bir deve, dördü bir deve, onu bir deve üzerinde sevk olunurlar. Bunların bakıyyesini (ki üçüncü fırkadır) bir ateş haşredip toplar. Onlar nerede istirahat ederlerse o ateş de beraberlerinde istirahat eder, onların geceledikleri yerde onlarla beraber geceler, onların sabahladıkları yerde beraberlerinde sabahlar. Ve onlarla beraber yürüyüp onların akşamladıkları yerde onlarla beraber akşamlar.”264

Konu ile ilgili diğer bir rivayet de şöyledir: Ebu Zer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (S.A.V.) bana şunları şunları anlattı: “Kıyamet günü

262

Buharî, a.g.e., trc., Kitabü’l-Enbiya, BN:12, HN:36, c.VII, s.3152

263 Havva, a.g.e.,trc., c.X, s.100

264 Buharî, a.g.e., trc., Kitabü’r-Rikak, BN:45, HN:109, c.XIV, s.6438; Müslim, a.g.e., trc., Kitabü’l-

Cenne, BN:14, HN:59(2861), c.XI, s.6924; Neseî, a.g.e., trc., Cenaze Bölümü, BN:118, HN:2087, c.IV, s.531

insanlar üç kafile halinde haşredilirler. Bir kafile binekli, karınları doymuş ve giyinmiş haldedirler. Bir kafile ise melekler tarafından yüzükoyun süründürülecekler ve ateş onları toplayacak. Üçüncü kafile ise; Allah’ın arkalarından gönderdiği bir afetle yürüyecekler, koşacaklar. O derece koşacaklar ki kıymetli bir bahçeyi bir deveye verecek olsalar onu almak için durmayacaklardır.”265

Diğer bir rivayet de şöyledir: Behz b. Hakîm’in dedesi (Muaviye b. Hide) (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: Rasûlullah (S.A.V.): “Kıyamet günü sizler yaya olarak binitli olarak ve yüzüstü sürünerek mahşer yerine toplanacaksınız.”266

Hadis-i şerifin benzer bir rivayeti Ebu Davud’da şöyle geçmektedir: Ebu Hureyre Peygamber efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiş: “Kıyamet gününde insanlar üç gurup halinde mahşere geleceklerdir. Üçte biri binekler üstünde, üçte biri de adeta süzülür gibi yürüyerek, diğer üçte biri ise yüzleri yere sürtünür bir halde geleceklerdir.”267

Kıyamet günü insanların yüzüstü nasıl haşrolunacaklarını haber veren rivayet şöyledir: Enes ibn Mâlik (r.a.)den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bir adam: “Ey Allah'ın Peygamberi! Kâfir kıyamet günü yüzü üzerinde nasıl haşr olunur?” diye sordu. Rasûlullah (S.A.V.): “Dünyada onu iki ayağı üzerinde yürüten Allah, kıyamet gününde yüzü üzerinde yürütmeye kudretli değil midir?" diye cevap verdi.”268

Yine insanların haşir meydanına ne şekilde geleceklerini anlatan rivayetler şöyledir: Rasûlullah (S.A.V.): “İnsanlar haşir meydanına ağızlarına (konuşmalarını engelleyen ama nefes almalarını engellemeyen) süzekler takılmış bir halde geleceklerdir. O gün kulun azalarından ilk konuşacak olan bacakları ve elleridir.” buyurdu.269

