• Sonuç bulunamadı

4.ENFLASYONUN ETKİLERİ

5.2. GSYİH Deflatörü ile Enflasyon Hesabı

2012 yılına ait enflasyon oranının GSYİH deflatörü yardımı ile hesaplanmasında aşağıdaki formülden yararlanılmaktadır.

2012 yılı enflasyon oranı = (2012 yılı GSYİH Deflatörü – 2011 yılı GSYİH Deflatörü) *100 2011 yılı GSYİH Deflatörü

= (1203-1126) * 100 1126

= 6,83

Ders notlarının birinci bölümünde GSYİH deflatörünün nasıl hesaplandığı anlatıldığından burada tekrar değinilmemektedir.

GSYİH deflatörü yardımı ile yapılan hesaplamada enflasyon oranı yıllık olarak 6.83 çıkmaktadır. Görüldüğü üzere TÜFE ile GSYİH arasında enflasyon oran farkı bulunmaktadır.

Bunun nedenleri ise aşağıda açıklanmaktadır.

TÜFE sadece şehirlerde oturan tüketicilerin satın aldıkları mal ve hizmetlerin fiyatlarını hesaba katarken GSYİH deflatörü bir ekonomide bir yıllık bir süre zarfında üretilen bütün mal hizmetlerin bedellerini hesaplamaktadır. Bu bakımdan değerlendirildiğinde köylerde oturan tüketicilerin yapmış oldukları mal ve hizmet alımları TÜFE’ ye dahil edilmemektedir.

TÜFE hesaplamalarında ithal edilen ve dışarıda üretilen mal ve hizmetler de endekse dahil edilmektedir. GSYİH deflatöründe ise sadece yurtiçinde üretilen mal fiyatlarını hesaplamaya dahil etmektedir.

Son olarak TÜFE hesaplamalarında belirli bir mal sepeti oluşturulmakta ve bu sepet içerisine giren mallar zaman içerisinde değiştirilmez. Diğer yandan GSYİH deflatörü içine giren mallar değişkenlik özelliğine sahiptir. Sepetteki mallar ve miktarları zaman içerisinde değişkenlik göstermektedir.

Bu bakımdan değerlendirildiğinde TÜFE ile yapılan hesaplamalarda enflasyon oranının GSYİH deflatörü aracılığı ile yapılan enflasyon oranından yüksek çıkması beklenir.

6. Enflasyon ile Mücadele

Enflasyonla mücadele politikaları toplam talebin kısılması veya toplam arzın arttırılması konuları üzerinde durmaktadır. Toplam arzın azaldığı bir ekonomide eğer fiyatlar artıyorsa böyle bir durumda stagflasyondan söz edilmekte, ve toplam arzın arttırılması gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Uygulanacak bu politika sayesinde arz ve talep edilen mal miktarı dengesi sağlanacak diğer yandan ise fiyat artışları durdurulacaktır.

Vergi oranlarının düşürülmesi toplam arzı arttıracak politikarın başında gelmektedir. Vergi oranlarının yüksek olduğu ekonomilerde üretim isteği kırılmakta tasarruf miktarı azalmakta ve sonuç olarak yatırımlar sekteye uğramaktadır. Toplam talep toplam arz arasındaki denge arz aleyhine bozulacak ve enflasyon oluşacaktır. Diğer yandan Laffer’e göre yüksek vergi oranları her durumda yüksek vergi geliri anlamına gelmemektedir. Aşağıdaki şekilde yüksek vergi oranı uygulanması ile vergi gelirleri arasındaki ters orantı gösterilmektedir.

v

Laffer tarafından geliştirilen bu grafikte vergi oranı v noktasına kadar arttığında vergi gelirleri artmaktadır. Vergi oranı v noktasına ulaştığında devletin elde edeceği vergi geliri miktarı y noktasında maksimum seviyeye ulaşmaktadır. Böyle bir durumda vergi oranları v noktasının üzerine çıkarıldığında vergi gelirleri dramatik bir şekilde azalmaktadır. Vergi oranında artış

y A Vergi Oranı

Vergi Geliri

üretimin azalmasına, kaynakların verimli olmayan alanlara kaymasına veya gayri ahlaki davranılarak vergi kaçırma teşebbüsüne ortam hazırlamaktadır.

