• Sonuç bulunamadı

ÞAHSÝYETÝ

E- GENEL DEÐERLENDÝRMELER

Ruhlarda Ýnkýlap Uyandýran Kâmil Eserler162 Doç. Dr. Colin Turner163

“Risale-i Nur'u tanýmadan önce Müslümandým, fakat mü'min de-ðildim" diyebilirim. Çünkü o zaman iman diye kabul ettiðim þey, ger-çekte inkâr etmenin imkânsýzlýðýndan baþka bir þey deðildi.

Bedîüzzaman'ýn müdafaa ettiði inkýlâp Tahran, Kahire veya Ceza-yir sokaklarýnda çýðýrtkanlýðý yapýlan cinsten bir inkýlâp deðildir. Risa-le-i Nur'un inkýlâbý zihinlerde, kalplerde, ruhlarda ve nefislerde in-kýlâptýr. Bu bir Ýslâm devrimi deðil, iman inkýlâbýdýr. Bu da iki seviye-de gerçekleþir. Müslümanlarý taklidi imandan tahkiki imana, inanma-yanlarý ise ene'nin kulluðundan Allah'ýn kulluðuna eriþtirecek þekilde tanzim edilmiþtir. Batýyý hâkimiyeti altýnda tutanlarýn Risale-i Nur'dan dehþet almalarý bu yüzdendir.

Netice olarak, yýllar süren araþtýrma ve mukayeselerim sonunda þu-nu söyleyebilirim ki, kâinatý olduðu gibi gören, iman vakýasýný olduðu gibi aksettiren, Kur’ân'ý Peygamberimizin murad ettiði gibi tefsir eden, modern insana musallat olmuþ son derece tehlikeli ve gerçek hastalýklarý teþhis ederek çare sunan, kendi kendine yeterli ve þümullü yegâne Ýslâmi eser, Risale-i Nur'dur. Kur’ân'ýn nuruyla kâinatý aydýnlatan Risale-i Nur gibi bir eser görmezlikten gelinemez. Çünkü çaðdaþ insaný karþý karþýya

162 16 Mart 1991, Ýstanbul 1. Uluslararasý Bedîüzzaman Sempozyumu, "Vefatýnýn 30. Yý-lýnda Bedîüzzaman Said Nursî'nin Fikirleri ve Ýslam Düþüncesindeki Yeri".

163 Manchester Üniversitesi.

bulunduðu felaketten kurtaracak olan yalnýz Ýslâm’dýr; Ýslâm'ýn geleceði ise, Risale-i Nur'a ve ona uyan ve ondan ilham alanlara baðlýdýr.

Kur’ân ve Ýman Ýçin Kýlavuz Kitaplar164 Doç. Dr. Colin Turner165

“Her asýr baþýnda hadisçe geleceði tebþir edilen dinin yüksek hâdim-leri, emr-i dinde mübtedi’ deðil, müttebi’dirler. Yani, kendilerinden ve yeniden birþey ihdâs etmezler, yeni ahkâm getirmezler. Esâsât ve ahkâm-ý diniyeye ve sünen-i Muhammediyeye (a.s.v.) harfiyen ittibâ yoluyla di-ni takvim ve tahkim ve didi-nin hakikat ve asliyetidi-ni izhar ve ona karýþtýrýl-mak istenilen ebâtýlý ref’ ve iptal, ve dine vâki tecâvüzleri red ve imhâ ve evâmir-i Rabbâniyeyi ikame ve ahkâm-ý Ýlâhiyenin þerâfet ve ulviyetini izhar ve ilân ederler. Ancak tavr-ý esâsîyi bozmadan ve ruh-u aslîyi renci-de etmerenci-den, yeni izah tarzlarýyla, zamanýn fehmine uygun yeni iknâ usulleriyle ve yeni tevcihât ve tafsilât ile ifâ-i vazife ederler.” Müceddid-liðin bu târifi ýþýðýnda, Risale-i Nur’u inceleyen bir kimse, bu külliyatýn beþ bin sayfasýndan herhangi birinde tecdid alâmetlerini teþhis etmekte ve bir Müceddidin mührünü görmekte zorluk çekmeyecektir.

