• Sonuç bulunamadı

Hız İle Okur/İzleyici Bağını Pazarlamak: İlk Bilen Siz Olun

1. TELEVİZYON HABERİ ÜRETİM SÜRECİNDE HIZ-BAĞIMLI YAPI

1.3. Hız İle Okur/İzleyici Bağını Pazarlamak: İlk Bilen Siz Olun

CNN’in “Be the first to know” sloganının Türkçe’ye çevrilmiş hali olarak CNN Türk’te kullanılan “ilk bilen siz olun” sloganı ilk kez CNN ile CNN Türk’ün 2002’de yaptığı anlaşmayla kullanılmaya başlamıştır (Hürriyet, 2.11.2002). Bu anlaşmadan bir süre sonra CNN bu ifadeyi kanal sloganı olarak kullanmaktan vazgeçmiştir. Slogan, önce bilmeye vurgu yapmaktadır. Ancak CNN’in kullanmayı tercih ettiği sloganların çoğunda önce bilmekten çok dünya çapında haber vermesinin, haber ağının öne çıkarıldığını görürüz38. “İlk bilen siz olun” sloganı, ticari tanıtımın merkezine hızı koymasıyla, hız ile

38 “Go there” (Oraya git), “The most trusted name in news” (Haberde en güvenilir isim) “Facts first” (Önce gerçekler), “The worldwide leader in news” (Haberde dünya çapında lider) “Reporting from around the

109

izleyici bağının pazarlanması olarak değerlendirilebilir. Ancak izleyici için önce bilmesinden çok önce bilginin doğruluğundan emin olması gerektiği savunulabilir.

Bununla beraber haberci için de vereceği bilginin doğruluğunun, hızından daha önemli olması beklenmektedir. “Halkın bilme halkı, halkın her şeyi bilme hakkının gölgesinde kalmış durumda, ancak teknolojinin olanak verdiği en hızlı şekilde, hayali ve hatta yalan-yanlış olanları bilme” (Rosenberg ve Feldman, 2008:17).

Haberi önce vermek televizyon habercileri için çok önemlidir. Şüphesiz hızlı haber izleyiciler için de önemli olmaktadır. Televizyon habercilerinin bu konudaki düşüncelerini öğrenmek, hızlanmayla kurdukları ilişkiyi kavramaya olanak sağlayacaktır.

Bu nedenle bu çalışmada, “izleyici için en önemli olan hızlı haber almaktır” önermesine katılıp katılmadıkları sorulmuştur. Önermeye katıldığını belirtenlerin oranı %19,5 olmuştur, kısmen katılıyorum diyenlerin oranı %53,7’dir, katılmıyorum seçeneğini ise

%26,8 oranında katılımcı işaretlemiştir. Hızlı haber almanın izleyici için en önemli şey olmadığını düşünenlerin oranının %26,8’de kalması, televizyon habercilerinde, izleyici talebi nedeniyle hızlı haber verildiği yönündeki yaygın görüşü destekler niteliktedir.

Televizyon habercileri sıcak olay yerine en çabuk ulaşmaya çalışır. Bir göreve giderken kara yolunda hız limitlerini aşıp aşmadıkları sorulan katılımcıların %82,9’u hız limitlerini en az bir kez aştıklarını belirtmektedir. %9,8 oranında katılımcının bu soruyu yanıtsız bırakması dikkat çekmektedir.

Sıcak bir gelişmede muhabiriniz ya da siz, olay yerine giderken henüz olay yerine varmadan canlı bağlantı yaptınız mı sorusu da hız limitleri sorusuna verilen yanıtta olduğu gibi %82,9 oranında evet olarak yanıtlanmıştır. Bu da çok çarpıcı bir sonuç olarak

World” (Dünyanın dört bir yanından haber) “The world's news leader” (Dünyanın haber lideri) gibi sloganlar kullanmıştır.

110

değerlendirilebilir. Televizyon habercileri kimi olaylarda, olay yerine varmadan, olay yerini görmeden, o anda olay yerinde yaşananı deneyimlemeden izleyiciye aktarmaktadırlar. Katılımcıların %9,8 oranında bu soruyu yanıtsız bırakması da dikkat çekici olmuştur. Sadece 1 katılımcı bu soruya hayır yanıtı vermiştir.

Katılımcılara bir editörün olay yerindeki muhabirden öncelikli beklentileri sorulmuş, 6 seçenekli soruda en çok üç seçenek işaretlemeleri istenmiştir. Katılımcılar

%92,7 oranında muhabirden öncelikli beklentinin en kısa sürede görüntü vermesi olduğunu belirtmiştir.