Vergi oranlarının düşürülmesi toplam arzı arttıracak etkiler yaratmaktadır. Böyle bir durumda toplam arz eğrisi sağa doğru kaymakta, fiyatlar genel seviyesi ise düşmektedir.

P P’

Vergi oranlarının düşürülmesi sonucunda üretim artışı yukarıdaki grafikte gösterilmektedir.

Başlangıçta toplam talep toplam arz dengesi A noktasında sağlanırken vergi oranlarının azaltılması üretimi teşvik etmekte ve daha fazla mal üretilmesi toplam arz eğrisini sağa doğru kaydırmaktadır. AS toplam arz eğrisi AS’ olarak sağa kaymakta fiyatlar genel seviyesi ise P noktasından P’ noktasına gerilemektedir. Toplam arzda artışın sağlanması enflasyonu önlemekte bunun yanında ekonomik canlanmayı da beraberinde getirmektedir. Üretim artışı istihdam artışını sağlamakta, yeni istihdam alanlarının oluşması ise milli geliri arttırmaktadır.

Nihayet yukarıdaki şekilde vergi oranlarının azaltılması sonucunda toplam arz artmış ve bu sayede milli gelir eski seviyesi olan Y noktasından Y’ noktasına doğru kaymıştır.

Enflasyonla mücadelede toplam arzın arttırılması yanında toplam talebi kısıcı politikalar da uygulanmaktadır. Bunlardan ilki toplam talebin kısılmasına yönelik para arzının azaltılmasıdır. Merkez Bankası piyasaya sürdüğü para miktarını azaltarak toplam talebi baskı altına almakta ve enflasyonu bu şekilde dizginlemeye çalışmaktadır.

Toplam talebi kısıcı diğer bir önlem ise kanuni karşılık oranlarının yükseltilmesidir. Bankalar, tasarruf sahiplerinden mevduat olarak topladıkları paraların bir kısmını güvence olması maksadıyla Merkez Bankası’na yatırmaktadırlar. Merkez Bankası’na yatırılan bu kısma kanuni karşılık veya zorunlu karşılıklar denilmektedir. Bankaların ayırmak zorunda oldukları kanuni karşılık oranlarının yükseltilmesi, bankaların kredi olarak kullandıracakları para miktarının azalmasına neden olmaktadır. Böylelikle piyasaya kredi olarak sürülecek para arzı azalmakta ve toplam talep de buna bağlı olarak düşüş sergilemektedir.

A’

Merkez Bankası tarafından uygulanan açık piyasa işlemleri vasıtasıyla da toplam kısılmaktadır. Merkez Bankası piyasaya bono ve tahvil gibi menkul değerler ihraç ederek piyasadaki para arzını kısar. Bu şekilde piyasada tedavülde bulunan para miktarının azalması da toplam talebin artışını frenlemektedir.

Merkez Bankaları tarafından uygulanan ve yukarıda saydığımız politikaların tamamı toplam talebin arttırılmak istenmesi durumunda da tersi şekilde uygulanmaktadır.

Enflasyonun hiperenflasyon şeklinde yaşandığı ekonomilerde enflasyonu düşürmeye yönelik uygulanan sıkı para ve maliye politikalarına ek olarak fiyat ve ücret artışlarının önlenmesine yönelik uygulamalara da başvurulmaktadır. Belirli mallarda yaşanan fiyat artışları devlet otoritesi tarafından alınan önlemler vasıtasıyla durdurulabilir. Fakat ileriki dönemlerde, fiyatı yükselen mal sayısında meydana gelen artış denetimin aksamasına veya denetim maliyetlerinin yükselmesine sebebiyet vermektedir.

Ücret artışlarının denetim altına alınması, verimlilik ve ücret artışları arasında bağ kurulmasını gerektirmektedir. Verimlilik oranında ücret artışına izin verilmesi fiyatlarda meydana gelen yükselişleri engelleyecektir.

Benzer Belgeler