Çünkü Risale-i Nur, Kur’ân hazinelerinin çaðýmýza bakan bir tef-siridir. Eðer Kur’ân’ý kâinat için bir rehber kitap olarak anlayabiliyor-sak, Risale-i Nur da Kur’ân için bir rehberdir. Bu çaðýn en dehþetli hastalýðýnýn inançsýzlýk olduðunu doðru bir þekilde teþhis eden Risale-i Nur MüellRisale-ifRisale-i, Kur’ân’ýn esas umdelerRisale-inRisale-i, kendRisale-ilRisale-iðRisale-inden bRisale-irþey katmak-sýzýn yine Kur’ân ile tefsir eder. Risale-i Nur ile diðer tefsirler arasýnda-ki baþlýca fark, Risale-i Nur’un taharasýnda-kikî îmana öncelik vermesi ve yir-minci yüzyýl insaný için mânâ ifade edecek bir þekilde konuþmasýdýr.

Benim bildiðim kadarýyla, Risale-i Nur, insanlarýn îman ile ilgili olarak karþýlaþtýklarý problemleri tutarlý bir þekilde ele alan, Kur’ân’a dayalý ve þümullü bir irþad külliyatý olarak halihazýrda yegânedir. Eðer insan ebediyen yok oluþ tehdidinden kurtulmak istiyorsa îmâný

anla-164 27–29 Eylül 1992, Ýstanbul 2. Uluslararasý Bedîüzzaman Said Nursî Sempozyumu,

“Müceddidlik Ve Bedîüzzaman”.

165 Manchester Üniversitesi.

mak, îmaný geliþtirip arttýrmanýn lüzumunu anlamak zorundadýr. Ben, Risale-i Nur’un bize bu anlayýþý kazandýrdýðýna inanýyorum. Risale-i Nur, inanmayanlara, inançsýzlýklarýnýn hiçbir fayda saðlamadýðýný gös-terir; inananlara ise, îmanlarýný tekrar deðerlendirmenin ve teyid ve takviye etmenin yollarýný öðretir. Bu husus son derece önemlidir; çün-kü Ýslâm dünyasýndaki umumî gerilemenin sebebi, Hýristiyanlýkta ol-duðu gibi bir takým ilmî geliþmelerin ortaya çýkardýðý doktrin yetersiz-liði deðil, Müslümanlarýn îmanlarýný korumakta gösterdikleri zaaftýr.

Batýnýn Hýristiyanlýðý bir kenara iterek maddî geliþmeyi saðladýðý bir gerçektir; Ýslâm dünyasýnda ise, dinin ihmâli ancak gerileme ile netice-lenmiþtir. Öyle bir gerileme ki, hâlâ bizimle beraberdir ve bizi terk et-meye de pek niyeti yoktur.

Bizim baþlýca zaaflarýmýzdan birisi, daha önce de gördüðümüz gi-bi, esâsât yerine fer’î, ikinci derecede meselelere gereðinden çok fazla önem vermemizdir. Risale-i Nur bu dengesizliði gidererek önceliði îman hakikatlerine verir ki, bu hakikatlerin anlaþýlmamasý halinde zâ-ten diðer bütün fer’î meseleler mânâsýz kalacaktýr.

Netice olarak þunu söyleyebilirim: Yýllar süren araþtýrma ve karþý-laþtýrmalarým sonunda inancým odur ki, Risale-i Nur, kâinatý olduðu gibi gören, îman hakikatini olduðu gibi takdim eden, Kur’ân’ý Resu-lullahýn murad ettiði gibi tefsir eden, modern insana musallat olmuþ asýl tehlikeli hastalýklarý teþhis edip kalýcý tedâvi çareleri sunan, kendi içinde yeterli ve þümullü yegâne Ýslâmî eserdir.

Bu yüzden, Risale-i Nur Müellifinin, hiçbir þüpheye yer býrakma-yacak þekilde müceddid ünvanýna lâyýk olduðuna inanýyorum. Zama-nýnýn yegâne müceddidi olup olmadýðýný, yahut Risale-i Nur’un yegâ-ne tecdid eseri olup olmadýðýný bilemem; ama daha önce söylediðimi tekrarlamak gerekirse, yarý ömrümü alan arayýþlarýmýn sonunda, mü-ceddid ünvanýna Risale-i Nur Müellifinden daha lâyýk bir kimseyi bu-lamadýðýmý söyleyebilirim.

...