265 Neseî, a.g.e., trc., Cenaze Bölümü, BN:118, HN:2088, c.IV, s.532 266

Tirmizî, a.g.e., trc., Kıyametin Sıfatı Babları, BN:3, HN:2541, c.IV, s.234

267 Ebu Davud, Ölümden Sonra Diriliş, trc.,s.20

268 Buharî, a.g.e., trc., Kitabü’r-Rikak, BN:45, HN:110, c.XIV, s.6438; Müslim, a.g.e., trc., Kitabü

Sıfatu’l-Münafikın ve Ahkamihim, BN:11, HN:54(2806), c.XI, s.6854

269

Kibirlilerin nasıl diriltileceğine dair bir rivayet şöyledir: Tirmizi Amr b. Şuayb’dan, o babasından, o da dedesinden (kendi babasından)rivayet etmiş, şöyle demiş: Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Büyüklenenler, kıyamet gününde kendilerine insan görüntüsü verilmiş, küçük karıncalar şeklinde haşrolunurlar. Her taraftan aşağılık kendilerini kuşatır. Cehennemde bules adı verilen bir hapishaneye sürülürler. Onun ateşi bütün ateşlerin üstüne çıkar. Kendilerine içecek olarak cehennemliklerin akıntıları olan irinler içirilecektir.”270

Kıyamet günü insanların diriltilip toplatılacağını haber veren rivayet şöyledir: Kab b. Malik’den rivayet edildiğine göre, şöyle demiş: Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde insanlar diriltilir ve haşir meydanına toplatılır. Ben ve ümmetimde bir tepe üstünde toplanırız. Bana yeşil bir hülle giydirilir. Ve bana söz hakkı verilir. Ben de Allah’ın söylememi dilediği şeyleri söylerim. İşte “Makam-ı Mahmud” budur.”271

Kıyamet günü insanların nerede olacağını bildiren hadis-i şerif şöyledir: Âişe (r.anhâ)’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiş: Rasûlullah (S.A.V.)’e Allah (Azze ve Celle)’nin : “O gün yer, yerden başka bir kılığa değişecek, göklerde Öyle olacak...” âyet-i kerîmesini sordum, İnsanlar o gün nerede olacak yâ Rasûlullah? dedim. “Sırat üzerinde!” buyurdular.272

Kıyamet günü kabrinden ilk kalkacak olanın Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) olacağını haber veren hadis-i şerif şöyledir; Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “İnsanların mahşer yerine çıkarılacakları gün kabrinden ilk çıkarılacak olan benim. İnsanların Allah’a vardıkları zaman hatipleri benim. Onların her şeyden ümitlerini kestikleri zaman

270 Havva, a.g.e.,trc., c.X, s.112

271 Ebu Davud, Ölümden Sonra Diriliş, trc.,s.22

272 Müslim, a.g.e., trc., Kitabü Sıfatu’l-Münafikın ve Ahkamihim, BN:2, HN:28(2590), c.XI, s.6829;

müjdeleyici benim. Hamd sancağı o gün benim elimdedir. Rabbimin yanında âdemoğullarının en değerlisi benim fakat övünmem.”273

Hadis-i Şeriflerde haber verildiğine göre insanın yeniden inşası kuyruk sokumu kemiğinden olacaktır. Yine gelen rivayetlerde bu kemiği toprağın yemeyeceği ifade edilmektedir. İfadelerden anlaşılana göre kuyruk sokumu kemiğinin parçaları başka herhangi bir varlığın parçaları arasına girmez. Yoksa burada kastedilen anlam söz konusu kemiğin çürümemesi değildir. Bu kemiğin de yandığı ve çürüdüğü bilinmektedir. Ancak Allah nerede olursa olsun bu kemiğin parçalarını muhafaza edecek ve yeniden diriltme ilk bu kemiğin parçalarından başlatılacaktır. Yine verilen haberlere göre kabrinden ilk kalkan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) olacaktır. Yeniden diriltilme esnasında insanlar çıplak, sünnetsiz, sağlıklı ve otuz yaşlarında olacaklardır. Herkes öldüğü hal üzere diriltilecektir. İnsanlar dümdüz ve bembeyaz bir alanda toplanacaklar, herkes ameline göre binitli, yaya ve yüzüstü sürünerek bu meydana geleceklerdir. Yine verilen haberler arasında insanların mahşer meydanına ağızlarında konuşmalarını engelleyen süzekler takılı olarak gelecekleri bildirilir. Kibirli kişilerin kıyamet günü küçücük insan sureti verilmiş karıncalar olarak diriltilip aşağılanacakları bildirilir.

