• Sonuç bulunamadı

GÜÇL Ü Y ANL AR ZA Y IF Y ANL AR FIRSA TL AR TEHDİTLER

Ana yüklenicilerin

Sağlık ve bilişim gibi sektörlerle etkileşimin güçlü olması

GELECEK PERSPEKTİFİ

Savunma ve havacılık sanayisi dünyada önemli bir büyüme süreci içerisindedir. Günümüzde savunma ve havacılık sanayisinin lideri konumunda olan ABD’nin yakın gelecekte de bu konumunu koruması beklenmektedir. Hem ABD hem de Rusya, ülkelerin silahlı kuvvetlerinin savunma alanında yaptığı alımları etkilemektedir. Teknoloji üretiminin ihraç edilmesi ve bu üretim için gerekli yetkinliklerin kazanılması ise kolay olmamaktadır. Bu durumda sektördeki önemli müşteriler olan gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkere bağımlı bir şekilde alımlarını gerçekleştirmektedir. Diğer taraftan gelişmiş ülkeler nükleer silahlar ve füze teknolojilerinde de üstünlüğe sahiptir. Aynı zamanda uzay, bilişim, sensör, robotik, elektronik ve elektromanyetik gibi gelişmiş teknolojilerin ihracatında kısıtlar devam etmektedir. Diğer aktörlerin güçlenmesi için de ortak üretim, ortak AR-GE gibi stratejiler uygulanabilmektedir. Nitelik ve ürün farklılaşmasında başarılı olan ülkeler ise rekabet güçlerini artırabilecektir. Türk Savunma Sanayiinin Geleceği Raporu’nda belirtildiği üzere ürün bazında bakıldığında ise kara harp silah ve araçları, C4ISR sistemlerinn taleplerinin artacağı tahmin edilmektedir (Milli Savunma ve Güvenlik Enstitüsü, TASAM, 2015).

Savunma sanayisinin gelişiminde bilişim sektörü önemli bir role sahip olup, yapay zekâ, büyük veri, blok zincir, nesnelerin interneti (IOT) gibi yıkıcı teknolojilerin savunma sanayisine entegre edilmesi için önemli çalışmalar yürütülmektedir. Diğer taraftan siber güvenlik ve elektronik harp sistemlerinin deniz, kara ve hava platformlarında kullanılması savaş durumunda önemli avantajlar sağlamaktadır. Siber güvenliğin sağlanması da bu bakımdan büyük önem taşımaktadır. İnsansız hava araçlarının kullanımı artarak devam etmektedir. Yapay zekânın savunma alanında kullanımı; bilgilerin toplanması, analiz edilmesi ve karşılık verilmesi konusunda da tartışmaları beraberinde getirmektedir. Tahmin etmeye yönelik analitik araçların geliştirilmesi ise savaş alanlarında maliyetlerin düşmesi ve hataların azalmasında önemli bir rol oynayacaktır. Diğer taraftan enerji lazerleri ve hipersonik silahlar da geleceğin önemli silahları arasında bulunmaktadır.

Günümüzde pek çok ülke ekonomik ve askeri alanlarda avantaj sahibi olmak için kuantum araştırmalarına da büyük yatırımlar yapmaktadır. Kuantum bilgisayarların ikili kullanımı, bu yeni teknolojilerin icadı ve teknolojiye uyum sağlanmasında özel şirketlerin ve üniversitelerin de kilit rol oynayacaklarını göstermektedir.

Çin, kuantum araştırma ve geliştirmeleri konusunda öncü ülke konumundadır. Pekin 2016 yılında, 2030’da kuantum teknolojileri konusunda önemli atılımlar gerçekleştirmek için bir girişim başlatmıştır. Yine aynı yıl, 2017’de dünyaya foton ışınlayan dünyanın ilk kuantum uydusunu fırlatmıştır. Çin ayrıca 2017’de Pekin ve Şangay arasında ilk uzun menzilli karasal kuantum irtibat bağlantısını kurmuştur. Bu bilimsel başarılar, Çin hükümetinin iletişim kanallarını, en azından kuantum kripto analiz sonrası dönem gerçekleşene kadar, yabancı müdahalelerden koruyacak olan bir dönüm noktasına işaret etmektedir.

ABD savunmada kuantum uygulamalarını gerçekleştiren diğer bir potansiyel liderdir. 2016 yılından beri ABD hükümeti kuantum araştırmalarını 200 milyon ABD dolarının üzerinde bir bütçeyle desteklemiştir. 2018’de Enerji ve Ulusal Bilim Vakfı Dairesi 250 milyon ABD dolarını 2-5 yıllık ödüllerle kuantum algılama, bilgisayar ve iletişim konularındaki araştırmaları desteklemek için ayırmıştır. Silahlı kuvvetlerde de ABD Ordu Araştırma Ofisi kuantum bilgisayarlara kapsamlı bir fon sağlamışken, ABD Hava Gücü bunu bilgi ve uzay savaşları için dönüştürücü bir teknoloji olarak görmektedir. Fakat belki bundan da çarpıcı olan Google, IBM, Intel, Microsoft gibi özel şirketlerin neredeyse 10 yıldır kuantum araştırmalar yürütüyor olmalarıdır (International Institute for Strategic Studies, 2019).

Ülkemiz açısından bakıldığında savunma sanayisinde yazılım alanındaki dışa bağımlığının azaltılması ve bilişim teknolojileri güvenliğinde yerli katılımın artırılması bu alana yönelik önemli hedeflerdir. Havacılık ve uzay alanında küresel çapta faaliyet gösteren Boeing ve Airbus gibi büyük firmaların tedarik ihtiyaçları sektördeki alt yüklenici firmalara önemli bir fırsat sunmaktadır. Ankara şirketlerinin uluslararası arenada edindiği olumlu imajı güçlendirmek ve fırsatları kaçırmamak için Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin kısa süre içinde aktif hale gelmesi büyük önem taşımaktadır.

Sektördeki firmalar sözleşme işlemlerini çoğunlukla dolar bazında gerçekleştirdikleri için döviz kurundaki dalgalanmadan olumsuz etkilenmemektedir. Son üç yıl içinde ortalama yılda %15 ile %20 arası büyüme gerçekleştirmiş olan alt yüklenici firmaların önümüzdeki dönemde bu eğilimde büyümeye devam etmesi öngörülmektedir. Türkiye’nin küresel rekabet ortamında ihracat hacmini artırması için kabul kriterleri düşük olup çok daha yüksek katma değerli ürünler satabileceği Ortadoğu, Asya ve Okyanusya bölgelerindeki ülkeleri hedef alması beklenmektedir.

Sektörün gelişmesi için alt yüklenicilerin mühendislik ve üretim yapılarının nitelikli mühendis ve uzman istihdamı, entegre yazılım sistemleri, ölçüm ve test altyapılarının geliştirilmesi ile artırılması, yönetim ve organizasyon yenilikleri ve kalite yönetim sistemlerinde iyileştirilmeler yapılması öngörülmektedir. Bunun için tasarım ve prototip sürecinde firmalar arası ve üniversitelerle iş birlikleri oluşturarak müşteriye karşı tek firma gibi sorumluluk almaları, ISO, AQAP, AS9100 gibi uluslararası kalite ve sertifikasyon eksiklerinin giderilmesi atılacak önemli adımlardandır.