Kur’ân’ýn nûrunu aksettiren, kâinatý aydýnlatan ve insanýn varlýðý-na mânâ kazandýran Risale-i Nur gibi bir eser görmezlikten gelinemez.

Çünkü modern insan ile felâket arasýnda sadece Ýslâm (Yaratýcýya

tes-limiyet) vardýr ve, inanýyorum ki, Ýslâm’ýn geleceði de Risale-i Nur ile onu takip eden ve onun irþâdýndan ilhâm alanlara baðlýdýr.

Basiretlerin Ýnkýþafý Ýçin166 Dr. Ferid el-Ensârî167

Risâle-i Nûr’un fezâsýna girmek; yani “görenler” (mubsýrîn)den biri olmak! Ne büyük bir iddia! Kim bunu iddiaya cesaret edebilir?

Bunun aðýrlýðýný taþýmaya kimin gücü yeter? Nasýl yetsin ki, iki gözüy-le “bakan” herkesin (men yenzur) “görengözüy-ler”den sayýlmadýðý sabittir.

Rabbimiz “Sana baktýklarýný görürsün oysa onlar görmezler.” (el-A’râf, 7/198) buyurmuyor mu? Bilinmektedir ki Üstad Bedîuzzaman Saîd Nursî görme makamlarýnýn en yücesine ve en dakîk olanýna yük-selmiþtir!Öyleyse gerçekten gören biri olmadýkça araþtýrmacýnýn onun müþâhedelerine eþlik etmesi nasýl mümkün olabilir? Her hükmün bir þartý olduðundan bunun da Üstad’ýn þartý olduðu sabit olmuþtur! O þöyle demiyor mu: “Kendilerini dinleyici yerine koyan sâir konuþmacý-larýn aksine ben kendi namýma konuþacaðým. Böylece yüzü bana dö-nük bir kitap olur. Ondan aksedenler ve de kalbedilenler dinleyiciye dönük durur. Sanki aynadan bir þey okuyormuþ gibi kendini hisseder, zorlanýr. Binaenaleyh ben onun makamýna gitmeyeceðim. O hayalini benden tarafa göndersin de onu gözüme baþýma katayým. Benim gör-düðüm gibi o da görsün.”

Öyleyse mesele budur! Onun þartý da icmâlî olarak bundan iba-rettir!

...

Evet, Üstad Bediuzzaman Saîd Nursî’nin Kur’ân için yazdýðý te-fekkürî tefsiri aracýlýðýyla sunduðu “ahlâk” anlayýþý, bir yandan Risale-lerin sistemini anlamanýn; öte yandan bizzat din hakkýnda küllî bir

an-166 22-24 Eylül 2002, Ýstanbul 6. Uluslarasý Bedîüzzaman Sempozyumu, “Kur’ân Ýlimle-ri ve Ýnsan ÝlimleÝlimle-ri Arasýnda Ahlâkýn Kevnîliði-Üstad Bedîuzzaman Said Nursî’de Ahlâk Nazariyesine Dair Bir Araþtýrma”.

167 Fas Mevlevî Yusuf Üniversitesi, Ýslam Araþtýrmalarý Bölümü Baþkaný.

layýþa yaklaþtýrmanýn en mühim anahtarlarýndan biri olarak kabul edi-lir. Risâle-i Nûr külliyâtý son tahlilde Kur’ân’ýn þuâlarýný ve bugün kör-lükte yol alan bu mütemerrid insaniyet için tecellîsini yansýtan saf bir aynadan baþka bir þey deðildir.

...

Risâle-i Nûr külliyâtýnda ahlâk, dinî amelin (pratiðin) özüdür.

Üstad Nursî, onun aracýlýðýyla kendi nesli ve zamanýndan sonraki ne-sillere hitap etmiþtir ve tedeyyünün geleceðe uzanmasýný saðlamýþtýr;

hatta tüm þekilleri ve söylemleri içinde tüm küreselleþme manzûmele-rine karþý muzaffer olmasýný temin etmiþtir. Risâle-i Nurlar, görme-yenler için, körlerden olmasýnlar diye yazýlmýþ bir tabsîr (göster-me/gördürme)dir.

