• Sonuç bulunamadı

Bilim ve teknolojinin gelişim hızı doğrultusunda üretim ve tüketim şekillerinin de farklılaşıp değiştiği ve her geçen gün yeni gelişmelerin ortaya çıktığı günümüzde, dünya nüfusundaki artış devam etmektedir. Bu durum, bilim adamlarının var olan sınırlı doğal kaynaklardan en mükemmel şekilde faydalanılmasını, bunun yanında yeterli ve dengeli beslenebilme imkanları üzerinde çalışılmasını zorunlu kılmaktadır.

Günümüzde dünyada gıda üretimi yeterli görünse de, dağılımdaki bozukluklar nedeniyle, birçok insan açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. İnsan nüfusunun ve hayvan varlığının beslenme ihtiyacını karşılamada tahıllar büyük önem taşımaktadır. Zira dünya nüfusunun büyük bir kısmı bitkisel kaynaklı gıda maddesi yönünden genel olarak tahıllara (buğday, çeltik, mısır) bağımlıdır. Nitekim, insanoğlu günlük gereksinim duyduğu enerjinin % 50’sinden fazlasını tahıllardan karşılamaktadır (Gençtan ve ark., 1995; Kırtok, 1998).

Güneş enerjisini sindirilebilir enerjiye çevirme açısından doğanın en mükemmel bitkilerinden biri olan mısır (Zea mays L.), doğrudan insan ve hayvan beslenmesinde kullanılması yanında, hızla genişleyen endüstriyel kullanım alanlarıyla bugün tarıma dayalı endüstrinin de en önemli hammaddelerinden birisi konumuna gelmiştir (Aldrich ve ark., 1978; Perry, 1988; Watson, 1988). Dünyada insan beslenmesinde tüketilen günlük kalorinin % 22'si mısır bitkisinden sağlanmaktadır (Kırtok, 1988). Bilhassa Atdişi mısır dünyada insan ve hayvan beslenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Her türlü hayvan için iyi bir enerji kaynağı olan mısırın yem sanayinde tüketimi, kesif yem olarak ya da silaj halinde yeşil yem şeklinde olmaktadır.

Dünyada nüfusun, enerji ve protein ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayan tahıllar içerisinde mısırın ayrı bir yeri vardır. Bir sıcak iklim bitkisi olan mısır, sahip olduğu çeşit zenginliği ve yüksek adaptasyon kabiliyeti nedeni ile dünyanın hemen her yerinde tarımı yapılabilen bir kültür bitkisidir (Koçak, 1987; Sezer ve Yanbeyi, 1987). Dünyada, 157,1 milyon ha. Ekim alanı ve 578,2 milyon ton üretim ile buğday ve çeltikten sonra üçüncü sırada yer alan mısır, toplam ekim alanlarının, %18,6’sını,

üretimin ise %27’sini teşkil etmektedir (Anonymous, 2004). Dünyada mısırın tüketimi, ülkelerin gelişmişlik oranına bağlı olarak değişmekte olup, üretimin % 73’lük gibi büyük bir bölümü hayvan beslenmesinde ( gelişmiş ülkelerde hayvan yeminin payı %88.9’a, hatta bu oran A.B.D’de %90’a yükselmektedir), kalan kısmı ise insan beslenmesi (ekmek, haşlama, közleme, çerez, konserve, pastacılık ve fırın ürünlerinde) ve sanayide (un, irmik, nişasta, şurup, yağ ve şeker) değerlendirilmekte olup, dünyada insan beslenmesinde tüketilen günlük kalorinin % 11’i mısır bitkisinden sağlanmaktadır (White, 1986; Gençkan ve ark., 1995; Kırtok, 1998).

Ülkemizde, 384 kg/da ortalama verim değerine sahip olan mısır, 700 bin hektar ekim alanı ile toplam tahıl ekilişinde %4.6 pay alırken, 2.7 milyon ton üretimi ile toplam tahıl üretiminde %8.0 pay almaktadır (Anonymous, 2004). Üretilen mısırın, yarıdan fazlası (%54.1) insan beslenmesinde ve sanayide, kalan kısmı ise (%45.9) hayvan yemi olarak değerlendirilmektedir (Kırtok, 1998).

Kahramanmaraş’ta 244.147 ha. olan tahılların ekim alanı içinde mısır; 16.710 ha. ekiliş, 912,3 kg/da verim ve 152.450 ton üretim değerine sahiptir (Anonymous, 2004). Son yıllarda mısıra olan talebin artmasıyla birlikte Kahramanmaraş bölgesinde de II. ürün mısır tarımında önemli gelişmeler olmuştur.

