• Sonuç bulunamadı

2.2. Bankacılık Risklerinin Yönetimi

2.2.2. Kredi Riskinin Yönetimi

2.2.2.3. Gelişmiş Kredi Riski Ölçüm Yaklaşımları

Credit Metrics, ilk defa 1997 yılında JP Morgan ve sponsorları tarafından, ‘riske maruz değer Value At Risk - VAR’ çerçevesinde, krediler gibi alım satıma konu olmayan varlıkların ya da şirket tahvillerinin risklerinin ölçülmesi için kullanılmak üzere geliştirilmiştir86.

Kredimetre Yaklaşımı; belirli bir vadede, müşterilerin kredi kalitelerindeki değişim olasılığının belirlenmesini öngören “Kredi Göçü” adı verilen bir tekniğe dayanmaktadır. Müşterilerin mevcut kredibilitelerinin bir ya da birkaç derece iyi ya da kötü duruma gelmeleri olasılığının hesaplanması, kredi göçü tekniği olarak ifade edilmektedir. Kredi göçü, iyi bir kredi derecesinden, temerrüde düşme olasılığını da içermektedir. Kredimetre yaklaşımı, tahvil veya kredi portföyünün geleceğe ilişkin bir yıllık tahmini dağılımını modellemekte, daha sonra portföyün kredi riskine maruz değerini (Credit VaR: Credit Value at Risk) bulmaktadır. Modelin ayırt edici özelliği, portföydeki her müşteri için kredibilite değişiminin iyi ya da kötü yönde adım adım takip edilebileceği bir geçiş matrisinin oluşturulmasıdır87. Tablo 7’de örnek bir geçiş matrisi görülmektedir.

85 Erdoğan, Ebru Ogan, Burak Dolgun, Dünyada ve Türkiye’de Kredi Riski Uygulamaları, www.makalem.com

86 Korkmaz, Tuba Kale, “Bankalarda Kredi Risk Ölçümünde Alternatif Yöntemler”, Active

Bankacılık ve Finans Dergisi, No: 37 (Temmuz-Ağustos 2004), s. 60

87 Eratay, Sertan, “Kredi Riskinin Tanımı Ölçümleme Yöntemleri ve Modelleri 2003”, www.makalem. com/search/ArticleDetails.asp?nARTICLE_id=2613. s.6, (Erişim: 21.02.07)

Tablo 7: BBB Dereceli Kredi Borçlusunun Derecelendirme Notunun Bir Yıl Đçerisinde Değişme Olasılığı

Derecelendirme Değişme Olasılığı

AAA 0,02 AA 0,33 A 5,95 BBB 86,93 BB 5,3 B 1,17 CCC 0,12 D-Temerrüt 0,18 0,18

Kaynak: Korkmaz, a.g.m., s. 60.

Yukarıdaki geçiş tablosu S&P derecelendirme sistemine göre oluşturulmuş olup, en yüksek ya da iyi derece AAA, en düşük ya da kötü derece CCC ile ifade edilmektedir. D ise temerrüt ihtimalini göstermektedir. Temerrüt, borçlunun yükümlülüğünü yerine getirememesi anlamına gelmektedir. Bir borçlu borç ödemelerinin tek bir tanesinde temerrüde düşerse, teknik olarak tüm borçları için temerrüde düşmüş sayılmaktadır. Tabloda, şu anki derecesi BBB olan bir borçlunun bir yıl sonraki derecelere kayma olasılıkları AAA için %0.02, AA için %0.33, A için %5.95, BBB için %86.93, BB için %5.3, B için %1.17, CCC için %0.12 ve temerrüde düşmesi için %0.18 olarak belirlenmiştir. Borçlunun şu anki derecesini koruması, %86.93 ile en yüksek olasılığa sahiptir. BBB derecesine sahip bir borçlunun bir yıl sonra temerrüde düşmesi ise %0.18 gibi oldukça düşük bir olasılıktır. Bu tür geçiş matrisleri, derecelendirme kuruluşları tarafından derecelendirme hizmeti verdikleri kurum ve kuruluşların kredi performanslarının tarihi gelişimi neticesinde oluşturulmaktadır. Kredimetre yaklaşımında yukarıdaki geçiş matrisindeki her bir derece için geleceğe yönelik kredi marj eğrileri oluşturulmaktadır. Geçiş matrisi ve marj eğrileri ile elde edilen forward değerlerinin yardımıyla kredi portföy değişiminin dağılımı bulunmaktadır. Kredi RMD’sini

bulurken portföyün içindeki korelasyonlar da dikkate alınmaktadır. Aynı sektördeki kredi borçlularının yüksek temerrüt korelasyonuna sahip olması doğaldır. Kredimetre söz konusu hesaplamaları yaparken piyasa riski konusundaki Monte Carlo Simülasyon Tekniği’nden faydalanmaktadır88.