Letaifi Hakiki Vazifelerine Yönlendiren Eserler168 Dr. Rauf Samidli169

Risale-i Nur, Kur’ân’dan âyetleri nazara verip onlarý manevî tefsir-le açarak, insanýn ebedî hayat için yaratýldýðýný ve ahiretin varlýðýný, ölümün idam-ý ebedî olmayýp tebdil-i mekân olduðunu ve kabrin zul-metli bir kuyu aðzý olmayýp, nuranî alemlerin kapýsý olduðunu, haþr-i cismânîyi ve dar-ý saadeti haber verip ahirete imanýn ve cennet lezzet-lerinden haber veren bir lezzet-i rûhânîye olduðunu, dostlarýný da ebe-di ölümlerden ve çürümelerden kurtarýp mesrûrane onu bekliyorlar va-ziyetinde, bizlere ilmelyakîn, aynelyakîn ve hakkalyakîn derecesinde vâzýhane gösterdi.

Risale-i Nur, îlmî kudret ve orijinalliði noktasýndandýr ki, insanlarýn daima cevap aradýðý evvela, “Hayat nedir?,” “Yaþam nedir?,” “Kâinat ne-dir?,” “Ýnsana verilen cihazatlarýn kâinatla alakasý nedir? Allah’ýn,”

“Kâinatý ve insaný yaratmaktaki maksadý nedir?,” “Yani nereden nereye?,”

“Ne için?” gibi suallere cevap vermekle birlikte, insana hakiki mahiyetini, vazifesini, kâinat aðacýnýn en son meyvesi olmasý ve çok geniþ bir

ubudi-168 20–22 Eylül 1998, Ýstanbul 4. Uluslararasý Bedîüzzaman Said Nursî Sempozyumu,

“Ýnsan Problemlerine Kur’âni Çözümler”.

169 Öðretmen, Azerbaycan-Bakü.

yetle mükellef bir abd-i külli ve kâinat sultanýnýn bütün esmasýna en câmi bir âyinesi ve hitabat-ý Sübhaniyesine ve konuþmasýna en anlayýþlý bir mu-hatab-ý hassý olmasýný anlatarak ve tefekkür-ü imanî dersi ile tabiiyyûn ve maddiyyûnun boðulduðu ayný meselelerde, tevhid nurunu gösterip bü-tün kâinatý ihâta eden rububiyyetini ve zerrelerden yýldýzlara kadar, cüzî ve küllî her þey, O’nun kabza-i tasarrufunda ve kudret ve iradesi ile oldu-ðunu itminan-ý kalp ile tasdik eden iman-ý tahkikiyi vermektedir.

Risale-i Nur, Cenâb-ý Hakk’ýn insana verdiði akýl, göz, kulak ve kuvve-i zaika gibi zahiri cihazatlarýný hakikî vazifesinde çalýþtýrmak ve batýnî hissiyatlarý olan his ve letâifini; hýrs, tamâ ve inat, nefis ve heva-sýný, endiþe-i istikbal ve þiddetli merak hislerini, hakikî mecrâlarýna yö-nelterek ve bu fani kýsacýk dünya için verilmediðini, onlarý âlî ve bâkî bir gaye uðrunda vezaif-i uhreviyeyi maneviyeye sarf ederek, Allah in-saný böyle zengin cihazatlarla mücehhez bir þekilde halk ederken, neyi murad etmiþ ise onu elde etmeye çalýþarak insana bu dünyada iken ma-nevî bir cenneti nasýl yaþayacaðýný gösteriyor.

Risale-i Nur insana öyle bir bakýþ tarzý veriyor ki o tarz bir bakýþ ile, bütün kâinat o kadar manidar ve muntazamdýr ki, mücessem bir kitab-ý Samedânî ve cismânî bir Kur’ân-ý Rabbânî ve müzeyyen bir sa-ray-ý Samedânî ve muntazam bir þehr-i Rahmânî suretinde olduðunu ve bu dünya muvakkat bir ticaretgâh ve her gün dolar boþalýr bir mi-safirhane ve gelen geçenlerin alýþveriþi için yol üzerinde kurulmuþ bir pazar ve nakkaþ-ý ezelinin teceddüt eden hikmetle yazar bir defteri ve her bahar bir yaldýzlý mektubu ve her bir yaz bir manzum kasidesi ve Sâni-i Zülcelâlin cilve-i esmasýný tazelendirip gösteren âyineleri ve ahi-retin fidanlýk bahçesi ve rahmet-i ilâhîyenin çiçekdanlýðý ve âlem-i be-kada gösterilecek olan levhalarý yetiþtirmeye mahsus, muvakkat bir ti-caretgâhý mahiyetinde, zîhayatýn yüz bin envaýný, bütün erzak ve leva-zýmatlarýyla içine alýp, feza denizinde kemal-i muvazene ve nizamla gezdirerek sahil-i selâmete ve darusselâma ve saadet ebediyyeye götü-ren musahhar bir sefine-i Rabbânîye olduðunu bizlere gösteriyor.

