• Sonuç bulunamadı

2. KESİM: STRES VE İLGİLİ KAVRAMLAR, STRESİN TARİHSEL

3.1. KİŞİSEL VE ÖRGÜTSEL STRES KAYNAKLARI

3.1.2. Örgütsel Stres Kaynakları

3.1.2.5. Grupsal Stres Kaynakları

Grubu oluşturan üyeler arasında ortak yarar ve değerler vardır. Grubun bütün faaliyetleri ortak bir amacına yöneliktir. Grup oldukça uzun bir süre devam eden dinamik bir yapıya sahiptir. Grup yaşamının bireyleri sosyal yaşam içerisinde etkileme oranları yüksektir. Gruplar insanların sevgi ve başka insanlara yakın olma gereksinimlerini giderir. İnsanlar birçok kişisel dostlukları grup bağlılığının destekleyici özelliği sayesinde kazanırlar. Grubun kişi üzerinde oluşturduğu stres kaynakları oldukça önemli boyuttadır. Grupsal stres kaynaklarını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:

3. 1. 2. 5. 1. Grupta Birlik Ruhunun Eksikliği

Örgütsel bağlılık, bireylerin iş doyumu, iş başarımı, işten ayrılma niyetleri ve işe gelmeme gibi davranışları üzerinde önemli etkiye sahiptir.182 Grupta birlik ruhu örgütün alt kademelerindeki çalışanlar için çok önemlidir. İş tasarımı nedeniyle, çalışanların bir arada olmasının yasaklanması veya kısıtlanması yoluyla iş görenin grup dışına atılması durumunda iş görenin birlikte olma ihtiyacı doyurulamayacağından bu durum onda stres yaratabilir.183

3. 1. 2. 5. 2. Sosyal Destek Eksikliği

Çalışanlar, grup üyeleri tarafından desteklenmekten etkilenirler. Sorunların paylaşılması veya çözülmesinde yardımcı olunması grup üyelerini rahatlatır. Çalışanlar böyle bir sosyal destekten yoksun olursa, bu durum onlarda stres yaratabilir.184

Sosyal destek ile ilgili yapılan çalışmalarda işle ilgili stresin azaltılmasında aileden gelen sosyal destekten daha çok, iş arkadaşlarından gelen sosyal desteğin daha etkili olduğu görülmüştür.185

3. 1. 2. 5. 3. Bireylerde, Bireyler Arası ve Gruplar Arasındaki Çatışmalar

Çatışmayı örgütsel temelde tanımlayacak olursak:186 “Bir örgütte bireyler ve grupların birlikte çalışma sorunlarından kaynaklanan ve normal faaliyetlerin durmasına veya karışmasına neden olan olaylardır.”

İnsanlar bir arada yaşarlar, birlikte ortak sonuçlara ulaşmak isterler. Bir arada bulunan kişilerin de; oluşan kişilikleri doğrultusunda bilgileri, eğilimleri, benzer olaylara karşı tutumları ve değer yargılarında farklılıklar olacaktır. Sözü edilen farklılıklar zamanla zıtlıklara, uyumsuzluklara dönüşürse ortaya kişiler arası çatışma çıkacaktır.187

182 Kutluca, Örgütsel Stres ve Asker alma Teşkilatında Bir Uygulama s. 7. 183 Güney, Davranış Bilimleri, s. 461.

184 Güney, Davranış Bilimleri, s. 462.

185 David Doodly - Karen Rook, Job and Non-Job Stressors and Their Moderators, Journal of Occupational

Pscology, 1997, s. 27.

186 Eren, Yönetim ve Organizasyon, s. 449.

Birey-grup çatışması daha çok bireyin grubun amaçlarına, kurallarına, gelenek ve alışkanlıklarına uyum sağlayamamasından kaynaklanır. Bu tür bir çatışma sonrası birey grubun ölçütlerini ya benimser ya da gruptan ayrılır.188

Çatışma veya uyumsuzluk stresle yakın ilişkili olan kavramlardır. Bu nedenle çalışanın kendisinde, çalışanlar arasında veya çalışma grupları arasında çatışma veya uyuşmazlık varsa bu çalışanlarda stres yapabilir.189

3. 1. 2. 5. 4. İş Ortamındaki Huzursuzluk

Çalışma ortamındaki ilişkiler önemi bir stres kaynağıdır; çünkü çalışma ortamındaki insanların birbirleriyle olan etkileşimleri onları hem olumlu hem de olumsuz yönde etkiler. İş yaşamlarında ilişkilerini iyi düzenlemeyen kişiler, kendilerini ve diğer bireylerini olumsuz yönde etkileyerek kötü iş ortamının oluşmasına yol açarlar. Kötü iş ortamları ise, her zaman stres kaynağı olmuştur. Davranış ve yönetim bilimciler, kişisel veya örgütsel yaşamda sağlıklı olmanın, diğer kişilerle iyi ilişkiler içinde olmakla mümkün olduğunu savunmaktadırlar. İş ortamındaki huzurun, çalışanlar için özellikle de örgütlerin alt düzeylerinde yer alan bireyler için çok önemli olduğunu Hawthrone Araştırmaları doğrulamıştır. Eğer çalışanların birbirleriyle ilişkileri kısıtlanır veya engellenirse, bir başka ifade ile grup içi ilişkiler yasaklanırsa, çalışma ortamı stresli bir hale dönüştürülmüş olur.190

Çalışma yaşamı sonuçta bireylerin kişiliğini etkileyen önemli bir etkendir. Huzursuzluğun oluşturduğu olumsuz ortam ve meydana getirdiği çatışmalar, bireyin örgütsel davranışını şekillendirmektedir. Huzursuz bir ortamda çalışmaya mecbur kalan kişinin verim düzeyinin düşeceği de kaçınılmaz bir gerçektir. Olumlu çalışma koşullarının sağlanması için iş gören-işveren çerçevesinde gerekli önlemlerin alınması şarttır.

