• Sonuç bulunamadı

UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

1.DIŞA KAPALI BASİT KEYNEZYEN MODEL-2

1. DEFLASYONİST AÇIK

Enflasyonist ve deflasyonist açk kavramlarına detaylı olarak değinmeden önce konunun daha iyi anlaşılması anlamında tam istihdam denge ve eksik istihdam denge kavramları üzerinde durulmasında fayda olacaktır.

1.1. Tam İstihdam Denge Durumu

Klasik iktisat teorisi göz önüne alındığında ekonominin daima tam istihdam seviyesinde dengeye geleceği ifade edilmektedir. Bu noktada tam istihdam kavramının açıklanması önem arzetmektedir. Tam istihdam seviyesi üretim faktörlerinden özellikle emek ve sermayenin tam kapasitede kullanılması olarak tanımlanabilir. Burada emeğin tam kapasite kullanımı bir ekonomide doğal işsizlik oranı haricinde işsizliğin olmadığı durumu ifade etmektedir. yani istihdam oranının %94-96 arasında olması emeğin tam istihdam seviyesinde kullanıldığını ifade eder.

Sermayenin tam kapasite kullanımı ise özellikle üretim sektöründe kullanılan makine ve teçhizatın üretim kapasitelerinin en üst seviyede faaliyette bulundurulmasını ifade etmektedir.

Örneğin triko imalatı yapılan bir atölyede üretim bandında kullanılan 20 adet makinanın üretim kapasitelerinin günde makina başına 500 parça olduğu varsayımından hareketle toplamda 10.000 adet triko üretilmesi mümkün olmaktadır. Fakat talep yetersizliğinden veya daha başka nedenlerle günlük üretimin 8500 adet olması, bu atölyenin kapasite kullanım oranının %85 olması sonucunu doğurmaktadır. Burada tam istihdam seviyesinden bahsedilmesi mümkün değildir. Örnekten hareketle sermayenin tam istihdamı, üretim kapasitesinin tamamının kullanılmasını ifade etmektedir. Bu bakımdan eğer bir ekonomide üretim faktörlerinin bazıları (örnekte emek ve sermaye faktörü) üretim aşamasında atıl bir durumda ise elde edilen milli gelir rakamı adı geçen ekonominin üretim gücünü tam olarak yansıtmamaktadır. Bir ekonomide üretim faktörlerinin tamamının üretime katılması durumunda elde edilecek hasılaya potansiyel hasıla veya potansiyel milli gelir denmektedir.

1.2. Eksik İstihdam Denge Durumu

Klasik iktisat teorisinin aksine Keynezyen görüş ise milli gelir denge seviyesinin tam istihdamda dengeye gelemeyeceğini eğer tam istihdam seviyesinde denge sağlanmış olsa bile bunun geçici bir denge olduğunu ve sürdürülemeyeceğini ileri sürmektedir. Keynes’e göre çeşitli nedenlerden dolayı emek, tam istihdam seviyesinde kullanılamamaktadır. Yine özellikle ekonominin daralma dönemlerinde üretim seviyesi düşeceğinden sermayenin tam kapasite ile kullanımı söz konusu olmamaktadır. Bu gibi nedenlerden dolayı Keynezyen iktisat teorisi ekonominin eksik istihdam seviyesinde dengeye geleceğini savunmaktadır. Tam istihdam seviyesine ulaşılmadan milli gelirin dengeye gelmesi durumu, yani ekonominin

eksik istihdam seviyesinde dengeye gelmesi fiili hasıla veya fiili milli gelir olarak adlandırılmaktadır. Son durumda eğer fiili milli gelir potansiyel milli gelir seviyesinin altında ise bu durum milli gelir açığı olarak ifade edilmektedir.

Aşağıdaki şekilde tam istihdam denge seviyesi, tam istihdam duvarı ile temsil edilmektedir.

Tam istihdam duvarının solunda ekonomi eksik istihdam seviyesinde dengeye gelirken tam istihdam duvarının sağında ise ekonomi aşırı istihdam seviyesinde dengeye gelmektedir.

AD Tam istihdam duvarı sağında kalan alan ise nominal alan olarak ifade edilmektedir. Tam istihdam seviyesine kadar milli gelirde meydana gelen artışlar reel artış olarak adlandırılır. Şöyle ki tam istihdam duvarının solunda yani eksik istihdam seviyesinde denge milli gelirin sağlandığı bir ekonomide milli gelirin artma eğilimi göstermesi tam istihdam seviyesine kadar reel bir artış olacaktır. Bunun nedeni hem emek faktörünün hem de sermaye faktörünün eksik kapasitede kullanılıyor olmasıdır. Emek ve sermayenin tam kapasitede kullanıldığı tam istihdam duvarı olarak anılan Yt doğrusuna kadar reel değerlerden olan emek ve sermaye faktörü artış sergiler.