...

Ey insanlýðýn hayatý dünyeviyesini, hayat-ý ebediyeye inkýlâbý için çalýþan muazzez ve muallâ muhterem kardeþlerim, geliniz nev-i beþerin bütün problemlerine halis ve safi çözüm getiren ve Kur’ân’dan tereþþuh

eden sözleriyle bütün kalplere nur ve gýda olan bu Nurlarý okuyarak ve amel ederek, Nurlarýn verdiði iman gözüyle kâinata bakarak yaþayýp,

“Problem” sözünü lügatýmýzdan çýkarýp unutturacak ve yerdeyken cen-neti yaþatacak saadetli bir hayat yaþayalým ve bu Nurlara hâlâ ihtiyacý olan insanlarýn imdadýna koþalým ve Allah’ýn rýzasýný kazanalým.

Risale-i Nur Metinlerinde Doyurucu Ýzahlar170 Dr. Ýmtiyaz Yusuf171

Said Nursî, modern dönemlerde, Ýslâmî entellektüel geleneði içer-sinde oluþan öðrenme geleneðinin yeniden hayat bulmasýna destek ver-miþtir. Derinlemesine olan Kur'ân ve Hadis bilgisine dayanarak Ýslâm düþüncesinde akýl ve vahiy arasýndaki karþýlýklý iliþkiyi gösterdi. O, þüp-heci materyalizmin Ýslâm imanýný tehdit ettiði çaðýmýzda, Ýslâmý bir bü-tün olarak, detaylarýna varýncaya kadar öðrenme arzusunda olan çaðdaþ Müslüman nesillerinin entellektüel susuzluðunu gidermeyi baþardý.

Said Nursî zamanýnýn çok ötesinde idi. O, Müslümanlar arasýnda Allah'a iman hususundaki esaslarý zayýflatan, dinî belirsizlik ve dogma-tizmin geleceðini önceden görebilmiþti. Bundan dolayý o, olup bitene seyirci kalmayarak ileride, Müslümanlarýn mevcut ama Ýslâm'ýn orta-dan kalktýðý bir dönemin gelmemesi için, Kur'ân’a hizmet çerçevesin-de, mesaisini Kur'ân üzerinde yoðunlaþtýrdý. Risale-i Nur, Ýlahî hitabýn muhatabý olan, toplum ve tarih içindeki insaný, Kur'ân’a ve Allah'a baðlamayý esas alan bu gayretin canlý bir þahididir.Said Nursî öncelik-le Allah'ýn birliðini pekiþtirme iöncelik-le meþguldu.

Said Nursî, Müslümanlar ve diðer insanlar tarafýndan keþfedilme-yi bekleyen, eþi benzeri çok az bulunan bir elmastýr.Bundan dolayý Ri-sale-i Nurlar üzerinde çok daha fazla çalýþmaya ve tefekkür etmeye ih-tiyaç vardýr. Kaldý ki Risale-i Nurlar, Kur'ân'ýn mânâ okyanusundan damlalar hükmündedir. Risale-i Nur, Kur'ân-ý Kerim'in mânâsý ve bu asra bakan yönü üzerine yazýlmýþ bir mükemmel eserler bütünü

oldu-170 20–22 Eylül 1998, Ýstanbul 4. Uluslararasý Bedîüzzaman Said Nursî Sempozyumu,

“Allah'ýn Varlýðýna Ýman Meselesinde Bedîüzzaman Said Nursî'nin Mütalaasý”.

171 Pattani - Thailand Prince of Songkla Üniversitesi Ýslami Araþtýrmalar Bölümü.

ðu halde, ne yazýk ki araþtýrma düzeyinde derinliklerine gerekli ölçüde nüfuz edilememiþtir. Risale-i Nur'un geçerliliðini korumasý, hayatla, yaþamayla ilgili büyük problemlere ve meselelere çözüm getirmesidir.

