• Sonuç bulunamadı

Kırsal kalkınma; çeşitli kaynaklara göre; kırsal alanlarda yaşayan ve geçimini tarım sektörü veya diğer kırsal mesleklerden sağlayan birey ve toplulukların, çağın koşullarına ve gereklerine uygun, insanca yaşam koşullarına kavuşturulması için onlara maddi ve manevi yardım yapılarak bu toplulukların kalkınmalarını sağlamak olarak tanımlanmaktadır. Kırsal alandaki toplumsal sorunların başında kuşkusuz ekonomik sorunlar gelmektedir. Daha çok tarımsal üretimin ağırlıklı olduğu bu alanlarda kişi başına gelir, bilindiği gibi ülkenin diğer alanlarına, yani kentlere oranla oldukça düşük bir düzeydedir. Öte yandan eğitim, öğretim, haberleşme, ulaşım, altyapı gibi sorunlar göz önüne alındığında kırsal alanların kalkınma sorunlarının sadece ekonomik temele dayanmadığı gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal özellikler taşıyan, tarım, sanayi, turizm gibi sektörleri bir bütün olarak ele alan, bölgeler arası farklılıkları gidermeyi hedefleyen, gelir ve yaşam düzeyinin yükseltilmesini sağlamaya yönelik bir çalışma olan kırsal kalkınmayı en kısa ifadeyle “yaşam kalitesi” (quality of life) şeklinde tanımlayabiliriz (İnan, 1980).

Yaşam kalitesi, insanların biyolojik durumları, yaşam biçimleri, ilişkileri ve içinde bulundukları çevrenin nitel ve nicel değerlerinin toplamı olarak da tanımlanabilir. Yaşamın bütünsel bir bakışla tüm boyutlarının üstün nitelikli olması kaliteli yaşamı olanaklı kılabilmektedir. Yaşam kalitesi ile yaşam standardı kavramları ise farklı kavramlardır. Yaşam standardı toplumlara, sınıflara, dönemlere göre değişkenlik gösteren, bireylerce tüketilen mal ve hizmet miktarı olarak açıklanabilir. Bunun en önemli örneklerinden birisi satın alma gücü paritesine göre kişi başına düşen milli gelirdir. Yaşam doyumu ise, kişinin beklentileri karşısında yaşam kalitesi unsurlarından elde ettiği hislerle ilgili bir karşılaştırma olup mutluluktan daha somut temellere dayanan bir kavramdır (Şeker, 2010: 117).

Andrews ve Whitney (1976) yaşam kalitesini bireyin sosyal ilişkilerinden doyumu olarak görmektedir. Campbell, Converse ve Rodgers 1976’da yaşam kalitesiyle ilgili yaptıkları araştırmada, insanların genel mutluluk ve doyum duygularını özetleyen farklı doyum alanlarını kapsayan bir gösterge oluşturmayı amaçlamışlar ve önem sırasına göre 11 farklı doyum alanı tespit etmişlerdir. Bu alanlar, sağlık, evlilik, aile hayatı, ulusal hükümet, dostluk, ev (konut), iş, topluluk inanç/din, rekreatif ve sportif etkinlikler ile mali durumdur.

Dünyada, tüm insanların mutlu ve refah içinde yaşadığı bir ortam dileği ve stratejisi ile kırsal alanlarda yaşayanlara yönelik kalkınma arayışları hızlanmıştır.

Artık, dünyanın herhangi bir noktasındaki bir kırsal alanın sorunu, sadece sorunu yaşayanların karşı karşıya kalma durumunda olduğu bir yaşam şartı olmaktan çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, Avrupa Birliği, sivil toplum örgütleri ve hükümetler kırsal kalkınma olgusuna daha fazla kaynak, bilgi ve zaman ayırma durumuna gelmişlerdir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde kırsal kalkınma çabaları ve çiftçilerin toplumsal statülerinin yükseltilmesi ve kalkınmaya entegre edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Refahın ülke içinde farklı bireyler, toplumsal kesimler, bölgeler ve sektörler arasında paylaşılmasını ifade eden gelir dağılımının toplum tarafından kabul edilebilir bir düzeyde olması, ülkenin birlik ve bütünlüğü ile toplumun geleceğe güvenle bakabilmesi adına oldukça önemlidir.