Tam istihdam seviyesinin sağında kalan alan ise nominal alandır. Tam istihdam seviyesinin sağında yani Yt doğrusunun sağında milli gelirde meydana gelen artışlar nominal artışlar olarak ifade edilir. Tam istihdam doğrusunun sağında kalan alanda milli gelir artışı ancak fiyatlar genel seviyesindeki artışla karşılık bulacaktır. Bu bakımdan fiyat artışları aynı zamanda nominal artışlardır. Yt doğrusunun sağında milli gelir seviyesinin artması sonucu

fiyat artışlarının oluşması emeğin ve sermayenin tam istihdam seviyesinde kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Yt doğrusunun sağındaki alanda emek tam kapasite ile kullanıldığından işgücü sayısını arttırma imkanı bulunmamaktadır. Ayrıca üretimde kullanılan makina ve teçhizat tam kapasitede çalıştırıldığı için daha fazla ürün elde etme imkanı olmamaktadır. Bu nedenle milli gelirde meydana gelen artışlar dolayısıyla toplam talep artacaktır. Emeğin tam istihdam seviyesinde olması sermayenin de tam kapasitede kullanılıyor olması üretim artışını engelleyen faktörlerdendir. Üretim artışı sağlanamaması ise fiyat artışlarını beraberinde getirmektedir.

1.3. Deflasyonist Açık

Deflasyonist açık milli gelir seviyesinin tam istihdam seviyesinin gerisinde yani solunda dengeye geldiği durumu ifade etmektedir. Bir ekonomide üretim faktörleri ve emek faktörünün bir kısmının üretime katılmadığı durumda, o ekonomide hasıla düzeyi potansiyel hasıla düzeyi olan tam istihdam düzeyi seviyesinin gerisinde dengeye gelecektir. Bu durum aşağıdaki şekilde gösterilmektedir.

Yukarıdaki şekilde tam istihdam doğrusu Yt ile, gelir harcama doğrusu Y ile ve toplam talep doğrusu da AD3 ile gösterilmektedir. Üretim faktörlerinden bir kısmı kullanılmadığı için ekonomi C noktasında dengeye gelmektedir. Bu nokta tam istihdam seviyesinde gerisinde olduğundan bu denge seviyesi eksik istihdam seviyesi olarak adlandırılır. Bu noktada işgücünün bir kısmı işsiz, kapasite kullanım oranı ise %100’ün altında bir seviyededir. Aynı zamanda denge milli gelir seviyesi ile potansiyel hasıla düzeyi arasında Yt-Y1 kadar fark vardır. Diğer yandan fiili hasılayı temsil eden Y1 ile potansiyel hasılayı temsil eden Yt arasındaki fark milli gelir açığı olarak adlandırılır.

Yukarıdaki şekilden de anlaşıldığı üzere istihdam seviyesinin tam istihdamda olmaması ve kapasitenin tamamının kullanılmıyor olması dolayısıyla maksimum üretim ve gelir seviyesine

ulaşılamamaktadır. Maksimum üretim ve gelir seviyesine ulaşılamadığı bu durum deflasyonist açık olarak tanımlanır. Deflasyonist açığın hakim olduğu ekonomide hem işsizlik olgusunun başgöstermesi hem de kapasitenin düşük seviyede kullanılıyor olması söz konusu ekonomi için negatif bir etki yaratmaktadır. Deflasyonist açık dolayısıyla fiyatlar genel düzeyinde yükselmenin olmaması yani enflasyonu körükleyici bir etki yaratmaması ise deflasyonist açığın pozitif bir yönüdür.

Deflasyonist açık durumunda ekonominin reel alanda dengeye gelmiş olması eksik istihdam denge seviyesini göstermektedir. Böyle bir durumda ekonominin durgunluk içerisinde olduğu veya daralma dönemine girildiği de söylenebilir. Klasik iktisatçılar ekonomi daralma döneminde olsa da belirli bir süre sonra ekonominin kendiğilinden dengeye geleceği yönünde görüş bildirmektedirler. Fakat Kyenezyen iktisat teorisi ise ekonominin böyle bir ortamda kendiliğinden tam istihdam denge seviyesine gelemeyeceğini ve bu noktada hükümet müdahalesinin gerektiğini savunmaktadırlar.