Mısır, ışığı çok iyi değerlendiren bir C-4 bitkisi olduğundan, kısa sürede yüksek miktarlarda kuru madde oluşturabilme yeteneğine sahiptir. Bu özelliği sayesinde, sıcak iklime sahip bölgelerde, sulu şartlarda uygulanacak ekim nöbeti sistemlerinde, hem ana ürün hem de ikinci ürün olarak yer alabilecek önemli bir tarla bitkisi konumundadır. Bununla birlikte, Kahramanmaraş yöresinde, en uygun girdi miktarı ile en yüksek verimi almak için, yetiştirme tekniklerinin iyi bilinmesi ve bölge şartlarına uygun mısır çeşitlerinin seçimi önemlidir. Çok erkenci bir çeşidin ekimi halinde, bu sıkıntının ortadan kalkacağı düşünülür ise de, verimde düşüklükler söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla çeşit seçimi önem arzetmektedir. Mısır çeşitleri arasında toplam yetişme süresi açısından seçim yapmak için birçok alternatif olmakla birlikte, ikinci ürün mısır yetiştirme süresi çok kısa olduğundan, yüksek verimli orta-erkenci çeşitlerde hasat için Kasım ayı başları beklense dahi, tanede rutubet oranı yüksek olmaktadır.

İklim ve toprak özellikleri bölgelere göre farklılık gösterdiği için mısır yetiştiriciliğinde bölge şartlarına göre uygun çeşit, azot dozu ve ekim sıklığı gibi yetiştiricilik özelliklerinin tespiti çok önemlidir. Mısır gibi bol yeşil aksama sahip olan bitkiler, geniş ve iri yaprakları ile topraktan fazla miktarda besin maddesi kaldıran bitkiler olduğu için, yüksek verim ve kaliteli ürün için dikkatli ve iyi bir gübrelemeye ihtiyaç hissederler. Gübrelemede kullanılacak gübrenin çeşidi, miktarı, gübreleme yöntemi ve zamanı, ekilecek çeşide, bitki sıklığına, toprağın yapısına ve besin maddesi içeriğine göre tespit edilmelidir. Aldrich ve ark. (1978), bilinçli üreticilerle normal üreticiler arasındaki farkı ifade ederken, uyguladıkları gübrenin seçimi ve ne zaman, ne kadar uygulanacağına verilecek kararın, yıl sonunda elde edilecek gelir üzerine oldukça önemli etkiye sahip olduğunu belirtmişlerdir.

Üretiminde normal bitki gelişmesini sınırlayan en önemli besin elementinin azot olduğu ve maksimum verim elde etmek için azotlu gübrelerin önemli bir faktör olduğu belirtilen (Russel ve Balko, 1980) mısırın, bitkilerdeki bütün amino asit ve proteinlerin temel yapı taşı olan ve kimyasal yapısı itibarı ile toprakta tutunması çok güç olan, hatta yıkanma tehlikesi olan azotlu gübrelere karşı reaksiyonu çabuk ve yüksektir. Fakat burada azotun hangi doza kadar olumlu tepki verdiğinin bilinmesi, tabiat kaynaklarının en uygun ve en verimli şekilde gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak şeklinde tarif edebileceğimiz “Sürdürülebilir Tarım”dan bahsedilen dünyamızda, hem çevre kirliliği, hem milli serveti muhafaza açısından önem arzetmektedir. Ticari gübre fiyatlarının sürekli artması yanında, özellikle azotlu gübre kullanımının yeraltı su kaynaklarını kirletmesi sebebiyle hem ekonomik, hem de ekolojik dengenin korunması açısından, uygun dozların kullanılması yanında bitkilerin azot kullanım etkinliğinin artırılması ön plana çıkmaktadır. Mısır genotiplerinin artan azot dozlarına tepkisi önemli ölçüde değişmekte olup, bazı çeşitler azot dozlarının artmasıyla protein içeriği ve tane verimi bakımından artış gösterirken (Pollmer ve ark., 1979), bazı mısır genotipleri koçan sayısı, koçan uzunluğu ve koçanda tane sayısı bakımından artış göstermektedir (Russel ve Balko, 1980). Muruli ve Paulsen (1981), yüksek tane veriminin, tane doldurma esnasında bitkide depolanan yüksek azot miktarlarıyla ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Makro besin elementlerinin en önemlilerinden biri olan azot, mısırın büyüme ve gelişimde

önemli bir rol oynamaktadır. Kahramanmaraş bölgesinde, sulama imkanlarının da bulunması ile beraber, aynı araziden bir yılda iki ürün alınması mümkün olmakta, ikinci ürün olarak yetiştirilmekte olan mısır çeşitlerinin azotlu gübrelemeye tepkisinin ve en uygun azot miktarının belirlenmesi vs bunun pratiğe aktarılması, hem üretim masrafları, hem de çevre kirlenmesi yönünden önem arzetmektedir.