Kırsal alanda geçim kaynağı ağırlıklı olarak tarımdır. Yoksulluğun en ağır etkilerinin gözlendiği kesim ise tarım kesimidir. Spesifik özelliklere sahip bu sektör ile geçimlerini sağlayan kişilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve kırsal kalkınmanın sağlanabilmesi için yoksullukla mücadele politikalarının uygulanabilirliği ve etkinliği oldukça önemlidir.

Yoksullukla mücadele politikaları belirlenirken yoksulluktan en fazla etkilenen kesim olan tarım kesiminin özellikleri göz önünde bulundurularak belirlenmelidir. Bundan yola çıkarak, tarım politikaları da yoksullukla mücadele politikalarının ayrılmaz bir unsuru haline gelmektedir. Belirlenen ve uygulanan etkin tarım politikaları ile kırsal yoksulluğu en aza indirgemek mümkündür. Bu nedenle, tarım politikalarının birçoğu aynı zamandan yoksullukla mücadele politikası niteliği taşımaktadır. Kırsal alanda yoksulluğa neden olan diğer etkenlere genel olarak bakıldığında ise kırsal alanda istihdamın kısıtlı olması, ailelerin çok çocuklu olması, tarımdan elde edilen gelirin diğer sektörlere kıyasla düşük olması, eğitim oranının düşük olması, gizli işsizlik oranının yüksek olması gibi birçok sebep mevcuttur. Planlı dönem kapsamında hazırlanan Kalkınma Planlarının hemen hepsinde yoksullukla mücadele konusuna geniş bir yer verilmiştir. Planlarda yer alan yoksullukla mücadele politikaları genellikle ekonomik büyümeyi hedefleyen ve istihdamı artıracak nitelikte politikalardan oluşmaktadır. Bununla beraber oluşturulan politikalara bakıldığında (ilaç, gübre, tohum desteği, vergi muafiyetleri, çeşitli transferler vb) genellikle tarım kesiminin bütününe uygulandığı gözlenmektedir. Oysa işletme büyüklüklerine ve bölgelere göre çiftçilerin yaşam kaliteleri son derece farklılıklar gösterebilmektedir. Bu nedenle başlıca sosyo-ekonomik gelişmişlik göstergelerinin bölgelere ve işletme büyüklük gruplarına göre ele alınması ve irdelenmesi kaçınılmaz bir olgu olmaktadır. Son yıllarda konu ile ilgili yapılan çeşitli araştırmalarda ele alınan başlıca sosyo-ekonomik gelişmişlik göstergeleri genel olarak “Ekonomik Gelişmişlik Göstergeleri” ve “Sosyal Gelişmişlik Kriterleri” olarak iki ana başlık etrafında toplanmaktadır.

Gelir dağılımı ile ilgili Türkiye’de pek çok çalışma yapılmış olmakla birlikte, bu çalışmalar genel olarak gelir dağılımının mevcut durumunu ortaya koyan, gelir dağılımındaki değişimi, geliri oluşturan faktörlerdeki değişimlerle açıklayan çalışmalardır. Bu araştırmada; Trakya bölgesindeki bitkisel üretimin % 95,4’ünü oluşturan tarla bitkileri yetiştiriciliği yapan üreticilere yönelik yapılan sosyo-ekonomik içerikli çalışmayla başlıca gelişmişlik göstergelerinin analizi gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda ayrıntılı yaşam standartları (bireylerce tüketilen mal ve hizmet miktarı) ve yaşam kaliteleri ortaya konularak; mevcut yapı ve sorunlardan hareketle gelişmişlik düzeyinin arttırılmasına yönelik öneriler tartışılmıştır.

Araştırma, Trakya bölgesinde üç ilde öncelikle tüm köylerdeki altyapı kalitesine ilişkin veriler elde edilerek çizelgeler haline getirilmiş ve yorumlanmıştır.

Köylerin yaşam kalitesi açısından genel durumları incelendikten sonra (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli); bunlara bağlı seçilen ilçelerden, başta merkez ilçe olmak üzere yaygın ekim alanlarına sahip köyler (4 köy) belirlenmiş ve anket çalışmaları bu yörelerde yürütülmüştür. Diğer ifade ile araştırma bulguları üretimin yoğunluğuna göre belirlenmiş, 6 ilçeden seçilen 24 köyde; farklı işletme büyüklüğüne sahip 6’şar üreticiyle yüz yüze görüşmeler yoluyla doldurulan toplam 144 adet anket formundan elde edilen orijinal verilerden oluşmuştur.