2.2.2.3.2. KMV Portföy Yönetimi (Kmv Portfolio Manager) Yaklaşımı Kredimetre, kredi riskinin sayısallaştırılmasını sağlayan iç modellerin ölçütü sayılsa da modelin, geçmişe dönük temerrüde düşme verilerine dayanan geçiş olasılıklarını ve kredi göçü matrislerini temel alması tartışılmıştır. Kredimetre iki önemli varsayıma sahiptir: ilki, aynı kredi derecesine ya da ratinge sahip iki farklı firma, her zaman aynı düzeyde temerrüde düşme olasılığına sahiptir. Bu iki firma kredisi farklı teminat yapısından veya diğer nedenlerden dolayı farklı tahsil oranlarına sahip olsa bile, aynı kredi marj eğrisine sahiptir. Đkincisi ise gerçek temerrüde düşme olasılığı, tarihi ortalama temerrüt oranına eşittir. Bu iki varsayımın ışığında kredi dereceleri ile temerrüt oranları eşdeğer görülmüş ve aralarında sürekli bir ilişkinin varlığı kabul edilmiştir. Bu görüş KMV Corporation adlı danışmanlık ve yazılım şirketinin araştırmacıları tarafından eleştirilmiştir. Derecelendirme kuruluşları derecelendirme işlevini belli zaman aralıkları ile yerine getirdiklerinden, KMV araştırmacıları, temerrüt ve kredi derecesi kavramları arasındaki süreklilik varsayımını kabul edilemez bulmuşlardır. Bunun yanı sıra KMV, yaptığı çalışmalarla, tarihi temerrüt verileri ile bunlara dayanan geçiş olasılıklarının gerçek temerrüt oranlarından çok farklı olabileceğini göstermiştir. Yine KMV, derecelerin farklı olmasına karşın temerrüt olasılıklarının aynı veya derecelerin aynı olmasına karşın temerrüt olasılıklarının farklı olabileceği durumları ortaya koymuştur. Bu nedenlerden dolayı, kredi göçü yaklaşımına alternatif olarak, “Yapısal Yaklaşım” geliştirilmiştir. Yapısal modelde, bir firmanın borç vadesindeki aktif değeri o andaki borç değerinin altına düşerse, firmanın temerrüde düştüğü kabul edilmektedir. Bu yaklaşımda, kredi riski büyük oranda, firmanın aktif değeri, volatilite, risksiz faiz oranı ve kredi vadesinden etkilenmektedir. KMV, firma bazında temerrüde düşme

olasılığını hesaplayarak kredi riskini sayısallaştırmaktadır. Bu model de, aktif değerine ilişkin tarihi verileri elde etme, faiz oranlarının sabit olarak varsayılması gibi tartışmaya açık noktalara sahiptir89.

2.2.2.3.3. Pozitif Kredi Riski (CreditRisk+) Yaklaşımı

Credit Risk+, Credit Suisse Finansal Hizmetler tarafından geliştirilmiş bir üründür. Pozitif kredi riski yaklaşımı, RMD çerçevesi çizmek isteyen kredimetrenin aksine belli bir miktarın üzerindeki kayıpların karşılanması için bankanın sermaye gereğini hesaplamaya odaklanarak, krediden beklenen kaybı ve bu kayıpların olasılık dağılımını tahmin etmeye çalışır. KMV yaklaşımında, firmanın aktif değeri belli bir seviyenin altına düşünce firmanın temerrüde düşeceği kabul edilmektedir. Pozitif kredi riski modelinde ise KMV yaklaşımının aksine, firmanın iflas etme süreci tamamen istatistiksel bir yaklaşımla analiz edilerek temerrüt olasılığı hesaplanmaktadır90.

Pozitif kredi riski yaklaşımı, bir zaman aralığındaki temerrüde düşme sayısının “Poisson” adı verilen bir dağılım oluşturduğu varsayımını kabul etmektedir. Bu varsayıma bağlı olarak, her kredi enstrümanının temerrüt karakteristiği göz önünde tutularak, kredi portföyünün veya tahvil portföyünün kayıp dağılımı ortaya çıkarılmaktadır. Yapısal yaklaşımların tersine, “Đndirgenmiş Kalıp (reduced form) Yaklaşımı” olarak da adlandırılan bu yaklaşımda, temerrüdün önceden tahmin edilemeyen bir anda oluşacağı düşünülmektedir. Ekonometri açısından indirgenmiş kalıp yaklaşımı, yapısal yaklaşım kadar gerçekçi bulunmamaktadır. Pozitif kredi riski yaklaşımında, istatistiksel tekniklerle kredi portföyü için bir kayıp dağılımı ortaya çıkarma amacı vardır. Sadece temerrüt kavramı ele alınmış olup, müşterinin kredibilite dereceleri ve kredi derecelerinin değişimi görmezden gelinmiştir. KMV yaklaşımının aksine, temerrüt riskini firmanın sermaye yapısıyla ilişkilendirmek gibi bir çaba yoktur. Geçmişe dönük temerrüt sayıları, kredi hacimleri, temerrüde düşen firmalardan sağlanan tahsil oranları ve temerrüt volatilitesi kullanılarak, temerrüde

89 Eratay, a.g.m., s. 8-9 90 Eratay, a.g.m., s. 8-9

düşme olasılığı ve kayıp oranı hesaplanmaktadır. Böylece temerrüt kayıplarına ilişkin dağılım oluşturulmaktadır91.

Benzer Belgeler