3. 1. 2. 5. 5. Yönetici-Yönetilen ve Çalışma Arkadaşları ile Anlaşmazlık

Bulunduğu kurumu yönetme konusundaki yetkileri bulunan üstler yöneticilik sıfatları nedeniyle itaat göremeyince çok keyfi davranışlarda bulunarak, personeli cezalandırmaya, dışlamaya çalışmaktadırlar. Böyle bir haksızlığa uğrayan personel işe karşı olumsuz tepkiler göstermektedirler.

188 Güney ve Diğerleri, Yönetim ve Organizasyon, s. 216.

189 Güney, Davranış Bilimleri, s. 442. 190 Güney, Davranış Bilimleri, s. 443.

Çalışan kişilerin kendilerini yöneticilerden daha yetenekli ve üstün görmesi veya yöneticinin ilişkiyi bu şekilde algılaması ya da yöneticinin çalışanın işinden memnun olmaması ve yöneticinin çok titiz olmasının yönetilen için büyük bir stres kaynağı oluşturduğu bir gerçektir. Bu tür yöneticileri, memnun etmek oldukça zordur. Yönetici - yönetilen arasında oluşan çatışma, sürtüşme ve gerginlik günlük yaşamın bir parçası olduğu kadar sürekli bir stres kaynağını da oluşturmaktadır.191 Yönetilenlerin kişilik yapıları birbirinden farklıdır. Stres altında bulunan astlar, amirlerinin yapıcı eleştiride bulunmadıklarını ve belirli kişilere önem vererek onlara ayrıcalıklı davrandıklarını belirtmişlerdir. Aynı düzeyde bulunan astlar bir yandan birbirleri ile yardımlaşmak, diğer yandan da bir üst basamağa yükselmek için birbirleri ile yarışmak zorundadırlar. Bu çelişki de çalışanları strese sokmaktadır.192

3. 1. 2. 5. 6. Grup Desteği Düzeyi

Yapılan araştırmalar, yoğun bir sosyal çevreye ait olan insanların stresli yaşam olaylarından daha az etkilendiklerini, stresle ilgili sağlık sorunlarının daha az olduğunu ve stresle daha kolay başa çıktıklarını doğrulamıştır.193

Bir grubun karakteristik niteliklerinden birisi, üyelerinin o gruba bağlı olmanın değerini daha iyi anlaması, diğer bir deyimle “mensup olma duygusu”dur. Bu duygu daha çok, kişinin bir kavrama ya da davranışa yabancılık duyması durumunda söz konusudur. Grubun, üyelerinin sorumluluk duygularını güçlendirmesi daha doğrusu özendirmesi ve grup moralini sağlaması gerekmektedir.

Gruptan soyutlanmak, stres, hastalık ve sıkıcılık etkenleri açısından bir risk etmenidir. Grupsal destek ise, strese karşı dirençli olmayı sağlayan önemli bir öğedir. Çalışma yaşamındaki arkadaş desteği, bireyin huzuru için toplum ve ailedeki destek kadar önemlidir. İşyerindeki grupsal destek çalışan üzerinde iki olumlu etki yaratmaktadır. Birincisi, yönetici veya iş arkadaşlarından gelen desteğin stresi azaltması ve daha sağlıklı olmaya yardım etmesidir. Buna grupsal desteğin “doğrudan etkisi” denir. İkincisi, grupsal desteğin işyerinde

191 Baltaş ve Baltaş, Stres ve Başa Çıkma Yolları, s. 70. 192 Artan, Örgütsel Stres Kaynakları …, s. 86.

“dolaylı veya önleyici” bir etki yaparak yetkici önderlik, vardiya çalışması ve işin sıkıcılığı gibi stres yaratıcı durumların zararlı etkilerini yumuşatmasıdır.194

3. 1. 2. 5. 7. İş Yerinde Dedikodu

Grup üyeleri tarafından dışlanmak ya da grubun diğer üyelerini kıskanmak bazen kişileri grup veya grubun bazı üyeleri hakkında ileri geri konuşmaya yöneltebilmektedir. Dedikodu, çalışan bireylere iş yaşamlarından yansıyan önemli bir stres kaynağıdır. Toplumsal kültürün, kişilerin yüzüne karşı eleştirmeye imkân vermemesi nedeniyle insanlar genellikle birbirlerine, başkalarını ilgilendiren ya da gerçekleri yansıtmayan düşünceleri aktarırlar. İnsanlar başkalarının davranışlarına kendilerine göre anlamlar yükleyerek kendilerini doyurmaya çalışırlar. Bu durum işyerlerinde hem büyük ölçüde zaman ve enerji kaybına neden olmakta hem de insanlar arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine neden olmaktadır. Sonuçta insanların stresli olmasına yol açmaktadır.195

Çalışanların zamanlarının ve enerjilerinin önemli bir bölümünü alan dedikodu toplumsal bir hastalık durumundadır. İnsanlar kendi başarısızlıklarını, yetersizliklerini ve özlemlerini, başkalarını arkadan eleştirerek, davranışlarına kendilerine göre anlamlar yükleyerek gidermeye çalışırlar.196