Görüntü veremese de telefonla bile olsa en kısa sürede sıcak gelişme bilgilerini yayına taşımasını öncelikli beklentiler arasında sayanların oranı ise %82,9’dur. Olayın diğer yayın kuruluşlarında olmayan yönleriyle aktarılmasını muhabirden öncelikli beklenti olarak değerlendirenlerin oranı %46,3 olmuştur. Benzer şekilde muhabirin diğer yayın kuruluşlarından önce yayına bağlanmasını öncelikli beklenti olarak ifade edenlerin oranı %41,5 düzeyindedir. Diğer taraftan muhabirden öncelikli beklentinin aldığı bilgileri en az iki kaynaktan teyit ederek bağlantı yapması olduğunu belirtenlerin oranı sadece

%14,6 olmuştur. Daha da dikkat çekeni canlı yayının düzgün Türkçe ile yapılmasına ilişkin seçeneği sadece %9,8 oranında katılımcının işaretlemesidir. Sonuç olarak televizyon haberciliğinde olay yerindeki muhabirden, düzgün Türkçe kullanması ve teyit edilmiş bilgi vermesinden çok daha öncelikli beklentiler olduğu görülmektedir. Bu beklentilerin başında da en kısa sürede görüntü vermesi ve en hızlı şekilde yayında yer alması gelmektedir. Bunlar, bilgiyi rakiplerden önce aktarma yarışından bile öncelikli görünmektedir.

111

Tablo 11. Sıcak olayda canlı yayın öncesinde muhabire tanınan zaman.

Tablo 11’de görüldüğü gibi, “Çok sıcak bir gelişmenin yaşandığı olay yerindeki muhabire ilk bilgileri toplayıp yayına yansıtması için genellikle ne kadar süre tanınır”

sorusunda katılımcıların çoğu, %36,6’sı “3 dakikadan az” seçeneğini işaretlemiştir. “Çok sıcak olayda muhabire zaman tanınmaz” diyenlerin oranı %24,4 olmuştur. Muhabire 3 ila 5 dakika tanınır diyenlerin oranı %19,5’tir. Muhabirin 3 dakikadan kısa bir süre içinde canlı bağlantıya hazır olması gerektiğini söyleyenler katılımcıların % 61’idir. Muhabire 5 dakikadan az zamanda yayına hazır olması gerektiğini belirtenlerin oranı ise %80,5’tir.

Bu sonuçlar gazetecilerin üzerindeki zaman kısıtlamalarına işaret etmekle birlikte, sıcak olaylarda televizyon habercilerinin içinde bulunduğu ağır zaman baskısını göstermesi açısından çarpıcıdır. Aynı zamanda kamuoyunun en çok merak ettiği anlarda ve en doğru bilgiye alması gereken sıcak olaylarda doğrulama, muhakeme, hazırlık ve bunlar gibi temel unsurlar için muhabirin zamanının olmadığını söylemek mümkündür.

112

Tablo 12. Görevlere göre, sıcak olayda canlı yayın için muhabire tanınan zaman.

Toplam

Yanıtları görev dağılımlarıyla çaprazladığımızda karşımıza çıkan sonuçlardan biri

“muhabire ne kadar zamana ihtiyacı varsa o kadar zaman tanınır” diyenlerin katılımcılar arasındaki oranı %12,2’dir. Bunların %60’ının müdür/koordinatör olması dikkat çekicidir. Yine bu grubun %40’ı da editörlerden oluşmaktadır. Yani müdür/koordinatörler daha çok, “muhabire ihtiyacı kadar zaman tanırız” derken, bu seçeneği muhabirler işaretlememiştir bile. En yüksek pozisyonlarda görev yapanların çalışanlarına ihtiyaçları olduğu kadar zaman tanıdığını söylemesi kurumsal gereklerin bir sonucu olarak da değerlendirilebilir.

Olay yerindeki muhabirin diğer yayın kuruluşlarındaki meslektaşlarından daha zengin içerikte yayın yapması, onlardan daha önce yayın yapmasına tercih edilir mi sorusuna verilen genel yanıtlara baktığımızda, önce yayın tercihinin %51,2 oranında olduğu görülür. Buna karşın zengin içerik tercihinde bulunanların oranı %34’te kalmıştır.

Bu soruya katılımcıların %14,6’sı yanıt vermemiştir. Olay yerinde daha zengin içerik yerine daha önce bağlantı yapılması yönündeki görüşte birleşen televizyon habercilerinin görev dağılımına baktığımızda %47,6’sı muhabir, %33,3’ü editör, %19’u müdür/koordinatördür. “Diğerlerinden önce yayın yerine zengin içerik” tercihinde bulunanların ise yarısının muhabirler olduğu görülmüştür. Zengin içerik tercih edilir diyenlerin %50’si muhabir %21’i editör, %28,6’sı müdür/koordinatördür.

113

Bu soruyu yanıtsız bırakanların oranlarına baktığımızda yarısının müdür/koordinatörlerden oluştuğunu görmekteyiz. “Zengin içerik yerine diğerlerinden önce yayın” yapma tercihine yönelik görüş bildirmeyen televizyon habercilerinin

%50’sinin müdür/koordinatör olması, kurumsal sorumluluk pozisyonu gereği yanıt vermeyi tercih etmedikleri şeklinde yorumlanabilir.