1.4. Deflasyonist Açık ve Maliye Politikası

Deflasyonist açığın kapatılması için gerekli olan şey toplam talebin arttırılmasıdır. Toplam talebin artması üretimi teşvik edecek üretim artışı kapasite kullanım oranını arttıracak ve aynı zamanda işsizlik olgusu ortadan kalkacaktır. Bunun sonucunda milli gelir eksik istihdam seviyesi olan Y1 den Yt ‘ye yükselecektir. Aşağıdaki şekilde eksik istihdam seviyesinden tam istihdam seviyesine milli gelir artışı gösterilmektedir.

Yukarıdaki şekilde milli gelirin denge seviyesi ilk durumda C noktasında sağlanmakta ve BA aralığı kadar deflasyonist açıktan söz edilmektedir. Bu durumda toplam talebin arttırılması gerekmektedir. Basit Keynezyen modelde faiz oranları sabit olduğundan ve para politikası ise toplam talebi faiz oranları yoluyla değiştirebileceğinden para politikası

Deflasyonist açığın giderilmesinde kullanılmamaktadır. O halde deflasyonist açık ancak maliye politikaları ile giderilecektir. Üretim ve istihdam seviyesinin arttırılması deflasyonist açığı giderecek politikadır ve genişletici maliye politikalarının uygulanması toplam talebi arttıracak etki yaratmaktadır.

Yukarıdaki şekilde ilk durumda toplam talep doğrusu AD3, dikey eksenden hareket ederek gelir-harcama doğrusu olan 450 açılı doğruyu C noktasında kesmektedir. Devletin genişletici maliye politikası uygulama amacıyla kamu harcamalarını arttırdığını varsayalım. Böyle bir durumda toplam talep doğrusu yukarıya doğru kayacaktır. Yeni toplam talep doğrusu ilk

doğru olan AD3 den ∆G0 kadar daha yukarıdan başlayacaktır. Toplam talep doğrusnun ∆G0 yukarı kaymasının nedeni kamu harcamalarında meydana gelen ∆G0 kadarlık artışın kamu

harcamaları çarpanının etkisiyle toplam talebi AD3=C0+cTR0+I0+G0+∆G0 +(E-M)+c[(1-t)-m]Y seviyesine yükseltmesidir. Son durumda toplam talep doğrusu gelir-harcama doğrusu olan Y’yi B noktasında kesmektedir. B noktası aynı zamanda tam istihdam duvarı olan Yt doğrusunu da kesen noktadır. Görüldüğü üzere kamu harcamalarının arttırılması üretim miktarını ve buna bağlı olarak istihdam seviyesini yükseltmiş ve deflasyonist açık bu şekilde kapatılmıştır. Ayrıca toplam talepteki artış kamu harcamaları çarpanı aracılığı ile milli gelir seviyesini Y1 noktasından Yt noktasına yükseltmiştir.

Yukarıdaki örnekte toplam talebin arttırılması kamu harcamaları aracılığı ile sağlanmıştır.

Bununla birlikte uygulanacak diğer genişletici maliye politikaları da toplam talep seviyesini arttırmaya yardımcı olacaktır. Örneğin hükümet kamu harcamaları yanında transfer ödemelerini de arttırabilir veya vergi oranlarında meydana gelecek bir düşüş vergi çarpanı aracılığı ile yine talep miktarını arttıracaktır.

Toplam talebin arttırılmasında transfer ödemelerinin yanısıra kamu harcamalarının arttırılması daha büyük bir rol oynamaktadır. Çünkü kamu harcamalarının 200 Milyon TL arttırılması harcama miktarını 200 Milyon TL arttırmakta iken transfer ödemelerinde meydana gelecek bir artış harcama miktarını ancak transfer ödemelerinin marjinal tüketime giden kısmı kadar arttıracaktır. Bu bakımdan kamu harcamalarının arttırılması deflasyonist açığın kapatılmasında çok daha büyük rol oynamaktadır.

Dışa kapalı ve devletin olduğu Basit Keynezyen modelden hatırlanacağı üzere vergi oranlarının azaltılması tüketime ayrılan gelirde bir artış meydana getirmekte, bir başka ifadeyle marjinal tüketim eğilimini arttırmakta ve artan tüketim toplam talebi uyarmaktadır.

1.5.Enflasyonist Açık

Yukarıdaki açıklamalarda deflasyonist açığın reel alanda gerçekleştiği belirtilmiştir.

Enflasyonist açık olgusu ise nominal alan olarak adlandırılan Yt tam istihdam duvarının sağında gerçekleşmektedir. Ekonominin nominal alanda dengeye gelmesi toplam talep ile toplam arz doğrusunun Yt doğrusunun sağında bir noktada kesiştiklerini gösterir. Böyle bir durumda kapasite kullanımı %100 seviyesinde ve işsizlik ise doğal seviyesi olan %4-6 aralığındadır. Keynezyen iktisat teorisinde milli gelir dengesi tam istihdam seviyesinde sağlanamamakta ve ekonomi eksik istihdam seviyesinde dengeye gelmektedir. Ama bazı durumlarda ekonomi tam istihdam denge seviyesinden bir adım ötede dengeye gelebilir.

