• Sonuç bulunamadı

Kapı kethüdalarının en çok yararlandığı kurumlardan biri posta teşkilâtıydı. Taşraya gönderilecek muharrerat posta vasıtasıyla gönderildiği zaman posta ücretinin ödenmesinden kaynaklanan birtakım sorunlar meydana gelebilmekteydi. Mesela 1277’de Şam ve Rumeli eyaletleri kapı kethüdası Yusuf Cemil Efendi’ye gönderilen muharrerat için gereken posta ücretinin Yusuf Cemil Efendi’den istemesi üzerine, kapı kethüdasının Babıâli’ye durumunu izah etmesi sonucu, muharreratın bazı önemli işler için Babıâli’ye

443 BOA, İ.DH., nr.41115, 21 M 1289 / 31 Mart 1872.

444 BOA, A.MKT.MHM., nr.385/31, 19 S 1284 / 22 Haziran 1867

445 BOA, İ.DH., nr.36827, 19 B 1281 / 18 Aralık 1864.

85

yazıldığından “usûl ve emsali vecihle” hazinece ödenilmesine dair sadaretten tezkire yazılmıştı447. 1905 yılında ise 1266 ve 1267 yıllarında ait toplam 41829 kuruş posta ücreti, yapılan tahkikat sonucu hayatlarına ve varislerine dair bilgi alınamayan 15 kapı kethüdası ve 19 kapı çukadarına aitti. Kapı kethüdalarının bağlı oldukları vali ve mutasarrıfları adına ulaştırdıkları bu resmî muharrerat ücretlerinin üzerinden 50 yıl geçmişti. Esasında bu tarz ücretlerin arkasının aranılmasına gerek olmadığından448 da bu kaydın silinmesi hususu Şura-yı Devlet’ten Maliye Nezareti’ne havale edilmişti449. Kapı kethüdalarının posta ücretlerinin dağılımı aşağıda görüldüğü gibiydi:

Sene Borçlu Kuruş Para

1266 Kapı kethüdası Sarim Bey 1000 -

1266 Bâb-ı Seraskeri’de Hayreddin Paşa müdîr-i umûru 1348 20

1266/67 İzmir Mal Müdürü Ömer Faiz Efendi 1452 -

1266 Kapı kethüdası Nuri Bey 6610 -

1266 Kapı kethüdası Seyyid Ağa ve Reşid Ağa 2564 -

1266 Kapı kethüdası Hafız Ağa 0364 -

1266/67 Kapı kethüdası Seyyid Ağa 4296 15

1266 Kapı kethüdası Mesud Ağa 4796 05

1266 Kapı kethüdası Mehmed Ağa 1182 20

1266 Kapı kethüdası Ahmed Ağa 0345 -

1266 Kapı kethüdası Ali Efendi 3882 -

1266 Kapı kethüdası Sami Efendi’nin biraderi Osman B. 1436 -

1266 Kapı kethüdası Nesim Efendi 0791 25

1267 Kapı kethüdası Sami Efendi 0707 25

1267 Kapı kethüdası Haled Efendi 0334 -

2. Borçlar

a. Kefillikten Dolayı Borç

Kapı kethüdaları görevli olduğu yöneticisi için bir sarrafla anlaşıp onun adına faiziyle borç para da alırlardı. Bu paranın ödenilmesinde de zorunlu olarak kefil olurlardı. Taşra yöneticisinin borcunu ödememesi üzerine zarurî kefillikten dolayı zor durumda kalabiliyorlardı. Mesela, Evkaf-ı Hümayun mektupçusu İsmail Hakkı Bey, Muş kaymakamı Mahmud Paşa’nın önceki Lazistan mutasarrıfı memuriyetinde onun kapı kethüdalığı hizmetinde bulunmasından dolayı yolluk ve diğer işlerinin görülmesi için kendi

447 BOA, A.MKT.NZD., nr.321/42, 26 M 1277 / 14 Ağustos 1860.

448

Alınan bir kararla 1266 yılı Ağustos’undan itibaren sadarete, diğer makamlara ve maliye nezaretine takdimi icap eden önemli maruzat ve muharreratın posta ücretleri her ay maliye hazinesiyle postane tarafından hesabı görüleceği bildirilmişti. İcap eden meblağlar posta varidatıyla gelir ile gideri icra olunacağından 1266’dan sonra mahallerinde posta ücreti verilip defter masraflarına dahil olunanlar hazine tarafından kabul edilmeyerek, yeni bir düzene konulduğunu maliye nezareti gerekli yerlere ilan etmişti (BOA, C.ML., nr.12282, 16 Z 1266 / 23 Ekim 1850).