Bu araştırmanın temel amacı, Trakya Bölgesi için stratejik öneme sahip olan 4 tarımsal ürünü (buğday, çeltik, ayçiçeği, kanola) üreten işletmelerin sosyo-ekonomik yapılarını, çiftçilerin yaşam standartlarını, kalitesini ve yaşam doyumunu ortaya koymaktır. Bu işletmelerin elde ettikleri gelir ile nasıl yaşadıkları, yaşam kaliteleri ve yaşadıkları ekonomik zorluklar belirlenmeye çalışılmış, mutlu olup olmadıkları da sorgulanmıştır.

Çalışmada her bir ürün için ayrı ayrı maliyet ve kar analizleri yapılmıştır.

Bunun için; üreticilerle yüz yüze yapılan anket çalışmalarından elde edilen verilerin yanı sıra bölgede çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan maliyet çalışmalarından da yararlanılmıştır. Öncelikle işletme büyüklük grupları itibariyle verim (kg/da), üretim maliyetleri (değişken ve sabit masraflar) belirlenmiş, brüt ve net karlar hesaplanarak, böylece verim, maliyet ve kâr arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bu ilişkilerden hareketle Trakya Bölgesinde üretilen bu 4 ürün için ekilen tarla bitkilerinden elde edilen gelir düzeyleri ayrı ayrı hesaplanarak, illere ve işletme büyüklük gruplarına göre gelir ve maliyet analizleri kıyaslamalı olarak yorumlanmıştır.

Kısaca bu çalışmada, Trakya Bölgesi için stratejik öneme sahip olan 4 tarımsal ürününün (buğday, çeltik, ayçiçeği, kanola,) her biri için maliyet ve kar analizleri yapılarak, işletmelerin elde ettikleri gelir ile yaşam kaliteleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Yapılan anketlerdeki üretim maliyetleri ve gelir düzeylerine ilişkin verilerin yanı sıra, işletme sahibi ve ailesinin yaşam kalitesine ilişkin sosyo-ekonomik göstergeler de (eğitim düzeyleri, ev sahibi olup olmamaları, evlerinin niteliği, evlerinde bulunan elektronik eşyalar (bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, LCD televizyon, mutfak robotu, bilgisayar, vb.) tatile gidip gitmedikleri, internet, cep telefonu sahibi olup olmadıkları vb. sorgulanmıştır. Böylece çiftçilerin gelişmişlik göstergeleri ve yaşam kaliteleri de (gelir-yaşam kalitesi ilişkisi) irdelenerek yorumlanmıştır.

Türkiye’nin bölgeleri ve illeri arasındaki sosyo-ekonomik gelişme süreci tekdüze olmayıp, geniş sosyo-ekonomik farklılıklar söz konusudur. Bu farklılıkların kavranması politika yapıcılar için büyük önem arz etmektedir. Zira bölgesel eşitsizliklerin giderilebilmesinde başlangıç noktası, bölgesel gelişme farklılıklarının ortaya konulmasıdır. Araştırma sonuçlarının; kırsal kalkınma çabalarına yönelik faaliyette bulunan ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile diğer ilgili sivil toplum örgütlerince etkin ve verimli bir karar mekanizması oluşturmaya yönelik temel veri kaynağı oluşturması hedeflenmiştir.

Araştırma sonucunda; köylerin sadece; %15,5’inde bir sağlık hizmeti,

%17,1’inde PTT olanakları, %60,2’sinde şebeke suyu ve %36’sında kanalizasyon bulunduğu, %10,2’sinde su kontrolünün yapılabildiği belirlenmiştir.

İşletmelerin %29’unun mutluyum diyebildiği, %43,8’inin ise bu konuda kararsız olduğu görülmektedir. Hayatından çok memnun olan çiftçiye de rastlanılmaması oldukça düşündürücüdür. Bölgesinde; karakteristik özelliklerinegöre 3 farklı grup işletme belirlenmiştir.

Avrupa’ya sınır olan Trakya bölgesindeki iller ve köylerinin daha gelişmiş bir altyapı hizmetine ihtiyaç olduğu araştırma sonuçlarından da anlaşılmaktadır.

Güçlü altyapı olanakları, daha iyi ekonominin ve gelir düzeyinin oluşmasında oldukça etkili bir faktör olarak gösterilmektedir. Kırsal turizmin gelişmesinde en önemli faktörlerden birisi olan yol ve su kalitesi sorununun tüm il, ilçe ve köylerde ivedilikle çözülmesi de tüm bölge halkının ortak dileği olarak belirtilmektedir.