Risale-i Nur'un metinlerine bakýldýðýnda bir bütünlük, müþterek-lik, kýlý kýrk yaran bir tarzla karþýlaþýlýr. Külliyat, dindar, þarklý bir Ýslâm âliminin, materyalizmin hýzla ilerlediði çaðýmýzla ilgili çözülmemiþ, gi-rift meseleleri halletmek, bunlarý anlamayý saðlamak üzere kaleme aldý-ðý samimi ve büyük bir teþebbüstür.

Risale-i Nur'da, Said Nursî, çaðdaþ anlamda, varlýkla ilgili tatmin edi-ci izahlar yapar. O, Kur'ân'ýn sahih mesajýný iletme ve hayatýn mânâsýný el yordamý ile yakalama belirsizliði içersinde olan insanlýðý Kur'ân'ýn faydasý hususunda aydýnlatma gibi çok zor ve kompleks bir görev üstlenmiþtir.

Felsefî meseleleri izah ederken kullandýðý, eþi benzeri olmayan yaklaþýmý sayesinde o, üstlendiði görevi hakkýyla ifa etmiþtir. Ayrýca o, Ýslâm'daki di-ni hayatýn sýhhatli olduðunu göstermek, sorgulayan aklý tatmin etmek için vahiy, düþünce ve pratik arasýnda iliþki kurmayý baþarmýþtýr.

Risale-i Nur'un büyüklüðünü ve dinin günlük hayatýmýzdaki yeri-ni kavrayabilmek için bu eserler üzerinde daha ileri derecede araþtýrma-larýn yapýlmasýna ihtiyaç vardýr. Bu tür çalýþmalara, benim gibi yeni bir Risale-i Nur talebesi de dahil, bu karmakarýþýk dünyada hayatýn anla-mýný bulma problemi ile boðuþan; insan, âlem ve Allah arasýndaki mü-nasebeti anlamaya çalýþan bütün insanlýðýn ihtiyacý vardýr. Ancak bu sayede, insanlarýn dindarlýklarýndan dolayý saygý gördüðü, materyalizm tarafýndan alçalmadýðý, manen zengin ve fazilet üzerine bina edilmiþ bir hayatý yaþayabiliriz.

...

Ýslâm'ýn her zaman ve zeminde muteberliðini gösteren, Allah'ýn varlýðý gibi Kur'ânî meselelerin anlaþýlmasý büyük ve dindar dimaðlar tarafýndan detaylandýrýlma ihtiyacýndadýr. Bu cümleden olarak, Risale-i Nur, Allah'ýn varlýðýný anlamada, dünya mRisale-isafRisale-irRisale-i Risale-insanoðlunun yolu-nu aydýnlatmada ve imanýn hem bu geçici âlemde hem öbür âlemde baþarý, mutluluk ve kemal noktasýný yakalamadaki önemini idrak etme-de önemli bir fener vazifesi görmektedir.

Akýlcý Ýkna Yöntemi172 Dr. Kadir Canatan173

Tarihsel ve toplumsal baðlamý açýsýndan Tabiat Risalesi iki yönlü bir özelliðe sahiptir. Bir yönüyle bu risale salt felsefi ve teorik bir çalýþ-ma deðil, ayný zaçalýþ-manda dönemin çalýþ-materyalist akýmlarýnýn zihinlerde uyardýðý sorulara aktüel bir cevap oluþturmaktadýr. Zira ele aldýðý so-rular bütünüyle yeniçaðýn doðayý tanrýlaþtýran maddeci ve natüralist söylemine ait sorulardýr. Bu yönüyle güncel ve somut bir gereksinimi karþýlamaktadýr.

Ýkinci yönüyle Risale, akýlcý ve felsefi bir ikna yöntemi kullanarak karþýtlarýnýn tezlerini birer birer çürütmektedir. Akýlcý yöntemin ayný zamanda karþýtlarýnýn da yöntemi olduðunu unutmamak gerek.