Hadis-i şerifler ışığında öldükten sonra dirilmenin ne şekilde meydana geleceğini anlatmaya çalıştık. Sûra üfürülüş, kıyametin kopuşu, diriliş, kabirden kalkış ve mahşere yürüyüş ile ilgili olarak ahiret hayatından canlı tablolar sunduk. Bizim bu bilgileri akıl ve duyularımızla öğrenme imkânımız yoktur. Bunlar gaybî konular olup Allah ve Rasulünün haber vermesiyle biliyoruz ve iman ediyoruz.

Bu hadisi şerifler gaflet uykusuna dalan insana, hayatının gayesiz olmadığını hatırlatmaktadır. İnsan boş yere yaratılmamıştır. Allah’ın kâinatı emrine verdiği ve yeryüzünde halifesi kıldığı insan nasıl olur da varlık sebebini hiçliğe bağlayarak öldükten sonra dirilmeyi yalanlayabilir. İnsanın dünya ve ahiret saadeti ancak dirilişe iman ile mümkündür. Bu iman ile kişi ahlaken yükselir, zulüm ve haksızlıktan uzak durur, hayatı anlam kazanır, başıboşluktan kurtulur. Yine bu iman kişiyi dünyada

273

faydalı ve iyi işler yapmaya yöneltir. Başına gelen sıkıntıların imtihan olduğunun farkına varır ve bu zorluklar karşısında hemen yıkılmaz.

Hadisi şeriflerde verilen haberlerle kıyamet sahneleri adeta gözlerimiz önünde canlanıyor. Yaptığımız her şeyden hesaba çekileceğimiz bir güne hazırlıklı olmamız isteniyor. Ki bu çetin günde kimsenin kimseye faydası olmayacak ve herkes kendi derdine düşecektir. Kâinatı mükemmel bir şekilde yaratan Allah elbette yarattığı gibi yok etmeye de kâdirdir. İnsan için imtihan yeri olarak yaratılan dünya görevini tamamladığında yeryüzünün düzeni bozulacak, yıldızlar yere dökülecek, yer başka yer ile gökler de başka göklerle değiştirilecektir.

Kıyamet, insanlar meşguliyetlerine devam ederken ansızın kopacaktır. Kıyametin ne zaman kopacağının bilgisi ise Allah katındadır. Burada bizim sormamız gereken soru, kıyamete hazırlıklı olup olmadığımızdır. Ne kadar yaşarsak yaşayalım sonunda ölüm gelip kapıyı çalacaktır. Öyleyse diriltilip hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekmeli Allah’ın rızasına uygun bir hayat sürdürmeye gayret etmeliyiz.

SONUÇ

Kıyamet hallerinden olan öldükten sonra dirilme hadisesi Kur’an, Sünnet ve İcma ile sabit olduğundan İslam dinindeki iman esaslarından biridir. Ve bunu muhakkak tasdik gereklidir. Öldükten sonra dirilmeye iman, insanın imanını aktif hale getirir. Bu sayede insan yaratılış gayesini bilerek bu dünyada âhireti için çalışır ve Allah’ın emirleri doğrultusunda bir hayat sürmeye gayret eder. Dirilmeye iman Kur’an-ı Kerimde ve hadis literatüründe çok geniş biçimde yer almaktadır.

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de maddenin çekiciliğine kapılan insan öldükten sonra dirilmeye şüphe ile bakabilmiş hatta inkâr yoluna gidebilmiştir. Bu da insanın maddenin esiri olmasına ve insanı insan yapan değerlerden uzaklaşmasına sebep olmuştur. Bu sebeple şunu söyleyebiliriz ki Kur’an ve Sünnette geçen âhiret ve dirilme ile ilgili bilgiler geçmişte olduğu gibi günümüzde de önemini korumaktadır ve bu durum insanlık serüveni devam ettikçe sürecektir.