Ekonomi tam istihdam seviyesine eriştikten sonra eğer toplam talepte bir artış söz konusu oluyorsa böyle bir durumda fiyatlar genel düzeyinde yükseliş meydana gelecektir.

Fiyatlar genel seviyesindeki yükseliş ekonomide enflasyonist bir etki yaratacaktır. Keynezyen iktisat teorisi daha önce de belirtildiği üzere ekonominin kendi kendine dengeye gelemeyeceğini varsaydığından böyle bir durumda enflasyonist etkinin ortadan kaldırılması amacı ile ekonomiye devletin müdahale etmesi gerektiğini belirtmektedir. Enflasyonist açığın temel nedeninin toplam talepte meydana gelen artış olduğu bilindiğinden uygulanacak politikaların toplam talebi daraltıcı etki uyandırması gerekmektedir. Sonuçta daraltıcı maliye politikası uygulaması, toplam talepteki artışı frenleyecek ve hatta talebin azalmasına katkı sağlayacaktır. Enflasyonist açık ve ile ilgili grafik aşağıdaki şekilde gösterilmektedir.

AD Y doğruları kesişmektedirler. A noktası aynı zamanda nominal alanda bulunduğundan ve tam istihdam duvarı olarak adlandırılan Yt doğrusunun da sağında bulunduğundan bu noktada enflasyonist baskı hakimdir. Şekilde de görüldüğü üzere CB aralığı enflasyonist açığın olduğu

bölgedir. Bu bölgede toplam talep C iken toplam arz B kadardır. Toplam talep toplam arzdan CB aralığı kadar fazla olduğundan fiyatlar genel seviyesinde yükselme seyri gözlenmektedir.

Keynezyen iktisat teorisine göre ekonominin tekrardan tam istihdam denge seviyesine ulaşması için toplam talebin azalmasına yönelik politikaların uygulanması gerekmektedir.

1.6. Enflasyonist Açık ve Maliye Politikası

Deflasyonist açığın giderilmesinde genişletici maliye politikaları uygulanmasına karşın enflasyonist açığın giderilmesinde ise daraltıcı maliye politikaları uygulanması gerekmektedir. Toplam talebi etkileyen en büyük unsurlardan birisi kamu harcamaları olduğundan kamu harcamalarında meydana gelecek bir azalma toplam talebin de azalmasına yardımcı olacaktır. Aşağıdaki şekilde enflasyonist açık ve hükümet müdahalesi gösterilmektedir.

Yukarıdaki şekilde A noktasında ekonomi dengeye gelmiştir. Fakat bu nokta nominal alanda olduğundan ekonomi enflasyonist açık tehlikesi ile karşı karşıyadır. Enflasyonist açığın nedeni toplam talepteki fazlalık olduğundan dolayı uygulanacak daraltıcı bir maliye politikası enflasyonist açığın giderilerek ekonominin tekrar tamistihdam seviyesinde dengeye gelmesine yardımcı olacaktır.

Kamu harcamaları toplam talep üzerinde büyük etkiye sahiptir. Bu yüzden hükümetin kamu harcamalarını azalttığını varsayalım. Kamu harcamalarında meydana gelen ∆G0 kadar bir azalma toplam talebi kamu harcamaları çarpanı kadar azaltacak ve toplam talep doğrusu AD3 konumundan paralel şekilde aşağı kayarak AD3’ konumuna ulaşacaktır. Ekonominin yeni denge seviyesi B noktası olacaktır. Çünkü B noktasında hem toplam talep ve toplam arz eğrisi kesişmekte hem de B noktası tam istihdam duvarı olarak bilinen Yt doğrusu üzerinde bulunmaktadır.

Enflasyonist açığın giderilmesinde uygulanacak politikalar kamu harcamalarının azaltılmasının yanısıra transfer harcamalarının azaltılması ve/veya vergilerin arttırılmasını da kapsamaktadır.

Transfer harcamalarındaki azalma kamu harcamalarındaki azalma kadar etkin olmamaktadır. Yapılan transfer ödemeelerinin marjinal tüketim meyli kadarlık kısmı tüketime gittiğinden ve geri kalan kısmı tasarrufa ayrıldığından kamu harcamalarının azaltılması çok daha etkili olmaktadır. Vergi oranlarında meydana gelecek artış ise Basit Keynezyen modellerden hatırlanacağı üzere toplam talep doğrusunun eğiminde bir azalma meydana getirmek suretiyle toplam talebin azalmasına katkıda bulunmaktadır.

Benzer Belgeler