Ýþte Risale'de dikkati çeken bu iki nokta Said Nursî'yi geleneksel ulemadan ayýran noktalardýr. Kozmolojik görüþlerine yakýndan baktý-ðýmýz zaman O, ifrat ile tefrit arasýnda bir yol izlemektedir. Her þeyden önce O, doðayý ve evreni aþkýn kaynaktan özerk olarak kendi baþýna makine gibi iþlediðini iddia eden natüralizme þiddetle karþýdýr. Tabiat-çýlarýn ön sürdüðü þu üç temel tezi eleþtirirken sorunu þu þekilde vaz'et-mektedir: Madem mevcudat var ve inkar edilmez. Bu mevcudu ya di-yeceksin ki esbab-ý âlem onu icad ediyor; yani esbabýn içtimasýnda o mevcut vücut buluyor... veyahut “o kendi kendine teþekkül ediyor...”

veyahut “tabiat muktezasý olarak, tabiatýn tesiriyle vücuda geliyor...”

veyahut bir Kadir-i Zülcelâl'in kudretiyle icad ediliyor. Madem aklen bu dört yoldan baþka yol yoktur, evvelki üç yol muhal, battal, mümte-ni, gayr-i kabil olduklarý kat'i ispat edilse bizzarure ve bilbedahe dör-düncü yol olan tarîk-i vahdaniyet þeksiz þüphesiz sabit olur.

Burada dikkat edilirse Said Nursî tümüyle akla dayalý bir kanýtla-ma iþlemine giriþmektedir. Önce olasýlýklar sýralankanýtla-makta, daha sonra aklen ilk üç tez çürütülmek istenmekte ve geriye kalan tezin doðrulu-ðu ortaya konmaktadýr.

172 20–22 Eylül 1998, Ýstanbul 4. Uluslararasý Bedîüzzaman Said Nursî Sempozyu-mu,“Ekolojik Krizin Paradigmatik Arka Planý ve Said Nursî'nin Kozmolojik Öðretisi”.

173 Antroplog.

Yeni Bir Îman Mektebi Olarak Risâle-i Nur174 Prof. Dr. Ahmet Akgündüz175

Risâle-i Nur, sadece kelamda deðil, Kur’ân’ýn maksatlarýný ve iman hakikatlerini izahta ve marifet-i Sâni hususunda, bir tecdit hare-ketidir ve kökü mazide ve Asr-ý Saâdette olan yeni bir iman mektebi-dir. Risâle-i Nur yeni bir iman mektebi olarak sadece Kur’ân’ýn haki-katlerini asrýn idrâkine uygun olarak izah etmekle kalmamakta, kâinat kitabýndan misaller vererek, ilimlerin ýþýðýnda Kur’ân’ý tefsir etmekle, Kur’ân’ýn ezelî tercümesi olduðu kâinât kitabýnýn her bir mevcut ilim-lerinde de konusu olmakla, Ýslâmiyetin hakiki ilimlerin zübdesi ve özü olduðunu da ortaya koymaktadýr.

Öte yandan Kur’ân’ýn hakikatlerini kâinat kitabýndan misallerle izah ve tefsir etmekle, kelam sýfatýndan doðan Kur’ân kitabý ile kudret kaleminden doðan kâinat kitabýnýn kanunlarý ve kaideleri arasýnda tam bir mutabakat bulunduðunu isbat eylemektedir. Böylece, bu özelliðiy-le Ýslâmiyetin, hevâ ve heves içinde dönüp dolaþan, bazan ýþýk ve bazan zulmet veren ve çabuk deðiþen diðer din ve doktrinlerden mümtaz ve serfirâz olduðunu akýllara anlatmaktadýr. Kâinat kitabýnýn her bir harfi ve âyetinin birer Kur’ân hakikatinin membaý ve nümûnesi olduðunu göstermekle, kâinat kitabýndaki hakikatlere de nazar-ý dikkatleri çek-mektedir.

Risale-i Nur’daki Ýlim Türü; Teblið Ýlmi176 Prof. Dr. Alparslan Açýkgenç177

Risale-i Nur’daki bilgi pozitif bilim deðildir. Sadece kelam ilmi de deðildir. Bu Risale-i Nurlarýn aslýnda teblið ilmi çerçevesinde ele alýn-masý gerektiðini bize göstermektedir.

174 27–29 Eylül 1992, Ýstanbul 2. Uluslararasý Bedîüzzaman Said Nursî Sempozyumu,

“Yeni Bir Ýman Mektebi Olarak Risale-i Nur”.

“Yeni Bir Ýman Mektebi Olarak Risale-i Nur”.

Benzer Belgeler