Allah Teâlâ insanı maddi manevi pek çok özellikle donatmış ve onu yeryüzündeki halifesi kılmıştır. Hal böyleyken insan nasıl olur da kendisine verilen bu nimetleri inkâr ederek boş yere yaratıldığını iddia eder. İnsanın bu tavrı ancak kendini tanımamasından ve değerini idrak edememesinden kaynaklanmaktadır. Kendini bilmeyen insan basitleştikçe basitleşir. Heva ve heveslerinin peşinde sürüklenir. Hayatının gayesini tespit edemediği için huzursuz olur, zulüm ve eziyete kalkışır. Her şeyin dünyada tamam olduğunu zannettiğinden bencil bir şekilde dünyasını cennet yapmak istese de bunu başaramaz, neticede zillete düşer.

Kur’an-ı Kerim’de öldükten sonra dirilişin muhakkak gerçekleşeceği haber verilir. Bununla da yetinilmez, öldükten sonra dirilmeden şüphe eden insan aklî ve naklî deliller getirmek suretiyle ikna yoluna gidilir. Nitekim Allah Teâlâ ölümden sonra dirilişten şüphe eden insanı kendi yaratılışı üzerinde düşünmeye davet eder. Kendisini hiç yoktan var eden, çeşitli safhalardan geçirerek en güzel biçimde yaratan Allah’ın ölüleri diriltmeye de kadir olacağını düşünmelerini ister. Yine Kur’an-ı

Kerim’de dirilişin ispatı olarak yerlerin ve göklerin yaratılışı gösterilir. Hiç şüphesiz yerlerin ve göklerin yaratılması insanı yeniden hayata döndürmekten daha zor ve daha büyük bir iştir. En zor ve en mükemmele kâdir olan, daha kolay ve azına elbette kâdirdir. Ölü arzın yağmurla dirilişi de öldükten sonra dirilmeye delil olarak gösterilir. Bu, insanların sürekli şahit oldukları bir durumdur. Nasıl ki canlılık emaresi görülmeyen toprağa yağmur taneleri düşer düşmez oradan hayat fışkırıyor ve ölü toprak canlanıyorsa insanların yeniden diriltilişi de bu şekilde gerçekleşecektir. Yine Allah Teala ölü bir çekirdekten canlı ağaç çıkaranın ölüleri diriltmekten aciz olduğunu söylemenin gerçek dışı bir iddia olacağını vurguluyor. Kur’an-ı Kerim’de ilk yaratılışta dirilmeye delil olarak gösterilir. İnkârcıların çürümüş kemikleri kim diriltecek şeklindeki itirazlarına karşı onları ilk defa yaratanın dirilteceği vurgulanır. Bu şekilde akli deliller getirmek suretiyle inkârcıların delillerinin boş ve çürük olduğu ortaya konulur. Uyku hadisesi de dirilişe delil olarak zikredilir. Kur’an’da uyku ile ölüm eş anlamlı gibi kullanılır. Uyku ile ölüm bir bakıma aynıdır. Uykuda nefs bedenden kısmen ayrılıyor, ölümde ise bu kopuş bir bütündür. Uyuyup uyanma hadisesi bir bakıma ölümün provasıdır. Yine Kur’an-ı Kerim’de dirilişe tarihi deliler vermek suretiyle insanın ibret alması istenir. Bu eşsiz ilahi metinler inkâr bataklığına saplanan insana ışık olacak ve her zaman yol gösterecek niteliktedir.

Allah’ın vaadi haktır ve öldükten sonra diriliş muhakkak vukuu bulacaktır. Yeryüzünde hiçbir şey boş yere yaratılmamış her şey bir hikmet üzerine bina edilmiştir. Nasıl basit bir sıra bile ustasız kendiliğinden var olamıyorsa bu kusursuz kâinatın tesadüfen var olduğunu iddia etmek aklın ilkeleriyle bağdaşmaz. İnsan da boş yere yaratılmamıştır. Öyleyse zerre kadar iyiliğin de zerre kadar kötülüğün de

Belgede Kur'an ve sünnette dirilme (sayfa 85-98)

Benzer Belgeler