449 BOA, İ.ML., nr.62/1322/Z-31, 25 Z 1322 / 2 Mart 1905 ve Lefi: Şura-yı Devlet Mazbatası, 18 Za 1322 /

86

kefaletiyle sarraf Kürkçühanlıoğlu Mıgırdıç’tan aldığı borç 15000 kuruşken, işleyen faiz sonucu 25000 kuruşa yükselmişti. Ancak bu borçtan bir kuruşun dahi verilmemesi ve vakit geçirilmesi üzerine, adı geçen parayı kefillikten dolayı kapı kethüdasının ödemesini Hazine-i Hassa Komisyonu uygun görmüştü. Kapı kethüdası Mahmud Paşa’ya borcunu vermesi hakkında önceden tahrirat yazdırmasına rağmen henüz bir akçe bile verilmemişti. Bu tür taleplerin bir an evvel ödenilmesi “lâzımeden ve hakkaniyetden olarak”, böyle layıksız bir halin Erzurum valisi ve adı geçen kaymakama seri bir şekilde iletilmesini ve kararının kendisine bildirilme-sini istemişti450. Bu borcun ödenilmesi için merkezden gereken uyarılar yapılsa da borçlu kaymakam herhangi bir ödeme yapmamıştı. Kaymakama son gönderilen şukkadan yaklaşık altı ay sonra Muş kaymakamına borcunu ödemesi için tekrar şukka yazılmıştı. Bu arada faiz işlemiş borcu 30000 kuruşa ulaşmıştı. Ancak bu borcun ödenilmesinde vakit geçirilmekte olduğundan Hazine-i Hassa Komisyonu kefillikten dolayı kapı kethüdasını bu meblağı ödemeye zorluyordu. Bunun üzerine kaymakama tekrar tahrirat yazılmış ise de bir cevap alınamamıştı451. Kapı Kethüdası İsmail Hakkı Bey’in ikinci kez Hazine-i Hassa Komisyonu’nda çağrılması üzerine yaptığı savunmada durumunu şöyle ifade etmişti: Muş mutasarrıfı Mahmud Paşa’nın Lazistan mutasarrıflığına gitmesinde kapı kethüdalığı uhdemdeydi. Eski Meclis-i Vâlâ reisi Şefik Paşa’nın sürdüğü biri olan Mahmud Paşa’nın kapı kethüdalığı, Meclis-i Vâlâ’nın maiyeti memurlarından bulunduğum için iradeleri üzerine sarrafları Kürkçühanlıoğlu Hace Mıgırdıç’tan alınıp Mahmud Paşa’ya verilen 15000 kuruşa kefil olmuştum. Bunun arası beş altı seneyi geçerek Mahmud paşa borcunu ödememesinden sarrafın istirhamı üzerine keyfiyet hazine-i hassa komisyonuna havâle olunduktan sonra, buraya çağrılarak halim soruldu. Gereken cevap söylenildikten sonra cereyân iden müzâkere üzerine keyfiyetin sadarete arz olunması onaylanarak farklı tarihlerde takdîm kılınan iki kıta arîzam sonucu Erzurum valisine ve Mahmud Paşa’ya hitaben emirnâme-i sâmi yazdırılıp sarraf böylece temin olunmuştu. Ancak bir buçuk senedir bu emirnamelerin cevapları ulaşmamıştı. Meselenin tekrar Hazine-i Hassa Komisyonuna iletildi. “Üzerimde olan Evkâf-ı Hümâyûn mektupçuluğu maaşıyla hem birkaç yük kuruşa mütecâviz zayıf bir gelirin tağlibi bulunmaktayken hem borcumu ödemek hem de yirmi neferden fazla kişinin levâzımatını tedârik ve terbiye ile dûçâr-ı hayret olunmaktayken Mahmud Paşa’nın 20000 kuruş maaş ahzından başka serveti meydanda iken zarûrî olunan kefâlet yüzünden rezil

450 BOA, A.MKT.UM., nr.500/99, 17 Ra 1278 / 22 Eylül 1861.

451 BOA, A.MKT.UM., nr.559/79, 29 L 1278 / 29 Nisan 1872. Bu durum Muş kaymakamı ile birlikte bu

87

edilerek oflamaya hukuken müsâade olamayacağını ve bu işe sadaretin dahi rıza göstermeyeceği belliydi. İşte bu durumdayken işleyen faiziyle beraber kullarından istenilmekte olan otuz bu kadar bin kuruşun borçludan tahsili sebebinin üretilmesi”ni istemişti452.

Mesela Alaiye sancağı zabtiye yüzbaşısı Ahmed Ağa için kapı kethüdası Mehmed Haled Efendi faiziyle beraber sarraftan 2800 kuruş borç para almıştı. Bu paranın güzeştesi ile beraber verilmesi tarafına bildirilmişse de borcun miktarında muhalefet edip vakit geçirmekte olması ve sarrafında devamlı istemesi üzerine Konya valisi Hacı Kamil Paşa’ya meblağın faiziyle beraber ödenmesi hususunda bir emirname yazılmasını sadaret müsteşarından istemişti453.