Tarım ürünlerine karşı artan talep ve toprak su ve diğer tabii kaynaklar üzerindeki artan baskı sebebiyle, tarımsal kararların her aşamasında kullanılan bilgi ihtiyacı hızla artmaktadır. Geleneksel agronomik araştırma metotları ve yayınları içerisinde yeni verilerin oluşturulması (oluşumu, meydana gelişi), bu artan ihtiyaçları karşılamada yeterli gelmemektedir. Geleneksel agronomik denemelerse değişen her faktörün incelenmesi ve denemesi hem pahalı hemde zaman gerektirmektedir. Eğer yeni veriler ve araştırma bulguları konuyla ilgili kolay ulaşılabilir bir format içerisinde konulamaz ise etkili bir şekilde kullanılamaz. DSSAT (Decision Support System for Agrotechnology Transfer Version) uluslar arası bir bilim ağı olan IBSNAT (The International Benchmark Sites Network for Agrotechnology Transfer) tarafından agronomik araştırmalar içerisinde yer alan bir sistemde ürün model uygulamalarını kolaylaştırmak için geliştirilmiştir (IBSNAT, 1993; Tsuji, 1998;

Uehara, 1998; Jones at al, 1998). Bu programın başlangıçtaki gelişimi (seyri) toprak, iklim, ürün ve üretim teknolojisinde daha iyi karar verme ya da yönetimini harekete geçirme ve diğer bir bölgedeki toprak ve iklim farklılıklarını belirlemek olmuştur (IBSNAT 1993; Uehara ve Tsuji, 1998). Sistemler, yürütülen araştırmalarda sistem ve fonksiyonların nasıl olduğunu anlatmak için temel bir yapıya sahiptir. Sistem, verilen koşullar için sistemin tahmin etme özelliğine izin veren modellerin bir birleşimidir. Yeter derecedeki güvenilir benzer modeller, bilgisayar denemeleri ile sistemin daha iyi yönetim ya da kontrolünü sağlamak için verilen koşulları 100 yada binlerce kez değerlendirebilir.

Özelliklede bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ve hızlanması, tahminlerin artan doğruluğu ve geçerliliği, simülasyon için giderek artan gereksinme nedeniyle, simülasyon modelleri giderek artan şekilde çiftçiler ve araştırıcılar tarafından kabul görmektedir.

Çiftçilerin ve araştırıcıların, araştırma kaynaklarının azalması noktasında simülasyon modelleri hem daha iyi karar verme hem de araştırmaları geliştirme açısından etkin araçlardır.

Örneğin bir çok çeşidin hızlı bir şekilde değerlendirilmesi için simülasyon modelleri maliyeti düşürücü yönde etken olan araçlar olarak dikkati çekmektedir.

Özellikler ıslahçılar yeni çeşitleri değerlendirmek için çok yerde deneme kurmanın maliyetini azaltmak amacıyla değişik çevrelerde bu modelleri kullanabilmektedirler.

Özellikle gübreleme gibi bazı uygulamalar, toprak ve bitki arasında iklim ve diğer çevresel faktörlerden etkilenen kompleks ilişkileri doğru şekilde tahmin eden modellere ihtiyaç duymaktadır. Bu modellerin farklı bir çevrede kullanılmadan önce geçerliliklerinin saptanması gerekliliği vardır (Summerfield ve ark. 1991). Bitki fenolojisinin, bitkinin adaptasyonu ve verim saptamasında en önemli kavram olduğunu bildirmektedirler. Dolayısıyla fenolojinin doğru bir şekilde tahmininde, değişen tarla koşulları altında fizyolojik tepkilerin tahmin edilmesi için esastır (Hodges, 1991).

Fenolojinin doğru olmayan şekilde tahmini simule edilen büyüme işlevlerinin yanlış tarihlerde ortaya çıkmasına yol açar. Bu tür farklılıklar iklim koşullarından hatalı şekilde etkilenmiş işlevler tahminlerine neden olabilir. Fenolojinin doğru şekilde tahmini ise çeşitlerin ve ekim tarihlerinin ekonomik bir verim için kritik devrelerin optimum koşulların sağlandığı dönemlerde ortaya çıkacak şekilde seçilmesini mümkün kılacaktır.

Bu çalışmanın amacı mısır tarımında değişik çeşit kullanımı ve gübre dozlarında verim tahmini yapabilmek amacıyla CERES-Maize mısır büyüme modelinin kullanılabilirliliğini incelemek ve bu konuda yapılacak diğer çalışmalara ışık tutmaktır.

Yapılan bu çalışmanın yöredeki mısır üretiminin artışında önemli ölçüde fayda sağlayacağı da göz ardı edilmemelidir.

Benzer Belgeler