Kapı kethüdalarından Hacı İbrahim Ağa, kefalet vesaire yüzünden sarraf Çivioğlu Sava’ya olan borcundan dolayı hazineye 238000 kuruş borcu vardı. Ağa posta ücretinden borcu olan 23000 kuruşun toptan ödeyecekti. Sarrafa olan borcunu ödemeye gücünün yetmemesi üzerine borç, aylık 1000 kuruş taksite bağlanmıştı. Ancak borcunu ödemekte sıkıntı çeken kapı kethüdasının durumu Meclis-i Vâlâ’ya havale olundu. Sonuçta kapı kethüdalarından Hacı İbrahim Ağa’nın kefâlet vesaireden ve sarraf Çivioğlu Sava’ya hazine malı olarak 200000 bu kadar kuruş borcu olduğundan ve ödenilmesi geciktiğinden bu meblağın mahallerinden ve mümkün olmazsa ağanın konağı satılarak bu konaktan elde edilen gelirden noksansız olarak alınması için durum Hazine-i Hassa nezarete havale edilmişti454.

b. Diğer Borçlar

Özel işletme ve yatırımlardan kaynaklanan zararları da olabilen kapı kethüdaları borçlu durumuna düşebiliyorlardı. Mesela vüzerâ kapı kethüdalarından Saib Efendi bundan önce bilinen yıllara ait uhdesinde bulunan kerâste ve kuru ve yaş yemiş (meyve-i huşk ve ter) gümrüklerinden faiziyle beraber 200000 kuruş zarara girmişti. Kendisinin zor durumda olup çoluk çocuğu ile sakin bir evi ve Yenikapı’da bulunan bir gümrük yerinden başka bir şeyi olmadığından bu zararın 150000 kuruşunu gümrük yerinin satılarak ödeneceğini geri kalanının ise bazı eşya satışıyla tedarik olunacağını veya bir hizmete memuriyeti halinde bu meblağın yavaş yavaş ödenmesi için izin istemişti455.

452 BOA, A.MKT.UM, nr.559/79, Lefi: Kapı kethüdası İsmail Hakkı Bey’in Arzuhali, 9 L 1278 / 9 Nisan

1862.

453 BOA, A.MKT.UM., nr.21/88, 27 Za 1266 / 4 Ekim 1850 ve Lefi: Kapı Kethüdası Hacı Keşşaf Efendi’nin

Takrir, 25 N 1266 / 4 Ağustos 1850.

454 BOA, İ.MVL, nr.13119, 6 Z 1270 / 30 Ağustos 1854 ve Lefi: Meclis-i Vâlâ Mazbatası.

455 BOA, İ.DH, nr.6581, 3 Za 1262 / 23 Ekim 1846. Ayrıca kapı kethüdası Mehmed Saib’in arzuhali için bkz.

88

Vüzerâ kapı kethüdalarından Mûcib Bey’in vefat etmesi dolayısıyla Hazine’ye ve başkalarına çok borcu olmasından dolayı ailesi, Hazine’ye olan borçlarının silinmesini istemişti456.

II. KAPI KETHÜDALARININ GÖREVLERİ

Vezir rütbeli mülkî bürokratların İstanbul’da devamlı ikamet ederek resmen vekilleri olan kapı kethüdaları, temsil ettiği kişiler adına hem idarî hem malî hem de teşrifatî olarak görev yapmaktaydılar. Bunların yanı sıra esas işi kapı kethüdalık olanlara merkez tarafından geçici olarak ilave görevler verilebiliyordu. Ayrıca merkezdeki bazı görevlilerin esas memuriyetine ilave olarak kapı kethüdalık ihale edilebiliyordu. Hangi türden kapı kethüdası olurlarsa olsunlar bunlar vüzerâ, 1863 yılından itibaren ise vilayet kapı kethüdası olarak görülüp varlık nedenleri merkez bürokrasisinde, temsil ettiği kişilerin evrak işlerini takip etmek ve sonuçlanan evrakı yerlerine geri göndermekti. Tanzimat devrinde, yazışmaların gittikçe arttığını hesaba katarsak bu görevini düzenli, sağlıklı ve hızlı olarak yerine getirmeleri çok önemliydi. Bunun dışındaki idare ve maliye ile teşrifat alandaki görevi Tanzimat döneminde ikinci plânda kalmıştı. Özellikle mülkî yöneticilerinin malî alandaki görevlerinin Tanzimat’la birlikte ellerinden alınması, kapı kethüdalarının da malî sahadaki görevinin son derece azalmasına sebep oldu. Yine klâsik dönemdeki çoğu uygulama kaldırıldığı ya da değiştirildiği için teşrifat alanında da Tanzimat Dönemi’nde çok sınırlı görevlere sahiptiler.